09.07.2015 Views

Mart 2005 - Mimarlar Odası Ankara Şubesi

Mart 2005 - Mimarlar Odası Ankara Şubesi

Mart 2005 - Mimarlar Odası Ankara Şubesi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

58Çetin Örsmen’i Kaybettik59EDEBÝ MEKANLARUZUN SÜRMÜÞ BÝR GÜNÜN AKÞAMI, Bilge Karasu, Metis Yayýnlarý, 1990Bütün ailenin Sevgili "Çetin abisi" Çetin Örsmen herkese tatlý tatlý takýlmayý severdi; ancak hiç kimse onagücenmezdi, çünkü bunlarýn onun sevecen kiþiliðinin yansýmasý olduðunu bilirlerdi. Hele tavla maçlarýndayendikleri þakalarýndan kurtulamazdý.Mimarlýk mesleðini çok seven Çetin Örsmen, yakýn - uzak kendisine dekorasyon, mimarlýk ve inþaat konusundadanýþan herkesin yardýmýna koþardý. Özgün bir mimari stili vardý. Bunu en güzel sergileyen eserleri eþi ve kýzkardeþleri için tasarlayýp inþa ettiði Dragos'taki villa ve Mersin Deniz Kuvvetleri Vakfý Sosyal Tesisleridir.Sanatkar ruhlu Çetin Örsmen her zaman elinde kaðýt kalem bulundurur, eskiz ve desen çizerdi sonraki yýllardabunlarýn yerini yaðlý boya resimler aldý. Yaptýðý resimleri arkadaþlarýna gösterir övgü veya eleþtirilerinidinlemekten hoþlanýrdý.Ýyi insan Çetin Örsmen ruhun þad olsun.Prof. Dr. Feral EkeRavenna'ya giderkenYolculuða, geziye çýkmýþ gibiKaçmakta olduðunu herkesin bildiði o gemide,Ailesi, uþaklarý, kölesiyle kaçanVarý yoðu, erzaðýyla, yaðýyla, kumaþlarý, altýnlarýyla,arkada yalnýz konaðýný býrakmaða güçlükle katlanarakkaçan soylu Mihail'in Doðulu kölesiDoðulu olduðunu iþitmekle yetinmiþ, adama Doðudenen okyanusun neresinden çýktýðýný, nerelisi olduðunusormak aklýna bile gelmemiþti. Adýný olsun ansýmýyor þimdi,oysa garip bir addý, bütün Doðulu adlarý gibiBir gece bir masal anlatmýþtý ona, nasýlsa denizin dingindurduðu bir gece, insanýn, sýcaðý bir yük gibi içinde taþýdýðý,derisine serin bir nemin yapýþtýðý bir geceBir Doðu masalýydý bu her halde. Hala anýmsayabilmesituhaf.Tuhaf olmasa gerek.Ansýyamadýklarý var: Mimarýn nereli olduðu, ne olduðu,kim olduðu; bu iþe nereden gelip girdiði, niye girdiði.Ansýdýðý þu: mimarýn birine yüzlerce, binlerce, kesilmiþ,yontulmuþ taþ veriliyor, kendisinden bir saray yapmasýisteniyor. Bu öyle bir saray olacaktýr ki içine giren kimolursa olsun, kendi eviymiþ gibi, hangi odadan hangi odayageçileceðini bilsin; ama ayný zamanda öyle deðiþik, öyleince yapýlmýþ olacak ki bu saray, kim atarsa atsýn adýmýnýkapýdan içeri, ömrü boyunca böyle bir yer görmediðini de,göremeyeceðini de bilsin, anlasýn.Yalnýz, mimardan istenen bir þey daha vardýr. Kendisineverilen taþlar renklidir. Bu taþlarý yan yana, üst üstedizerken, dizdirirken, ayný renkli iki taþ ne yan yana , ne altalta, ne üst üste. Koca sarayda, yalnýz bir yerde, bir teknoktada, yalnýz iki taþ, ayný renkli iki taþ yan yanadüþebilecek.Mimar iþe baþlamýþ, bütün uyanýklýðýyla davranarak,bütün ustalýðýný kullandýðýna inanarak bir kat taþ dizdirmiþ.Ýkinci sýrayý dizdirirken karþýlaþtýðý güçlüklerden yýlmýþ. Ýlksýrayý bozmuþ. Bir köþesinden baþlayarak yapayým demiþsarayý. Birkaç dizi taþtan sonra baþka bir köþesine geçmiþ.Artýk, yaptýklarýný yýkmak istemediði için. Gel zaman gitzaman, ayný renkte iki taþ yan yana koymak zorundakalacaðýný her görüþünde, o parçayý býrakýp biraz ötede yenibir duvar parçasý ördürmeðe baþlamýþ. Ayný renkte iki taþancak tek bir kez yan yana koyabileceði düþüncesi onu okadar yýldýrmýþ ki bu iki taþýn buluþmasýný hep “ileridegerekserim” diyerek ertelemiþ. Günler, aylar, yýllar geçmiþböylece; artýk bir ayaðý