09.07.2015 Views

Mart 2005 - Mimarlar Odası Ankara Şubesi

Mart 2005 - Mimarlar Odası Ankara Şubesi

Mart 2005 - Mimarlar Odası Ankara Şubesi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

3026 MART <strong>2005</strong>’teANKARA ÞUBEOLAÐANÜSTÜ GENEL KURULUNATÜM ÜYELERÝMÝZÝ BEKLÝYORUZTMMOB <strong>Mimarlar</strong> Odasý <strong>Ankara</strong> Þubesi Yönetim Kurulu üyeleri H. Ali ULUSOY (Baþkan), KemalNALBANT (Üye) ve Tezcan KARAKUÞ CANDAN (Üye), 21 Þubat <strong>2005</strong> tarihinde Yönetim Kuruluüyeliklerinden istifa etmiþlerdir. Yönetim Kurulu yedek üyelerinden Songül ÜZGÜN, Fatma CEBECÝ,E.Devrim KISAALÝOÐLU, Erdal ALTUN ve Burçak GÜNTÜRKÜN de 25 Þubat <strong>2005</strong> tarihinde istifadilekçelerini <strong>Ankara</strong> Þubeye vermiþlerdir. TMMOB <strong>Mimarlar</strong> Odasý Ana Yönetmeliði'nin 58. maddesigereði, boþalan Þube Yönetim Kurulu üyeliðine çaðrýlacak yeterli sayýda yedek üye kalmadýðý içinÞube Genel Kurulunun olaðanüstü toplantýya çaðrýlmasý zorunlu hale gelmiþtir. Olaðanüstü GenelKurulun çoðunluk aranan ilk toplantýsýnýn 19-20 <strong>Mart</strong> <strong>2005</strong> tarihinde, çoðunluk aranmaksýzýn ise 26-27 <strong>Mart</strong> <strong>2005</strong> (Cumartesi-Pazar) günlerinde yapýlmasý uygun görülmüþtür.GÜNDEM1. Yönetim Kurulu adýna açýlýþ, Baþkanlýk Divaný seçimi ve saygý duruþu2. Þube Yönetim Kurulu ara çalýþma raporunun okunmasý, görüþülmesi ve hakkýnda karar alýnmasý3. Þube Yönetim Kurulu için asil ve yedek adaylarýn belirlenmesi ve duyurulmasý4. Dilek ve temenniler5. Seçimler<strong>Mart</strong> <strong>2005</strong>26 <strong>Mart</strong> <strong>2005</strong>(Cumartesi) Saat: 10:00-18:00OLAÐANÜSTÜ GENEL KURULGazi Üniversitesi Mühendislik Mimarlýk FakültesiKongre Merkezi(Celal Bayar Bulvarý, Maltepe)27 <strong>Mart</strong> <strong>2005</strong>(Pazar) Saat: 09:00-17:00SEÇÝMLERMimar Kemal Ýlköðretim Okulu(Yüksel Caddesi, Yeniþehir)


içindekilerÝstifalar<strong>Ankara</strong> Þube ManifestosuSon Günlerde <strong>Ankara</strong>’da ... YEÞÝL VADÝ-GENÇLÝK PARKI-AMERÝKAN KÜLTÜR MERKEZÝ“ULUS” Artýk Plansýz2101214dosyaBilinmeyen <strong>Ankara</strong> ... Jimnastik Okulu - Leylâ Alpagut 16cinsiyet ve mekanEditör: Nurcihan Doðmuþ Kadýoðlu20Cinsiyet ve Toplumsal Cinsiyet Üzerine - Evren KocabýçakKadýn ve Mimarlýk - Gül Berrak SertErkeklik ve Mekan - Tonguç AkýþAntik Grek Uygarlýðýnda Kadýn ve Mekan - Ayþe Gül AkalýnKadýnlar ve Güç: 16-17 yy Ýstanbul Mimarlýðýnýn Bani Kadýnlarý - Firuzan Melike Sümertaþ8 <strong>Mart</strong> Dünya Kadýnlar Gününde Kadýnýn Ýnsan Haklarý Ne Durumda? - Nevþin Karabulut22242832364244UIA Nedir..? Yenir mi Ýçilir mi..? “Chapter” BEÞ - Ahmet Sönmez 46Baþlýksýz - Ýhsan Duygulu 48Fanzin Nasýl Yapýlýr? - Levent Þentürk 50<strong>Mimarlar</strong> Uyanýn!.. Kaybedecek Neyiniz Kaldý? - Baran Ýdil 52“Kitapsýz” Bir Mesleði Seçmiþ Olmanýn Güçlükleri - Arif Þentek 54UIA <strong>2005</strong> Ýstanbul Türkiye Kongreleri: Adana-Antakya Kongresi 57EDEBÝ MEKANLAR - Uzun Sürmüþ Bir Günün Akþamý - Bilge KarasuBasýnda Geçen AyHaber DuyuruGelir Gider Tablosu58606264Nisan: Kentsel Dönüþümler - Marka KentlerMayýs: Modern Kentin Kiþiliðinde Dünün, Bugünün ve Yarýnýn MimarlýðýHaziran: UIA <strong>2005</strong>’e DoðruTMMOB <strong>Mimarlar</strong> Odasý <strong>Ankara</strong> Þubesi AdýnaSahibi ve Yazý Ýþleri MüdürüH. Ali UlusoyYAYIN KOORDÝNASYON KURULUKadri Atabaþ, Metin Aygün, Nuray Bayraktar,Rabia Ç. Çavdar, Ayþe Ergül,Gülnur Özdaðlar Güvenç, Nurcihan D. Kadýoðlu,Ýsben Önen, Mustafa Önge, Aslý Özbay,Emel Özcanlý Akýn, Ali Özer, Mehmet Saner,Özlem Taþkýn, Zübeyde Turan, Zeynep Ömür YýlmazAylýk Bölgesel Süreli YayýnYayýna Hazýrlayan Gülnur Özdaðlar GüvençGrafik Tasarým Harman Þaner ÇakmakKapak Fotoðrafý Sally Mann Blowing BubblesAdres: Konur Sokak No: 4/3 Kýzýlay <strong>Ankara</strong>Telefon: 0 312 417 86 65Faks: 0 312 417 18 04e-posta: info@mimarlarodasiankara.orgHttp://www.mimarlarodasiankara.orgReklam YetkilisiKAREMEDYATelefon: (312) 425 69 24, 425 69 42Faks: 0 (312) 425 55 41e-posta: ank@karemedya.comBaskýMatsa BasýmeviTMMOB <strong>Mimarlar</strong> Odasý <strong>Ankara</strong> Þubesi Bülteniayda bir yayýmlanmaktadýr.Burada yer alan yazýlarýn içeriðinin sorumluluðu yazarýna aittir.Kaynak gösterilmek koþuluyla alýntý yapýlabilir.


2 3H. Ali UlusoyTMMOB <strong>Mimarlar</strong> Odasý <strong>Ankara</strong> Þubesi Yönetim Kurulu üyeleri H. Ali ULUSOY(Baþkan), Kemal NALBANT (Üye) ve Tezcan KARAKUÞ CANDAN (Üye), 21 Þubat <strong>2005</strong>tarihinde Yönetim Kurulu üyeliklerinden; Yönetim Kurulu yedek üyelerinden SongülÜZGÜN, Fatma CEBECÝ, E. Devrim KISAALÝOÐLU, Erdal ALTUN ve Burçak GÜNTÜRKÜN25 Þubat <strong>2005</strong> tarihinde yedek üyeliklerinden istifa ettiler. 1 yýl boyunca birlikte ve aynýamaçlarla çalýþtýðýmýz mimar arkadaþlarýmýzýn verdikleri karardan üzüntü duyuyoruz veistifa dilekçelerini bilgilerinize sunuyoruz.TMMOB MÝMARLAR ODASI ANKARA ÞUBESÝ YÖNETÝM KURULU'NAANKARATMMOB <strong>Mimarlar</strong> Odasý <strong>Ankara</strong> Þubesi 38.GenelKurulu'nun ardýndan (11 Þubat 2004) yürütmekteolduðum, Yönetim Kurulu Baþkanlýðý, Yönetim KuruluÜyeliði ve <strong>Ankara</strong> Þube Bülteni Yazý ÝþleriMüdürlüðü'nden 27.12.04 pazartesi günü yapýlanYönetim Kurulu toplantýsýnda istifa etmiþtim.Öðrencilik yýllarýmda baþlayan ve meslek yaþamýmdaçok özel bir yere sahip, üyesi olmaktan her zamangurur duyduðum, dostlarla birlikte paylaþarak katkýkoymaya çalýþtýðým, hayatýmýn önemli bir zamandilimini ayýrdýðým TMMOB <strong>Mimarlar</strong> Odasý <strong>Ankara</strong>Þubesi'ndeki görevlerimi býrakmaya götüren sürecipaylaþmak istedim.Kuþkusuz böyle önemli bir kararý veriyor olmak ve budurumun gerekçelerini anlatmak benin açýmdan hiçde kolay deðil. yaklaþýk bir yýldýr bütün gerilimlereraðmen keyifle Yönetim Kurulu Baþkanlýðý'nýyürüttüðüm, TMMOB <strong>Mimarlar</strong> Odasý <strong>Ankara</strong>Þubesi'nin kurumsallaþmasý, mimarlýk ortamýnýnzenginleþtirilmesi, mimarlýðýn toplumla buluþmasý vemimarlýk mesleðinin hak ettiði yere gelmesi yolundabir çok çalýþmayý birlikte gerçekleþtirmeye çalýþtýk.Bütün bu çalýþmalara büyük bir özveri ile zaman veenerji harcadýk, emek verdik, 50 yýllýk birikime sahip<strong>Mimarlar</strong> Odasý'ný önemsedik, mesleðin sorunlarýný,geleceðini, yaþadýðýmýz sýkýntýlarý, ekonomik krizlerive krizlerin meslektaþlarýmýzý nasýl hýrpaladýðýný, çýkýþyollarý üzerine görüþleri ortamla paylaþtýk.Kentin sorunlarý üzerine, bazen endiþeli amaçoðunlukla umutlu, coþkulu, heyecanlý ve son derecekeyifli toplantýlar yaptýk, raporlar ürettik.<strong>Ankara</strong>'nýn geleceði üzerine senaryolarý tartýþtýk,çaðdaþ kentlerin nasýl olmasý gerektiði konusundaönermelerde bulunduk,<strong>Ankara</strong>'nýn parklarýný, yeþil alanlarýný, vadilerini elealdýk, bu alanlarýn yeni rant aracý olmamasý içinmücadeleler verdik, davalar açtýk,Yayalar, özürlüler, yaþlýlar açýsýndan yaþanmaz halegelen kent merkezini konuþtuk,<strong>Ankara</strong>'nýn ulaþým problemlerini masaya yatýrdýk,SÝT alanlarýnýn ve tarihi çevrenin korunmasý içinatölyeler oluþturduk,<strong>Ankara</strong>'nýn kent hafýzasýnda önemli bir yere sahip,Cumhuriyet Dönemi yapýlarýný “Cumhuriyetin ilk 25yýlý” baþlýðý altýnda belgeleyerek sergi halinedönüþtürdük,Mimarlýk Haftasý kapsamýnda,Cumhuriyet'in baþkenti <strong>Ankara</strong>'nýn, yarýþma yoluylaelde edilen ve yapýlamayan kültür projelerinden;Ulus Tarihi Kent Merkezi Koruma Ve GeliþtirmeProjesi,<strong>Ankara</strong> Kalesi Koruma Ve Geliþtirme Ýmar Planý,<strong>Ankara</strong> Kongre Ve Kültür Merkezi Projesi,AKM Cumhurbaþkanlýðý Senfoni Orkestrasý KonserSalonu Ve Koro Çalýþma Binalarý Projelerinin kentekazandýrýlmasý için kampanyalar baþlattýk.Yine ayný kapsamda; Modern Çarþý/Hal Binasý veSulu Han,Demiryolu Güzergahý,Kýzýlay Yaya Bölgesi,Antik Tiyatro ve Çevresi Atölye Çalýþmalarý.Söyleþiler; “Kamusal Mekaný Kamuya Açmak”,“Kentin Kaybolan Ýzleri”, “<strong>Ankara</strong>'nýn Kayýp Sularý”,“Kuzey-Güney”. Belgesel film gösterileri; Türkiye'ninKalbi <strong>Ankara</strong>”, “An.Kara”, “<strong>Ankara</strong>'yý Seviyorum”,“Üçleme (Zaman/Mekan/Ýnsan), “Çýnarlarýn RuhuÖlümsüzdür”, “Anýlarla <strong>Ankara</strong> Palas”. <strong>Ankara</strong>'nýnçeþitli bölgelerinde; “Bina Kimlikleri Cumhuriyet'inilk 25 yýlý”, “<strong>Ankara</strong>'nýn iki yüzü-kentin zulasý”“Dijital Zamandan Doðal Zaman Yolculuk” sergileriniaçtýk.A.O.Ç., Papazýn Baðý, Çaldað, Kýbrýs Köyü Vadisi,Ýmrahor Vadisi ile ilgili yapýlan çalýþmalar ve bualanlarýn kente kazandýrýlmasý için açýlan davalar,TED <strong>Ankara</strong> Koleji yapýlarýnýn yýkýlýp iþ merkezinedönüþtürülmesinin engellenmesi için baþlatýlankampanya ve binalarýn <strong>Ankara</strong> Kültür ve TabiatVarlýklarýný Koruma Kurulu'na tescil ettirilmesi,DDY Genel Müdürlüðü taç kapýnýn yýktýrýlmasý ileilgili olarak sorumlular hakkýnda yapýlan suçduyurusu,Eskiþehir Yolu Lodumlu bölgesinde bulunan TOBBarazisine yönelik, <strong>Ankara</strong> Büyükþehir BelediyeMeclisi'nin almýþ olduðu emsal artýþý kararýna karþýyapýlan itiraz ve Büyükþehir Belediye Baþkanlýðýaleyhine açýlan dava(emsalin 1,5 dan 5'eçýkarýlmasý), konunun kamu oyuna duyurulmasý,Çankaya semtinde bulunan (Enver Tokay'ýn projesi)Vali Konaðý'nda yapýlan tadilata müdahale, konuylailgili olarak <strong>Ankara</strong> Valisi ile toplantý yapýlmasý,konuyla ilgili olarak, Çankaya Belediyesi, <strong>Ankara</strong>Kültür ve Tabiat Varlýklarýný Koruma Kurulu'na ve ilgiliyerlere yazý yazýlmasý.<strong>Ankara</strong> Büyükþehir Belediye Baþkaný'nýn, “UlusTarihi Kent Merkezi”nin yýkýmýna yönelik“projelerine” karþý, Ulus Esnafý ile toplantýlaryapýlmasý, 8 Ocak ve 15 Ocak ta Ulus Meydaný'ndayapýlan basýn açýklamalarý, Radyo ve TV programlarýve oluþturulan “Ulus Giriþimi Platformu”.Hukuksal süreçle ilgili olarak yapýlan çalýþmalar veoluþturulan raporlarýn oda görüþü olarak ilgili yerlereiletilmesi:“Ýmar Ve Þehirleþme Yasa Tasarýsý Taslaðý”“Kentsel Dönüþüm Yasa Tasarýsý Taslaðý”“Kuzey <strong>Ankara</strong> Giriþi Kentsel Dönüþüm Yasasý”“Yapý Denetim Yasasýnda Yapýlmak ÝstenenDeðiþiklik”“Kamu Ýhale Yasasý”“Bayýndýrlýk Ve Ýskan Bakanlýðý Deprem ÞurasýAtölye Çalýþmalarý”2863 sayýlý koruma kanununda yapýlan deðiþiklik ve<strong>Ankara</strong> Þubesi'nin yasa çalýþmalarýna müdahil olmasýve bunun sonucunda yasanýn önemli 2 maddesindeyapýlan deðiþiklik.(Röleve ve RestorasyonProjeleri'nin Yapý Denetim Yasasý ve Kamu ÝhaleYasasý kapsamýnýn dýþýna çýkartýlmasý)AB Genel Sekreterliði tarafýndan çalýþmalarýsürdürülen “Mesleki Yeterliliklerin Düzenlenmesi veTanýnmasý Hakkýnda Kanun Tasarýsý Taslaðý”nayönelik yapýlan çalýþmalar,AB sürecinde mimarlýk eðitiminin ve mimarlýkmesleðinin dönüþümü konulu panel,Kamu Hizmetinde Mimarlýða Tanýklýk,Kamu Ýhale Yasasý'nýn mimarlýk pratiðine etkilerinintartýþýldýðý panel,Oda/Üye Ýliþkileri;Temsilciliklerle Ýliþkiler,Ýþyeri Temsilcilikleri,Üniversitelerle iliþkiler, Yozgat, Safranbolu mimarlýkfakülteleri ile buluþma,Mimarlýk öðrencileri ile iliþkiler “aday üyelik”çalýþmalarý,Yerel Yönetimlerle iliþkiler;Çankaya Belediyesi,Altýndað Belediyesi,Etimesgut Belediyesi,Ayaþ Belediyesi,Halfeti Belediyesi,Hasanoðlan Belediyesi ile görüþmeler yapýlarakbazý projelerin ortak yürütülmesi için yapýlaniþbirlikleri,Bütün bu çalýþmalara katýlan, emek veren, meslekortamýný önemseyen ve ortamýn çoðalmasý için katkýkoyan tüm dostlara sonsuz teþekkürler…TMMOB <strong>Mimarlar</strong> Odasý <strong>Ankara</strong> Þubesi'ninkurumsallaþmasý ve toplumsallaþmasý için yoðun biremek ve özveri ile bu çalýþmalar yapýlýrken;Üzülerek belirtmeliyim ki Yönetim Kurulu'nun tamamýile birlikte davranamadýk, yönetim kurulu içerisindeuyumu, dayanýþmayý, birlikte karar alma, birlikteüretme ve birlikte paylaþmayý hayata geçiremedik,en önemlisi birbirimize güvenmenin, omuz vermeninkeyfini, coþkusunu yaþayamadýk.Mimarlýk ortamýný zenginleþtirilmesi vetoplumsallaþtýrýlmasý için atýlan her adým, her öneri,her çaba, iyi niyet ve kuþku ile karþýlandý “ötekilerin”yaptýðý bir iþ gibi algýlandý.Yönetim Kurulu üyeleri'nin bir kýsmý TMMOB<strong>Mimarlar</strong> Odasý <strong>Ankara</strong> Þubesi'ne olansorumluluklarýný bir tarafa býrakýp, çalýþmalarýnucundan tutmak, katký koymak bir yana, “ötekilerin”baþarýsýz olmasý için adeta “fýrsat” kollar halegeldiler. Oda adýna yapýlan giriþimler, çeþitlikurumlarla yapýlan görüþmeler zaman zamanyönetim kurulunda masaya yatýrýldý, yönetim kurulubaþkanýnýn kurumsal anlamda yapmýþ olduðugörüþmeler sorgulanýr hale geldi.Yönetim Kurulu Üyelerinin “bir bölümü”, <strong>Mimarlar</strong>Odasý <strong>Ankara</strong> Þubesi üyelerinin Genel Kuruldabizlere vermiþ olduðu ortak sorumluluðu unutarak,kolayca çözülebilecek sorunlarý büyütüp “sürekli birkriz hali” yaratýp “rövanþ” almanýn uygun anýný“kolladýlar”.Bu negatif durum ve “rövanþ” halinin bir nedeni de,Temmuz 2004 tarihinden önce yaþanan ve 5 Temmuz2004 tarihinde yapýlan Yönetim Kurulutoplantýsýnda, Sekreter Üyenin profesyonelgörevinden istifa etmesi ile sonuçlanan sürecin,iþlemeyen bir sekreteryal yapýnýn deðiþtirilmesiolarak deðil, bir “tasfiye” süreci olarak ortamaanlatýlmasýydý.Aslýnda yapýlmaya çalýþýlan, TMMOB <strong>Mimarlar</strong>Odasý <strong>Ankara</strong> Þubesi'nin zedelenen, bozulankurumsal iþleyiþinin yeniden tesis edilmesi ve bununiçin bütün sekreterya nýn yeniden yapýlandýrýlmasýiçin yönetim kurulu'nda alýnan ortak kararlarýncesaretle hayata geçirilmesinden ibaretti.(Nisan ayý içerisinde 2. Baþkan Sn. Semra Uygur'unbürosunda Yönetim Kurulu üyelerinin katýlýmý ileyapýlan toplantý da Sekreter Üye'nin sorumluluklarýnýyerine getirmede eksik kaldýðý bu durumun meslekortamýný olumsuz etkilediði, büro iþleyiþinde ciddisýkýntýlar yaþandýðý, bir iletiþimsizlik ortamýnýn Oda'yahakim olduðu ifade edilmiþ ve Sekreter Üye'yeHaziran 2004 tarihine kadar süre verilereksekreteryayý ve büro iþleyiþini toparlamasýistenmiþti). yine 2.Baþkan Semra Uygur'un dabulunduðu baþka bir ortamda sekreterya ile ilgilikaygýlar dile getirilmiþ ve atýlmasý gereken adýmlarkonusunda, ilkesel olarak mutabakat saðlanmýþancak konuþulanlar hayata geçirilememiþtir.Yönetim Kurulu üyeleri bütün önyargýlarýndan sýyrýlýp“samimiyetle” atmasý gereken adýmlarý atamayýnca,


