10.07.2015 Views

buraya

buraya

buraya

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ülmemekdedir. E¤er, güneflin ziyâs›, insan›n gözünü kuvvetlendirseydi, günefllebirlikde y›ld›zlar› da görürdü. Bu görüfl (Hakk-ül-yakîn) makâm›ndaolur. ‹flte Sôfiyye-i aliyyenin büyüklerinden ba’z›s›n›n, islâmiyyete uym›yorgörünen sözlerini, ba’z› kimseler tevhîd-i vücûdî sanm›fld›r. Meselâ,Ebû Mensûr-i Hallâc›n (Enelhak) sözü ve Ebû Yezîd-i Bistâmînin “rahmetullahialeyh” (Sübhânî) sözü ve bunlar gibi sözler, böyledir. Böyle sözleri,tevhîd-i flühûdî bilmemiz lâz›md›r. Bu sûretle, islâmiyyete uygun olurlar.Bu büyükler, o hâl içinde, Allahü teâlâdan baflka, hiçbirfley göremeyince,bu sözleri söylemifl, Allahü teâlâdan baflka birfley yokdur, demek istemifllerdir.(Enelhak) demek, ben yokum, Allahü teâlâ vard›r, demekdir.Kendini görmeyince, var oldu¤unu bilmemifldir. Yoksa, kendini görüp,Hak teâlây›m dememifldir. Böyle söylemek küfrdür.Süâl: Kendinin var oldu¤unu bilmemek, yok bilmek de¤il midir? Bu da,tevhîd-i vücûdî olmaz m›?Cevâb: Var oldu¤unu bilmemek, yok oldu¤unu bilmek de¤ildir. O zemân,flaflk›nl›k hâlidir. Akl ifllemez. Hiçbir fleye hükm, karâr verecek hâlde de-¤ildir.(Sübhânî) sözü de, Hak teâlây› tenzîhdir. Kendini tenzîh de¤ildir. Çünki,kendi varl›¤›n› bilmemekdedir. Birfleye hükm edemez.[Hindistândaki islâm âlimi Abdülhak-› Dehlevî hazretleri, (Merec-ülbahreyn)dediyor ki, (Tesavvuf büyükleri, islâmiyyete uym›yan sözlerisöylerken çok k›zan ve çok sevinen insan gibidirler. K›zmak ve sevinmek,insan›n akl›n› örter. ‹htiyâr›n› giderir. Tesavvuf serhofllar› da, böyle flu’ûrsuzkonuflmufllard›r. Bu hâllerinde ma’zûr iseler de, böyle sözlerine uymakcâiz de¤ildir).].(Ayn-ül-yakîn) makâm›, hayret, flaflk›nl›k makâm›d›r. Bu makâmda,ba’z›lar›, böyle fleyler söylemifldir. Bu makâmdan kurtar›p da, hakk-ul-yakînmakâm›na ç›kar›rlarsa, böyle fleyler söyliyemez ve haddi aflmazlar.Zemân›m›zda, tarîkata girmifl birçok kimse, kendilerine tesavvufcu süsüvererek, tevhîd-i vücûdîyi dillerine alm›fl, bundan yüksek mertebe olmazsan›yor. ‹lm-ül-yakîne saplan›p, ayn-ül-yakînden mahrûm kalm›fllard›r.Tesavvuf büyüklerinin sözlerine kendi hayâlleri ile ma’nâ vererek, böylesözleri, övünerek, her yerde söylemekdedirler.Tesavvuf büyüklerinin kitâblar›nda, tevhîd-i vücûdîyi gösteren, böyle sözlergörülürse, ilk zemânlar›nda, ilm-ül-yakîn mertebesinde söylemifl olduklar›n›,sonra bu makâmdan ilerleyip, ayn-ül-yakîn makâm›na götürüldüklerinidüflünmelidir.Süâl: Tevhîd-i vücûdî sâhibi olan, mevcûdü [ya’nî var olan›] bir bildi¤igibi, bir vücûd [varl›k] görmekdedir. Ya’nî ayn-ül-yakîn mertebesine de mâlikdir.Cevâb: Tevhîd-i vücûdî sâhibleri, tevhîd-i flühûdînin, âlem-i misâldekisûretini görmekdedir. Tevhîd-i flühûdîye kavuflmam›fld›r. Tevhîd-i flühûdîbaflkad›r. Âlem-i misâlde gördükleri, bu sûreti baflkad›r. Çünki, tevhîd-i flühûdîmertebesinde, hayret, flaflk›nl›k hâs›l olur. Hiçbir fleye hükm edemezler.Hâlbuki, tevhîd-i vücûdî sâhibi, tevhîd-i flühûdînin, âlem-i misâl-– 73 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!