çukurda, her akþamla, her sabahlason gününü, son gecesini yaþayan, yaþamasý olasý bir kiþihaline geldiðinde bir de farkýna varmýþ kiBir de farkýna varmýþ ki, korkusu içinde, yýllardan beribütün iþçileri yanýndan ayrýlmýþ olduðu, gerçekte onlarýkendisi uzaklaþtýrdýðý, tek baþýna kaldýðý halde, sanki bütüniþçilerinin tükenen sabrýný gönlünün gönlünde toplayarak,bütün iþçilerinin gücünü kollarýna akarmaða çalýþarakördüðü parça parça duvarlar kendisine verilen arsanýn heryanýný doldurmuþ. Ama hepsi ayrý duruyor, hepsibirleþtirilmeði bekliyor. Bu arada sarayý, sarayýngerçekleþtirmesi gereken koþularý aklýndan büsbütünçýkarmýþ olduðu için bu duvarlarý birleþtirmeðe, kapatmaðagücü yetse bile, bu bitecek yapý saraya deðil, herkesinbilebileceði ama eþine kimsenin rastlamamýþ olacaðý birsaraya deðil, hayvanlarýn barýnabileceði bir ahýra bilebenzemeyecek. Ner saray ne yapý varmýþ ortada, ne debunlarýn düþüncesi.Ýoakim'in içinde bir tek soru kývrýlmýþtý o gece, incedeninceye: Yapmasa ne olurdu? Uðraþmasa ne olurdu?O yaþta, yükümü anlamaktan çok yadsýmapa yatkýndýrinsan...O gece anlatýlan masalýn bu noktayý aydýnlatan,cevaplayan bir yerleri vardý herhalde. Orasýný ansýmýyor.Ancak, bütün bu bilgiler, bir insanýn bu oyunu niye kabuledebileceðini, bu oyuna, bütün ömrünü harcatan böyle biroyuna niye girebileceðini anlatamazdý o yaþta bir Ýoakim'e.Andronikos, hayatýný o kadar dolduran bir aný, bir yaþayýþbiçimiydi ki bu mimarla kendi arasýnda herhangi bir baðgörememiþ, ya da herhangi bir bað olamayacaðýný kesinlikledüþünmemiþti.Doðulu köle, saatlerce sürmiþ gibi olan masalýnýbitirdikten sonra Ýoakim'e þunu sormuþtu: Ne anladýnbunlardan? Bu masal sana neyi düþündürmek ister? SonraÝoakim'in karþýlýðýný beklemeden doðrulup yerindenkalkmýþtý. Yürürken “Hayat” demiþti o kadar.Adamcaðýzý tayfalardan biri býçaklamýþtý birkaç gecesonra. Böyle olmasý gerekliydi sanki. O Doðulu, bitiþli, sonlubir öykünün kahramaný olmalýydý.sayfa 91-93Kuru aðaç dallarýndan yaptýðý minik heykelcikler, bu figürlere benzeyenyeni yýl kartlarý... Evlerine her gidiþte gösterdiði bitmiþi, bitmemiþi onlarcaresim... Ýþte Çetin abiden hafýzamda kalan en belirgin anýlar... Büyük bircoþkuyla baðlý olduðu için, rahatsýzlýðýna raðmen kendini hiçbir zamanemekli olmamýþ hissettiði mimarlýk mesleði... Sevgili baldýzý Feral Eke'ninmimarlýk mezuniyetinin 40.yýl kutlamasý, meslekte katýldýðý son etkinlikoldu. Keþke benim bu yýlki 40. yýl kutlama törenime de katýlabilseydi...Y. Müh. Mimar. Güray AçýlÇetin Örsmen gibi birçok erdemin sahibikiþilik için yazý yazmak öyle zor ki...Ýnsan nereden nasýl baþlayacaðýnýbilemiyor. Deðerli Örsmen nasýl birinsandý... Almadan vermeyi bilen ve hiçbirþey beklemeden sevinç ve coþku içindeverebilen kiþilikti. Sürekli olarakyakýnlarýna, meslektaþlarýna, öðrencilerinehep ama hep verdi. Sahip olduðu herþeyipaylaþtý ve bir ömür boyu paylaþmaktanzevk aldý. En önemli özelliklerinden biri deiþini ve mesleðini severek yaþayarak yaptý.Baþka bir deyiþle mesleði ve iþini hayatbiçimine dönüþtürdü. Mesleðini resimsergileri açarak sanatçý kiþiliði ile süsledi.Ayrý kulvarlarýn insaný olmamýza raðmendaima birbirimizi sevdik, aradýk ve özledik.Çünkü sahip olduðumuz tüm deðerleresaygý duyduk ve hoþgörülü davrandýk.Çetinciðim seni çok ama çok özledim vedaima özleyeceðim. Ruhun þad, mekanýncennet olsun. Boþluðunu doldurmakmümkün olmayacak can dostum.Ayhan Azzem Aydýnöz

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!