4 5bu “ikircikli” durum sekreter yardýmcýlarýnýnçalýþmalarýna da yansýmýþtýr.Esas olarak Yönetim Kurulu'na ve <strong>Mimarlar</strong> Odasýüyelerine karþý sorumlu olan sekreter yardýmcýlarý,“kendinden menkul bir kurumsal anlayýþla”, TMMOB<strong>Mimarlar</strong> Odasý'nýn 50 yýllýk birikimini, deneyimini,demokratik geleneklerini, kolektif çalýþma anlayýþýnýgöz ardý ederek, Yönetim Kurulu'nun almýþ olduðukararlarý tartýþýr hale geldiler, “Oda” da yapýlmasýgerekenleri, sorumluluklarýný bir tarafa býrakýpYönetim Kurulu kararlarýný uygulama konusundadirenç oluþturdular. Oda'daki iþleri ayýrdýlar,“sevdikleri iþleri” yapar oldular.“Oda”nýn önemli çalýþma akslarýndan birini oluþturan,üzerinde sýkça tartýþýlan ve dönüþtürülmesi için çabaharcanan, “Mesleki Denetim” sanki mimarlýkeyleminin bir parçasý deðil, “yapýlmamasý gereken“angarya” bir iþ gibi algýlandý, mesleki denetimbürosundaki sorunlarýn giderilmesi noktasýnda yeterliçaba gösterilmedi, öneriler dikkate alýnmadý.38.Dönem Yönetim Kurulu'nun çalýþma programýndayer alan, Çalýþma Gruplarý'nýn toplantýlarýna katýlmak,sekreteryasýný yürütme sorumluluðu üstlenilmedi.TMMOB <strong>Mimarlar</strong> Odasý <strong>Ankara</strong> Þubesi YönetimKurulu'nun meslektaþlarý ile iliþkilenmesinin ve odapolitikalarýnýn meslek ortamý ile paylaþýlmasýnýn biraracý olan Bülten çalýþmalarý, giderek YönetimKurulu'ndan baðýmsýz, Yönetim Kurulu üyeleriningörüþ ve düþüncelerini dikkate almayan bir anlayýþlasürdürülmeye çalýþýldý.“Mimarlýk Eðitiminin Dönüþümü” ve “MimarlýkMesleðinin Dönüþümü” dosya konularýnýn iþlendiðiBülten'de, konu ile ilgili görüþlerin Bülten'e eksikyansýtýlmasýnýn sorumluluðunu, gelen eleþtirileri vetepkileri yönetim kurulu üstlenmek durumunda kaldý.Bülten'in Aralýk sayýsýnda TMMOB <strong>Mimarlar</strong>Odasý'nýn 50.yýlýnýn iþlendiði dosya konusunda;<strong>Mimarlar</strong> Odasý'nýn 50 yýllýk mücadelesi, mimarlýkbirikimi, devrimci kimliði eksik yansýtýlarak, 80 öncesisüreçte sorumluluk üstlenen kuþak yok sayýlmýþ,Türkiye Halkýnýn ve 68 kuþaðýnýn devrimciönderlerinin 72'de idam edilmeleri haberi “12 <strong>Mart</strong>darbecilerinin resmi aðzýyla” bültende yer almýþtýr.Yapýlan uyarý sonucunda bir sonraki bültende özüryazýsý yazýlmýþtýr.TMMOB <strong>Mimarlar</strong> Odasý <strong>Ankara</strong> Þubesi'ndeyaratýlan “sürekli kriz hali” ve "sekreteryasorununun” çözülmesi için sayýsýz Yönetim Kurulugündemleri oluþturulmuþ ancak her seferinde “birkiþi” gelemediði için konu ertelenmiþtir.<strong>Ankara</strong> Þubesi'nin 20 Aralýk 2004 tarihinde yapýlanYönetim Kurulu toplantýsýnda, Diyarbakýr/MardinUIA <strong>2005</strong> hazýrlýk toplantýlarý deðerlendirilmiþ, 9-10Aralýk'ta <strong>Ankara</strong>'da yapýlan 50.yýl etkinlikleri ile UIA<strong>2005</strong>'in genel bir deðerlendirmesinin yapýldýðý genelbaþkan imzalý yazýlar ele alýnmýþ ve <strong>Ankara</strong>Þubesi'nin Genel Merkez'e karþý “politikasýný”belirlemesi gerektiði üzerine görüþler belirtilmiþtir.<strong>Mimarlar</strong> Odasý <strong>Ankara</strong> Þubesi, Merkez GenelKurulu'na iliþkin politikasýný, tavrýný, duruþunu,<strong>Ankara</strong> Þube delegasyonundan almýþ olduðu yetkive sorumluluk ile olaðan genel kurulunda ifadeetmiþ, bu yaklaþýmýný Ürgüp Olaðanüstü GenelKurulu'nda da devam ettirerek, Þube görüþlerini(Mimarlýk Mesleðinin sorunlarý, SMM ve diðergündem maddeleri ile ilgili olarak) Meslek ortamýylapaylaþmýþtýr.Bu noktada sorunun temelinde;<strong>Ankara</strong> Þube Yönetim Kurulu'nun “birlikte davranmabecerisini” gösterememesi ile ilgili bir durum olduðu,Yönetim Kurulu'nun “yedi kiþi” olamamagörüntüsünün Þubeye zarar verdiði,Bazý <strong>Ankara</strong>' lý meslekdaþlarýmýzýn "<strong>Ankara</strong> Þube'yidýþardan” deðerlendirmek üzere bir “yazardan” yazýsipariþ etmeleri (“yazardan” istenen yazýnýniçeriðinin Olaðanüstü Genel Kurulu'nu deðerlendirmeyazýsý olduðu ifade edilmiþti) ve bu yazýyý YönetimKurulu Üyeleri'nin görüþlerini ve önerilerini dikkatealmayarak bültende yayýnlanmasý,Zaman zaman Oda'nýn kurumsal üslubuna vegeleneklerine yakýþmayacak biçimde “2.5 kiþi ileoda yönetiyorlar” v.b. tartýþmalarýnýn, bazý yönetimkurulu üyeleri tarafýndan Þubenin resmitoplantýlarýna taþýnmasý ve tartýþmalarýn bu üslupiçerisinde sürdürülmesi karþýlýklý güven ve iyi niyetzeminine zedelemiþtir.27 Aralýk 04 tarihli yönetim kurulu toplantýsýgündemi önceden belirlenmiþ, Yönetim Kurulu'na veÞube üyelerine Sekreter Üye tarafýndanduyurulmuþ olmasýna raðmen, toplantý öncesi 2.Baþkan yeni bir gündem önermiþ ve öncelikle"uçaklarda tehlike anýnda oksijen maskelerininçocuklardan önce büyüklerin takmasý gerektiði"uyarýsýndan yola çýkarak;1. Sekreter Üye sorununun görüþülüp kararabaðlanmasý, (Tezcan Karakuþ Candan'ýn özveriyle vebaþarýyla yürüttüðü sekreter üyelik sürekli birsorunmuþ gibi ortama sunulmaya çalýþýlmýþtýr) (29Kasým 2004 tarihinde “Sekreter Üyelik Sorununun”çözümü için yönetim kurulunun almýþ olduðu kararlailgili tekriri müzakere)2. <strong>Ankara</strong> Büyükþehir Belediyesi “Estetik Kurul”abildirilen isimler hakkýnda görüþme,3. Lokal konusunun görüþülmesini önermiþtir.2004 yýlýnýn son toplantýsý olan bu toplantýdaYönetim Kurulu'nun sorunlarýný çözüp <strong>2005</strong> yýlýnayeni bir sayfa ile baþlamasýnýn daha anlamlý olacaðýifade edilerek, önerilen gündem üzerine, yönetimkurulu üyelerinin görüþleri alýnmýþ, toplantýnýnbundan sonraki bölümünün kapalý devam etmesi içinverilen öneri oy çokluðu ile kabul edilerek, toplantýyakatýlan meslektaþlarýmýzdan salonu boþaltmalarýistenmiþtir.1.gündem maddesi görüþmeye açýlmýþ, gündemönerisinde bulunan 2.Baþkan'a söz verilmiþtir.2.Baþkan 6 Temmuz 2004 tarihinden bu yanasekreter üyelik görevini yürüten Tezcan KarakuþCandan'a “teþekkür etmemiz” gerektiðini, bundansonra bu görevin yönetim kurulu içerisinden baþkabir arkadaþýn yürütmesinin daha doðru olacaðýüzerine görüþ belirtmiþtir.Mehmet Saner'in sekreter üyeliðe “gönüllü olduðuiçin deðil, durum bunu gerektirdiði için talipolduðunu” söylemesi (daha önce yapýlan yönetimkurulu toplantýlarýnda, sekreter üye olmasýkonusundaki istekleri geri çevirmiþti)Yönetim Kurulu üyelerinin görüþ belirtmeleri üzerine“gerekirse oylama yaparýz” söylemine karþýlýk,olumlu görüþ bildirilmiþ, o sýrada salon dýþýnda olanTezcan Karakuþ Candan'ýn da görüþününalýnabilmesi için salona gelmesi beklenirken,2.gündem maddesi ile ilgili görüþmelerebaþlanmýþtýr.Büyükþehir Belediyesi'nin “Estetik Kurul”oluþturulmasý ile ilgili olarak TMMOB <strong>Mimarlar</strong>Odasý <strong>Ankara</strong> Þubesine 06.12.2004 tarihinde yazmýþolduðu yazý, 20 Aralýk 2004 tarihinde yapýlanYönetim Kurulu toplantýsýnda ele alýnmýþ, YönetimKurulu'nun belirlemiþ olduðu kriterlere uyan yaklaþýk13 isim belirlenmiþ ve belirlenen bu isimlere ilaveleryapýlabileceði ifade edilmiþtir.Belirlenen isimlere “Estetik Kurul”da çalýþýpçalýþmayacaklarýnýn sorulmasý ve konununayrýntýsýnýn görüþülmesi için Ýmar DairesiBaþkanlýðý'ndan randevu alýnmasý için Sekreteryayagörev verilmiþ, Büyükþehir Belediyesi Ýmar DaireBaþkanlýðý'nda (Kemal Nalbant Ve Mehmet Saner'inde katýlýmýyla) yapýlan toplantý sonucunda,belirlenecek olan 9 ismin Büyükþehir Belediyesinebir an önce bildirilmesinin doðru olacaðýnýn ÝmarDairesi Baþkan Yardýmcýsý tarafýndan ifade edilmesiüzerine, (süre nedeniyle) Yönetim Kurulu'nunbelirlemiþ olduðu isimlerle görüþmeler yapýlmýþ, buisimlerden 6 kiþi “Estetik Kurul” da görev almayýkabul etmiþ, eksik kalan 3 kiþi ise, 2.Baþkan,Sekreter Üye ve Yönetim Kurulu'nun 1 üyesi ileyapýlan görüþme sonucunda belirlenen 9 isim(Yönetim Kurulu Üyeleri ile yapýlan telefongörüþmesi sonucunda) 24.12.05 tarih ve 07/1746sayýlý yazý ile Büyükþehir Belediyesine bildirilmiþtir.Yönetim Kurulu toplantýsýnda Sayman Üye, bildirilen9 isimden 3 kiþiye itiraz ederek (bir kiþininÜniversite'de çalýþmasý gerekçe gösterilmiþtir)uygun olmadýðý yönünde görüþ belirtmiþ ve YönetimKurulu Baþkaný'nýn, “Estetik Kurul” için bildirilenisimlerin belirlenmesinde insiyatif koymasýnýn yanlýþolduðunu söylemiþtir.Bu deðerlendirmeler yapýlýrken yine Sayman Üyeçok sýk kullanarak anlamsýzlaþtýrdýðý “samimiyet”tensöz etmiþ, benim “samimi olmadýðýmý ve süreklikendisinin arkasýndan konuþtuðumu” ifade etmiþtir.Bu yakýþýksýz, seviyesiz, haksýz deðerlendirmeyi,<strong>Mimarlar</strong> Odasý Platformunun haketmediðini,þahsýma yapýlan bu hakaretten sonra “samimiyet”ortamýnýn zedelendiðini, birlikte olma zeminininortadan kalktýðýný, seçildiðim günden bu yana þereflesürdürmüþ olduðum ve birlikte olma, birlikte üretmeadýna verdiðim çabanýn anlaþýlamadýðý düþüncesi ile,böyle bir ortamda daha fazla kalmamýn örgütevereceði zararý da düþünerek, TMMOB <strong>Mimarlar</strong>Odasý <strong>Ankara</strong> Þubesi Yönetim KuruluBaþkanlýðý'ndan, Yönetim Kurulu Üyeliði'nden veBülten Yazý Ýþleri Müdürlüðü'nden istifa ettiðimibelirtir dilekçeyi yazdýktan sonra toplantýdanayrýldým. (27 Aralýk 2004)Ýstifa dilekçem, TMMOB <strong>Mimarlar</strong> Odasý <strong>Ankara</strong>Þubesi'nin 03.01.05 tarih ve 43 no' lu toplantýsýndagörüþülerek alýnan Yönetim Kurulu kararý 05.01.05tarih ve 02/07 sayýlý yazý ile tarafýma bildirilmiþtir.Alýnan karar;“38.Dönem yönetim kurulu olarak birlikte çýkýlan buyolda fikir ayrýlýklarý ve farklýlýklara raðmen bir aradabulunabilmenin önemi konusunda varýlan fikir birliðiüzerinden, Yönetim Kurulu 1 no'lu yedek üyesiSongül Üzgün'ün de oluru ve desteði alýnarak Sn.H.Ali Ulusoy'dan Yönetim Kurulu Üyeliði'nden istifakararýný yeniden deðerlendirmesinin ve dilekçesinigeri çekmesinin istenmesine ve 05.01.05 tarihindesaat 18.30'da yapýlacak Yönetim Kurulu Toplantýsý'naYönetim Kurulu Baþkaný olarak davet edilmesinekarar verilmiþtir.”05.01.05 tarihinde saat 18.30’da yapýlacak toplantýöncesi, Sn. Semra Uygur telefonla beni arayarak,istifamý geri çekmem konusunu görüþmek üzere biraraya gelerek konuþma isteðini iletmiþtir.Ayný gün saat 13.00 de 2.Baþkan Sn. SemraUygur'la bir araya gelerek genel olarak istifamagiden süreci, yaklaþýk bir yýldýr <strong>Mimarlar</strong> Odasý<strong>Ankara</strong> Þubesi'nde yaþanan olumluluklarý veolumsuzluklarý, <strong>Mimarlar</strong> Odasýnýn kurumsalkimliðinin önemini, Yönetim Kurulu'nun neden yedikiþi olamadýðýný, Yönetim Kurulu Üyelerinin ortaksorumluluklarýnýn olduðunu, ancak bu sorumluluklarýeþit olarak paylaþamadýðýmýzý, bazý Yönetim KuruluÜyeleri'nin oda çalýþmalarýna daha fazla zaman veenerji harcadýðýný, bazýlarýnýn bunu yapamadýðýný,Sekreter Üye sorununu, sekreter yardýmcýlarýnýntutum ve davranýþlarýný, karþýlýklý güven'i, paylaþmayý,ortak üretmeyi vb. konularý konuþtuk.Yaþanan olumsuzluklarýn <strong>Mimarlar</strong> Odasý’nýnkurumsal kimliðine zarar verdiðini, eðer tekrarbirlikte olmanýn, birlikte iþ yapmanýn zeminioluþturacaksak, bunun yolunun karþýlýklý iyi niyet vegüven ortamýnýn tekrar oluþturulmasý ilesaðlanacaðýný,Yönetim Kurulu Üyeleri'nin isimlerinin DÝMPPlatformu'ndan çýktýðýný, Yönetim Kurulu kararlarýnýüretirken ve tartýþýrken konularý “4/3” “sayýsalüstünlük” meselesi gibi ele alýnmasýnýn son dereceyanlýþ olacaðýný ve bu durumun bizi farklý yerleresavuracaðýný,Sekreteryada sýkýntýlar olduðunu ve bu sorunun bir“restorasyon projesi” gibi ele alýnarak çözülmesigerektiðini,<strong>Mimarlar</strong> Odasý çalýþmalarýný zaafa uðratan,zayýflatan her kim olursa olsun, gerekli önlemlerin


6 7Yönetim Kurulu tarafýndan süratle alýnarak hayatageçirilmesinin önemini konuþtuk.Yönetim Kurulu, bütün bunlarý yeniden oluþturmairadesini gösterebilecekse benin istifamý gerialmamýn anlamlý olacaðýný ifade ettim. Konuþulankonularda Sn. Semra Uygur ile karþýlýklý mutabakatsaðlayarak, o akþam yapýlan yönetim kurulutoplantýsýna katýldým. Sn. Semra Uygur ilekonuþtuklarýmýzý bir kez daha yönetim kurulu üyeleriile paylaþtýk ve oluþan pozitif durum üzerine istifamýgeri aldým.Benim istifamý geri almam sonrasýnda, TezcanKarakuþ Candan'ýn sekreter üyeliðinin sonaerdirilmesi ve yerine Mehmet Saner'in seçilmesi ilebirlikte, her þey yolunda gidecek diye beklenirken biranda eski duruma geri döndük, sanki ben istifaetmedim, bütün bunlar yaþanmadý, yukarýdakikonuþmalarýn hiçbiri yapýlmadý.Yönetim Kurulu içerisinde bunlar tartýþýlýrken “ulustarihi kent merkezinde” Büyükþehir Belediyesitarafýndan yeni bir projenin hayata geçeceði veUlus'ta bir çok binanýn yýkýlacaðý gündeme geldi.“Ulus”un “yýkýlmasýna” karþý kampanya baþlatýldý, birçok Meslek Örgütü, STK, esnaf dernekleri hareketegeçirildi,8 Ocak 05 tarihinde Atatürk Heykeli'nin önündeyaklaþýk 250 kiþinin katýlýmý ile kitlesel basýnaçýklamasý yapýldý. Yine 15 Ocak 05 tarihinde Ulusmeydanýnda “Ulus” benim kampanyasýna devamedildi.Oluþturulan “Ulus Giriþimi Platformu” üyeleri,toplantýlarýný <strong>Mimarlar</strong> Odasý <strong>Ankara</strong> Þubesi toplantýsalonunda düzenli olarak gerçekleþtirerek atýlmasýgereken adýmlarý, yapýlmasý gerekenleri konuþurken,sekreter üye olup bitenlere ilgisiz kalmýþ ve uzaktanizlemeyi tercih etmiþtir. Ulus'ta 15 Ocak cumartesiyapýlan basýn açýklamasýna neden katýlmadýðýsorulduðunda, “evde uyuyup kaldýðýný” söylemiþtir.31.01.05 tarihinde yapýlan yönetim kurulutoplantýsýnda (benim ve Kemal Nalbant'ýnkatýlamadýðý <strong>Ankara</strong> dýþýnda olmamýz nedeniyle)lokal meselesi sürpriz bir þekilde gündeme alýnarak,lokalde çalýþan 4 personelin þubeye alýnmasýkonusunda karar üretilmiþtir.Tezcan Karakuþ Candan'ýn söz konusu karargörüþülürken, bu konunun 7 kiþinin olduðu birtoplantýda ele alýnmasýnýn doðru olacaðý yönündekiuyarýsýnýn dikkate alýnmamasý üzerine toplantýdanayrýlmasýna raðmen, toplantýda kalan 3 arkadaþýmýz“biz kararý alalým sen de muhalefet þerhi koyarsýn”açýklamasý ile söz konusu kararý almýþlardýr.01.02.05 tarihinde Sekreter Üye ile <strong>Ankara</strong> dýþýndanarayarak yaptýðým telefon konuþmasýnda YönetimKurulu toplantýsýnda alýnan kararý öðrendim. SekreterÜye'ye, lokal meselesi ile ilgili olarak YönetimKurulu'nun, daha önce yapýlan toplantýlarýnda ortakkararlar ürettiðini, lokal çalýþanlarýnýn þubeyealýnmasý ile ilgili olarak bir görüþ oluþmadýðýný,Yönetim Kurulu üyelerinin tamamýnýn olmadýðý birtoplantýda, þýk olmayan bir biçimde, konunungündeme gelmesini ve karara baðlanmasýný doðrubulmadýðýmý, o nedenle kararýn hayata geçirilmeden7 kiþinin olduðu bir toplantýda yenidendeðerlendirilmesi gerektiðini söyledim.Sekreter Üye konunun acil olduðunu, hemen buakþam (01.02.05) 7 kiþi ile toplantý yapmamýzgerektiðini söyledi. Bende <strong>Ankara</strong> dýþýnda olduðumu,ancak akþam saat 21.00 de <strong>Ankara</strong>'da olabileceðimi,o nedenle toplantýyý Çarþamba akþamý yapmamýzýndoðru olacaðýný ifade ettim. Þube muhasebesini dearayarak bir iþlemin ertelenmesini söyledim.Bu konuþmalardan sonra, 02.02.<strong>2005</strong> Çarþambasabahý, Sekreter Üye þube muhasebesine talimatvererek lokal personelinin sigorta giriþlerininyapýlmasýný istemiþ, ben de bunun üzerine Oda'yagelerek iþlemin ertelenmesini, konunun YönetimKurulu'nda yeniden deðerlendirileceðini söyledim veSn. Semra Uygur'u arayarak akþam bir arayagelmemiz gerektiðini telefonda aktardým.Ancak o akþam Yönetim Kurulu üyeleri bir arayagelemedi.Konu 7 Þubat Pazartesi günü yapýlan Yönetim Kurulutoplantýsýnda gündeme alýnarak yenidendeðerlendirildi ve 7 kiþinin olmadýðý bir toplantýdaalýnan kararýn demokratik teamüllere uygun olmadýðý,ayrýca lokal ve lokal personeli ile ilgili olarak YönetimKurulu tarafýndan daha önce alýnmýþ bir kararýnolduðu, böyle bir kararýn hayata geçirilmesinin<strong>Mimarlar</strong> Odasý Ortamýný yýpratacaðýný kolektifçalýþmanýn zarar göreceðini ifade ettim.Bu tartýþmalar uzadý ve bir sonuca varýlmadantoplantý daðýldý.Bütün bu olup bitenlere raðmen, Sekreter Üye, þubemuhasebesine talimat vererek 10.02.<strong>2005</strong> tarihindelokal personelinin sigorta giriþlerini yaptýrmýþtýr. Lokalkonusunda TMMOB Avukatý'ndan gayri resmi alýnangörüþün 7 Þubat <strong>2005</strong> tarihinde yapýlan YönetimKurulu toplantýsýnda gündeme gelmesi ve tartýþýlmasýnedeniyle, 08 Þubat Salý sabahý TMMOB Avukatý'nýarayarak vermiþ olduðu raporla ilgili bilgi istedim.Avukat, verdiði gayri resmi görüþün teknik birdeðerlendirme olduðunu, <strong>Mimarlar</strong> Odasý Merkezi ile<strong>Ankara</strong> Þube arasýndaki geliþmelerden ve MYKkararlarýndan haberinin olmadýðýný, konununkendisine eksik aktarýldýðýný ifade ederek üzüntülerinibildirdi.Bu görüþmenin ardýndan, Sekreter Üye'yi arayarak,niçin TMMOB Avukatý'ndan eksik bilgilerle görüþaldýklarýný, bunun son derece yanlýþ olduðunu,<strong>Mimarlar</strong> Odasý geleneklerini, kurallarýný,yönetmeliklerini öðrenmesi gerektiðini telefondasöylemeye çalýþýrken telefonu yüzüme kapatmýþtýr.Sekreter Üye'yi tekrar arayarak, bu yaptýðýnýn kabuledilemez bir durum olduðunu ve telefonu yüzümekapatmanýn ne anlama geldiðini gelip kendisiylekonuþacaðýmý söyledim.Bütün iyi niyet ve çabaya raðmen;. Yönetim Kurulu Üyeleri arasýnda var olan vebaþlangýçta "farklý görüþlerin bir aradalýðý" birzenginlik, pozitif bir durum olarak kabul edilirken, buzenginliðin giderek ODA' nýn Kurumsal Yapýsýna zararverecek bir gerginlik ortamý yaratmasý,. Yönetim Kurulu toplantýlarýnda Oda'nýn esasgündemlerini tartýþmak yerine, suni gündemlerüzerine tartýþma yaratýlarak sürekli bir "kriz hali"oluþturulma çabasý,. Yönetim Kurulu'nun, birlikte üretme, birlikte kararalma ve sorumluluklarý paylaþma becerisinigösterememesi,. Oda platformlarýna yakýþmayacak "dedikodularýn”yönetim kurulu toplantýlarýna taþýnmasý,.<strong>Mimarlar</strong> Odasý ortamlarýnda alýþýk olmadýðýmýzbiçimde, sürekli bir "maç havasý" yaratýlarak "rövanþalmanýn" hesaplarýnýn yapýlmasý,. Yönetim Kurulu Üyeleri'nin tamamýnýn katýlmadýðýbir toplantýda alýnan kararý "demokratik bir karar",bunun þýk olmadýðýný ifade edenlerin de "demokrat"olmamakla suçlanmasý,. Sekreter Üye'nin, Sekreter üyelikten ayrýlmagerekçesi olarak, farklý mazeretler öne sürmesi,Yönetim Kurulu üyeliðimi gözden geçirmemi zorunluhale getirmiþtir.Yukarýda açýklamaya çalýþtýðým nedenlerden dolayý,Yönetim Kurulu Üyeliði'nden, TMMOB <strong>Mimarlar</strong>Odasý <strong>Ankara</strong> Þube Bülteni Yazý ÝþleriMüdürlüðü'nden 21 Þubat <strong>2005</strong> tarihinden itibarenistifa ediyorum.Bugüne kadar olduðu gibi bundan sonra da,TMMOB <strong>Mimarlar</strong> Odasý'na olan sorumluluklarýmýyerine getirmeye devam edeceðim.Yönetim Kurulu Üyesi olarak “ODA” da geçirdiðimbir yýl içerisinde TMMOB <strong>Mimarlar</strong> Odasý'nýnkurumsallaþmasý için çaba harcayan, katký koyanherkese, bu süre içerisinde <strong>Mimarlar</strong> Odasýüyelerinin iþlerinin kolaylaþtýrýlmasý için büyük birözveri ile çalýþarak ellerinden geleni yapan “Oda”çalýþaný arkadaþlarýma sonsuz teþekkürlerimisunarým. 21 Þubat <strong>2005</strong> Pazartesi.SAYGILARIMLA,H.Ali ULUSOY<strong>Mimarlar</strong> Odasý <strong>Ankara</strong> ÞubesiYönetim Kuruluna21.02.<strong>2005</strong>, <strong>Ankara</strong>Bundan yaklaþýk bir yýl önce seçilmiþ bulunduðum ÞubeYönetim Kuruluna, hiçbir önyargým olmaksýzýn vemeslek camiasýnda ufak da olsa katkýlar yapmakamacýyla girmiþ idim. Az ya da çok 22 yýllýk deneyiminsüzgecinden geçenleri aktarabilmek umuduyla.Bu doðrultuda bir çalýþma programýnýnhazýrlanmasýnda, sonra da hayata geçirilmesi yönündeazýmsanamayacak ölçüde çalýþmalara katýlmayaçalýþtým, örneðin Kente dair atölyelerin kurulmasý veçalýþmaya baþlamasý, her birinin çeþitli etkinlik eylemve programlarýnýn oluþturulmasý, bunlarýn televizyonyayýnlarýndan kentsel ölçekte raporlara ve yayýnlaradönüþmesi projelerinin üzerinde ýsrarla “herþeyekarþýn” fikirler üretmeye çalýþtým. (Kentsel Ulaþým,Kentsel Parklar, Vadiler, Kent Merkezi, Koruma SitAlanlarý, Yeni Yerleþimler ve Bina Kimlikleri Grubunundönüþtürülmesi bunlarýn arasýnda sayýlabilir.) Bu aradaA.O.Ç.'de yapýlmak istenen tapu devirleri vb.operasyonlar, Çankaya Belediyesi'nin Kýzýlay'daki YayaAlanlarý, T.O.B.B. arazisi üzerindeki aþýrý yapýlaþma veson olarak <strong>Ankara</strong> Büyüksehir Belediye BaþkanlýðýnýnUlus "hayalleri" üzerine Oda'da yürütülen çalýþmalardaciddi zamanlar harcadým.Fakat gelinen noktada; bütün bu aktivitelerin hayatageçirilmesinde, özellikle Oda'nýn iç iþleyiþinde, pratiðinyönetiminde bazý dirençler ile karþýlaþtýk. Son dokuzaylýk süreç içinde bu sorunlarý aþmak üzere hakikatenolaðanüstü çabalar sarfettim. Ancak olmuyor. Gerekrutinin aðýrlýðý, gerekse Yönetim Kurulu'nun öncelikleri,yoðunlaþmayý ve ilerlemeyi engellemeye devametmektedir.Öte yandan, tamamen gönüllülük mekanizmasýnadayanan bir örgütün çalýþmasýnda "sürekli birmotivasyon eksikliði sorunu var olmasýna" da akýlerdirebilmiþ deðilim.Sonuçta hepsinden önemlisi, gerek sizi buraya önerenmeslektaþlar, gerekse de seçenler ve de camianýnbüyük bir kýsmý tarafýndan yalnýz býrakýldýðýnýzýgörmekten daha aðýr ne olabilir ki. Bu hal, kendinizi birhavuza itilmiþ hissini çok güçlendiriyor. Bu durumdaüzerinize yüklenen sorumluluðun aðýrlýðý bir yanda,birþeyler yapabilme güdüsü öte yanda olmak üzeresürekli bir muhasebe ile geçen dokuz ay sonunda; buhavuzdan çýkmak hakkýmý kullanmak istiyorum. Belki debu kararým var olan týkanýklýklarý aþmaya ve tazebaþlangýçlara neden olabilecektir.Ezcümle <strong>Mimarlar</strong> Odasý <strong>Ankara</strong> Þubesi YönetimKurulu üyeliðinden 21.02.<strong>2005</strong> tarihi itibariyleayrýlýyorum. Oda'da ve dýþarýda beraberce çalýþtýðýmýzbütün arkadaþlara teþekkür ederim.Saygýlarýmla,Kemal NALBANT


