10.07.2015 Views

Prof. Dr. Ahmet İNAM: "Değerler hayatımızın kendisidir ... - DEM

Prof. Dr. Ahmet İNAM: "Değerler hayatımızın kendisidir ... - DEM

Prof. Dr. Ahmet İNAM: "Değerler hayatımızın kendisidir ... - DEM

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Osmanlının meselâ mânâ tarihi yazıldı mı? İnsanların hayata ve birbirlerineatfettikleri mânâlar neydi problematiğinden hareket eden bir mânâ tarihi yazılmalıydı. Ben gerçektenyazıldığını düşünmüyorum.ma yardım, katkı, kendisi gibi olmayanları ezmegibi çıkarlar var. Dolayısıyla değerler üzerindedüşünen insanların bir görünüşsel değerimsi değerlerinvar olduğuna bir de bunların ardında yatanasıl maksatların olduğuna dikkat etmesi lazım.Meselâ “Adalet için çalışıyorum. En yüksek değerimodur.” diyenlerin gerçekten bunun arkasında negibi hesapları olduğunu görmek lazım. Değerlerüzerine çalışan, kafa yoran insanların değere ilişkinkarşılaştıkları durumlarda bir yönüyle Freudyenyani pisikanalitik bir yaklaşım sergilemelerilazım. “Adam bunu diyor. Ama arkasındaki şey nedir?Bir yönüyle de Marxist bir yaklaşım göstermelerilazım. “Adam bunu diyor. Ama bundan toplumsalilişkilerin de ne gibi bir çıkarı var. Ya da hangi grubunhangi sınıfın çıkarlarını savunuyor? Kadınları, çocuklarısavunuyor mu yoksa etnik bir grubun sözcüsümüdür? Veya belli bir dini inancın müdafîi midir?”diye sorgulamak lazım. O yüzden belki de o değersahtecilerinin ipliğini pazara çıkarmak lazım. Yanisiz bu değerlere göre yaşadığınızı söylüyorsunuzama hiç de ona göre yaşamıyorsunuz. Bu anlamdasiyasetçilerin değerlere ilişkin söylemleri ile yaptıklarıicraat arasındaki tutarsızlıkların hesabınınsorulması gerek.Bu sözleriniz bana şu sözünüzü hatırlattı. “Türkiyeönemli bir konumda ve inanılmaz çelişkileryaşayan bir ülkedir” diyorsunuz. BununTanzimat’tan günümüze siyaset ile değerler arasındakiyaşadığımız çelişkili ilişkilerle irtibatıvar mı?Osmanlının meselâ mânâ tarihi yazıldı mı? İnsanlarınhayata ve birbirlerine atfettikleri mânâlarneydi problematiğinden hareket eden bir mânâtarihi yazılmalıydı. Ben gerçekten yazıldığını düşünmüyorum.Osmanlının yavaş yavaş toprakkaybetmeye başladığı ve o eski güçlü durumundanuzaklaşmaya başladığı 18. ve 19. yüzyıllardakidurumuyla ilgili ne çok Osmanlı aydını kafa yormuştur.Biz belki de kendimize haksızlık ediyoruz.Osmanlının son döneminde birbirine zıt kimisihürriyet-perver, kimisi daha muhafazakar, kimisijön-türk tarafında, kimisi daha İslami bir çizgideolan aydınların çok samimi olarak imparatorluğunbekâsı için kafa yorduklarını görmek lazım.Bazıları Batının oyununa da gelmiş olabilir. Amabu ülkenin çıkarları için Osmanlının bekâsı içinmücadele ettikleri bana çok açık geliyor. Ve onlaragerçekten çok saygı duyuyorum. Meselâ çoğununhatıratı var. Denir ki, bizim insanımız yaşadıklarınıhiç yazmaz. Niçin tarihimizi genellemeci yaklaşımlarlave peşin hükümlerle mahkûm ediyoruz?Abdülhamit’in hatıratı var. Sürülmüş, acı çekmiş,öldürülmüş idama mahkum olmuş, kısaca kendilerindençok şeyler öğrenebileceğimiz paşaların,siyasetçilerin hatıratları var. Hep bir mesuliyetiçinde olmuşlardır. Şimdi bizim cumhuriyetimiz,Osmanlıdan kalan birçok meseleyi farkında olmadanyaşamaktadır. Bir süreklilik var. 100 sene öncegazetelerde, dergilerde yazılanlara, yapılan tartışmalarabakınız. Meselâ Abdülhamit’in anılarınagöz attığımızda Kürt meselesini, Ermeni meselesiniorada göreceğiz. Hep bu ıstıraplar, bu acılar, Batınınbize oynadığı oyunlar aynıyla devam ediyor.Dolayısıyla zaman zaman tarih bilincimizin tazelenmesigerekiyor. Çünkü tarihe yönelik bu unutkanlığımızgelecek konusunda kararlar almamızıengelliyor. Ve inanılmaz çelişkiler yaşıyoruz.Çelişkiler yaşanmış olmasını ben andığınız konuşmadabir imkân olarak görmüştüm. Bu kadarçelişki bir toplumda bir oluşumun, bir hareketliliğin,bir entelektüel edebi ve estetik heyecanınkaynaması anlamında olabilir diye düşünmüştüm.O açıdan da bakabiliriz ama zaman zamanben konuşan entelektüelleri dinlediğimde acı çektiklerinigörüyorum. O içinde bulunduğumuz hayatınçelişkileri, sallantıları, savrulmaları geleceğeyönelik heyecanlar vermek yerine büyük ölçüdekaramsarlık veriyor. Suratlar asılıyor, birbirlerininaleyhine verip veriştiriyorlar. Dolayısıyla ortadakiçelişkinin ben bir yaratıcı hamleye dönüşeceğini,dönüşmesi gerektiğini düşünüyorum. Bunun içinde Osmanlıdan bu yana devam eden çizgileri yakalamaklazım. Oradan yola çıkarak sorabiliriz:Biz nerdeyiz? Geçmişte neleri eksik bıraktığımız,nelerin üzerine gidemediğimiz için bu halleri yaşıyoruz.Sürekli olarak bir muhasebe yapmak ge-90 <strong>DEM</strong> DERGİ | YIL 2 SAYI 5

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!