8 9TMMOB MÝMARLAR ODASI ANKARA ÞUBESÝ YÖNETÝM KURULU'NAANKARABirlikte öznesi olduðumuz ve beslendiðimiz,Demokrasi Ýçin <strong>Mimarlar</strong> Platformu'nun ise,Tezcan Karakuþ CandanTMMOB <strong>Mimarlar</strong> Odasý <strong>Ankara</strong> Þubesi 38.DönemGenel Kurulu'nda görev aldýðým Yönetim Kurulu üyeliðimsüresince "Mimarlýðýn Toplumsallaþtýrýlmasý, KentinÝçselleþtirilmesi, Örgütün Ýþlevselleþtirilmesi, OrtamýnKolektifleþtirilmesi" olarak belirlediðimiz çalýþma akslarýdoðrultusunda, kurul üyeleri ile yaþadýðýmýz görüþayrýlýklarýmýza raðmen birlikte bir süreci organize etmeyeçalýþtýk.Bir yýl kadar süren bu süreç içerisinde,gelinen sonaþamada, Oda politikalarý ve çalýþma tarzlarý açýsýndangörüþ ayrýlýðýndan öte bir "doku uyuþmazlýðý" yaþanmýþtýr.Bu doku uyuþmazlýðý Yönetim Kurulunda ciddi gerilimleryaratmýþ ve artýk dayanýlmaz boyutlara ulaþmýþtýr.Yönetim Kurulu kayýtlarýna da yansýyan bu durum, artýkbu sürecin onarýlamaz bir noktaya geldiðinigöstermektedir.. Yönetim Kurulu arasýnda bir güvensizlik ortamýoluþmuþtur.. Farklý düþüncelerin zenginliði yaklaþýmý sözde kalmýþtýr.. <strong>Mimarlar</strong> Odasý geleneklerinde yer alan demokrasianlayýþý giderek bir sayýsal üstünlüðe dönüþmeyebaþlamýþtýr.. <strong>Mimarlar</strong> Odasý üyelerine davranýþ kalýplarýnda eþitlikilkesi ihlal edilmiþtir,. Yönetim Kurulunda alýnan kararlarýn uygulanmasýsürecinde ciddi bir "yalnýzlaþtýrma", "yabancýlaþma"etkinliklere katýlmama, sonrasýnda da giderek engellemesüreci yaþanmýþtýr.. Oda çalýþma akslarý açýsýndan getirilen öneriler, Odaiçin önemine bakýlmadan, önerinin kimden geldiðine göre,görüþler ifade edilir karar alýnýr duruma gelmiþtir.. Yanlýþ kurgulanmýþ ve iþlememiþ, milyarlarca lirasý üyeaidatlarýndan ödenen ve Oda temsil giderleriniyönetmeliklerimizin üzerine çýkartan lokalin, bu þekliylesürdürülmesinde ýsrar edilmiþ, farklý önermeler dikkatedahi alýnmamýþtýr.TMMOB ve 50 yýllýk geleneðinde <strong>Mimarlar</strong> Odasý,hep kentsel sürece olumlu nüfuz etme, kamuyararýna hizmet verme, kentlilerle buluþma vetoplumsallaþma konusunda, bir mücadele aracýolmuþtur. Ancak son yýllarda bireysel yaþamtarzlarýnýn getirdiði, toplumsalla iliþkilenemeyenyaklaþýmlarýn Meslek Odalarýnýn kurumsallaþmasýnýve çalýþma akslarýný "moda akýmlarla" ele alarak,Meslek Odalarý'nýn, kendisini artýk mücadelealanlarýna dönüþtürme sürecini açýða çýkartmýþtýr.Yapýlacak bir iþin organizasyonun kararýný alabilmek için,nasýl gerilimli ortamlar yaþandýðý, ve o kararýkabullenmeyenlerin o etkinliðin herhangi bir aþamasýna,nasýl katýlmadýðý, hele etkinliðin baþarýlý olmasýnýn, nasýlbenimsenemediði,12 Þubat <strong>2005</strong> te yapýlmasý planlanan ve benimtarafýmdan Kasým 2004 sonunda önerilen ve hayatageçirilmesi mümkün olan; temsilciliklerle, bugüne kadarbirlikte çalýþma yaptýðýmýz derneklerle, sivil toplum örgütleriile yerel yönetimlerle, kentlilerle, toplumla buluþmaaçýsýndan çok önemli olan ve tarafýmdan sunulan DanýþmaKurulu kurgusunun hangi gerekçelerle nasýl reddedildiði,Temsilciliklerle yapýlacak bölge toplantýsýnýn gerçekçiolamayacaðý ifadeleri,Ve aylar öncesinden kararý alýnan 1.Bölge toplantýsýnaçeþitli gerekçelerle yönetim kurulundan sadece 4 kiþininkatýldýðý,Örgütlenme ve Temsilciliklerle iliþkiler Komisyonu kuruluþaþamasýnda, Örgütlenmenin acil bir þey olmadýðý ve gönüllüolarak komisyonca, çalýþmak isteyen üyelerimize nasýlþüphe ile bakýldýðý ve onlarcasý bunun açýk göstergesidir.Bütün bunlarýn ve belki de daha fazlasýnýn aþýlmasýmümkün olabilirdi. Ancak bunun için samimi, sözünegüvenilir ve birbirini seven insanlarýn bir aradalýðý önemkazanmaktadýr.Verilen sözlerin, açýlan "beyaz" sayfalarýn devamýnýn tekgüvencesi, ortak iþ yapma isteði ve heyecanýdýr. Bununzedelendiði nokta ise sayýsal çoðunluk yaklaþýmýnýn vedavranýþlarýnýn giderek yönetim kurulu kararlarýna ve iþyapma biçimlerine hakim olmasýdýr.Ne kadar inatçý, söz verdiði iþleri zamanýnda yerine getirenbirisi olduðumu, karþýlýk beklemeden <strong>Mimarlar</strong> Odasý'nayýllarca emek verdiðimi ve vermeye devam edeceðimi ,mücadeleyi býrakmayacaðýmý, birlikte çalýþtýðým bütünmeslektaþlarým, bilirler. Ancak, kurul içindeki bu sayýsalçoðunluk ve bu "hal" üzerinden yürüyen iþ yapma tarzý, enazýndan benim açýmdan kabul edilemez bir durumdur.Bu nedenle,. <strong>Mimarlar</strong> Odasý'nýn her zaman kamusal alanda toplumhizmeti veren, her kesimden üyelerinin, (kamu çalýþaný,serbest mimar, ücretli çalýþan, iþsiz v.b) sorunlarýný birinidiðerinden üstün tutmadan, çözmeye çalýþan birDemokratik Kitle-Meslek Örgütü olduðunu,. <strong>Mimarlar</strong> Odasý'nýn bir þirket, yönetim kurulu üyelerinin iseþirket yönetim kurulu üyeleri olmadýðýný,. Oda'da çalýþmak ayný zamanda bir gönüllük sürecidir, bunedenle özveriyle çalýþan Oda emekçilerinin, en kýsa yoldaniþten çýkartýlabilecek elemanlar olmadýðýný,. Yönetim Kurulu Üyesi olmanýn da sadece YönetimKurulu toplantýlarýna katýlmak olmadýðýný,. <strong>Mimarlar</strong> Odasý'ndaki Demokrasi anlayýþýnýn da, sayýsalçoðunluða dayalý olmadýðýný ve "her farklý düþüncede olanýnþerh yazmasý" söyleminin, <strong>Mimarlar</strong> Odasý'nda kabuledilebilir bir anlayýþ olmadýðýný,. Yönetim Kurulu'nun dedikodularla yürütülecek bir ortamolmadýðýný, bir kez daha ifade ederek, <strong>Mimarlar</strong> Odasý'nýnbunu hak etmediðine ve üretenlerin ortamý olduðunainanýyorum.· Katýlýmcý, ikna yöntemini benimsemiþ birdemokrasiyi savunduðuna,· Ýlkeleri doðrultusunda farklý düþünceleri, birzenginlik olarak kabul ettiðine olan inancýmla,Bu sürece artýk bir Yönetim Kurulu Üyesi olarakdevam edemeyeceðimi ifade ederken, <strong>Mimarlar</strong>Odasý için bir üye olarak karþýlýksýz hizmet vermeye,üretmeye devam edeceðimi;Bu süreçte emek veren, Oda emekçilerine, katkýsýnýesirgemeyen sekreter yardýmcýlarýna ve birlikteheyecan duyarak ortak iþ yapma süreciniyaþadýðýmýz bütün meslektaþlarýmýza sonsuzteþekkürlerimi sunarak 38. Dönem Yönetim KuruluÜyeliði’nden istifa ediyorum.Saygýlarýmla,Tezcan KARAKUÞ CANDANTMMOB MÝMARLAR ODASI ANKARA ÞUBESÝYÖNETÝM KURULU BAÞKANLIÐI'NAANKARA<strong>Mimarlar</strong> Odasý <strong>Ankara</strong> Þubesi 19383 nolu, 38.Dönem Yönetim Kurulu Yedek üyesiyim. 21.02<strong>2005</strong>tarihi itibari ile H. Ali Ulusoy, Kemal Nalbant veTezcan Karakuþ Candan'ýn Yönetim Kurulu asilüyeliklerinin istifasý nedeniyle 23.02.<strong>2005</strong> tarih ve02/216 sayýlý yazý ile adýna çaðrý yapýlmýþtýr.Ýlkeler, fikirler ve projeleri deðil de, kiþileriönemseyen, alýnan kararlarý tekrar tekrar gündemegetirip deðiþtirmek isteyen bir Yönetim Kurulu ilebirlikte çalýþmanýn, mimarlýk ortamýna bir katkýsaðlamaktan çok zarar vereceði gerekçesiylegörevimden istifa ediyorum.Saygýlarýmla..Songül ÜzgünTMMOB MÝMARLAR ODASI ANKARA ÞUBESÝYÖNETÝM KURULU BAÞKANLIÐI'NAANKARA23.02.<strong>2005</strong> tarih ve 02/212 sayýlý yazýnýz gereði,07.03.<strong>2005</strong> tarihli Yönetim Kurulu toplantýsýnakatýlmam talep edilmektedir. Ancak, <strong>Mart</strong> ayý sonuitibariyle doðum yapacak olmam nedeniyle YönetimKurulu'nda görev almam mümkün olmadýðýndan,yönetim kurulu yedek üyeliðinden 25.02.<strong>2005</strong> tarihiitibariyle istifa etmiþ bulunmaktayým.Gereðini arz ederim.25.02.<strong>2005</strong>Burçak GüntürkünTMMOB MÝMARLAR ODASI ANKARA ÞUBESÝYÖNETÝM KURULU BAÞKANLIÐI'NAANKARA<strong>Mimarlar</strong> Odasý <strong>Ankara</strong> Þubesi'ne 19538 no ilekayýtlý, 38. Dönem Yönetim Kurulu Yedek üyesiyim.21.02.<strong>2005</strong> tarihi itibari ile H.Ali Ulusoy, KemalNalbant ve Tezcan Karakuþ Candan'ýn YönetimKurulu asil üyeliklerinin istifasýnýn ardýndan,23.02.<strong>2005</strong> tarih ve 02/214 Sayýlý yazý ile tarafýmaçaðrý yapýlmýþtýr.Ancak, halen görevi devam etmekte olan YönetimKurulu'nun diðer üyelerinin çalýþma prensipleri,ilkeleri ve önceliklerinin, sahip olduðum doðrularlaörtüþmediði ve önümüzdeki süreçte deörtüþemeyeceði gerekçesiyle görevimden istifaeediyorum.Saygýlarýmla...Fatma CebeciTMMOB MÝMARLAR ODASI ANKARA ÞUBESÝYÖNETÝM KURULU BAÞKANLIÐI'NAANKARA<strong>Mimarlar</strong> Odasý <strong>Ankara</strong> Þubesi; 20401 noluüyesiyim. Ayný zamanda 38. Dönem YönetimKurulu yedek üyesiyim. Yönetim Kurulu asilüyelerinden H. Ali ULUSOY, KemaI NALBANT veTezcan KARAKUÞ CANDAN'ýn istifasý nedeni ileOdamýzýn 23.02.<strong>2005</strong> tarih ve 02/211 sayýlý yazýlarýile Yönetim Kurulu toplantýsýna çaðrýlmýþbulunmaktayým.Ancak özel nedenlerimden dolayý Yönetim KuruluYedek üyeliðinden 25.02.<strong>2005</strong> tarihi itibariyle istifaediyorum. Gereðini arz ederim.25.02.<strong>2005</strong>E. Devrim KýsaalioðluTMMOB MÝMARLAR ODASI ANKARA ÞUBESÝYÖNETÝM KURULU BAÞKANLIÐI'NAANKARA<strong>Mimarlar</strong> Odasý <strong>Ankara</strong> Þubesine 38. dönem yedekyönetim kurulu üyesiyim. 23.02.<strong>2005</strong> tarihli ve02/213 sayýlý yazý ile tarafýma çaðrý yapýlmýþtýr.1993 yýlýnda tanýþmýþ olduðum <strong>Mimarlar</strong> Odasýnda,bugüne kadar çeþitli kademelerde görev aldým Busüreç içinde öðrendiðim <strong>Mimarlar</strong> Odasýgeleneklerinin, þu anki yönetim kurulu üyeleriyleuyuþmadýðý gördüðüm için, bana desteðiniesirgemeyen arkadaþlardan özür dileyerekgörevimden istifa ediyorum.SaygýlarýmlaErdal ALTUN


1011MÝMARLAR ODASIDÝLE GETÝRÝLMEMÝÞ BÝR TOPLUMSAL SÖZLEÞMEOLAN KURULUÞ ÝLKELERÝNE DÖNMELÝDÝRAþaðýdaki metin bir yeniden yapýlanma programý deðil, <strong>Mimarlar</strong>Odasý'nýn zihinsel üst yapýsý ve maddi örgütlenmesi üzerine eleþtirelbir perspektif sunmak isteyen <strong>Ankara</strong> Þubesi'nin bir tür rehberprogramý olarak görülmelidir. 23 ÞUBAT <strong>2005</strong>1. <strong>Mimarlar</strong> Odasý hemen hemen 30 yýl süren gerilimli bir sürecin sonunda ve zaman zaman uç noktalardacereyan eden toplumsal hayatýmýzýn çalkantýsý içinde mimarlýðýn bir özgürleþme kültürü olduðunun bilincive sezgisiyle kurulmuþtur.2. <strong>Mimarlar</strong> Odas ý 'kapitalizm kentinin' yokluðunda doðmak zorunda kalmýþtýr. Bu durumun varlýkkoþullarýný zayýflatmasýna raðmen <strong>Mimarlar</strong> Odas ý, henüz söylenmemiþ olanýn ülkenin toplumsal hayatýnýngeliþimi sürecinde ortaya çýkacaðý inancýyla kurulmuþtur. Mimarlýk kültürünün meþruiyet sorunlarýnýn,öncelikle kurumsal bir formun içine girmekle kavranabileceðini öngören açýk uçlu bir örgütlenme anlayýþýný<strong>Mimarlar</strong> Odasýbir kuruluþ ilkesi olarak kabul etmiþtir.(Meslekçi ideolojik kesimler son 15 yýldýr etkin olduklarý yönetimlerde mimarlýk kültürününmeþruiyet sorunlarýný tepkisel önlemlerle ve mahkeme koridorlarýnda 'koruma' refleksleriyleçözümlemeye çalýþmýþlardýr.)3. Kuruluþ aþamasýndaki ülke koþullarý nedeniyle hem naif hem baþ kaldýrýcý kimliði ayný anda bünyesindebarýndýran bir süreçte, hiçbir zaman güdümlenemeyecek bir yapýlanma olarak <strong>Mimarlar</strong> Odasýülkenintoplumsal hayatýnýn sivilleþmesinde büyük rol oynamýþtýr.4. Özerk baðýmsýz bir yapý olmayý kendine ilke edinmiþ ve bu ilkeleri her zaman yeni kuþaklara yazýlýolmayan bir anayasa ya da sessiz bir konuþma olarak aktaran istisnai sivil örgütlenmelerden biri olan<strong>Mimarlar</strong> Odas ý, bu tavrýn sürekliliðinde kurumlaþmasýný sürdürmüþtür.5. <strong>Mimarlar</strong> Odasý bir yandan merkezi otoriteyle arasýnda doðan karþýtlýklardan, bir yandan ortaya çýkançeþitli düþünce gruplarýnýn çatýþmalarýndan süzdüðü davranýþ kalýplarýný örgütsel iþleyiþinin demokratikgeleneði haline getirmiþtir.6. <strong>Mimarlar</strong> Odasý, ülkenin kurumsal demokrasisinin kesintiye uðradýðý baský dönemlerinde dahipaylaþýmcýlýk ruhunu, gönüllü ve dayanýþmacý iþbirliðini iþleyiþ esaslarýndan biri olarak belleðine almýþtýr.Örgütlenmesinin temelini düþünce üretilebilir ortamlar hazýrlamak ve bu ortamlarda tartýþýlandüþüncelerden çýkan karar üretme süreçlerini iþletmek çabasý olarak tanýmlamýþtýr.(Bugünkü yönetime kadar, Merkez ve þubeler, sorunlarý; tartýþarak, kaynaklarýný ve çözümyollarýný birlikte arayarak çözümlemiþ, merkezi otoritenin gerekçe bile açýklamaya lüzum görmeztavýrda tebliðleri aracýlýðýyla gerçekleþen yönetim anlayýþýndan kesinlikle uzak durulmuþtur.)7. Kurum-içi ve dýþý iliþkilerde açýklýk ve þeffaflýk demokratik iþlerliðin temel ilkeleri olmuþtur.(Bugünkü yönetime kadar, Oda-içi kurumsal iliþkilerin; 'dertleþme', 'mektuplaþma' vs. gibibelirsiz ve dayanaksýz kiþisel iletiþim kanallarý üzerinden kurulmasýna hiç izin verilmemiþtir.Kiþisel karizma edinme çabalarýyla yaratýlan baþkan ve efradý imgesi eþliðinde, <strong>Mimarlar</strong>Odasý'nýn kurumsal kimliði hiçbir dönemde bu denli zedelenmemiþtir. “Kol kýrýlýr yen içinde kalýr”düsturu ancak kapalý, formel hiyerarþik -ve bu yüzden giderek çürüyen- topluluklardageçerlidir.)8. <strong>Mimarlar</strong> Odasýbaþlangýçta zorunlu koþullardan ötürü kendini toplumsal hayata 'empoze eden' birkurum olarak resmileþmiþtir. Buna karþýn, bu gerekirliliði toplumsal hayatý inþa edecek gelecek tasarýmlarýüzerinden dönüþtürerek toplumsal hayat tarafýndan 'önerilen' bir örgütlenmeye doðru evrilmiþtir.(Bugünkü yönetimin, sadece geriye bakan perspektifi ülke fiziksel çevresinin yaratýlmasýnda tekgeçerli bakýþ olarak kabul etmesi, mimarlýk kültürünün ve fiziksel çevrenin toplumsal hayatakatýlmasýnýn önünde büyük bir engel haline gelmiþtir.)9. <strong>Mimarlar</strong> Odasý sancýlý ve zor kuruluþ süreci içinde kuruluþuna emeði geçenleri saygýyla yad ederekkendi'yayýnýnýn' toplumsal katmanlarla iletiþimdeki önemini kavramýþ ve 1950'li yýllarýn kýsýtlý ortamýnda birdergi yayýnlamayý neredeyse onur sorunu haline getirmiþtir. <strong>Mimarlar</strong> Odasý'nýn dergisi olan 'Mimarlýk';mimarlýk topluluðunun kiþiler ve kurumlarla iliþkisinde, açýklýðýn, þeffaflýðýn ve katýlýmcýlýðýn simgesi olarak,cunta koþullarý altýnda bile yüksek düzeyde mimarlýk düþüncesinin savunucusu olagelmiþtir.(1980'li yýllarýn baþýndaki Mimarlýk dergilerine bir göz atmak bile bu derginin mimarlýk kültürüiçinde yüklendiði riskli sorumluluðu bize hissettirmeye yetecektir.)10. Her kurumsal örgütlenmenin, öncelikle toplumsal hayatýn görünür yüzü olarak bir biçimsel düzeni, birde sezgiler, niyetler, duyuþlar temelinde görünmeyen yapýsý vardýr. Bu görünmeyen yapý, tarihsel olarakuzun ve acýlý bir geçmiþten süzülerek gelir ve her kuþaða yazýya dökülmemiþ bir toplumsal sözleþmeolarak korunmasý amacýyla devredilir. <strong>Mimarlar</strong> Odasý'nýn baðlý olduðu en temel ilke, ister fizikselçevrenin, ister mimarlýk kültürünün herhangi bir bölgesindeki insani edimin tasarlanmasý olsun,sadece ve sadece tasarlama kültürü üzerine kurulmasý þartýdýr. Yarýþmalar, tasarlama kültürününmimarlýðýn fiziksel çevre yaratma çabasýnda, özel hatta deyim yerindeyse mahrem bölgesini oluþturur.Çünkü baðýmsýz bir akla eriþilmedikçe toplumsal anlamda ekonomik önkoþullarýn dayattýðý þekillenmeleriiliþkilerden azad etmek mümkün deðildir. Baðýmsýz aklýn gücüne eriþmek için bir tür sosyal sýnama süreciolan yarýþmalar vazgeçilmez bir öneme sahiptir. Kuruluþundan itibaren 30 yýl boyunca yarýþmalar örtük deolsa <strong>Mimarlar</strong> Odasý’nýn kendi kurumsal yapýsýný sosyal bir omurga haline getirmesinde baskýn bir roloynamýþtýr.(Meslekçi ideoloji, varlýðýna karþý içten içe bir tehdit unsuru olarak algýladýðý yarýþmalarý,mimarlýk kültürü içindeki yerinden soyutlayarak, vakit kaybettirici bir çalýþma alaný olarakgörmüþtür. Son 15 yýlda <strong>Mimarlar</strong> Odasý'nýn hemen bütün yönetmelik maddeleri bir þekildegözden geçirildiði halde Yarýþmalar Komitesi ve baðlayýcý düzenlemeler Oda'nýn bir yerlerindeunutulmuþtur. Son UÝA Kongre Vadisi Yarýþmasý vakasý ile ilgili olarak bugünkü Komite veMimarlýk Dergisi aylarca sessiz kalarak sonuçlarýn sorumluluðunu MYK ile paylaþmýþtýr. MYK,bu yarýþma özelinde yeniden açýða çýkan politikasýnýn ve ideolojik sapmalarýnýn hesaplaþmasýný,mimarlýk kamuoyu ve örgütünün kendisiyle yapmak zorundadýr.)Yukarýda anlatýlan <strong>Mimarlar</strong> Odasý'nýn kuruluþundaki dile getirilmemiþ toplumsal sözleþmeyi,Oda'nýn çok kültürlü mimarlýk paradigmasýný ve ülke sorunlarýyla dolaysýz iliþkilenen geometrisiniOda'nýn varlýk nedeni olarak görüyoruz ve bugünkü mimarlýk kültürünün asli ve ortak kaygýsýnýnkamusal hayat ve onun fiziksel çevresinin geliþtirilmesi için programlar önermek olduðunuhatýrlatýyoruz.<strong>Mimarlar</strong> Odasý, kuruluþunda beslendiði kaynaklara ve dile getirilmemiþ bir toplumsal sözleþmeolan baþlangýç ilkelerine dönmeli, bu ilkeler üzerinden kendini sýnayarak kurumsallýðýný vemeþruiyetini yeniden kurmayý denemelidir.MÝMARLAR ODASI DÝLE GETÝRÝLMEMÝÞ BÝR TOPLUMSAL SÖZLEÞME OLANKURULUÞ ÝLKELERÝNE DÖNMELÝDÝR.TMMOB <strong>Mimarlar</strong> Odasý <strong>Ankara</strong> Þubesi23 Þubat <strong>2005</strong>


12son günlerde ankara13SIRA YEÞÝL VADÝ’YE GELDÝArjantin Caddesi'nin Filistin Caddesi ile birleþtiði alanda yer alan taksi duraðý ve Yeþil Vadi Parký ve ÇocukBahçesi’nin de bir bölümünü içine alan "Çok Katlý Otopark, Cafe, Restaurant ve Ýþ Merkezi" olarak düþünülen birproje gündemde.Anýtsal aðaçlarý ve kendine özgü peysajý ile Gaziosmanpaþa semtinin biricik parký olan Yeþil Vadi, aslýnda yarýsýnýkaplayan kebapçý ve çaybahçesinin yapýmýyla özelliðini kýsmen yitirmiþken, bu projenin uygulanmasý tamamen yokolacak.Ýki katlý konut ve küçük ölçekli ticaretin yer aldýðý Arjantin Caddesi, Sheraton Oteli ve Karum Ýþ Merkezininyapýlmasýný takiben son 10 yýlda hýzla dönüþmüþ, kýsmen yükselmiþ ve prestijli marka maðazalarýn ve kafelerindizildiði bir tür yeni merkez halini almýþtý. Coðrafi yapýsýnýn uygunsuzluðuna ve otopark sorununun büyüklüðüneraðmen merkezleþme durumu giderek kaldýrýmlarý dahi tamamen dolduran, cam örtülü bir tür tipolojinin geliþtiði blokbir yapý kazandý. Artýk kent ölçeðinde önemli bir ticari merkez halini alan bölgenin otopark gereksinimi, yeni rantlaruðruna yeþil alanýn iþgal edilmesiyle çözümlenmeye çalýþýlýyor. Oysa mevcut otopark kapasitesi etkin olarakkullanýlmýyor. Örneðin, Karum Ýþ Merkezi'ne ait sürekli boþ duran 1000 araç kapasiteli otoparkýn, Sharaton Oteli’neyapýlan yeni ek binalarýn ve bölgede inþa edilmekte olan iki otelin otopark kapasitelerinin bu çerçevededeðerlendirilmesi ve kamusal kullanýmýnýn saðlanmasý ile bölgedeki otopark gereksinimi karþýlanacaktýr.GENÇLÝK PARKI KAPANIYORGençlik Parký'nda, Büyük Þehir Belediyesi Ýmar Daire Baþkanlýðý tarafýndan yürütülen GençlikParký yenileme projesi kapsamýnda yýkýmlar mart ayýnda baþlýyor. <strong>Ankara</strong>'nýn simgelerinden olanpark, AKM alanýnda olduðu için yapýlacak deðiþikler ancak Milli Komite kararýylauygulanabiliyor. Milli Komite iki yýl önce aldýðý kararla projeye izin vermiþti. Projeye göre,havuz, Nikah Salonu, Zabýta Karakolu ve Eðitim Müdürlüðü dýþýnda kalan; gazino, çaybahçeleri ve lunapark dahil olmak üzere tüm binalar yýkýlacak. Harikalar Diyarý ve GöksuParký'nýn gördüðü ilgiden memnun kalan belediye yetkilileri Gençlik Parký'nda da ayný çizgiyitutturmayý amaçlýyorlar.Yaklaþýk 3000 kiþinin çalýþtýðý Gençlik Parký 2 yýl boyunca tadilat dolayýsýyla kapalý kalacak.Büyük Þehir Belediye Baþkaný ile görüþme taleplerine yanýt alamayan Gençlik Parký esnafýtarafýndan açýlan dava henüz sonuçlanmadý. Esnaf, dava bitmeden yýkýmlarýn baþlamasýndanendiþe duyuyor.Parkýn sahip olduðu niteliklerin eksiltilmemesi ve karakterinin deðiþtirilmemesi için çokhassasiyetle projelendirilmesini, geri dönüþü olmayacak deðiþikler yapýlmamasýný, özgünpeyzajýn bozulmadan restore edilmesini ve Gençlik Parký'nýn Harikalar Parký Ulus þubesiolmamasýný diliyoruz.Fotograf: Serdar Ataol, 1996AMERÝKAN KÜLTÜR MERKEZÝ YIKILIYOR MU?Cinnah Caddesi’ndeki Amerikan Kültür Merkezi'nin yýkýlarak yerine 8 katlý bir iþ merkezi yapýlmasý da songünlerde gündeme gelen konulardan biri. Ýnþaat yaptýrmak üzere proje dahil ihale açýldýðý ve yüklenici firmalartarafýndan bu proje için mimarlýk bürolarýndan teklif toplandýðý biliniyor.Amerikan Kültür Merkezi’nin mevcut alçak kütlesi yerine yapýlacak olan 8 katlý yapý, çevredeki yapýlara emsalteþkil edecek, caddedeki trafik yoðunluðunu artýracak ve cadde kimliðinin bozulmasýna neden olabilecektir.Modern mimarlýk örnekleri içinde önemli bir yeri olan yapýnýn öndeki bloðunda yer alan Amerikan Kütüphanesibir kaç yýl önce kapatýlarak yapýnýn özgün cephe özelliklerini yok eden bir uygulama ile deðiþtirilmiþ ve dükkanaçevrilmiþti. Projesi Affan Kýrýmlý tarafýndan 1960 yýlýnda yapýlmýþ olan ve Cinnah Caddesi’nde bir simge halinegelmiþ olan Amerikan Kültür Merkezi'nin yýkýlmasý kent ve mimarlýk birikimi açýsýndan büyük bir kayýp olacaktýr.


14son günlerde ankaraYapým Ýþleri Ýhaleleri UygulamaYönetmeliði’nin 38. Maddesindedeðiþiklik yapýldý15Ulus Tarihi Kent Merkezi ProjesiBelediye Meclisi’nin AldýðýKararla Ýptal EdildiULUS ARTIK PLANSIZ<strong>Mimarlar</strong> Odasý <strong>Ankara</strong> Þubesinin; meslek odalarý, STK'lar, esnaf örgütleri,mimarlýk örgütleri, mimarlar ve <strong>Ankara</strong>lýlarla birlikte, “Ulus”a sahip çýkmak üzerekurduðu platform olan “ULUS GÝRÝÞÝMÝ”, 8 Ocak 2004'den buyana, Ulus'la ilgilisürmekte olan yoðun geliþmeleri izliyor, kentle ve mimarlýk ortamýyla paylaþýyor.ODTÜ’de PROTOKOL HAZIRLIÐIMelih Gökçek'in; Orta Doðu Teknik ÜniversitesiMimarlýk Fakültesi'nin, <strong>Ankara</strong> Kalesi ve Ulus'takimi projeleri yapmak için <strong>Ankara</strong> BüyükþehirBelediyesi ile protokol imzalamak üzere olduðuyönünde yaptýðý açýklamalar üzerine, UlusGiriþimi tarafýndan fakülte yetkililerinden bilgiistendi. Protokolün hazýrlanma aþamasýndaolduðu, sonuçlandýðýnda ortamla paylaþýlacaðý vekatýlýmý esas alan bir çalýþma modeli planlandýðýaçýklandý. Bu arada, Fakülte Genel Kurulu'nda bukonunun tartýþýldýðý, öðretim üyelerinden birbölümünün bu giriþimi eleþtirdiði ve kuþkuylakarþýladýðý, hatta eleþtirel bir bildiri hazýrlandýðý,bir bölümünün ise Mimarlýk Fakültesi'nin bukonuda öncü olmasýnýn doðru olacaðý yönündegörüþ belirttiði öðrenildi.ULUS PLANI ÝPTAL EDÝLDÝYan sayfalarda sunduðumuz, <strong>Ankara</strong> BüyükþehirBelediye Meclisi’nin 14. 01. <strong>2005</strong> gün ve 210sayýlý kararý ile 1/1000 ölçekli Ulus Tarihi KentMerkezi Koruma Islah Ýmar Planý alanýnýntamamýný kapsamak üzere bölgedeki tüm planlariptal edilerek “Ulus Tarihi ve Kültürel KentselDönüþüm ve Geliþim Proje Alaný" diye bir bölgetanýmlanýyor. Ayný kararda Hal ve ModernÇarþý'yý kapsayan 6 numaralý Kamu Proje Alaný(KPA6) ayrýca belirtilerek iptal ediliyor.Müellifleri Raci Bademli, Baykan Günay ve ÖmerKýral olan 1/1000 Ulus Tarihi Kent MerkeziKoruma Islah Ýmar Planýnýn, ODTÜ MimarlýkFakültesi'nin öðrencileri ve öðretim elemanýtarafýndan ortak olarak üretilmiþ ve hayatageçme aþamasýna yeni ulaþmýþken iptal edilerekyine ayný kuruma yeni bir plan sipariþi verilmesiþaþkýnlýkla karþýlandý.KORUMA KURULU NE YAPACAK?Ýptal edilen Ulus Tarihi Kent Merkezi KorumaIslah Ýmar Planý <strong>Ankara</strong> Kültür ve TabiatVarlýklarýný Koruma Kurulu'nun 10 Kasým 1989gün ve 954 sayýlý, Belediye Meclisinin 15 Ocak1990 gün ve 33 sayýlý kararlarýyla onaylanmýþtý.Yeni bir plan yapýlmadan ve onaylanmadanyürürlükteki planý iptal etmenin yasal olmadýðý,ancak yeni bir planýn eskisinin yerinegeçebileceði biliniyor. Mevcut planýn iptali veyeni planýn onaylanmasýnda yetkili olan <strong>Ankara</strong>Kültür ve Tabiat Varlýklarýný Koruma Kurulu isebasýna yansýdýðý kadarýyla, yeniden yapýlandýrmagiriþimlerine maruz kalmýþ durumda. KTVKKüyelerine sunuþlar yapýlarak ikna edilmeyeçalýþýldýðý ve yeni kurul üyelerinin atanacaðýsöylentileri dolaþýyor. Kurulun onayladýðý planýnBelediye Meclisi tarafýndan iptal edilmesininhukuða aykýrý olduðu, Belediye MeclisininKTVKK kararlarýna uymakla yükümlü olduðu veonun kararlarýný iptal edemeyeceði desöylenenler arasýnda.Ulus Giriþimi tarafýndan baþlatýlan, izleme vesahiplenme hareketi, basýnýn desteði ve planmüelliflerinin tepkileriyle büyüyor. Önümüzdekigünlerde, hem KTVKK’nýn, hem de ODTÜMimarlýk Fakültesi yönetiminin nasýl tavýr alacaðýgiriþimin gidiþatýný belirleyecek.T.C. ANKARA BÜYÜKÞEHÝR BELEDÝYESÝ BELEDÝYE MECLÝSÝKarar No: 210- 14. 01. <strong>2005</strong>KARAR1/5000 ölçekli Ulus Tarihi ve Kültürel Kentsel Dönüþüm ve Geliþim Projesi alanýnailiþkin Ýmar ve Bayýndýrlýk Komisyonunun 30.12.2004 gün ve 213 sayýlý raporuBüyükþehir Belediye Meclisinin 14.01.<strong>2005</strong> tarihli toplantýsýnda okundu.Konu üzerinde yapýlan görüþmelerden sonra; <strong>Ankara</strong> Ýl Merkezinin Arkeolojik veKentsel Sit Alanlarý ile Korunmasý Gerekli Taþýnmaz Kültür Varlýklarý GayrimenkulEski Eserler ve Anýtlar Yüksek Kurulu'nun 12.4.1980 gün ve A-2167 sayýlý kararýile belirlenmiþ olduðu,Söz konusu karar ile Ulus Bölgesi Sit Alaný ilan edilmiþ ve alana ait korumaplanýnýn elde edilmesi için yarýþmaya çýkarýlmýþ ve yarýþma sonucu birinci gelenekibe 1/1000 ölçekli Ulus Tarihi Kent Merkezi Koruma Islah Ýmar Planý yapýmýihale edilmiþ ve hazýrlanan plan <strong>Ankara</strong> Kültür ve Tabiat Varlýklarýný KorumaKurulu'nun 10.11.1989 gün ve 954 sayýlý, <strong>Ankara</strong> Büyükþehir Belediye Meclisi'ninl5.01.1990gün ve 33 sayýlý kararlarý ile onaylandýðý,Anýlan plan; Yenileme Aðýrlýklý, Koruma Programý, Koruma Aðýrlýklý Islah ProgramAlanlarý olmak üzere üç program alanýna ayrýlmýþ ve her bir program alaný içinmülkiyet, yapýlaþma, iþlevlendirrne, çevre düzenlemesi, projelendirme - uygulamahükümleri getirildiði,Ayrýca bu program alanlannda; Kamu Proje Alanlarý (KPA), Kamusal Projeler(KP), Koruma Amaçlý Toplulaþtýrma/Kamulaþtýrma Parselleri (KT), Yeni YapýlaþmaAmaçlý Toplulaþtýrma/Kamulaþtýrma Parselleri (YT) olarak “Kamu - Özel ProjePaketleri" yer almakta olduðu,Ancak ilk sit kararýnýn alýndýðý 1980 yýlýndan itibaren Ulus Tarihi Kent Merkezindeköklü deðiþim/dönüþüm saðlanamadýðýndan mevcut dokudaki yapýlar yýkýlmaya,yýpranmaya yüz tutmuþ, alan mezbelelik bir görünüm kazandýðý,Eski kent dokusunun kullanýlarak yaþatýlan bir tarihi merkez haline getirmekamacýyla hýzlý, hayata geçebilecek güncelleþtirilmiþ yeni bir "Kentsel Dönüþüm veGeliþim Proje Alaný" oluþturma ihtiyacý doðduðu,5272 Sayýlý Belediye Kanunu'nun 73. maddesinde "Büyükþehir Belediyeleri;Büyükþehir belediyeleri sýnýrlar içindeki ilçe ve ilk kademe belediyeleri ve ilbelediyeleri ile nüfusu 50.000'in üzerindeki belediyeler; kentin geliþimine uygunolarak eskiyen kent kýsýmlarýný yeniden inþa ve restore etmek, konut alanlarý,sanayi ve ticaret alanlarý, teknoloji parklarý ve sosyal donatýlar oluþturmak,deprem riskine karþý tedbirler almak veya kentin tarihi ve kültürel dokusunukorumak amacýyla kentsel dönüþüm ve geliþim projeleri uygulanabilir” denmekteolduðu,Bu madde hükümleri doðrultusunda Ulus Tarihi Kent Merkezi Planýný da içine alanyeni “Ulus Tarihi ve Kültürel Kentsel Dönüþüm ve Geliþim Proje Alaný"oluþturulduðu,Oluþturulan yeni proje alaný ekli 1/5000 ölçekli proje alan sýnýr paftasýndagörüleceði gibi; Ulus Tarihi Kent Merkezi Koruma Islarý imar Planýnýn tamamýný,Tarihi Kale içini, Kalenin doðusunda yer alan bölgeye ait Eski Kent DokusuKoruma Amaçlý Ýmar Planý'nýn kuzey bölümünü, Atýfbey l. Etap Park veRekreasyon Alaný Uygulama Ýmar Planý’ný, Ýsmetpaþa Mahallesini ve RomaHamamýný kapsadýðý hususlarý tespit edilmiþ olup, teklif sýnýrlarý içinde kalan dahaönce onaylanmýþ; KPA 5, KPA 6 ve Belediye Meclis Kararýyla onaylý 1/5000 ve1/1000 ölçekli tüm planlarýn iptali ile hazýrlanan 1/5000 Ölçekli Ulus Tarihi veKültürel Kentsel Dönüþüm ve Geliþim Proje Alaný teklifinin onayýna iliþkin Ýmar veBayýndýrlýk Komisyonu raporu oylanarak oyçokluðu ile kabul edildi.17 Þubat <strong>2005</strong>Sayý : 25730MADDE 111/9/2003 tarihli ve 25226 sayýlý Resmi Gazete’deyayýmlanan Yapým Ýþleri Ýhaleleri UygulamaYönetmeliðinin 38’inci maddesinin birinci, ikinci,beþinci, sekizinci, dokuzuncu ve onuncu fýkralarýaþaðýdaki þekilde deðiþtirilmiþtir.“Yaklaþýk maliyeti eþik deðere eþit ve üzerindekiihalelerde, ihalenin yapýldýðý yýldan önceki son üç yýlaait isteklinin toplam cirosunu gösteren gelirtablosunun ve ihale konusu iþ ile ilgili taahhüdüaltýndaki ve bitirdiði iþ miktarýný gösteren hakediþraporlarý veya benzeri belgelerin her ikisininidarelerce istenilmesi, isteklilerin ise bu iki belgedenbirini sunmalarý zorunludur.”“Yaklaþýk maliyeti eþik deðerin altýnda kalanihalelerde de, ihalenin yapýldýðý yýldan önceki son üçyýla ait isteklinin toplam cirosunu gösteren gelirtablosu ve ihale konusu iþ ile ilgili taahhüdü altýndakive bitirdiði iþ miktarýný gösteren hakediþ raporlarýveya benzeri belgeler istenebilir. Bu durumdaisteklilerin bu iki belgeden birini sunmalarýzorunludur.”“Bu kriterlerden herhangi birini saðlayan vesaðladýðý kritere iliþkin belgeyi sunan istekli yeterlikabul edilir.”“Taahhüdü altýndaki ve bitirdiði iþlerindeðerlendirilmesinde, iþin kamu veya özel sektördesözleþmeye baðlý olarak sürdürülmesi þartý aranýr.”“Ýsteklinin, iþ ortaklýðý olarak taahhüdü altýndaki vebitirdiði iþ miktarýna iliþkin ihale konusu yapým iþigelirleri o iþ ortaklýðýndaki hissesi oranýnda dikkatealýnýr.”“Ýþ ortaklýðýnda, yýllýk ciro veya ihale konusu yapýmiþlerine iliþkin yýllýk gelir bakýmýndan, pilot ortaðýn vediðer ortaklarýn iþ ortaklýðýndaki hisseleri oranýndaasgari yeterlik kriterini saðlamalarý gerekir.Ortaklardan her birinin bu iki belgeden birinisunmasý ve sunulan belge için öngörülen kriteri iþortaklýðýndaki hissesi oranýnda saðlamalarýzorunludur.”YürürlükMADDE 2Bu Yönetmelik yayýmý tarihinde yürürlüðe girer.YürütmeMADDE 3Bu Yönetmelik hükümlerini Kamu Ýhale KurumuBaþkaný yürütür.


16bilinmeyen ankara ...17Bilinmeyen <strong>Ankara</strong> baþlýðý altýnda heray bu sayfalarda bir yapý tanýtýyoruz.Bu yapýlarýn ortak özelliði çok kiþitarafýndan bilinmiyor, tanýnmýyorolmalarý. Yaþadýðýmýz þehrin sahipolduðu, ama varlýðýnýn bile farkýndaolmadýðýmýz, iþlevleri veya konumlarýyüzünden içlerine girip çýkamadýðýmýz,yayýnlarda rastlamadýðýmýz, mimarlýkderslerinde okutulmayan, ama mimariaçýdan bilinmeyi hakeden yapýlarbunlar...Spor salonu oldukça yalýn bir anlayýþlatasarlanmýþtýr. Salonun kuzeyinde, oturma sýralarýnave spor salonuna açýlan üç kapý yer alýr. Doðu vebatýsýnda, salonun yüksekliðinden yararlanýlarakoluþturulan altta soyunma odalarý, üstte balkonlarbulunmaktadýr. Salonun tavanýnda, kuzey-güneydoðrultusunda atýlan altý çelik kutu kiriþbulunmaktadýr. Bu büyük kiriþler, doðu-batýdoðrultusunda daha küçük kesitli kiriþlerle birbirinebaðlanmýþtýr. Bunlarýn üzerinde de ahþap tavan veaydýnlatma elemanlarý bulunmaktadýr. Salonun vebalkonlarýn zemini ahþap parke kaplýdýr.Jimnastik OkuluLeylâ AlpagutTANIMPlan ve cephe özellikleri, eðimli kýrma çatýsý ileEgli mimarlýðýnýn önemli örneklerinden birisiolan Jimnastik Okulu Binasý özgünlüðünü fazlayitirmeden günümüze kadar gelebilmiþtir. Yapý,ana ögesi olan spor salonu ile bürolar ve küçükbir salonu barýndýran iki yandaki kanatlardanoluþmaktadýr. Yapýnýn doðu kolundaki yarýmbodrum katta kalorifer dairesi yer alýr.Yapýnýn ana giriþi, güneyindeki dýþa taþkýn holüniki yanýndan saðlanmaktadýr. Holün güneycephesinde, orta eksende Selim Sýrrý Tarcanbüstünün yer aldýðý bir niþ bulunmaktadýr. Ýkiyandaki merdivenlerden önce koridor boyuncadevam eden giriþ platformuna ulaþýlýr. Buradanda hole girilmektedir. Hol, simetrik anlayýþladüzenlenmiþ olan merdivenler ile bürolar veküçük salona ulaþtýran koridora açýlmaktadýr.Holün ekseninde ise büyük salonun giriþibulunur.Çizimi hazýrlayan: Doç. Dr. Mustafa AkpolatGenel görünüþ, 1930’larADI: Jimnastik OkuluYAPIM YILI: 1930’larMÝMARI: Ernst EgliBUGÜNKÜ KULLANIMI: Gazi Üniversitesi Spor SalonuKONUMU: Beþevler’de Gazi Üniversitesi Yerleþkesi’ndeRektörlük Binasý’nýn (Gazi Eðitim Enstitüsü) kuzeyinde yer alýr.Spor salonu, 1930’larYapýnýn giriþ cephesinde öne doðru taþkýn bir giriþholü, altta koridora, üstte salona ýþýk saðlayanpencereler bulunmaktadýr. Ýþlevselci bir anlayýþladüzenlenen cephede koridor ve hol alçak tutularaküstteki pencerelerden salonun bol ýþýk almasýnaolanak saðlanmýþtýr. Daha geride ise koridorundüþey etkili pencereleri yer almaktadýr. Ön cephedekoridor pencereleri ve yan kanatlar simetrik etkiyigüçlendirmektedir. Üstte salonun dýþa taþkýnçerçeveli düþey pencereleri yatay etkili bir dizioluþturmaktadýr. Büyük salonun ve yan kanatlarýnüzeri, güney cephede ilginç biçimde, hareketli çatýile örtülmüþtür. Salonun üzerine gelen bölüme, çatýarasýna ýþýk saðlayan dört pencere yerleþtirilmiþtir.Yapýnýn arka cephesi ön cepheden farklý bir anlayýþlatasarlanmýþtýr. Bu cephenin önünde, sonradankaldýrýlmýþ olan, dört oturma sýrasý bulunan bir tribünyer almaktadýr. Merdivenlerin yer aldýðý iki yandakidýþa taþkýn bölüm cepheyi hareketlendirmektedir.Cephenin ortasýnda altý kolonun taþýdýðý, geniþolmayan bir saçak bulunmaktadýr. Kolonlarýnarasýnda, salona açýlan üç kapý ve üstte on düþeypencere, kolonlarýn düþey etkisini dengeleyen yatayetki saðlamaktadýr.Yapýnýn doðu ve batý cepheleri ayný anlayýþtadüzenlenmiþtir. Bu cephelerin öne çýkan özelliði,yatay etkili dizi oluþturan, salona ýþýk saðlayanpencere dizisidir.Yapýda çoðunlukla betonarme karkas kullanýlmýþtýr.Buna ek olarak büyük salonun geniþ açýklýðý çelikkutu kiriþlerle geçilmiþtir. Yapýnýn dýþýnda subasmanseviyesine kadar olan bölüm ile giriþe ulaþýmý


18YARIÞMADÝYARBAKIR - YENÝÞEHÝR BELEDÝYESÝHÝZMET BÝNASITESLÝM TARÝHÝ: 01 Haziran <strong>2005</strong>, saat 17:0015Genel görünüþ, 1930’lar Genel görünüþ, bugünkü durumCephe çizimleri ve birinci kat planý, 1930’larÖn cephe, 1930’larsaðlayan merdivenler taþ malzeme ileyapýlmýþtýr. Bularýn dýþýnda bütün cepheleredelputz sýva ile kaplýdýr. Koridor ve diðermekanlarýn zemini ile merdivenbasamaklarý ise, bu dönemde yaygýn olarakkullanýlan dökme mozaik kaplýdýr.Jimnastik Okulu binasý, Erken CumhuriyetDönemi'nin eðitim ortamýný ve mimarlýkanlayýþýný tanýmlayan çaðdaþ mimarlýkmirasýdýr. Akýlcý ve iþlevci mimari özellikleriile 1930'lar modernizmini temsil eden yapý,mimari özelliklerini koruyarak günümüzeulaþmýþtýr. Yapýnýn kültür varlýðý olarakkoruma altýna alýnmasý gerekmektedir.Leyla Alpagut, Abant Ýzzet Baysal Üniversitesi,Güzel Sanatlar Eðitimi Bölümü’nde ÖðretimGörevlisidir.Bu yazýda kaynak olarak, “Erken CumhuriyetDönemi’nde <strong>Ankara</strong>’daki Eðitim Yapýlarý” konulu,Hacettepe Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü’nde,Doç.Dr. Mustafa Akpolat’ýn danýþmanlýðýndaLeyla Alpagut’un hazýrlamakta olduðu doktoratezi kullanýlmýþtýr. Ayrýca, üyesi olduðuDocomomo Türkiye Çalýþma Grubu’nungerçekleþtirdiði “Modernizmin Yerel Açýlýmlarý”konulu Poster Sunuþlarýnda (10-11 Kasým 2004)poster olarak sunulmuþtur.Ön cephe, bugünkü durum“DÝYARBAKIR YENÝÞEHÝR BELEDÝYESÝ HÝZMETBÝNASI” mimari projelerinin elde edilme iþi,Yeniþehir Belediye Baþkanlýðý tarafýndan “Mimarlýk,Peyzaj Mimarlýðý, Mühendislik, Kentsel TasarýmProjeleri, Þehir ve Bölge Planlama ve Güzel SanatEserleri Yarýþmalarý Yönetmeliði” kurallarý içinde“Serbest, Ulusal ve Tek Kademeli” olarak yarýþmayaçýkarýlmýþtýr.YARIÞMAYA KATILMA KOÞULLARIYarýþmacýlarýn, TMMOB <strong>Mimarlar</strong> Odasý üyesiolmalarý, þartname alarak adres býrakmalarý veyarýþma yönetmeliðinin 15. maddesi þartlarýnauymasý gerekmektedir. Yarýþmacýlarýn þartnamebedeli olan 25 YTL'nin aþaðýda belirtilen bankaþubesi hesabýna, isim belirterek yatýrmalarýgerekmektedir. Banka dekontunun ve teslimadresinin yarýþma raportörlüðüne fakslanmasýnýtakiben þartname ve ekleri yarýþmacýlarýnadreslerine postalanacaktýr.Banka Hesap Numarasý: Ziraat Bankasý, DiyarbakýrOfis Þubesi 33528280-5002DANIÞMAN JÜRÝ ÜYELERÝOsman Baydemir; Avukat; Diyarbakýr B.Þ Bel. Bþk.Fýrat Anlý; Avukat; Diyarbakýr Yeniþehir Bel. Bþk.Zülküf Karatekin; Ýnþaat Müh.; DiyarbakýrKayapýnar Belediye BaþkanýYurdusev Özsökmenler; Antropolog; DiyarbakýrBaðlar Belediye BaþkanýAbdullah Sevinç; Þehir ve Bölge Plancýsý; DiyarbakýrBüyükþehir Belediyesi Genel Sekreter YardýmcýsýASLÝ JÜRÝ ÜYELERÝNeslihan Dostoðlu (Baþkan); Prof. Dr., Y. Mimar;Uludað Üniversitesi Müh. Mim.Fak.Bülent Tarým; Prof. Dr., Y. Mimar; Yýldýz TeknikÜniversitesi Mim. FakKamuran Sami; Y. Doç. Dr., Y. Mimar; DicleÜniversitesi Müh. Mim. Fak.Kaya Özgen; Prof. Dr., Ýnþ. Y. Müh.; ÝTÜ Mim. Fak.Cem Ýlhan; Y. Mimar; Serbest Mimar; ÝTÜYEDEK JÜRÝ ÜYELERÝRecep Esengil; Mimar, A.D.M.M.A.Mert Nedim Alhas; Ýnþ. Y. Müh., Ý.T.Ü.Emine Daðtekin; Y. Mimar, Dicle Üniv.RAPORTÖRLERHeval Erdemli; Mimar, Dicle Üniv.Yasemin Noyan; Mimar, Dicle Üniv.ÖDÜLLER1. Ödül Net: 15.000 YTL2. Ödül Net: 10.000 YTL3. Ödül Net: 8.000 YTLMANSÝYONLAR1. Mansiyon Net: 4.000 YTL2. Mansiyon Net: 4.000 YTL3. Mansiyon Net: 4.000 YTLSATIN ALMAToplam 3.000 YTLDÝYARBAKIR YENÝÞEHÝR BELEDÝYESÝÝmar MüdürlüðüLise Caddesi Altýndað 3 Apt. Yeniþehir/ DiyarbakýrTel: 0 412 22896 54(4 hat)Faks: 0 412 22896 53e-posta: yenisehiryarisma@mynet.comUluslararasý Kýþ OkuluWINTER SCHOOL <strong>2005</strong>Gazi Üniversitesi Mimarlýk Bölümü “Uluslararasý KýþOkulu”'nun üçüncüsü 31 Ocak-4 Þubat <strong>2005</strong> tarihleriarasýnda <strong>Ankara</strong>'da gerçekleþtirildi. Kýþ okulunda Belçika,Almanya, Ýtalya ve Türkiye'den atölye yürütücüleri veöðrencilerin katýlýmýyla 5 atölye düzenlendi.Proje Koordinatörü: Nur ÇaðlarDüzenleme Komitesi: Nakýþ Akgil, Adnan Aksu, EsinBoyacýoðlu, Nazan Kýrýcý, Fulya Özmen, Murat Sönmez,Zeynep Uludað.Öðrenci Düzenleme Komitesi: Ýhsan Yýldýrým, Ayça Ýleri,Elif Zilan, Melis Eyiboðlu, Nur Durmaz, Mete Sezer, TolgaErgin, Mehmet Arýdoðan, Ezgi Us, Pýnar Ýnal, Elif Gök,Gizem Gilen, Meral Yýlmaz, Çiðdem Yýlman, SedenCinasal.Atölye1. Tsunami'den Sonra Yeni YaþamYürütücü: Peter Scheck, Almanya.Atölye2. Modernite ve KonutYürütücü: Tijl Eyckerman, Belçika.Atölye3. Bir Kent KurmakYürütücü: Zuhal Ulusoy / Emine O.Ýncirlioðlu,Türkiye.Atölye 4. ParazitYürütücü: Heiner Krumlinde, Almanya.Atölye 5. Duygusal KonutlarYürütücü: Ýrene Lund, Belçika.Atölye 6. Alçý ve Alçýpan ile TasarýmYürütücü: Gülser Çelebi / Mediha Gültek,Türkiye.Atölye 7. Kentsel Gökyüzleri 2.1 Aþýrý KonutlarYürütücü: Manfredo Manfredini, Ýtalya.


2021cinsiyet ve mekanEditör: Nurcihan Doðmuþ Kadýoðlu<strong>Mart</strong> ayýnýn 8'inde Dünya Kadýnlar Günü'nü kutlayacaðýz.Bu baðlamda belirlenen ve daha önceki bültenlerde deduyurulan “ Cinsiyet ve Mekan“ temasý, farklýdeðerlendirmelerle bu dosya kapsamýnda ele alýndý.Temanýn, sadece “ kadýn ve mimarlýk” olarakbelirlenmemesinde bazý gerekçeler vardý. Kadýnlar kadar“ diðer“ cinsiyetleri de tartýþmanýn içine çekmek bugerekçelerin ilkini oluþturdu. “ Cinsiyet“ kelimesi ile, mekanýntoplumsal cinsiyetimize baðlý olarak farklý þekillerdebiçimlenmesini tartýþmanýn yanýsýra, bu mekanlarlarýntoplumsal kimliðimizi/cinsiyetimizi nasýl biçimlendirdiði desorgulanmak istendi. Ayrýca, mekanlarýn, kentlerin,kullanýcýlarýný; biçimlendiricileri kadar tartýþmanýn içineçekmek amacýyla mimarlýk yerine “ mekan“ kelimesi kullanýldý.Dosya kapsamýnda yer alan yazýlar ile, mimarlýk, mekan,çevre ve toplumsal cinsiyet konularý üzerine günceltartýþmalarý takip edebileceksiniz. Özellikle “ cinsiyet vetoplumsal cinsiyet“ kavramlarýnýn neden ayrýþtýðýný anlatandeðerlendirmenin bu konuda yaþanan kavram karmaþasýnýortadan kaldýracaðýný düþünüyorum. Antik Grek Dönemi'ndeve Osmanlý Dönemi'nde kadýn ve mekan iliþkisini irdeleyenyazýlar, mekanlarýn geçmiþteki kullanýcýlarýna vebiçimlendiricilerine dair bizleri bilgilendirecek. Erkeklik veMekan yazýsý ise bize, konu üzerine “ diðer“ taraftan bakýþýnne olduðunu anlama fýrsatý tanýyacak.Deðerlendirmeleri keyifle okumanýz dileðiyle....Dosyada yer veremediðimiz, S. Evinç Torlak’ýn “Kadýn ve Çevre”yazýsýna ve kýsaltýlmýþ olarak yayýnladýðýmýz Ayþe Gül Akalýn’ýn“ Antik Grek Uygarlýðýnda Kadýn ve Mekan“ yazýsýnýn bütününewww.mimarlarodasiankara.org adresinden ulaþabilirsiniz.Sally Mann Hayhookcinsiyet ve mekandosya


22 23Evren Kocabýçak‘Cinsiyet' ve 'mekan' arasýnda bir iliþki kurulmasýmümkün müdür? Eðer mümkünse bu iliþkiyiirdelemek bize ne kazandýrýr? Elbette bilgi üretimininamacý hem insanlýðýn içinde bulunduðu mevcutkoþullarý anlamasýný saðlamak, hem de bu koþullarýdeðiþtirmeye çalýþmaktýr. Eðer cinsiyet ve mekanarasýnda bir iliþki olduðunu iddia ediyorsak ve bununüzerine bilgi edinmeye ve üretmeye çalýþacaksak; buçabanýn, hem bu iliþkiyi ortaya çýkaran koþullarýanlamamýza, hem de bu koþullarý deðiþtiripgeliþtirmemiz süreçlerine bir katkýsý olmasý gerekir.Bu baðlamda, yalnýz mimari deðil ayný zamandasosyolojik bir olgu olan 'mekan' ile yalnýzca biyolojikbir olgu olan 'cinsiyet'in nasýl iliþkilendirilebileceðiönemli bir sorudur. Neticede eðer ki cinsiyet doðal,doðuþtan edinilen ve deðiþmez bir özelliðimiz ise bukonu üzerinde inceleme yapmanýn ve bilgi üretmeyeçalýþmanýn ne gibi bir faydasý olabilir? Eðer bu konuçerçevesinde çalýþmaya devam edersek, kadýnlarýnher alanda olduðu gibi mimarlýkta da altasýralanmýþlýðýný farketmemiz -ki bu alta sýralanmýþlýkyalnýzca kadýnlarýn pek çok mekandan dýþlanmalarýnýdeðil mekan üretiminde erkekler kadar söz sahibiolamamalarýný da kapsamaktadýr- bir geliþmeyeönayak olmayacaktýr. Neticede bizler kadýnolduðumuz ve kadýnlýða dair bir takým özellikleribarýndýrdýðýmýz için alta sýralanmýþýzdýr. Ve nasýlsakadýnlýk doðuþtan edinilen ve deðiþmez birözelliðimiz olduðu için, toplumsal hayatta ikinciplanda kalmamýz deðiþtirilebilir bir durum deðildir.'Cinsiyet' sözcüðünün barýndýrdýðý bu 'doðal olan' ve'deðiþmez' ibareleri, kadýnlarýn maruz kaldýðýezilmeyi, baský ve sömürüyü açýklamak içinkullanýlagelmiþtir. Bir bakýma kadýnlarýn bedenionlarýn toplumdaki ikincil statülerinin sorumlusudur.Ve bu durum doðal olarak kabul edilince ortadakiadaletsizliðe ve eþitsizliðe deðinmeye gerek kalmaz.Oysa ki 'cinsiyet' (sex) yerine kullanýlan'toplumsal cinsiyet' (gender) kadýnlarýnalta sýralanmýþlýklarýný biyolojiközeliklerle açýklayan genel eðilimlebaþetmek üzere ortaya konmuþtur.Herkesin doðuþtan gelen bir cinsiyetivardýr fakat her kültürün kadýnlara veerkeklere yükledikleri roller farklýdýr. Busosyal ve kültürel rollerin öðretilmesi veöðrenilmesi sonucu toplumsal cinsiyetortaya çýkar. Feminist sosyolog Ann Oakley'inde belirttiði gibi, “Toplumsal cinsiyet bir kültürmeselesidir. Erkek ve kadýnlarýn 'eril' ve 'diþil' olaraksosyal sýnýflandýrýlmasýna iþaret eder. Eðer cinsiyetindeðiþmezliðini kabul edeceksek, toplumsal cinsiyetindeðiþkenliðini kabul etmemiz zorunludur.” Bunagöre, kadýnlarýn ve erkeklerin toplum içinde sahipolduklarý farklý statülerin belirleyicisinin 'cinsiyet'deðil 'toplumsal cinsiyet' olduðu iddia edilebilir. Bustatüler, toplumsal ve kültürel olarak belirlenir vedoðanýn bununla ilgisi çok azdýr. Feminist yazar2Kamla Basin'e göre, mevcut toplumsal cinsiyetrollerinde kadýn, 'beden,' 'duygu,' 'doða,' 'özne,' ve'özel' ile eþleþtirilirken, erkek 'akýl,' 'kültür,' 'mantýk,''nesne, ve 'kamusal' ile nitelendirilmektedir. Buözellikler yalnýzca zýt kutuplarý ifade etmekle kalmaz,ayný zamanda hiyerarþiyi de yaratýr. Akýl bedenden,mantýklý ve nesnel olan duygusal ve öznel olandanüstündür. Ancak kadýnlara ve erkeklere atfedilen bunitelikler, sanýldýðý gibi doðuþtan edinilmemekte,toplumsal ve kültürel bir süreç içindeöðrenilmektedir. Kýsaca bu genellemelerin temelinde'cinsiyet' deðil 'toplumsal cinsiyet' bulunmaktadýr.Bu baðlamda 'mekan' ile iliþki kurmayýdeneyeceksek, bu iliþki 'cinsiyet' ile deðil 'toplumsalcinsiyet' ile kurulmalýdýr ki deðiþime ve ilerlemeyeolanak saðlayabilsin. Aksi halde her alanda olduðugibi, mimarlýk alanýnda da kadýnlarýn içindebulunduðu durum, 'doðal' ve 'deðiþmez' olmaktehlikesiyle karþý karþýya kalabilir.1Oakley Ann. 1985. Sex, Gender and Society, England, GowerPublishing Company, s.16.2Bhasin Kamla. 2003. Toplumsal Cinsiyet: Bize Yüklenen Roller,Ýstanbul, Kadýnlarla Dayanýþma Vakfý Yayýnlarý, s. 12-13.1


2425Saint Cecilia John William WaterhouseKADIN VE MIMARLIK 1Gül Berrak Sert“Ünlü bir kitaplýðýn bir kadýn tarafýndanlanetlenmesi, o kitaplýk için hiçbir þeyifade etmez. O tüm hazineleri yüreðininiçinde güvenli bir biçimde gizlemiþ,saygýn ve sakin, gönül rahatlýðý içindeuyuklamaktadýr ve benim açýmdan da,sonsuza dek uyuklayacaktýr. Bir dahahiçbir zaman o yankýmalarýuyandýrmayacak, o konukseverliðibeklemeyecektim, öfkeylemerdivenlerden inerken buna yeminettim.” 2Virginia Woolf, Kendine Ait Bir Oda, 19281928'in bir Ekim günü Virignia Woolf, halasýnýnbýraktýðý mirasýn saðladýðý olanaklarla, bir otelodasýnda yazý yazan bir kadýn olarak, Thackeray'a ait“Esmond” elyazmasýný bulmak amacýylaOxbridge'deki ünlü kütüphaneye girmeteþebbüsünde bulunmuþtu. Fakat bir fakültelieþliðinde ya da bir tavsiye mektubuyla gelmediðitakdirde girmesine izni yoktu.Toplumdaki cinsiyet ayrýmýný içeren yapýlanma buolayýn yaþanmasýnýn nedeni olmuþtur. Kadýnlarýndünya nüfusunun yarýsýný oluþturmasýna raðmenkadýn ve erkek hiçbir zaman eþit olarakdeðerlendirilmemiþtir. Bu durum feministlertarafýndan ortaya atýlan bazý tartýþma ve giriþimlereyol açmýþtýr.“… kadýn ondokuzuncu yüzyýlýn en özgün tarihiformlarýndan biridir… Kadýn, görmenin vegörmemenin, temsil edilebilmenin ve edilememeninayný anda var olduðu yeni bir tarihi rejiminkaçýnýlmaz iþareti olmuþtur. ” 3Hide and Sick James Jacques Joseph TissotMimarlýk ise sosyal bir oluþum olarak cinsiyetayrýmýný birçok açýdan içermektedir. Öyle ki budurum bir çok mimarlýk teorisyeni tarafýndanaraþtýrýlmýþtýr. Bu ayrým, mimarlýk teorisinin mimarlýktarihi ve pratiði baðlamlarý içinde, bazý feministgruplar tarafýndan sorgulanmýþtýr. Jane Rendell,Nothingham Üniversitesi'nin mimarlýk bölümündeönemli bir öðretim görevlisi ayný zamanda “Gender,Space, Architecture, An InterdisciplinaryIntroduction” kitabýnýn editörlerinden biri olarakcinsiyet ve feminizmi mimarlýk sýnýrlarý içinde þöyleaçýklar:“Geçtiðimiz yirmi yýl içinde, mimari tarih ve tasarýmdisiplinleri çarpýcý bir þekilde deðiþmiþtir. Bir taraftanfeminist mimari tarih, kadýn mimarlarýn eleþtirel bircinsiyet ayrýmcýlýðý üzerinden mimari temsiliyetlerintarihini yorumlamasýyla yol katetmiþtir. Diðertaraftan ise, mimarlýk pratiðini yerine getiren kadýnmimarlar cinsiyet ayrýmcýlýðý sorununa tarafsýz kalmave bu soruna karþý kendi feminist tutumlarýný açýkçaortaya koyma arasýnda kalmýþlardýr. Diðerdisiplinlerin de müdahalesiyle, cinsiyet ayrýmcýlýðýnadair teoriler mimari pratiðin tanýmlarýna ek olaraksüreç, ürün, çizim ve yapýyý da içine almýþtýr.Böylelikle, tasarým, tarih ve teori arasýndaki ayrýmartýk olduðundan fazla, ancak daha belirsiz bir hale4gelmiþtir.”Bu çalýþma süresince cinsiyet ve mimarlýk arasýndakiiliþkiyi açýklamak için üç ana baþlýk ele alýnacaktýr.Mimar Olarak KadýnBina üreten mimarlar arasýnda süregelen cinsiyetayrýmý sorunu Jane Rendell'ýn Gender, Space andArchitecture adlý kitaptaki giriþ yazýsýnda þöylesorgulanmýþtýr:“Kadýnlar mimariyi farklý mý uyguluyorlar? Bufarklýlýklar nasýl kendini gösterir? Kadýnlarýn estetikdeðerleri, mekana ve zamana dair algý biçimleri farklýmýdýr? Kadýnlar malzemeleri farklý mý görüyor, pratikuygulamalarýný farklý mý düzenliyor, farklý tasarýmmetodolojilerini mi tercih ediyor? Dahasý bufarklýlýklarý nasýl açýklarýz? Kaynaðý biyoloji ya datoplum mu? Eðer kadýnlarýn tasarýma yaklaþýmlarýnýnözel olduðuna inanýyorsak, bunun sebebi kadýnlarýnerkeklerden farklý bir fiziksel yapýya sahip olmasýyaratýmsal süreçlere, objelerin üretimine, mekana,kelimelere ve nesnelere karþý farklý duyarlýlýklara5sahip olmasý olabilir mi?”Erkekler tarafýndan yönetilen bir alan olan mimaripratik, bir þirketin sahibi olmaktan inþai süreçlerekadar akademik hayatýn da payýný aldýðý erkekegemen bir çoðulculuk anlayýþýyla sürdürülmektedir.“Women and Architecture” adlý makalesinde LyneeWaller kadýnlarýn onyedinci asýrdan ondokuzuncuasra kadar amatör gelenekler içinde çalýþtýðýnýbelirtmektedir.Zaha Hadid, Eileen Gray, Truus Schröder, CharlottePerriand gibi mimarlar kendi þirketlerinin sahibi olankadýn mimarlar olarak karþýmýza çýkmaktadýr ki bu damimarlýk alanýnda çok karþýlaþýlan bir durum deðildir.Öte yandan bazý mimarlar çoðunlukla eþleriyleortaklýk kurmakta, ya da bir þirkette tasarým ekibininparçasý olmaktadýr. Bu kadýnlar çoðu zaman silik vekendi mesleki tutum ve niteliklerini dile getirmeþansýndan yoksun bireyler olarak kalmaktadýrlar.Dennis Scott Brown “Gender, Space andArchitecture” isimli makalesinde kendi çalýþmalarýnýnRobert Venturi'ye mal edilmesinden yakýnýyor. Erkekegemen baþka bir alan da akademik dünyadýr.Journal of Architecture'ýn Ekim 1991 sayýsýndaAdele Santos deðinmektedir ki:“Mimarlýk dünyasýndaki birçok kadýn akademisyentasarým yerine tarih, planlama hatta psikolojiöðretmektedir. Tasarým öðrettikleri zaman kadýnlaren hassas ve talepkar olan birinci sýnýf stüdyolarýný6tercih ediyorlar.”Tasarýmcýlar olarak kadýn mimarlar koþullarkarþýsýnda gösterdikleri farklý tutumlarý itibariyleerkek meslektaþlarýndan ayrýlýrlar. Yapýnýn tasarým veüretim aþamasýnda sergiledikleri duyarlýlýklar onlarýmesleki alanda bazý koþullarda erkekmeslektaþlarýndan geri düþürebilecek kadar hassaskýlar. Erkek egemen bir mesleki ortamdaki varlýklarýfarklý estetik tutumlarýyla birleþtiklerinde onlarýnilham kaynaklarýný da özel kýlar. Ýlhamýn erkeköznenin yaratýcýlýðýný tetikleyen diþil bir kavramolduðuna dair genel bir kaný olmasýna raðmen budurum kadýn ve erkeðin hem etki hem de etkilenen7olabileceði karþýlýklý bir süreçtir.Kadýn ve ÞehirMimarlýk alanýnda kadýný ele aldýðýmýzda konununþehir, yapýlý çevre, sosyal ve kültürel hayatladerinden ilintili olduðu açýktýr. Kadýnýn kenttekihassas konumu önemli bir olgudur. Bu oluþum içindekadýn kendini nasýl konumlandýrýr ve koþullartarafýndan nasýl konumlandýrýlýr? Kadýn varlýðýnýn vemimarlýktaki olumlu ilerlemesinin yadsýmasý kadýnýntoplumdaki yeriyle paraleldir.“Kadýnýn varlýðýný gizleyerek þehrin dahilinde onugöstermeyerek veya görünmez kýlarak teorisyenler8post modern kenti cinsiyetsiz kýlmaktadýrlar.”Kentin ve kent sosyal hayatýnýn düzenlenme sürecisýrasýnda sosyal mekan, ev ve paylaþýma kapalýmahremiyet alanlarýnýn aksine iki cinsin bir arayagelmesi ve sosyal yaþamý paylaþmasý açýsýndanönemli bir tamamlayýcýdýr.“…sosyal alan toplum tarafýndan üretilirtemsiliyetleri ise mimari tanýmlamalar deðil,


2627toplumsal eylem ve fiziksel mekan arasýndaki9kestirilemez iliþkinin ürünüdür.”Kadýn ve EvSavaþ süresince evinde bekleyen kadýn sosyalhayatýn gerçek bir elemaný deðildi. Savaþ ardýndanyaþanan ekonomik geliþmeler ve buna baðlý ortayaçýkan tüketimci özne rolü çoðunlukla kadýna uygungörülmüþtür. Böylelikle kadýn birçok zorunluluðundanözgür kýlýnýrken kentsel hayatýn ve önüne konulanolanaklarýn tanýmlanmýþ bir öznesi olup, erkekegemen politikalar dahilinde kurmaca bir çeþitliliðinve belirgin olmayan sýnýrlamalarýn hedefinde kendinibulur.Bu baðlamda mimarlýðýn sözü edilen uygun ortamýnsaðlanmasýnda baskýn bir rolü vardýr.“En yüksek üretimi ve tüketimi eþzamanlý olarakhedefleyen bir toplumda sosyal ve bireysel kesimlerayrý ama tamamlayýcý roller üstlenirler. Mimarlýk dabu cinsiyet ayrýmcý yapýyý güçlendirmek ve yenidenüretmek adýna hem kadýn hem de erkek adýna etkili10imgeler üretimine hizmet eder.”Bu imge üretiminde ev, kadýnýn tüketime veözelleþmeye teþvikinde ana araçtýr. Ev kendiimgesiyle ve kadýnýn ona özel araçlarlaçevrelenmiþliðinin yansýtmasýyla kadýný ona verilenkonumu kabule ikna eder.Mark Wigley kadýnýn evdeki imgesini açýklarkenLeon Battista Alberti'nin “On the Art of Building inTen Books” isimli kitabýna deðinir:“Kadýnlar mümkün olduðunca dýþ dünyadan ayrý birbiçimde sýralanmýþ mekanlarýn derinliklerinekapatýlmýþken, erkekler bu dünyaya açýktýr. Evalenen kadýnlarýn evcilleþtirilme mekanizmasý olarak11anlaþýlmaktadýr.”1ODTÜ Mimarlýk Fakültesi, ARCH 709 House and Discourse,Yard.Doç.Dr. Ali Cengizkan.2Penguin Group, s. 103M. Christine Boyer, Crimes In and Of The City: The FemmeFatale As Urban Allegory, The Sex Of Architecture, Ed. DianaAgrest, Patricia Conway, Leslie Kanes Weisman, New York:Harry N. Abrams, Inc., 1996, s.104.4Jane Rendell, Gender, Space, Architecture, Part 3-26, s.2265A.g.e., s:2256Architecture, Ekim, 1991, s. 23.7Anne Griswold Tying, From Muse to Heroine, Architecture: APlace For Women, Washington: Smithsonian Institution Press,1989, s.171.8M. Christine Boyer, Crimes In and Of The City: The FemmeFatale As Urban Allegory, The Sex Of Architecture, Ed. DianaAgrest, Patricia Conway, Leslie Kanes Weisman, New York:Harry N. Abrams, Inc., 1996, s.97.9A.g.e., s:.249.10A.g.e., s:.204.11Mark Wigley, Untitled: The Housing Of Gender, Sexuality andSpace, Princeton University School of Architecture Press, 1992,s. 332.Selim Turan “Sarýkýz”8 MART <strong>2005</strong> DÜNYA KADINLAR GÜNÜKADINA YÖNELÝK ÞÝDDETE SONULUSLARARASIAF ÖRGÜTÜTMMOB MÝMARLAR ODASIANKARA ÞUBESÝSaat: 10:00HEYKEL AÇILIÞIHeykeltraþlar:Erdal Duman - Mehmet Ali UysalCUMHURÝYET PARKI8. Cadde ÇayyoluUlaþým için araç temin edilecektir. <strong>Mimarlar</strong> Odasý önündesaat 9.00da araçlarla hareket etmek üzere buluþulacaktýr.Saat: 18.30HEYKEL SERGÝSÝGazi Üniversitesi Mimarlýk ve Þehir BölgePlanlama,Orta Doðu Teknik ÜniversitesiMimarlýk, Hacettepe Üniversitesi GüzelSanatlar Heykel Bölümü öðrencileri:Behiç Yýldýz, Can Yýldýrým, Ece Etel, Elif Zilan, GayeÖzkaya, Ýrem Akkaya, Özgür Bayramoðlu, PýnarErdoðan, Sevgi Nur Þahin, Sinem Yýldýrým veErdal Duman, Mehmet Ali UysalHeykelleri SergisiMÝMARLAR ODASI 5.KATTAKONUR SOKAK 4/5HACETTEPE ÜNÝVERSÝTESÝGÜZEL SANATLAR FAKÜLTESÝYENÝMAHALLEBELEDÝYESÝ


28 29erkeklik ve mekanerkeklik ve mekanTonguç Akýþ“Mesela bu mekan benimmekanýmdýr, burada kimse bendenyukarýya çýkamaz, racon dedikleribudur. Gücünü ispatlamadýr. Tekolmak, üstün olmak vardýr, eðer birigelir de benim bu üstünlüðümüsarsmak isterse olmaz! Baþkasýnýnyaptýðýný sindiremem. Eðer birisenden üstün takýlýyorsa, onu indirmeolayýdýr. Burada kimse havalý havalýkonuþamaz ya da buradakihatunlardan birine yan gözlebakamaz.” 1Türkiye'de erkeklik ve mekan konusunda, kýsýtlýaraþtýrmalardan dolayý oldukça tanýmsýz bir alanvardýr. Bu alan toplumsal yapýlardan da besleneceðiiçin mekanýn üretimi konusunda belirgin etkileri olanmimarlýðýn da, diðer disiplinlerle birlikte ele alýnarak,erkeklik ile iliþkisinin anlaþýlmaya çalýþýlmasý gerekir.Cinsiyet ve mekaný tartýþýrken, Þerif Süveydan'ýn dabelirttiði çaðrýya kulak vermek ve mimarlýk bilgisinintürlü disiplinlerden beslenmesinin çekincelerinedikkat etmek gerekir. Mimarlýk teorisi ile felsefeniniliþkisini tanýmlayan kýsaltýlmýþ metninde Süveydan,deðerli saptamalarla mimarlýk teorisinin alanýnýnancak geleceðe yapýlan bir çaðrýyla þu anki kriz2halinden sýyrýlabileceðini belirtir. Önemli olarakgördüðü nokta ise, disiplinlerarasýlýk olarak ortayakoyduðu mimarlýðýn diðer disiplinlerden beslenmesihalinin “kavram” üretmekten öteye gitmemesidir. Buüretim iþinin mimarlýðýn deðil felsefenin alanýna aitbir üretim olduðuna dikkat çekerek, kavramýn vedolayýsý ile söylemsel mimarlýðýn açmazlarýný ortaya3koyar. Erkeklik ve mekan üzerine araþtýrmaalanlarýna deðinilmesini bu baðlamda deðerligörüyoruz. Bu yöntemin, mimarlýðýn kendi teorikçerçevesini (mimarlýk teorisi alanýný), mimarlýkpratiklerini ve özellikle toplumbilim baðlamýnda elealýnan bir kavramsallaþtýrmanýn mekana dairyansýmalarýný araþtýrmak için de önemli bir yololduðunu düþünmekteyiz.Erkekliðin çalýþma yaþamýnda, hanede ve eðitimalanýnda ortaya çýktýðý halleri sýnýflandýrmak da olasý4bir yöntem olarak durur. Ancak böyle bir bölünmeyegirmeden, iktidar mekanizmalarýn ne tip bir erkekliküreterek böyle kurumsal ve mekansal ayrýþmayagidildiðini kavrayalým. Tarihsel olarak ele alýndýðýndaegemen iktidarýn önemli bir parçasý olmuþ erkeklikhallerini ve mekana yansýmalarýný, mekanlarýn sosyalbir ürün olduðunu unutmadan ele almalýyýz. Egemeniktidarýn gücünü bedenlerden alarak yeniden ürettiðikonusunda deðerli açýlýmlar saðlayan GiorgioAgamben, biyosiyasetin açýlýmlarýný özellikle çýplakhayatlarýn üzerinden oluþturulmasýný5sergilemektedir. Egemen iktidarýn ortaya koyduðuilk etkinlik, biyosiyasal bir beden yaratmaktýr.Ýstisnalarý oluþturma ve belirleme gücü, ki temelinihukuksal alandan alýr, egemenliðin sýnýrlarýný6geniþletmesinde önemlidir.Mekan üretiminde pratik olarak emek harcamanýnyanýsýra, sosyal, kültürel ve ekonomik baðlamda da7erkeðe (erkekliðe) özgü toplumsallýklarýn katkýsýerkekliklerin mekanla birlikte oluþmasýný saðlayanetkenlerdir. Gündelik hayat içinde erkeklik halleri vebu hallerin mekana yansýmalarý ya da tam tersiolarak mekanlarýn oluþturmaya yönelttiði erkeklikhalleri de bu konuda anýlmasý gereken davranýþlar.Mekanýn kendisi sosyal ve kültürel anlamda erkeklikhalleri oluþturabildiði gibi tarihsel süreklilik içindemekanlara atfedilen erkeklik davranýþlarý dolayýsý ilesosyal mekan üzerinde erkeklikler, “hegemonikerkeklikler”, bulunabilir. Futbol stadý, cami,kahvehane, bilardo salonu, pavyon, okul, fabrika,spor klübü, ev, ganyan bayileri, kýþla, birahane,meyhane, güç geliþtirme salonlarý, dövüþ kursu gibierkekliklerin yaþandýðý alanlarda erkekliklerinmekanlarla bütünleþip, çeþitli sosyal örüntülergerçekleþtirildiðini bilmekteyiz. Bu örüntüleredetaylandýrmadan erkeklikler olarak deðindiðimiz,özelinde “hegemonik erkeklik” olarakkavramsallaþtýrýlan, oluþuma bir göz atalým.Hegemonik erkeklik (eril erkeklik), “sosyal iliþkilerdeanlamý belirleyen, sözü sabitleyen, baskýnlýðýný hertürlü tavýr ve davranýþýyla teyit ettiren bir özne olmahalidir. Dolayýsýyla hegemonik erkeklik, sadeceerkekliði deðil kadýnlýðý da kuþatabilen bir söylemdir.8Bu anlamda 'kadýn' olan da, eril bir rol üstlenebilir”.Bir proje (Hane ve Piyasa Ekseninde Erkeklik)kapsamýnda ele alýnarak geniþlemesi beklenenhegemonik erkeklik araþtýrmasýnda mekanýnda9önemli bir etken olarak ele alýnmasý beklenmektedir.Araþtýrmanýn öncesinde yapýlan incelemeler sonundaerkeklik özellikleri olarak rekabet, güç, dayanýklýlýk,sertlik, kendine güven, rasyonellik, baþarý, netlik,disiplin ön plana çýkmaktadýr. Homojen bir erkeklikhalinden çok erkeklik hallerinden bahsedilmektedir.Cinsiyet ve mekan ile doðrudan ya da deðinilençalýþmalarý sýralayarak bu konu hakkýndakiperspektifleri geniþletebiliriz. Bu araþtýrmalarýndetaylarýna girmeden belki de mekan ve erkeklik sözkonusu olduðunda, temel yönlendiricimiz olan“sosyal mekanýn sosyal bir üretim olduðu” savýnýnaltýný çizmemiz gerekir. Bu savla beraber tümel birerkeklikten söz edememe, daha çok erkeklikhallerinin mekana yansýmalarýndan konuþmanýn dahadoðru bir yöntem olmasý gerekliliðidir. Bu doðrultudaanýlmasý gereken önemli bir çalýþma, “Kürtlerde10Aþiret ve Akraba Ýliþkileri”. Lale Yalçýn-HeckmanSally Mann The Last Time Emmett Modeled Nudedoktora tezi kapsamýnda yaptýðý antropolojikçalýþmasýnda deðerli bir mekan analizi vardýr. Topraðýiþlemeyle toplumsal anlamda cinsiyetlerinþekillenmeye baþlandýðý doðruysa, cinsiyet vetoprak, cinsiyet ve mekanýn köklerini araþtýrýrken11karþýmýza çýkmaktadýr. Bu baðlamda köy mekaný veköy evleri incelenerek mekanýn toplumsal yapýiçerisinde nasýl þekillenebildiði dair ipuçlarý sözkonusudur. Yalçýn-Heckmann, dað ve ova köylerihakkýnda detaylý bilgilerin ardýndan hanelerin sosyalolarak örgütlenmesine deðinir. Çalýþmada hane enküçük birimi özelinden de odalarýn konumlanýþý,misafirin konumlanýþý, eþlerin dýþarýda zamangeçirme süre ve amacý, iþlevsel kullanýmlar, yatmahiyerarþisi mekanýn toplumsal cinsiyet üzerine12açýlýmlarýný yansýtmaktadýr.13Yukardaki çalýþmayla birlikte “purdah” kavramýnýnçeþitli toplumsal yansýmalarý da deðerlendirilmelidir.Ýslam ve Hindu topluluklarýnda kadýnlarýn toplumsalhayatýn içine dahil edilmeden yaþamlarýnýsürdürmesini saðlayan bu toplumsal gerçek,görünmeyen ama heryerde var olan çoklu erkeklikhallerinin aðýr bir örneðidir. Erkeklik yukarda dabelirtiðimiz gibi iktidar anlaminda hane özelinde


30 31yeniden üretilir. Özellikle erkeklerin hane içindekiüretime katýlmamasý, boþ durmasý, deðiþentoplumsal roller sonucunda yaþanýlan yabancýlaþmasebebiyle tamir ve bakým iþlerine yönelmelerine yanibahçeyi ve garajý seçmelerine toplumsal olarakincelenmeye deðer yaklaþýmlardýr. Kimi hanelerdekierkeklik hallerinin þekil deðiþtirdiði tanýk olduðumuzþu anki durumda, hanenin deðiþen yapýsýnýn sosyalboyutunu kavramak önemlidir.Bu yaklaþýmlarý deðerlendirmede kullanýlan önemlibir analiz aracý habitus kavramýdýr. Habitus kavramýfaillerin (eyleyicilerin) belli bir þekilde davranmayayönelten bir eðilimler kümesi olmasýnýn altýnýçizmekte fayda var. Bu doðrultuda mekanabakýldýðýnda habitus kavramý mekaný da dönüþtürenbir kavramlaþtýrma olarak karþýmýzda durmakta.Belirli bir toplumsal ve koþul türünün içselleþtirilmesiyoluyla edindikleri ve söz konusu alanýn içindetanýmlanmýþ bir yörüngede az ya da çokgerçekleþme fýrsatý bulan farklý yatkýnlýk sistemleri14olarak tariflenebilir. Habitus eyleyiciyi fedaetmeden özne felsefesinden kaçýnmak, hem deyapýnýn eyleyici üzerinde ve onun aracýlýðý ileSally Mann The Dickyarattýðý etkileri hesaba katmaktan vazgeçmedenyapý felsefesinden kaçýnmak niyeti ileoluþturulmuþtur. Habitus pratik hakimiyet ve üreticikapasite olarak tanýmlanabilir. Alan habitusuyapýlandýrýr ve habitus alanýn kurulmasýna katkýdabulunur.Sosyal eyleyicilerin habitus ile kendilerinigerçekleþtirdikleri mekanlar toplumsal cinsiyetaçýsýndan deðiþik baðlamlarda ele alýnabilir.Erkeklikleri anarken, bu tanýmýn kapsamadýðýalanlarýn da varlýðýnýn üzerinde durmalýyýz. Ziraerkeklik toplumsal olarak var olmaktadýr veerkeklikten baþka toplumsallýklarla birlikte15anýlmalýdýr. “Queer in Spaces” adlý kitabýndaSpain'nin, cinsiyet ve mekan konusundakitartýþmalara katkýsý son derece deðerlidir. Özellikle,lezbiyenlerin, eþcinsellerin, transeksüellerin demekana dair oluþturduðu biçim farklýlýklarýný yansýtýr.Bu çalýþmanýn, cinsel tercihlerine göre,oluþturduklarý mekansal taktikler ve direniþbiçimlerin üzerinde durmasý, deðiþik kültürelortamlarýn kendilerine ait yaþam alanlarýnýkavramamýz için ufuk açýcýdýr. Özellikle hegemonikerkekliðin mekanlarýnda varolmaya ve türlü iktidarmekanizmalarýna karþý direniþi kurgulamayadeðinmesi önemlidir. Sadece cinsel anlamdafarklýlýklar deðil, bu nokta da kültürel, sosyal, sýnýfsalekonomik itilmiþliklerin de mekana dair yansýmalarýnýbu baþlýk altýnda toplayarak kavramamýza ýþýk tutar.Erkekliðin habituslar ile iþlemesine bir diðer örnekolarak, sanal mekanlara da deðinmek gerekir.Erkeklik hallerinin yeniden ancak türlü biçimlerleüretildiði sanal odalarda þimdiye kadar tariflenmemiþiliþkiler kurulur. Online iliþkiler, gerçek yaþamataþýnarak geliþmekte, gizlilik temelinde þekillenenerkeklik halleri gündelik hayata benzer mantýklasadece farklý araçlar kullanýlarak yenidenüretilmektedir. Mynet sohbet odalarýnda yapýlmýþçalýþma da erkeklik hallerinin sadece fiziksel alandadeðil, sanal mekanda da ortaya türlü biçimlerleortaya konulduðunun açýk kanýtý olmaktadýr.Türkiye'de internet kullananlarýn üçte ikisinierkeklerin oluþturduðu bu dokunulmaz alanda, onlinekurulan iliþkilerin kadýnlarý ve erkekleri dahaözgürleþtirdiðini varsaymak yerine, bu araþtýrmalarýarttýrarak derinleþtirilmesi gerekmektedir.Ataerkil bir toplumda yaþadýðýmýzý sürekli duyuyoruzve erkeklik hallerinin vahim sonuçlarýnýgözlemekteyiz. Köy meydanlarýnda, hanelerde,eðitim alanlarýnda, kamusal alanlarda bu iktidarýnnüvelerini birebir yaþamaktayýz. Türlü mekansalpratikler özelinde, erkekliklere deðinerek bir yandanda iktidar mekanizmalarýnýn mekana yansýmalarýnýsaptamaya çalýþmaktayýz. Bu saptamanýn vefarkýnda olmanýn mikro düzeyden baþlayarakyeniden üretilmemesi doðrultusunda adým atmayaolanak tanýdýðýný düþünmekteyiz. Türlü erkekliklerinvarolduðu gündelik hayatta, yukarýda saydýðýmýz gibitürlü mekanlar ve mimarlýklar da söz konusudur.Geleceðe dair çaðrý yapmanýn giderek güçleþtiði þuanki durumda, erkekliklerin giderek þekildeðiþtirdiðini kabul ederek ve bu deðiþimdekirollerimizi yeniden tarifleyerek, mekanlarý vemimarlýklarý belki de uygun biçimlerde yenidenüretebiliriz.1“Hane ve Piyasa Ekseninde Erkeklik” adlý TÜBÝTAK araþtýrmaprojesi kapsamýnda yapýlan ön araþtýrmalardan notlar. Cengiz, K.,Tol, U. U., Küçükural, Ö., “Hegemonik Erkeklik Peþinde”, Toplumve Bilim, 101, s. 50-70, Ýstanbul, Güz 2004, s. 61.2Süveydan, Þ., “Mimarlýk Teorisi Üzerine Tezler”, Mimarlýk, 289,s. 24-35, 1999.3Süveydan'a göre, mimari ürünler kavramýn talep edileceði yerdeðildir. Bu talep ancak mimarlýðýn teorik olarak düþünülmesi ilemümkün olacaktýr. Kavram üretmek filozof-oluþun iþlevidir.Kavram yoluyla yapý üretmek ya da yapýyý kavramsallaþtýrmanýnkavramýn kendisine ait olmayan bir iþlev olduðundan dem vurur.“Kavramýn içinde kavramýn kendisinden baþka düþünülecek bir16þey yoktur.”, ibid, s.32.4Spain, D., Gendered Space, The University of North CarolinaPress, ABD, 1992.5Agamben, G., Kutsal Ýnsan: Egemen Ýktidar ve Çýplak Hayat,Çev: Ýsmail Türkmen, Aytýntý Yayýnlarý, Ýstanbul, 2001.6Agamben'in kutsal insan üzerinden yaptýðý tartýþmalarýn enönemli noktasý, zoe ve bios ayrýmý. “Birincisi bütün canlý varlýklarýn(hayvanlarýn, insanlarýn ya da tanrýlarýn) ortak özelliði olan yalýnyaþama/canlýlýk olgusunu ifade ederken, ikincisi bir birey ya dagrubun bir özelliði olan yaþam(a) biçimine (hayat tarzýna) iþaretediyordu.” Genelde düþünürlerin bios'un üzerinde durduðunu,ancak zoe'yi ýskaladýðýný belirtir. ibid, s.9-10.7“Erkeklik yukarýda da bahsettiðimiz üzere iktidar ve bedenüzerinden kurulan bir kimlik ve toplumun bütün anlam dünyasýnýkuþatan eril bir söylem olarak ele alýndýðýnda, bizlere bu baðlamdaen temel kavramsal araçlarý Foucault ve Bourdieu'nün analizlerisunmaktadýr. Foucault (1986,2000) “hukuki söylem” olaraktanýmladýðý iktidara; egemenlik, yasa, yasaklama ve itaat etmekavramlarýyla ele alýnan geleneksel iktidar uygulamalarýnaalternatif olarak geliþen; artýk haklarla deðil tekniklerle, yasa iledeðil normalleþtirme ile, ceza ile deðil denetim ile iþlemeyebaþlayan modern iktidara dikkat çeker. Negatif deðil, pozitifiþlemekte olan yeni iktidar biçimi, üretken, yaþamý desteklemeye,yaþamýn saðladýðý güçleri sýnýrlamaya deðil arttýrmaya yöneliktir.Bu yüzden Foucault, bu iktidar biçimine bio-iktidar adýný verir. Bioiktidar,yaþama iki ana biçimde müdahale eder: insan bedenine birmakine olarak yaklaþan birinci biçimi “disiplinci” bir iktidardýr.Foucault'nun bedenin anatomipolitiði olarak adlandýrdýðý butekniðin hedefi, insan bedenlerini disipline etmek, yeteneklerinigeliþtirmek, daha verimli ve uysal kýlmak ve ekonomik denetimsistemleriyle bütünleþtirmektir. Nüfusun bio-politiði olarakadlandýrdýðý ikinci biçimi ise bedene bir doðal tür olarak yaklaþýrve nüfusu düzenleyici bir denetim getirir. Yeni iktidar teknolojileri,aslýnda görünmez ama her yerde hazýr ve nazýr olarakiþlemektedir. Baþka bir deyiþle, eskiden kamusal gösteriyiyeðleyen iktidar, þimdi arka plana çekilmiþ, kamunun bakýþýnagörülür hale gelen “nüfus” olmuþtur. Disipline edici pratikler,özneleri ikilik setleri yaratarak nesneleþtirmiþtir: akýllý/deli,hasta/saðlýklý, suçlu/iyi, normal/anormal, vb. Bu yazý baðlamýndakadýn/erkek ikiliðini de bunlara ekleyebiliriz.”, ibid, s.56.8Cengiz, K., Tol, U. U., Küçükural, Ö., “Hegemonik ErkeklikPeþinde”, Toplum ve Bilim, 101, s. 50-70, Ýstanbul, Güz 2004.9Anýlan proje, Dr. Sencer Ayata tarafýndan yürütülen ve TÜBÝTAKtarafýndan desteklenen SB3040 kodlu projedir.10Yalçýn-Heckmann, L., Kürtlerde Aþiret ve Akrabalýk Ýliþkileri,Ýletiþim Yayýnlarý, Ýstanbul, 2002.11Onur, H., Koyuncu, B., “Hegemonik” Erkekliðin GörünmeyenYüzü: Sosyalizasyon Sürecinde Erkeklik Oluþumlarý ve KrizleriÜzerine Düþünceler”, Toplum ve Bilim, 101, Güz 2004, s. 34.12Yalçýn-Heckmann, L., Kürtlerde Aþiret ve Akrabalýk Ýliþkileri,Ýletiþim Yayýnlarý, Ýstanbul, 2002, s. 185-229.13“Purdah: “Perde” ya da “ekran” anlamýna gelen ve güçlü birfiziksel ve toplumsal ayrýmla belirlenen bir cinsiyet rolüfarklýlaþmasýna gönderme yapan Urduca bir sözcük. Purdah eviçinde fiziksel mekanlarýn ayrýlmasý ve peçe benzeri giysilerinkullanýlmasýyla devam ettirilir. Büyük ölçüde Ýslam dini vekültürüyle iliþkilidir, fakat Müslüman halklar arasýnda biçim veadet derecesi açýsýndan son derece deðiþik uygulamalarýgörülür.”, Marshall, G., Sosyoloji Sözlüðü, Çev: Akýnbay, O.,Kömürcü, D., Bilim ve Sanat Yayýnlarý, <strong>Ankara</strong>, 1999.14Bourdieu, P., Wacquant, L. J. D., Düþünümsel Bir AntropolojiÝçin Cevaplar, Ýletiþim Yayýnlarý, 2003.15Queers in Space: Communities, Public Places, Sites ofResistance, Ed: Ingram, G. B., Bouthhilette, A., Retter, Y, BayPress, ABD, 1997.16Alemdaroðlu, A., Demirtaþ, N., “Biz Türk Erkeklerini BöyleBilmezdik: Mynet'te Erkeklik Halleri,” Toplum ve Bilim, 101, Güz2004, s. 206-224.


3233(Metnin tamamýna http://www.mimarlarodasiankara.org adresinden ulaþabilirsiniz.)Ayþe Gül Akalýn*Öncelikle eldeki yazýlý belgelerden yola çýkarakbunlarda kullanýlmýþ dilin ortaklýðý, yazýsýz arkeolojikbelgelerin de yer yer çakýþmasý boyutuna dayanarakkullandýðýmýz “ Antik Grek Kültürü“ tanýmda baþlýcamekan olarak, hali hazýrdaki buluntu yoðunluðudoðrultusunda, bugünki Yunanistan`ýn tamamý, Egehavzasý yani Batý Anadolu ve adalar, devamýnda daGüneybatý Anadolu`ki bazý merkezler elealýnmaktadýr.Yine ayný koþullarla geçerli zaman sýnýrýise ÝÖ. 6. bin ile ÝÖ. 1. yüzyýl arasý olacaktýr.....Hem Ýlyada hem de Odysseia`da kadýnlar veyaþadýklarý mekanlara iliþkin çok sayýda deðinmelerlekarþýlaþýyoruz. Destanlarda tanrýçalarýn yanýndaönemli roller oynayan ölümlü kadýnlar da karþýmýzakrallarýn, önderlerin eþleri kýzlarý, kardeþleri, anneleriolarak çýkmaktalar. Bunlar yüce ana, yaptýðý ihanetinaltýnda vicdan azabý çeken eþ, eþine ailesine sadýkhaným, evini çekip çeviren erkeklerden bile zekasýylakoruyabilen güçlü bir birey, bilici gizemli, çekinilenbir kadýn kiþilikleriyle verilmekteler. Destanlardasoylu kadýnlarýn yanýnda rahibeler, dadýlar,hizmetkarlar, köleler gibi hem alt sýnýf hem demeslek sahibi kadýnlardan da bahsedilmektedir.Daha çok soylu kadýnlarýn yaþadýklarý mekanlarhakkýnda ip uçlarý bulduðumuz destanlardaerkeklerin evin hanýmý yanýnda çoðunluklaodalýklarýnýn da olduðunu görmekteyiz.Anlatýmlardaki ayrýntýlar bir araya getirilincedestanlarda adý geçen soylu beylerin geniþkonaklarýnda, ailelerindeki büyük anne, esas eþ veikinci derecedeki eþlerin, bunlarýn çocuklarýnýnyaþadýklarý bölümler olduðu anlaþýlýyor. ÖrneðinOdysseia destanýnda Penelopeia, kaynanasý,hizmetkarlarý ve oðluyla büyük sarayýndaerkeklerden uzakta ayrý bir kýsýmda yaþamaktadýr.Burada kendisi, kayýnvalidesi ve çocuðuna hizmeteden yine kadýn köle ve kadýn hizmetkarlar yer alýr.Köle ve hizmetkarlar evin iþlerini görürken hemPenelopeia hem de Ýlyada`da geçen soylu kadýnlarýnzamanlarýnýn çoðunu dokuma yaparak, elbiselerdikerek geçirdiklerini görürüz, ki bu uðraþý erkendönemlere kadar ev üretimi içinde kadýnlarýn baþlýcafaaliyeti gibi gözükmekte ve yine anlatýmlara göre bufaaliyetin büyük saray içinde atölye iþlevindemekanlarda yapýldýðý anlaþýlmaktadýr. YineOdysseia`da ayrýntýlý geçtiði biçimiyle günlük ibadetiçin evin içinde tanrýlara ait (ki bu destandaAthenaya ait) altarýn bulunmasý söz konusudur.Ayrýca kadýnlarýn yaþadýðý kýsýmda mutfak,depo/kiler sürekli kullanýlan mekanlar da yer alýr.Fakat yine anlaþýlmaktadýr ki kadýnlarýn hayatýnýngeçtiði bu kompleks evin içinde bir bölümdür, dýþakapalý olduðu gibi evin yabancýlara/misafirlereayrýlmýþ bölümünden de kopuktur. Ýþte bu mekandaha sonraki yazýnlarda dile getirilecek olan kadýnlarbölümü “ Ãõíáéêùí Iôéò= Gynaikonitis“tir. Akladiðer bir soru geliyor soylularýn yaþam sürdüðüsaraylarda yaþayanlarýn yanýnda sýradan kadýnlarnerede yaþýyorlardý? Yaklaþýk birbirine karþýlýk gelendönemleri anlatan Hesiodos´un eserinde halktanExpectations Sir Lawrence Alma-Tademakadýnlar hakkýnda bazý deðinmeler buluyoruz.Hesiodos genellikle kadýnlardan sakýnýlacak varlýklarolarak söz eder ve bir erkek zamanýnda doðru seçimyapmaz, zamanýnda önlem almazsa kadýnýnþerrinden ve gazabýndan korunamayacaðýný söyler.Onun erkeklere öðüdü saðlam bir gelecekgarantilemek istiyorlarsa kendilerine iyi bir öküz vesöz dinleyip bir o kadar da çalýþan kadýn almalarýdýr.Sonuçta Hesiodos´un kadýn tiplemesi tarlada vargücüyle çalýþan, evi çekip çeviren, erkeðe bakanama ayný zamanda el iþi gibi kadýnlara özgü elsanatlarýna da zaman yaratan yani evin içinde vedýþýnda hiç durmadan çalýþan büyük olasýlýkla kýrsalkesimdeki kadýný iþaret eder. Saraylar dýþýnda günýþýðýna çýkarýlan karanlýk döneme ait pek fazla sivilkonut örneðiyle karþýlaþmasak da, Smyrna`dabulunduðu üzere apsidal oval planlý ve daha azolmak üzere köþeli planlý, genellikle tek mekanlý,derme çatma taþ temel üzerine kerpiç örgülü evlerkýrsalda sýradan halkýn kullandýðý evlerdir.Arkeolojik kanýtlar kýsýtlýlýðýný ÝÖ. 8-6 yy. periodu yaniArkaik Çaðda da korusa da yazýlý belgelerdeki artýþfikir yürütmemizi kolaylaþtýrmaktadýr. Irili ufaklýkrallýklar arasýndan Atina Sparta ve adalarda güçlüolanlar kolonizasyonun getirdiði yeni boyutla yavaþyavaþ siyasal anlamda þekil deðiþtirmeyebaþlamýþlar, özellikle oligarþik yapýlanma kendinigöstermiþtir. Geliþim sürecinde ülke sýnýrlarý içindegerçekleþtirilen tarýmsal üretime baðlantýlý üretim vetoprak kullanýmý ticaretle yeni boyut kazanmýþaristokrat/yönetici sýnýf ve yönetilen üreticilerinyanýnda ticaretle uðraþan yeni zenginler belirmiþ veçeþitlenen halk sýnýflarý arasýnda yeni hak arayýþlarýsöz konusu olmuþtur. ÝÖ. 7 yy sonlarýndan itibarenGirit´de Gotryn`de, Lokroi´da Zaleukos, Lesbos´daPittakos ve Attika Atina´da hýzla geliþtirilen yasalartoplumsal hayata yeni düzen ve bireylerin,dolayýsýyla kadýnlarýn hayatýna da yeni boyutlargetirmiþtir. Grek dünyasýndaki ilk yasaldüzenlemeleri deðindiðimiz tarihten itibarenbelgeleriyle izleyebildiðimiz en iyi örnek Atina´dýr.Burada Drakon´la baþlayýp Solon`la devam edendüzenlemeler Peisistratos ve Kleisthenes´legeliþtirilip Klasik dönemde yani ÝÖ 5. yy´daPerikles´le doruða ulaþmýþtýr.Klasik dönemin Atina polisi tek baþýna tüm Grekdünyasýný temsil etmese de elimizde konumuzakatkýda bulunacak belgelerin büyük kýsmý halaburaya aittir. Politologlar tarafýndan yasaldüzenlemeleriyle demokrasinin ilk adýmlarýnýsergilediði ileri sürülen Atina´da kadýnlar nasýlkarþýmýza çýkmaktalar? Atina´dakiyle günümüzdemokrasisi arasýnda kurulan baðlantý vatandaþlýkögesine dayanýr; orada her vatandaþ kendi oikos´uyani evi ya da hanesiyle Atina vatandaþýdýr. Fakatoikos´un yarýsýný oluþturan kadýn, haklarý olan birvatandaþ deðildir. Kadýnýn oikos´daki en önemli rolüvatandaþ olacak yasal erkek varisler doðurupoikos´un sürekliliðini saðlamaktýr. Varisin yasalolmasý zorunluluðu anneyi erkeklerinkinden farklý birvatandaþ kategorisine yerleþtirir. Bu kadýnlar zatenöncelikle aristokrat sýnýfa dahil kadýnlardýr; kýrsaldaki


3435Ask Me No More Lawrence Alma-TademaPenelope and the Suitors’in John William Waterhousekadýnlar, þehirde hizmetçilik, pazarcýlýk, fahiþelik vs.kollarda çalýþan diðer özgür kadýnlar ise bu sýnýfa hiçbir zaman dahil edilmemiþlerdir.Atina oikos´unda vatandaþ ev hanýmý ve anne adaylarýbaþlangýçtan itibaren erkek akranlarýndan ayrýtutulmuþ, erkek çocuklar okuma yazma öðrenirlerkenkýzlar en fazla geleneklerin aktarýmýný içeren mitolojikhikayeleri, dini ritüelleri tabi ki ev iþleriyle bazý küçükel sanatlarýný anneleri, dadýlarý ve hizmetkarkadýnlardan öðrendikler bir çeþit eðitim görmüþlerdir.Öyle ki antik yazarlardan Ksenophon Atina´da evlilikyaþýna gelmiþ kýzlarýn aþýrý derecede cahilliklerindenyakýnýr. Kýz çocuklar çoðunlukla ortalama 16 yaþlarýndaevlendirilmeye baþlardý. Yapýlan istatistiklerdeAtina´da özellikle ÝÖ 5 yy. için erkek çocuk ölümlerininkýz çocuklarýnýnkinden yüksek dolayýsýyla kadýnnüfusunun da fazla olduðunu öðreniyoruz. Antikdönemi anlatan özellikle tiyatro eserlerindekideðinmeler ve yasal düzenleme metinlerinebaktýðýmýzda Atinalý bir baba ya da „Kyros“ olarakadlandýrýlan erkek haminin evlilik çaðýna gelmiþ kýzýnaciddi koca arayýþlarý içine girdiðini ve evlenecek kýzaoldukça yüksek miktarlarda çeyiz parasý „drahoma“biriktirildiðini öðreniyoruz. Tabi ki bu baðlamda birAtina genci için birden çok seçeneði söz konusuydu vealacaðý kýzlar arasýnda eleme yapmasýný saðlayan ilkkoþullardan biri o kýzýn bakire olmasýydý. „Parthenos“olarak tanrýçalar dünyasýna bile girmiþ bu kavram ogenç kýzýn babasýnýn evinde barýnabilmesinin de gereklikoþullarýndandý. Bu nedenle oikos içindeki kadýnlartitizlikle dýþ dünyadan ciddi þekilde izoleedilmekteydiler. Kýzlar bu evden ancak düðündensonra çýkabiliyor, ihtiyarlayýncaya kadar hayatlarýnýdiðer evin gynaikonitisi=kadýnlar bölümündegeçiriyorlardý. Tabi ki sokaða çýkmalarý hiç hoþkarþýlanmýyordu, eðer çok gerekliyse “ Gynaikonomos“ünvanlý yaþlý bir kölenin eþliðinde çýkabiliyorlardý.Bunlar da ancak doðum, cenaze ve dini bayramlarvesilesiyle ufak komþu ve aile ziyaretleri þeklindeydi.Sayýlý olarak ergenlik törenleri ve bazý dini ritüeller içindýþarýda bulunuyorlardý, ancak Hellenistik dönemegelindiðinde bazý þenlikler için tiyatrolara gidebildiklerive burada da sahneden uzak ve erkeklerden ayrýkýsýmda oturduklarýný öðreniyoruz. Bu dýþa kapalý hayatiçinde kocalarýndan baþka erkekle iliþkiyi gözealabilecek kadýnýnýn ise sonu öncelikle aile içindezaten, olmazsa görüldüðü yerde ölümdü. Girit´de busorun para cezasýyla çözülürken, belgelerdenSparta´da kadýnlarýn neredeyse erkekler kadartoplumun bir parçasý olduklarýný ve en az onlar kadarözgür davranabildiklerini dolayýsýyla kadýnlar için birizolasyonun söz konusu olmadýðýný öðreniyoruz.Þüphesiz oikos kadýnlarýnýn dýþýnda vatandaþlýk kaygýsýgütmeyen, günlük hayata katýlan ya da zorunlu olarakkatýlmýþ kadýnlar da vardý. Bunlar tabi ki oikos kadýnýnagöre daha özgür bir hayat sürmekteydiler. Bunlararasýnda kýrsal kesimde yaþayanlar hem ev hem detarlada ailenin yükünün ciddi bir kýsmýný çalýþaraküstünde taþýyan köy kadýnlarý, antik metinlerde geçtiðiþekliyle þehirlerde oikoslarda çalýþan fakir aileleremensup hizmetçiler, dadýlar, evin köleleri, pazaryerlerinde ürettikleri mallarý getiren satýcýlar, ölüyýkayýcýlar, aðýt yakýcýlar, dokuma iþçileri, fahiþeler,erkeklerin katýldýklarý toplantýlarda eðlendiren dansçýve flütçü kýzlar bilinmektedir. Çalýþan kadýnlar içindeþüphesiz en çarpýcý olan grup özellikle zenginlerinraðbet ettiði kibar fahiþeler olarak tanýmlanan“ Hetairai“ idi. Hetaira`lar hem özgür hem seçkin hemde zengin kadýnlardý. Entelektüel açýdan ve gerekgörünüm gerekse hizmetleriyle donanýmlý bu grup,meslek haline getirdikleri iþlerini ciddi bir eðitimle gençadaylara da öðretmekteydiler. Yine aristokrat ailedengelmenin verdiði bazý avantajlarý lehlerine çevirenender eðitimli, entelektüel baðýmsýz kadýnlarlakarþýlaþmaktayýz ki bunlar arasýndan en ünlü örneklerÝÖ.6. yy ´da Lesbos´lu kadýn þair Sappo, ÝÖ.5. yy´daünlü Atinalý Kimon´un kýz kardeþi Elpinike dir. Bunlarýnyanýnda seçkin bir yere sahip ama ev yerinetapýnaklarda izole edilmiþ rahibeler de kýsmenbaðýmsýz kadýn sýnýfýnda yer almýþlardýr.ÝÖ. 4. yy sonlarýnda baþlayan Hellenistik dönemlebirlikte Grekler´in hem kendi hem de barbarlarlaaralarýndaki sýnýrlar kalkmýþtýr. Bunun sonucu yayýlýnangeniþ coðrafyadaki toplumlar arasýnda, yer yerasimilasyon yer yer de entegrasyonla biçimlenen yeniyaþam düzeni kadýnlarýn günlük hayatta sýklýkla gözönünde yer almalarýný saðlamýþtýr. Bu döneme ait elegeçemiþ daha fazla sayýdaki yazýlý belge Atina dýþýndaHellenistik Ýmparatorluðun uzandýðý topraklardakikadýnlarýn yaþamý hakkýnda da önemli bilgilersunmaktadýr. Buna göre özellikle Anadolu´daki Grekkolonisi kökenli büyük merkezlerde kendilerine aitmülkleri olan ve servetlerini kendileri yönetip kamuyayardým eden güçlü kadýnlar dikkat çekicidir. YineAtina´da bu dönemde erkeklerin yanýnda kýzçocuklarýn da eðitim görecekleri okullar açýlmýþtýr.Günýþýðýna çýkarýlmýþ Hellenistik döneme ait yazýtlardaressam, þair, aktris, müzisyen, filozof, astronom vedoktor olan meslek sahibi kadýnlara deðinilmektedir.Fakat Hellenistik dönemde kadýnýn eriþmiþ olduðuetkin gücü temsil eden grup, politik hayata katýlabilmiþve yetkin olan kadýnlardýr ki bunlarýn baþlýcalarýHellenistik imparatorluðun Makedonyalý monarklarýnýneþleridir. Aleksandros´un annesi Olympias ilePtolemaioslar`ýn kraliçesi ünlü VII. Kleopatra döneminen çarpýcý örneklerdir. Peki Klasik dönemden, Atinaörneði aðýrlýklý baþlayarak Hellenistik döneme deðinyazýlý kaynaklardaki ip uçlarý doðrultusundadeðindiðimiz bu kadýnlar hangi mekanlardayaþýyorlardý?Arkaik dönemden itibaren Smyrna örneðinde izlendiðiüzere megaron formunda geliþtirilerek tek mekanlýköþeli yapýlarda birkaç mekan birleþtirilerek ortalarýnagenellikle kare bir avlu eklenmiþtir ve ilerleyentiplerinde bu avlu yanyana dizilmiþ birkaç oda içinuzunca bir antre halini alýr. Bu plana Pastas adýverilmektedir. Pastas plan içinde bu odalarýn dizimibazen deðiþtirilmiþ aralarýndaki sözkonusuhollerin/antrelerin sayýsý çoðalmýþtýr. KýtaYunanistan`da/Attika´da ayný dönemde inþa edilmiþbu tipler Prostas olarak da adlandýrýlmaktadýr. Klasikdönem Grek evleri konusunda bize bilgi verenaçýklayýcý, iyi korunmuþ Klasik dönem örnekleriOlynthos`da günýþýðýna çýkarýlmýþtýr. Birden çokmimari kata sahip Olynthos evlerinde kullanýlmýþgenel tip dikdörtgen bir koridora açýlan ayný sýradayanyana dizilmiþ köþeli odalardan oluþan prostasplandýr. Hellenistik döneme ait en iyi korunmuþörnekler ise Priene´de yer alýr. Çok mekanlý ve çokkatlý Hellenistik dönem evleri Peristil planlý olaraktanýmlanýr. Peristil planlý ev, içinde birçok üstü açýkavlu barýndýran ve içindeki mekanlarýn diziliþinde bellibir düzenin olmadýðý bir komplekstir. Bu planda eveðer iki katlýysa kadýnlarýn yaþadýklarý bölümüngenellikle ikinci kat olduðunu görürüz.Evlerde iç düzenlemesi konusunda ise ünlü Romalýmimar Vitrivius´unda anlattýklarý ve yine antikkaynaklardaki deðinmeler bize ýþýk tutar:Evin kalbinin attýðý ana bölüm kadýnlar ve çocuklarlaev iþlerini yürüten hizmetkarlarýn beraber yaþadýklarýGynaikonitis olarak adlandýrýlan bölümdür. Bu bölümiçinde genellikle Oecus magnus adý verilen yüneðirme ve dokuma yapýlan iþlik, Thalamos veAmphithalamos olarak adlandýrýlan yatak odalarý veExedra olarak bilinen oturma odasýndan oluþur.Ayrýca mutfak, kiler/depo ve çoðunlukla ahýr da bukomplekse dahildir. Bunun yanýnda bazý örneklerdebir banyo kiler ya da deponin da yine gynaikonitisinsýnýrlarý içinde yer aldýðý görülür. Genellikle banyo içinher odaya taþýnabilecek Asamanthos olarakadlandýrýlan küvetler kullanýlmýþtýr. Hellenistik dönemöncesinde ise özellikle ise ev içinde tuvaletlere sýkraslanmaz, çünkü insanlar Amis adý verilen oturaklaryada piþmiþ topraktan ortasý delik ve altý açýktabureler yapmýþlardýr, bunlarý da çoðunluklacaddelere dökerek boþaltmýþlardýr ya da direk açýkarazileri kullanmýþlardýr .Ev kadýnýnýn doðal olarak cinsel özgürlüðündenbahsedilmezken erkekler için durum farklýydý.Erkeklerin ikinci kadýnlarla iliþkileri çoðu kez gözönündeydi ve sýkça raslanýldýðý biçimiyle mekan evinbeyinin bizzat evi bile olabiliyordu ki bu buluþmalargenellikle Sympozium adý verilen sadece erkeklerinkatýldýðý, daha çok eðlenme amaçlý toplantýlarþeklinde düzenleniyordu. Sympoziumlar, diðertoplantýlar ve misafir kabulleri Andron adý verilenbelki günümüze selamlýk olarak çevrilebilecek odadagerçekleþmekteydi. Evin içinde gibi gözüken bufaaliyet aslýnda bir yönüyle dýþýndaydý çünkü buGrek Evibölüm evin kadýn ve çocuklarýna ait ayný yapý içindekigynaikonitisten bir kapýyla ayrýlmýþtý. Hellenistikdönemde peristyl planý içinde Andron bir odaolmaktan çýkarak büyük bir bölüm haline gelmiþtir vegynaikonitisle arasýndaki bölünme bir kapýnýn ötesinegeçerek Mesaulos adý verilen geçit büyüklüðünevarmýþtýr. Yine büyük peristillerdeki andronitis içindeiçki içilen odalar, çalýþma odasý, duvarlarý fresklisalonlar yer almaktaydý. Ayrýca Andronitis´in hemenardýnda yer alan misafirlerin kalmalarý için ayrýlmýþçok sayýda oda ve tuvaletler de mevcuttu. Merkezdeyer alan evlerin paraelinde çiftlik evlerinin pastastipten geliþtirilmiþ olduklarý görülür.Ancak bir bölümüdeðil evin tamamý tahkimatlý küçük bir kalegörünümünde olduðu izlenmektedir. Aslýnda sanýldýðýgibi merkezlerde her aile kendine ait bir evdeyaþamýyordu. Örneðin eldeki yazýlý kaynaklarAttika´da klasik dönemde kiraya verilen evlerolduðunu söylüyorlar ki bu büyük komplekslerdebirden fazla ailenin bir arada yaþamýþ olduðunugösteriyor. Özellikle bu tarzda evler yerleþimmerkezlerinde söz konusudur, çünkü özellikledýþarýdan gelip sonradan yerleþen insanlarýnmerkezde toprak ve gayrimenkul sahibi olmalarý sözkonusu olamamýþtýr.Daha çok Atina kanýtlarýna dayanarak ele aldýðýmýzGrek kadýný, içinde yaþadýðý toplumun sosyal politikgeliþim temposu içinde yüzyýllarca arka plandatutulmuþ ve çoðu kez gözden uzak kendi evindeiçinde kapalý bir hayat sürmüþtür. Fakat bu yönüyleaslýnda yaþadýðý evin baþ yöneticisidir ve aileningünlük ihtiyaçlarýný karþýlayacak tüm üretimlerkadýnýn yaþadýðý mekanýn içine alýnmýþ daha doðrusukadýnýn yaþadýðý mekan buna göre düzenlenmiþtir. Ozaman da çoðu kez þimdi olduðu gibi evin iþlevseldüzeni kurmak adýna kullanýlan eþyalar düzenlenenmekanlar daha çok kadýnlarýn tercihi doðrultusundaþekillendiði görülür.* Yard.Doç.Dr. A.Ü, DTCF - Tarih Bölümü, Eskiçað Tarihi Anabilim Dalý


36371Firuzan Melike SümertaþTarih yazýcýlarý, araþtýrmacýlar, 20. yy’ýn sonçeyreðinden beri, daha öncelerde çok dadeðinmedikleri bir konu olan, “kadýnlarýn tarihi”nitanýnma, tanýmlanma ve yazmaya yoðunlaþtýlar.Bunun getirisi olarak da, hem elde var olan bilindikkaynaklarý, hem de sonradan ortaya çýkan farklýkaynaklarý, yeni bir bakýþ açýsýyla incelemeyebaþladýlar. Daha önceleri kaynak olarakdeðerlendirilmemiþ çeþitli belgeler, örneðinmektuplar ve günlükler de bu kapsamda ele alýndý veirdelendi. Bu yaklaþýmýn uygulandýðý alanlardan birtanesi de Osmanlý Tarihi ve Osmanlý Kadýnlarý oldu.Osmanlý kadýnýný duvarlarýn ardýnda, kilit altýnda,görünmez addeden ve varlýklarýný cinsel kimlikleri iletanýmlamaya çalýþan “þarkiyatçý” bakýþ bir yanabýrakýldý ve kadýnýn kamusal alandaki izlerinimahkeme kayýtlarý, çeþitli görsel ve yazýlýdokümanlar ve mimarlýk gibi baðlamlarda araþtýranyeni çalýþmalar ortaya çýktý. Kadýnýn izlerini kamusalalanda izlemeye baþlayan bu çalýþmalara paralel biranlayýþla, bu yazýda 16 ve 17. yy da Osmanlýda,saray kadýnlarýnýn bir varlýk ve güç gösterisi olarakmimarlýktan nasýl faydalandýklarýnýn ve ortaya çýkanmimarlýk ürünlerinde ne gibi farklýlýklar yaratmýþolabileceklerinin peþine düþeceðiz.2Kadýn ve Güç:Öncelikli olarak, konumuz olan Osmanlý Sarayýkadýnlarý ve onlarýn “güç”le, “varlýk gösterme”yleolan iliþkilerini aydýnlatmak gerek. Tarih yazýmýnýnson zamanlara kadar kadýnlar üzerindeki bakýþaçýsýnýn eleþtiriden uzak, görüneni kabul eden biryaklaþýma sahip olduðundan bahsetmiþtik. Benzeribir yaklaþýmla, cinsiyetlerin ayrýlmasýnýn üzerinekurulan genellemeler dönem kadýnlarýný duvarlar,kapýlar ardýnda kilitli kabul eder (Peirce 1992, 41).Harem kapýlarýndan içeri girmemiþ gözler,hayallerinde canlandýrdýklarý kadýný, cinsel kimliði önplana sürülmüþ, bireysel varlýktan yoksun, varlýðýnýve eril dünya ile iliþkisini cinsel kimliði üzerindentanýmlamaya çalýþýr (Peirce 1992, 41). Oysaki son15- 20 yýlda yazan pek çok yazardan okuduðumuzüzere, Ýslam toplumunda olduðu gibi, haremde deasýl olan cinsel kimlikten ziyade üreme politikalarýdýr(Peirce 1993, 1). Bir kadýnýn sultanla olan iliþkisininsýnýrlarýný, süresini ve þeklini denetleyen bupolitikalarýn karar mekanizmasý, haremin kendihiyerarþisi içinde kurgulanmaktaydý. Bu bilgi,özellikle, haremde kadýnlarýn kazandýðý gücü, sultanüzerindeki cinsel etkilerine baðlamak isteyen bakýþýkýrmasý açýsýndan önemlidir.Osmanlý hanedanýnda, aile sultan kadar önemli idi.Halk arasýnda, saltanat tebaasýnda, sultanhanesindeki bir karýþýklýðýn devlet düzenine deyansýyacaðýna inanýlýrdý (Peirce 1993, 353). Sultanher ne kadar nihai güç ve otorite olarak bilinse deonun da davranýþlarýný kontrol altýnda tutan,tebaanýn genel kanaati ve yazýlmamýþ kurallarbütünü idi. Bu kurallar sultanýn kendisi için olduðukadar ailesi için de geçerli idi. Benzer kurallarbütünü saraydaki kadýnlar için ulema tarafýndankonmuþtu. Kadýnýn sosyal hayattaki varlýk gösterisinireddeden geleneksel görüþü kabullenen ulema, bugörüþü fetvalarýnda dini olmayan yazýlarýnda dabelirtmiþtir. Peirce, ulemanýn yazýlarýyla sýnýrlý kalanbir incelemenin kadýnlarýn varlýk izini araþtýrmakonusunda oldukça dar bir çerçeve sunacaðýnýsavunmakta ve bu durumun araþtýrmacýyý kadýnlarýnsosyal hayattaki varlýk gösterilerinin kural dýþýolduðu ya da hiç olmadýðý gibi yanlýþ sonuçlaravardýrabileceði konusunda uyarmaktadýr (Peirce1993, 269). Ayný zamanda, bu cinsiyet ayrýmýnýnvarlýðý özellikle saray kadýnlarýn “güçsüz” olduklarýanlamýna gelmemelidir (Peirce 1993, 270). Dikkatçekici bir nokta ise, kadýnlar üzerindeki kontrolün,aslýnda Osmanlý idarecileri için bir tür güç gösterisiolmasýdýr. Çünkü bu güç gösterisi aslýnda güçleri vebelirginlikleriyle dikkati çeken saray kadýnlarýüzerinden yürütülmektedir. Kadýnlar, özellikle, birsonraki neslin olasý sultanlarýnýn anneleri olduklarýzaman bu durumun odaðýnda olmuþlardýr.Ýmparatorluðun kuruluþ yýllarýnda, daha çok sultanýneþi olmak sýfatýyla etkili olduklarý söylenenkadýnlarýn, deðiþen hane içi üreme politikalarýnedeniyle, 15. yy dan itibaren güç edinimleri dahaçok annelik sýfatýyla iliþkilendirilmiþtir. Bu dönemdenitibaren kadýnlarýn güç edinimlerinin bir baþka nedeniolarak da, sarayda kadýnlarýn yaþadýðý bölüm olanharemin divan toplantýlarýnýn yapýldýðý kubbealtýnayakýn olmasý ve bu sayede de kadýnlarýn toplantýyýdinleyebilmeleri ve iktidar söylemlerinden haberdarolmalarý gösterilmiþtir. Haremin içinde yer alan altýnyolda yapýlmýþ ve doðrudan kubbealtýna açýlan birpencere sayesinde haremde yaþayan kadýnlarsaltanat yönetimine ait bilgiye kolaylýklaulaþabilmiþlerdir (Necipoðlu 1991, 175).Tabii ki burada asýl altý çizilmesi gereken bir baþkaönemli bilgi, Kanuni Sultan dönemiyle birliktesultanýn hanesiyle, kadýnlarýnýn hanesinin birleþmiþolmasýdýr. Daha önceleri “Eski Saray” adý ile bilinenbugünkü Süleymaniye bölgesinde yer alan saraydayaþayan saltanat kadýnlarý, cariyeler, hasekiler,gözdeler ve diðer çalýþan kadýnlar, Kanunidöneminde, Topkapý sarayýnýn geniþletilen haremdairesine taþýnmýþlardýr. Bu da onlarýn yönetimselbilgiye ulaþmalarýný kolaylaþtýrmýþ olmalýdýr.Kadýnlarýn saltanat yönetimindeki etkilerini arttýranbir baþka etken ise þehzadelerin yönetimselbecerilerini geliþtirmek ve tecrübelendirmek adýnabir sancaða eðitim amaçlý gönderilmesiuygulamasýnýn 16. yy dan itibaren sonlandýrýlmasýolmuþtur. Bu geleneðe göre þehzade sancaða annesiile birlikte gönderilmekteydi. Ancak 16. yy ýnsonlarýna doðru deðiþen siyasi ortamda, þehzadeler,sarayda ve haremde gözetim altýnda yaþamayabaþladýlar. Anneleri tarafýndan eðitildiler ve çokluklaonlarýn etkisi altýnda yetiþtirildiler. Necipoðlu (1991,175) özellikle bu durumun 16 yy dan sonrakadýnlarýn Osmanlý saltanat yönetimi üzerindekietkisini açýklama da çok önemli olduðunu vurguluyor.Bu durum ayrýca, 3. Murat döneminden itibaren(1574-1595), sultanýn annesinin “Valide Sultan”sýfatýyla anýlmasýyla daha da belirginleþti. Bu sýfatlavalide, Saltanatýn yüksek rütbeli yöneticilerinden biri


3839356haline geldi. Ancak, her ne kadar sýfatý, oðlundandolayý tanýmlanmýþ olsa da Valide Sultanýn otoritesisadece oðluna dayanmadý, yönetici sýnýfýn desteðinide gerektirdi (Peirce 1993, 187).Bir güç simgesi ve temsiliyeti olarak mimarlýkBir imparatorluðun gücünü, törenlerden, ritüellerden,ve çeþitli görsel imgelerden ayrý düþünmek olasýdeðildir. Pek çok emperyal güç tarih boyunca buimgelerinden bir çoðundan çok farklý þekillerdefaydalanmýþtýr. Osmanlý Ýmparatorluðu, görselimgeleri kullanmamýþ olmasýyla geçmiþteki pek çokbenzer yönetim güçlerinden ayrýlýr. Osmanlýda,sultanýn portresi paranýn üzerine basýlmaz, sultanýnheykeli ya da resmi yapýlmazdý (Peirce 1993, 187).Saltanat gücünü çoðunlukla törenler ve ritüellerüzerinden sergilerken, kalýcý güç gösterisinin en etkilitemsilcisi olarak mimarlýðý kullanýrdý. Özelliklesultanlarýn artýk divan toplantýlarýný yönetmediði yada ordunun baþýnda savaþa gitmediði dönemlerde(Necipoðlu 1991, 174) mimarlýk sultan ve saltanatýnen önemli ve kalýcý güç göstergesi haline gelmiþti.Bina yaptýrmak üzere vakýf kurulmasý dini birgerekliliðin yaný sýra maddi zenginliðin, sosyalkonumun ve en önemlisi yaptýran kiþininhayýrseverliðinin kamusal alanda bir ilaný ve onayýolarak o kiþinin halkýn gözünde yüceltilmesi anlamýnada gelirdi (Peirce 1993, 198).Bu, Osmanlý saray kadýnlarý tarafýndan da sýklýklakullanýldýðý düþünülen bir yöntemdir. Özellikle Validesultanlar kurduklarý vakýflar aracýlýðýyla fakirlereyardýmda bulunarak tebaa gözündeki konumlarýný1yükseltmiþlerdi.Kadýnlarýn yaptýrdýðý binalar, çoklukla külliyelerolmuþtur. Cami, medrese, hamam, sýbyan mektebi,imaret gibi pek çok birimi barýndýran külliyeler biryandan Osmanlý kent planlamasýnýn ana etmeninioluþtururken (Erzen 1996,19), diðer bir yandan dasosyal altyapýsý eksik bir bölgenin geliþmesi içinyapýlabilecek en etkili yatýrým þekli olmuþtur.Osmanlý kayýtlarýndan, kadýnlarýn yaptýrdýklarý butürden binalarýný özellikle toplumun zorda kalan,yoksul, yetim kadýnlarýna açtýklarýný okuyabiliyoruz(Peirce 1993, 201).Kamusal yardým yapýlarý ve anýtlarý yaptýrmakkadýnlar için varlýk göstermenin ve buradayým4demenin en etkili yollarýndan biriydi. Türk - Moðolgeleneðinden etkilenmiþ Ýslami bir etkinlik olan bueyleme, aslýnda Osmanlý öncesi dönemlerde desýklýkla rastlanmýþtýr (Bates 1978, 245). Osmanlý'danönceki dönemlerde kadýnlarýn sýklýkla türbe yaptýrdýðýgörülürken Osmanlý'da bunun sýklýkla cami olduðugörülür, ancak camiler çeþitli yan binalarla geniþkomplekslere yani Külliyelere dönüþürler. Bunlarýnyaný sýra, Osmanlý'da kadýnlarýn han, çarþý gibi ticariyapýlar da yaptýrdýklarý bilinmektedir. Çok temelolarak bu yapýlarýn, dini yapýlara gelir saðlamasýamacýyla kullanýldýðý söylenebilir.Kadýnlarýn yaptýrdýðý binalar:16 ve 17. yy da Ýstanbul'da, saray kadýnlarýnýn,özellikle Valide sultanlarýn isteði ile yapýlmýþazýmsanmayacak sayýda bina bulunmaktadýr. Budönemde yapýlanlarý daha öncekilerden ayýran, budönemkilerin ölçek ve ihtiþam olarak öncekilerindençok daha büyük ve anýtsal oluþudur.Bates (1978, 245), bu binalarýn çeþitli açýlardanincelenmesinin bize kadýnlarýn o dönemdeki sosyalkonumu ile ilgili bilgi sunacaðýný söylemektedir.Böylesi bir inceleme için kullanýlabilecek somutveriler arasýnda, bu binalarýn yapýldýklarý arazininþehir içindeki konumu, yapýsal mimari ve dekoratifözellikleri sayýlabilir.Bu binalar arasýnda ilk akla gelenlerden bazýlarýAvratpazarý semtindeki Haseki Külliyesi,Sultanahmet'teki Haseki Hamamý, Edirnekapý veÜsküdar'daki Mihrimah sultan külliyeleri, yineÜsküdar'da Nurbanu Sultan tarafýndan yaptýrýlanAtik Valide külliyesi, ve Safiye ve Turhan Sultanlartarafýndan Eminönü'nde yaptýrýlan Yeni ValideCamiidir.Bunlarýn arasýnda Sinan'ýn Ýstanbul'daki ilk binasýolarak bilinen Haseki Külliyesi, Hürrem Sultantarafýndan kadýnlarýn yoðunlukla çalýþtýðý Avratpazarýsemtinde, ve daha çok kadýnlarýn kullanýmýna yönelikolarak yapýlmýþ olmasýyla öne çýkýyor. Bir cami,medrese, imaret, sýbyan mektebi ve hastane denoluþan külliye bölgenin o dönemki önemli yeni sosyalyapýlaþmalarýndan birini oluþturuyor. Yapýldýðý arazinedeniyle ön plana çýkan bir baþka yapý da yineHürrem sultan tarafýndan yine Sinan'a yaptýrýlmýþ,bugünkü Sultanahmet semtinde, divan yolu üzerindeyer alan Haseki Hamamýdýr. Saltanatýn tören yoluolarak kullanýlan divan yolu üzerinde bir binayaptýrmanýn, banisini, divan yolunun temsil ettiði güçve o gücün simgeleriyle özdeþleþtirdiði oldukçaaçýktýr. Yenal(2000, 64), bu bölgede bir binayaptýrmanýn imgesel gücünün, o binanýn sosyaliþlevinin de önüne geçtiðinin altýný çizmektedir.Hamamýn formu ve planý itibariyle de etkileyiciolduðu görülmektedir. Sinan'ýn yapýnýn soðukluk,sýcaklýk gibi çeþitli alt öðelerin plandaki yerlerindeyaptýðý deðiþiklik sonucunda ortaya ilginç bir kütleseluyum çýkmýþtýr.Haseki Hürrem Sultan'ýn, saltanat soyundangelmeyen bir kadýn olarak yaptýrdýðý bu yapýlarýnhem ölçek ve yerleþim hem de iþlev bakýmýndanHürrem'in tebaasý önünde yüceltilmesine katkýdabulunduðu söylenebilir.Hürrem ve Kanuni Sultan Süleyman'ýn kýzý olanMihrimah Sultan adýna Edirnekapý ve Üsküdar dayapýlan külliyeler konunun baþka çarpýcýörneklerindendir. Yine Sinan tarafýndan yapýlankülliyelerden ilki, Üsküdar da Boðaz kýyýsýndadýr.Arazinin boðazla ve gerisindeki tepe arasýndasýkýþmýþ olmasý Sinan'ý külliye planlamasý için farklýçözümlemeler bulmaya yöneltmiþtir. Alýþýla gelindiðigibi bir avlu yerine, Sinan ikincil bir revak tasarlamýþ,bu da yapýnýn en ilgi çekici mekanlarýndan biriolmuþtur. Goodwin (1993, 49), kütlesel yapýsýnedeniyle Üsküdar Mihrimah Sultan camiini þiirsel,zarif ve mantýklý olarak tanýmlamakla birlikte, içmekanýnýn 3 kubbeli plan þemasý nedeniyle doðrudanorta mekana geçiþini hayal kýrýklýðý olarakbetimlemektedir. Külliyenin önemli bir özelliði,Erzen'in de (1996, 19) belirttiði üzere, Osmanlý kentplanlamasýnýn bir parçasý olarak, konumu nedeniyledeniz ticaretine olan katkýsýdýr.Mihrimah sultanýn adýný taþýyan bir diðer külliye deEdirnekapý'da, yine Sinan tarafýndan yapýlmýþtýr. Yapýhem araziye yerleþimi hem de kütlesi ile Kuban(1998, 129) tarafýndan hem Sinan'ýn zekasýnýn enbelirgin simgelerinden biri hem de barok anlayýþýnýnyaratýcý kütlesel bir olgunluðuna 300 yýl önce eriþmiþbir yapý olarak tanýmlanmýþtýr. Bates de (1978, 254),binanýn, Ýstanbul'daki camiler arasýnda en aydýnlýk içmekana sahip olduðunu belirtmektedir. Duvarlarýntaþýyýcýlýklarýnýn azaltýlmasý ile elde edilen fazlapencere yüzeyi yine mimarlýðýn ancak 18 - 19.yylarda geliþtirdiði özeliklerden biridir. (Goodwin 1993,49).Mihrimah sultan adýna yaptýrýlmýþ olan bu ikikülliyenin camileri karþýlaþtýrýldýðýnda ortaya çýkanbelirgin bir nokta ise, Üsküdar'daki caminin ikiminareli olmasýdýr. Ýki minare bilindiði üzere sadecesultan camilerine özgü bir ayrýcalýktý. Üsküdar'dakicaminin çift minareli olmasý, bu camiyi kanuni SultanSüleyman'ýn kýzý Mihrimah adýna yaptýrmýþ olmasýolasýlýðýný akla getirse de, hatýrlanmasý gerekenönemli bir bilgi bu dönemden sonraki Valide Sultancamilerinin de çift minareli olarak yapýlmýþ olmasýdýr.Yine Üsküdar'da, bu kez Sultan 3. Murat'ýn annesiNurbanu Sultan tarafýndan yaptýrýlan Atik ValideKülliyesi içinde yer alan cami yine iki minareliyapýlmýþ, ancak daha geç dönemlerde camiyeyapýlan eklemeler sonucu, Osmanlý mimarlýðýndagörmeye alýþkýn olmadýðýmýz þekilde minarelercaminin iç mekanýna dahil olmuþlardýr. Sinan'ýnmimarisinde alýþkýn olduðumuz gibi, üzerlerinde azsüsleme bulunan cepheler, güzelliklerini oranlarýnahenginden almaktadýr. Cephelerin aksine, camininiçi yoðun süslemelerle, özellikle dönemin meþhurÝznik çinileri ile kaplanmýþtýr.Ýstanbul'da, saray kadýnlarý tarafýndan yaptýrýlanbinalarýn daha geç bir örneðini de, yapýmýna SafiyeSultan döneminde baþlanan ancak, tamamlanmasýTurhan Sultan tarafýndan gerçekleþtirilen EminönüYeni Valide camiidir (1663). Cami yapýsal özellikleribakýmýndan yenilikçi bir bina olmasa da hemenardýndaki tepe ve Haliç arasýna sýkýþmýþ, dar vedoldurma olan arazinin zorluðu göz önünealýndýðýnda, Valide sultanýn bu caminin yapýlmasýnýne kadar çok istemiþ olduðu aþikardýr. Ayrýcabitirildiði dönemde, Osmanlý ekonomisininzayýflamakta ve ödeneklerin kýsýtlanmakta olduðugöz önüne alýnýrsa bu yapýnýn tamamlanmýþ olmasýoldukça baþarýlý bir sonuçtur.


40 41710Faroqhi, (1997, 126), kadýnlarýn evlilik ya da miras yoluyla kendimülkiyetlerine geçen mal varlýðý ile ticaret yapabildiklerindenbahsetmektedir.2Bu yazý, ODTÜ Mimarlýk Fakültesi Mimarlýk Tarihi ProgramýÇerçevesinde, Sn. Lale Özgenel danýþmanlýðýnda yürütülen tezçalýþmasýna temel olan bir araþtýrmanýn ürünüdür.KAYNAKÇABates, U. , 1978, “Women as Patrons of Architecture in Turkey”Women in the Muslim World; Ed: L. Beck and N. Keddie,Cambridge: Harvard University Press, pp: 245-260Kuban D., 1998, Ýstanbul Yazýlarý Ýstanbul: Yapý EndüstrisiMerkezi YayýnlarýNecipoðlu, G. , 1991, Architecture, Ceremonial, and Power: TheTopkapi Palace in the Fifteenth and Sixteenth Centuries, NewYork, N.Y.: Architectural History Foundation; Cambridge, Mass.:MIT Press,Peirce, L.P. , 1992, “Beyond Harem Walls: Ottoman RoyalWomen and the Exercise of Power” in Gendered Domains:Rethinking Public and Private in Women's History Ed: D.O.Hellyand S.M.Reverby, New York, Ithaca, pp:40-5589Doðan, Ý. , 2001, Osmanlý Ailesi: Sosyolojik Bir Yaklaþým, <strong>Ankara</strong>:Yeni Türkiye YayýnlarýPeirce, L.P. , 1993, The Imperial Harem, New York and Oxford:Oxford Univesity PressSonuç yerine:Kýsaca göz attýðýmýz örneklerden ve bu konu üzerineyazan araþtýrmacýlardan okuduðumuz üzere,Osmanlý Saltanatýnýn kadýnlarý dasaltanat erkekleri gibi, varlýklarýný,etkilerini halka ve diðerlerineduyurmak için mimarlýktan etkili birbiçimde yararlanmýþlardýr.Her ne kadar, binalarýn yapýldýklarý yerlerin araziolarak zor parseller olmasý, arazi seçimi konusundaserbest olmadýklarý izlenimini uyandýrsa da,kendilerine ait maddi olanaklarý harcamakonusundaki özgürlükleri bu durumu telafi etmiþ vehatta arazi koþullarýndan dolayý, yapýsal olaraközgün ve etkileyici çözümlere sahip binalar ortayaçýkmýþtýr.Kadýnlar eliyle ortaya konan mimarlýðýn farklýlýkgösterdiði pek çok baþka özellik olmasý olasýdýr.Bunlarýn açýða çýkmasýný bu konuda geliþtirilecekçalýþmalar yönlendirecektir. Bu konu için sadece birgiriþ ve kýsa bir tanýtým olan bu yazýnýn da, benzerþekilde, bu konuda yapýlabilecek tezlerden birtanesine zemin oluþturmasý planlanmaktadýr. 2Firuzan Melike Sümertaþ,ODTÜ Mimarlýk Fakültesi, Mimarlýk Tarihi Programý, YüksekLisans Öðrencisi1Burada özellikle altý çizilmesi gereken þudur ki, Valide Sultanlarbaþta olmak üzere, saray kadýnlarý kendilerine ait servete sahipolabilmiþler ve bunu harcama konusunda da özgür olmuþlardý(Bates 1978, 257). Kendi mal varlýðýný yönetebilme konusu aynýzamanda halktan kadýnlar için de geçerli idi. Doðan (2001, 70) veErzen J. N., 1996, Mimar Sinan Estetik Bir Analiz, <strong>Ankara</strong>: ªevkiVanlý Mimarlýk VakfýFaroqhi, S. , 1997, Ortaçaðdan Yirminci Yüzyýla: Osmanlý Kültürüve Gündelik Yaþam”Ýstanbul: Türkiye Ekonomik ve Toplumsal TarihVakfýGoodwin, G. , 1971, A History of Ottoman Architecture, London:Thames and HudsonGoodwin, G. , 1993, Sinan: Ottoman Architecture and its ValuesToday, London: Saqi BooksGoodwin, G. , 1999, Topkapý Palace: An Illustrated Guide to itsLife and Personalities, London: Saqi BooksGünay, R. 2002, Mimar Sinan ve Eserleri, Ýstanbul: YapýEndüstrisi MerkeziÝstanbul Ansiklopedisi, 1993, Vol: 1-8, Ýstanbul: TürkiyeEkonomik ve Toplumsal Tarih Vakfý Kültür BakanlýðýYenal, E. 2000, Bir Kent: Ýstanbul, 101 Yapý Ýstanbul: Yapý KrediYayýnlarýFOTOÐRAFLAR1. Atik Valide Külliyesi, Üsküdar, içmekan Goodwin, G., 1993,p: 302. Atik Valide Külliyesi, Üsküdar, plan Ýstanbul Ansiklopedisi,1993, Vol: 1, p: 4083. Haseki Hürrem Sultan Külliyesi, görünüþ, Günay, R., 2002,p: 244. Haseki Hürrem Sultan Külliyesi, plan Günay, R., 2002, p: 245. Haseki Hürrem Sultan Hamamý, görünüþ, Günay, R., 2002,p: 1316. Haseki Hürrem Sultan Hamamý, plan Goodwin, G., 1971, p:7. Mihrimah Sultan Külliyesi, Üsküdar, görünüþ, Günay, R.,2002, p: 458. Mihrimah Sultan Külliyesi, Üsküdar, plan Günay, R., 2002,p: 469. Mihrimah Sultan Külliyesi, Edirnekapý, plan Kuban, D.,1998, p: 12710. Yeni Valide Külliyesi, Eminönü, plan Kuban, D., 1998, p:140


4243Nevþin KarabulutBirleþmiþ Milletler (BM) CEDAW Komitesi,geçtiðimiz Ocak ayýnda iki gün Türkiye'de 1995'denbu yana kadýnýn insan haklarýnda ne gibi somutgeliþmeler yaþandýðýný deðerlendirdi. New York'ta,(BM) merkezinde toplanan Komite, Türkiye dahilbeþ ülkenin Sivil Toplum Örgütlerince (STÖ)hazýrlanan Gölge Raporlarý 17 Ocak'ta , Türkiye'ninResmi Ülke Raporu'nu ise 20 Ocak'ta görüþtü. 138STÖ'nün ortak imzasýný taþýyan Gölge Raporuhazýrlayan STÖ temsilcisilerinden biri olarak her ikioturuma da katýldým.Öncelikle söylemeliyim ki, CEDAW Komitesi'ninFransýz üyesi Francoise Gaspard'ýn “Fransýz kadýnhaklarý temsilcileri 1930'da Türkiye'yi örnekgöstererek savunuculuklarýný yaptýlar.” ifadesi ile,Ghana'lý üye Dorcas Ama Ferma Coker Appiah'ýn“ Kültürel deðiþim için zaman gerekecektirsöylemine katýlýyorum, ancak deðiþimi hýzlandýrmakiçin zamana da yardým etmek gerekir.Türkiye'dekiMeclis'e bakacak olursak, kadýn temsil oraný birseçim döneminde yüzde 4,2'den 4,4'e çýkabilmiþ.Çünkü kendi haline býrakýlýrsa, eþit temsilibýrakalým,kritik eþiðe gelmek için bile 230 yýl gibibir zaman gerekecektir.” þeklindeki sözleri beni çokdüþündürdü. Dünyadaki birçok ülkeden önce,Atatürk'ün çaðdaþ bakýþla kadýný var etme düþüncesisayesinde, kadýn haklarý konusunda ilerlemesaðlamýþ olan bizler, bugün çok daha ilerdeolmalýydýk.Hep CEDAW 'dan bahsettim. Peki CEDAW nedir?CEDAW Birleþmiþ Milletlerin insan haklarýna dair 6temel sözleþmesinden biridir ve dünyada “KadýnýnÝnsan Haklarý Sözleþmesi “ olarak dabilinir.Birleþmiþ Milletlerin “ Kadýnlara Karþý HerTürlü Ayrýmcýlýðýn Önlenmesi Sözleþmesi “ ninÝngilizce kýsaltmasýdýr. Sözleþmenin çýkýþ noktasýolan 1. maddede ayrýmcýlýk; “Cinsiyete dayalýolarak kadýnlarýn medeni statülerinebakýlmaksýzýn temel insan haklarýndanyararlanmalarýný engelleyen, kýsýtlayýcý, dýþlayýcýher tür davranýþ,kadýnlara karþý ayrýmcýlýktýr “þeklinde tanýmlanmýþtýr. Sözleþme, kadýn haklarýkonusunda günümüzün en kapsamlý metni olupAvrupa Birliði (AB) ve üye devletler açýsýndan daönemlidir. Çünkü Birliðe üye tüm devletlersözleþmeye taraftýr ve AB'nin “Toplumsal CinsiyetMary Britton ClouseEþitliði“konusundaki tüm çalýþmalarýnda sözleþmeyesürekli atýfta bulunulur. Sözleþmenin etki alanýsadece toplumsal ve kamusal alanla sýnýrlý deðildir,özel alan da kapsam içindedir. Bu da sözleþmeyifarklý kýlan özellikler arasýndadýr. sözleþme, yasaldüzenlemeleri önemser ancak yeterli görmez; çünküyaþama geçmiþ bir eþitlikten bahseder ve eþitliðinyaþama geçirilmesinde taraf olan devletleri sorumlukýlar. Böylece, devlet ayrýmcýlýðýn ortadankaldýrýlmasýnda sadece amaç itibariyle deðil,sonuçlarý itibariyle de sorumlu kýlýnmýþtýr. CEDAWSözleþmesinin diðer insan haklarý sözleþmelerindenfarký; hem ayrýmcýlýk kavramýný geniþletmesi, hem de“kültürel görecelik“ kavramýný kabul etmemesidir.Yani taraf olan devletler her türlü kültürel, dini vegeleneksel ayrýmcýlýðý ortadan kaldýrmaksorumluluðunu taþýmaktadýr.Türkiye sözleþmeyi 1985 yýlýnda imzaladý,1986yýlýnda da sözleþme yürürlüðe girdi. 2000 yýlýndanitibaren imzaya açýlan Ýhtiyari Protokole de 2002yýlýnda taraf oldu. CEDAW'a taraf olan devletler,Ýhtiyari Protokol yolu ile denetlenir. Protokol,sözleþmede bahsedilen haklarýn ihlali durumundakiþisel baþvuru hakký tanýmakta ve CEDAWKomitesine ilgili ülkelerde inceleme hakkývermektedir. Günümüzde sözleþmeye 179 ülketaraftýr ve Türkiye Ýhtiyari Protokolü imzalayan ilk 20ülke arasýndadýr. CEDAW Komitesi ise BirleþmiþMilletler içinde 23 baðýmsýz uzmandan oluþanuluslararasý bir komitedir. Görevi CEDAW'ýonaylayan ülkelerde kadýna yönelik ayrýmcýlýðýönlemek için yapýlan iþleri denetlemektir.CEDAW'ý onaylayan her ülke gibi Türkiye de dörtyýlda bir geliþmeleri ve uygulamalarý içeren bir ülkeraporunu CEDAW Komitesi'ne sunmaklayükümlüdür. Bu “ CEDAW Resmi Raporu” dur. Herülke raporuna paralel bir süreçle STÖ'leri de GölgeRapor(lar)(diðer adýyla alternatif) hazýrlayýpKomite'ye sunmaktadýrlar. STÖ katýlýmý CEDAWsürecinin önemli bir ayaðýdýr. Kadýn örgütlerininhazýrladýðý hükümet raporuna alternatif raporlarlaülkedeki durum daha objektifdeðerlendirilebilmektedir. Bu nedenle BirleþmiþMilletler, denetim sürecinde STÖ gölge raporlarýnaçok önem vermiþ, ilaveten lobi yapma olanaðýtanýmýþtýr. Kasým 2002'den bu yana çalýþmalarýnakatýldýðým CEDAW- Türkiye Sivil Toplum Forumu'nunoluþum ve varlýk nedeni buydu.Bir grup kadýn STÖ, önce Hazýrlýk Komitesi olarak,<strong>Ankara</strong>'da, sonra 18-20 Nisan 2003'de, 81 ilden 138STÖ'nü temsilen 453 kadýn temsilcinin katýldýðý birSivil Forum gerçekleþtirdik. Forum sýrasýnda sekizayrý alanda ( eðitim; saðlýk; kadýna yönelik þiddetve töre cinayetleri; evlilik, aile iliþkileri vegeleneksel roller; karar mekanizmalarý vesiyaset; kanun önünde eþitlik ve yasaldüzenlemeler; medya; ekonomi, çalýþma hayatýve yoksulluk ) atölye çalýþmalarý yaptýk, gölgeraporumuza esas olan bilgileri ilk elden derledik. Buatölyelerin ses kayýtlarýný çözüp kitaplaþtýrdýk veForumdan sonra CEDAW-Türkiye Sivil ToplumForumu Yürütme Kurulu adýný aldýk vehazýrladýðýmýz gölge raporumuza esas bilgilereherkesin ulaþabilmesini saðladýk. HazýrladýðýmýzGölge Raporu, Kasým 2004'de Komite'ye gönderdik,17 Ocak <strong>2005</strong>'te de New York'ta sözlü sunuþyaparak sorularý yanýtladýk. Türkiye'de giderekgüçlenen sivil toplumla devletin, uluslararasýplatformlarda diyalog içinde çalýþmalarýný gerektirenbu süreç, ülkemizde demokratik geleneklerin giderekyerleþmekte olduðunun da bir göstergesidir .Türkiye son yýllarda yapýlan yasal düzenlemelerlekadýnlar lehine kayda deðer ilerlemeler saðladý.Anayasadaki kadýnlar adýna deðiþimlerde siviltoplum örgütlerinin önemli rolü oldu. 2002'deyürürlüðe giren Medeni Kanun, 1 Nisan <strong>2005</strong>'deyürürlüðe girecek olan Ceza Kanunu bununörnekleri. Ancak ülkemizde halen 5 kadýndan biriokuma yazma bilmemektedir. Kadýnlarýniþgücüne katýlým oraný % 23.6 'dýr. Bu aradaülkemizde mimarlarýn % 31'i kadýndýr. Mesleðimizdede henüz 1/3'lük kritik eþiðe tam ulaþabilmiþdeðiliz. Siyasette kadýn temsili bakýmýndan 119 ülkearasýnda 103. cü sýradayýz. Zorla evlilikler çokyaygýndýr ve evli kadýnlarýn % 97'si hayatlarý boyuncaen az bir kere þiddete maruz kalmaktadýr. TürkiyeOECD ülkeleri arasýnda bebek ölümlerinde halabirinci sýradadýr.Bütün bunlarýn geneline baktýðýmýzda bugün,CEDAW Sözleþmesi'nin tam olarak hayatageçirilmesi ve kadýnýn insan haklarý için; kadýnakarþý ayrýmcýlýðýn ortadan kaldýrýldýðý bir Türkiyeiçin,daha yapacak çok iþ var.CEDAW Sivil Toplum Forumu 2003


4437 45o gece balodaBernardTSCHUMI:ArtýkmarkalaþanArata ISOZAKI:Etrafa sürekliolarakgülücüklerGeçen seneolduðu gibimimarlýðýn jetsosyetesindensimalar da biziyalnýzbýrakmadýlar.Haber uðrunakimi zamanJean NOUVEL:Gece boyuncayalnýz takýlaraketrafa delicibakýþlarCharlesJENCKS:Balo'yu neredenhaber aldýðýsorusunuPeterEISENMAN:Balomuzunmüdavimlerindenolmaya aday18 ÞUBAT <strong>2005</strong> ANKARA PALASmimarlar balosuna mimari hava katan masa ortasý fasadlarý ilerleyen zaman içinde balo kral ve kraliçelerini taçlandýrdýlar1948’den bu yana her baloya eþlik edenbalo gazetesi, bu balonun da gündemindeydi.balonun sunucularý gece boyunca görev baþýndaydý.dansve müzik amatör ve profesyonel kategorilerde müzisyenlerle gece boyu sürdü...iyi ki doðdunmimarlar derneði 1927piyango talihlileri...ve en talihli faruk...gecenin sonuna doðru davetliler müzik sorununa el koydu


46 47UIA nedir..?Yenir mi, içilir mi..?“Chapter” BEÞAhmet Sönmez, mimarYine zaman geçti... Yine yazmak gerekiyor...!Bugün baktým da <strong>Ankara</strong> Þube Bülteni'nin 2004/ 21, 22,23 ve 25 numaralý sayýlarýnda dört adet “chapter”yayýmlanmýþ... Bugüne kadar Katowice, Kahire, Brighton,Montreal, Chicago kongrelerinde yaþadýðýmýz güzelliklerve rezillikler anlatýlmýþ, bizi o günlere getiren SofiaInterarch kongrelerinden sözedilmiþ... Budapeþte'yeatýfta bulunulmuþ... Filan....Son yazýyý;“.... Getirin lan UYYA'yý, Ýstanbul'da þeyettirelim...! Bugünolmazsa yarýn...!”diye bitirmiþiz.****************Uzun lafýn kýsasý, Chicago'da umduðumuzu bulamadýk,ama yine çok iyi bir tanýtým yaparak Ýstanbul'un adaylýkkonusundaki iddiasýný canlý tutmayý baþardýðýmýzsöylenebilir. Bence en önemli üç kazancýmýz:Ýstanbul'un çok ciddi ve israrlý bir aday olduðunuherkese kabul ettirmiþ olmamýz, Ýstanbul'un yeterliimkanlara sahip olduðunu dünyaya nihayetanlatabilmemiz ve Türkiye'deki mimarlýk okullarýndanbirer öðrenciyi, yarý masraflarýný Oda tarafýndankarþýlayarak Chicago'ya götürebilmiþ olmamýzdýr.(Sözkonusu öðrenciler, bugün yetiþmiþ birermeslekadamý durumundalar ve bulunduklarý bölgelerdeÞube ve Temsilcilik faaliyetlerine aktif olarakkatýlýyorlar... Geçen gün <strong>Ankara</strong>'da <strong>Mimarlar</strong> Odasý'nýn50.Yýlý münasebetiyle eski genel baþkanlara birer“Plaket Tuðlasý” verilirken iki eski genel baþkan olarakSalih Zeki Beijing ile uzun uzun konuþma fýrsatýnýbulmuþtuk... Her ikimizin de Chicago'ya mimarlýköðrencilerini götürme programýmýzdan dolayý mutlulukduyduðumuzu bir kez daha karþýlýklý teyid ettik.) (...Ýyiettik.)Chicago kongresinde, 1999 kongresini Çin kazandý.(Hatýrladýðým kadarý ile Çin delegasyon baþkaný abaaltýndan sopa göstererek çok nazik ve çok diplomatikbir dille “..Yeter LAN..! Kaç seneden beri bizi abidikgubidik diyerek oyalýyorsunuz. Ya þimdi Çin'i seçersinizya da bundan sonra biz UYYA'da yokuz. Alýn kongrenizicebinize sokun... Yetti BeeeEEee...!” þeklindeözetlenebilecek çok bilimsel bir konuþma yapmýþtý.Baþta Beijing ve Shangai gibi büyük merkezler olmaküzere “Komünist” Çin'de olaganüstü altyapý ve üstyapýyatýrýmlarý yapmakta olan “Kapitalist” batýlý inþaatþirketlerinin menfaatleri ile kendi genel meslekimenfaatlerinin her nasýlsa paralel olduðunu zor yoldankeþfeden batýlý delegeler “titreyerek” kendilerinedönmüþ ve oylarý ile 1999 kongresini, Çinlimeslektaþlarýmýza kazandýrmýþlardý.)*************Sonra 3 yýl daha geçti ve geldi Barselona kongresi...<strong>Mimarlar</strong> Odasý'ndaki bitmez tükenmez iktidarçekiþmeleri ve her yeni gelen merkez yönetiminin, birönceki dönem komite ve komisyon üyelerini kendineyakýn isimlerle yenileme alýþkanlýðý sonucundabendeniz Uluslararasý Ýliþkiler Komitesi'nden þutlanmýþdurumdaydým. Bedava yurtdýþý seyahat bileti edinmekveya yurtdýþýnda yetkili yönetici pozuna girip havaatmak gibi bir alýþkanlýðým olmadýðý için durumugüleryüzle karþýladým. Barselona kongresine katýlmaküzere kendi imkanlarýmla uçak biletimi aldým,meþhuuuuur LaRambla'da bir otelde yer ayýrttým veOda'nýn yeni yöneticilerine “..ben nasýl olsa gidiyorum,yapýlacak bir hammaliye varsa bana haber verin,yardýmcý olayým” diye yazýlý-sözlü haber gönderdim.Aradan uzun bir zaman geçmesine raðmen hiçbir bilgigelmemesi üzerine Oda yönetimine sýký bir YUHçektim, “küstüm” ve Ýspanya biletimi iptal ettirdim.Barselona'da neler olup bittiðini gidenlere soracaksýnýz.Benim bilgim yok. (...Ne yapalým, “her devrinadamý/the man for all seasons” olmayýbeceremiyorum. Beceren haným ve beymeslektaþlarýma baþarýlar dilerim...)*************Derken yine yýllar geçti, Oda yönetimi yeniden deðiþti.(Aslýnda bütün bunlar, 30 bin üyesi olan bir kuruluþunTürkiye ölçeðinde 200 kadar aktif kiþi eliyleyönetilmesinin traji-komik bir sonucu... Birbirini çokyakýndan tanýyan bu 200 kiþinin kendi aralarýndaki itiþkakýþlarýnasözde “ideolojik” kýlýflarý uygun görmesi deayrý bir mizah konusu... Ama konuyu yine UYYA'yagetirelim ve bir çay daha içelim.) (Getirin LÖ biranason çayý daha...)Çin'e gitmeden önce çok yoðun bir çalýþma dönemiyaþandý. UIA kongresine aday olabilmek için gerekenavans niteliðindeki paralar, Oda bütçesine göre çokbüyüktü. Bu nedenle mutlaka devlet desteði ve ayýptýrsöylemesi “sponsor”lar gerekiyordu. O günlerdeOktay'ýn olaðanüstü bir çabayla kaynak yaratmayaçalýþtýðýný net olarak hatýrlýyorum. Ben ve benim gibiUIA nezdinde “eski tüfek” durumunda olanlara dayaklaþýk 25 yýldan beri sürdürülmekte olan ÝstanbulKongresi'ne adaylýk maceramýzýn diðer üye ülkelereanlatýlmasý görevi kalmýþtý. Tanýtým filminin hazýrlanmasýolaðan prosedür gereði yine bana kaldý. Bu filmüzerinde aylarca uðraþtýðýmý ve Türkiye'nin uluslararasýalanda tanýtýmýný öngören çeþitli profesyonel filmlerdenyararlandýðýmý hatýrlýyorum. Sonuç olarak önceÝstanbul'u, sonra Ýstanbul'daki kongre olanaklarýnýanlatan iki bölümlü bir film çýktý ortaya. Bölümlerarasýnda ZORT diye <strong>Mimarlar</strong> Odasý logosu, UIAlogosu, mimarlarýn anlayacaðý dilde çeþitli diðerayrýntýlar çýkýyordu... Böylece “WAY BE... Türkiye<strong>Mimarlar</strong> Odasý amma da tanýtým filmi yaptýrmýþ”dedirtmeyi umuyorduk. Kafamda kurduðum senaryoyagöre önce kýsa bir açýþ konuþmasý yapýlacak ve çokdiplomatik bir ifade ile “..Yeter lan.. Yetti artýk kafamýzýbozmayýn, Kahire'den beri sizi Ýstanbul'a çaðýrýyoruz,hep saða-sola gidiyorsunuz. Bu kez Ýstanbul'a gelin,hayatýnýzý yaþayýn... Üstelik Ýstanbul, sizin ömrünüzdegöremeyeceðiniz kadar çok ve çeþitli mimarlýkeserlerinin birarada yanyana olduðu bir ortamdýr..” gibimesajlar verilecek... Sonra tanýtým filmi gösterilecek...Film bitince de çok “vurucu-öldürücü”, çok dokunaklýüç-beþ söz söylenip OY istenecekti. Filmin son montajýiçin Ýstanbul'da film stüdyosunda uzun zamangeçirdiðimi þimdi gülerek hatýrlýyorum. (sýcaktanperiþan olup, soðuk birþeyler içmek amacýyla mahallebakkalýný ararken daha periþan olduðumu dahatýrlýyorum.)Filmi bitirmiþ olarak <strong>Ankara</strong>'ya döndüðümde, Oda'dayürütülen hazýrlýklar son aþamasýna gelmiþti.“Sponsor” firmalar üçbinyediyüzelli çeþit afiþ, broþür,CD, kitap, hediyelik eþya, video filmi... gibi malzemeyizamanýnda hazýr etmek için koþuþturuyordu.... Devletmakamlarýndan alýnan destek yazýlarý, Oda'nýnhazýrladýðý diðer evrak... filan... Artýk son noktasýnagelmiþti.Günlerden birgün, genel sekreter kardeþimizlearamýzda çok deðerli ve çok bilimsel bir tartýþma oldu:“...Ahmet abi, diyordu sevgili meslektaþým genelsekreter... Biz Beijing'de senin hazýrladýðýn filmi deðil“Megaron” filmini göstermeye karar verdik..”O dönemde “koruma” amaçlý bir çalýþma ekseniniizleyen Oda yönetiminin, Anadolu uygarlýklarýný veadýna “konut” denen þeyin tarih içindeki geliþimini elealan uzunca bir tanýtým filmi hazýrlattýðýný böyleceöðrenmiþ oldum... “Getirin bu filmi izleyelim, neymiþgörelim” dedim. Film getirildi, video'ya kondu, izledik...Film bittiðinde genel sekreter kardeþimiz huþu içindebuðulanmýþ gözleri ile “ne kadar güzel bir film, deðilmi..?” diye bana sordu. Film gerçekten güzeldi ama“çerçeveye uymuyordu”...! Hayatýnda UIA kongresiizlememiþ, aday ülkelerin oy toplamak için ne gibidümen-dübara peþinde olduklarýný bilmeyen, oytoplamak için UIA ulusal kesimlerinin aday ülkelerdenne gibi “kýyak” teklifler beklediðinden habersiz bir grupyönetici kardeþimiz, “Megaron” isimli bu filmi çokbeðenmiþ olmalýlar ki, Beijing Kongresi sýrasýnda bufilmin tanýtým filmi olarak kullanýlmasýný “uygun”görmüþlerdi. Ne de olsa onlar “seçilmiþ” Oda yönetimiidi ve dedikleri dedik, çaldýklarý düdük olmalýydý. Çoksakin bir ortamda baþlayan tartýþmamýz, benim 1990Montreal kongresini genel sekreter arkadaþýmýzahatýrlatmamla devam etti:“..Bak” dedim... “1990 yýlýnda da Çinli bir profesör, ÇinSeddi'nden baþlayan ve geleneksel Çin yapýlarýndakisaçak detaylarýna kadar uzanan bir slayt gösterisiyaparak, birinci sýnýf 'eðitici-belgesel' bir konferansvermiþti. Diðer aday ülkelerin tanýtým filmleriizleyenlerde merak ve coþku yaratýrken, Çinliprofesörün bilimsel konferansý sýrasýnda bütündelegeler ben dahil UYUMUÞTU...! Sonuçta kongreyiBarselona kazandý, Çinliler de kolsaati aldý..”Tartýþma uzama eðilimi gösterince iki þey oldu; Birincisiben “...bu film tanýtým için gösterilirse kongreyikazanmayý unutun” deyip kapýya doðru yürüdüm.Ýkincisi, toplantýya katýlan üçüncü meslektaþýmýz... (thelady for all seasons..) “ama Ahmet sen ne biçimkonuþuyorsun, muhatap olduðun kiþi genel merkezeseçilmiþ genel sekreter.” Diyerek beni terbiyeye davetetmiþ oldu. Böylece sayýn genel sekreterin gözündekendisi “cici” bendeniz de “kaka” olmuþ olduk. Bensinirlendim ve defolup gittim... (Ama sonuç olarak akýlfikirve saðduyu galip geldi, Beijing'de Megaron filmideðil, diðer film gösterildi ve beðeni topladý.)(Ne hoþ deðil mi...? Benzer bir tartýþmayý Beijing'deTürkiye'nin tanýtým sýrasý yaklaþýrken de yaþadýk.AMAaaAAaaaa... Beijing'de yaþananlar ve tanýtýmhikayeleri Chapter 6.da yazýlacak. )Beijing uçaðýnda kimler uyurken horladý..?!Havalimanýndan otele giderken kim korkup geridönmek istedi..? Çin yemeklerinden korkan delegelerpide benzeri hamuriþi yapan Ýtalyan lokantasýný nasýlbuldu..? Türkiye <strong>Mimarlar</strong> Odasý delegasyonunun,Ýngilizce, Fransýzca, Ýspanyolca, Ýtalyanca, Almanca,Portekizce, Çince ve Rusça dýþýnda kalan bazý dünyadillerini bülbül gibi konuþan bazý üyeleri, Beijingsokaklarýnda nasýl yollarýný kaybetti..?! Oteldeyürütülen son hazýrlýklar sýrasýnda katil olmatehlikesiyle karþýlaþan iki delege hangileriydi..? Taksiþoförüne Çince yazýlý olduðunu sandýðý adresi gösterenbir deðerli delegemiz, 12 saat kadar nasýl kayboldu(adresi Çince karakterlere benzeterek ben yazdýmitiraf ediyorum hakim bey...) Ýtalyan ve Japonrakiplerimizi nasýl kündeye getirdik..?****************Bu “Chapter”i Çince dilinde çok güzel, çok akýcýkullandýðým bir Çince kelimeyle bitiriyorum: “ JjingkPiaayooOO..” (devamlý içtiðimiz ucuz biranýn markasýoluyor..)


48 49BaþlýksýzÝhsan DuyguluSayýlarý alt alta koyup toplarsak, 21. yüzyýlda eviniyanlýþ coðrafyada yaptýðý için öldürülen insanlarýnsayýsý, doðal afet sonucu açý çeken veyayitirilenlerden daha fazla olduðunu anlarýz.Neresinin ne zaman Sodom olacaðýný kim bilebilir.Gelenlerin tanrý olduðuna inanan Tainokýzýlderilerinin Kristof Kolomb vearkadaþlarýnca köpeklere yem olarak verilmeleriBrünn kentinin zengin ailelerinden Löw-Beer veTugendhat'larin çocuklarý Grete ve Fritzevlendiklerinde , kýz tarafý yeni çifte evlilik hediyesiolarak, seçkin Schwarzfeld semtinde, bir arsa verir.Vakit kaybetmeden, 1928 yýlýnda, Ludwig Mies(van der Rohe) planlama ile görevlendirilir. Mies,içmimar Lilly Reich ile birlikte bu binanýn önemliöðesi olan, iç mekan ve mobilyalarýný da tasarlar.2Tugendhat'lar iki yýl sonra taþýndýklarýnda, 1250mkullaným alaný olan kalelerinde ancak 8 yýl güveniçinde oturabilirler. Tekstil fabrikalarýný, evleriniolduðu yerde býrakýp, taþýnabilir zenginlikleri ileönce Ýsviçre'ye sonra Venesuela'ya göç ederler.24. Auðustos 1572 gecesi yataklarýnda KatolikFransýzlarýn kýlýçlarý ile doðranan Hugenot'lar evlerinive yatýrýmlarýný yanlýþ yerde yaptýklarýný sonnefeslerinde düþündüler mi?5 eylül 1955 akþamý Beyoðlu'ndaki dükkanýnýnkepenklerini indirenler ertesi gün olacaklarý biliyorlarmýydý?Önümüzde duran tehlikenin korkusu Camillo Sitte(1843-1903) tarafýndan konu edilen agorafobinin1nedenleri ile karýþtýrýlmamalý. Yüzleþeceðimizsorunlarýn üstesinden Jane Jacobs'un "passivesurveillance" ve "unconscious social control" öneriler2ile de gelemeyiz.Sayýlarý alt alta koyup toplarsak, 21. yüzyýlda eviniyanlýþ coðrafyada yaptýðý için öldürülen insanlarýnsayýsý , doðal afet sonucu açý çeken veyayitirilenlerden daha fazla olduðunu anlarýz. Neresininne zaman Sodom olacaðýný kim bilebilir. Vezuv nezaman patlar, fay hattý nereden kýrýlýr bilebilirler amavillasýnýn zeminine mozaik bezemeler sipariþ edenyaþlý zengin Kartajalý ne zaman Romalýlarca yokedileceðini bilmiyordu. Aeneas babasý Çanakkale kralýAnchsesi sýrtýnda taþýyarak saraylarýný geridebýrakarak kendi dilini konuþan, kendinin de inandýðýtanrýlara inanlardan kaçmadý mý?Hiçbir duvar yanlýþ yerde olmanýn tehlikelerine karþýkoruyabilecek kadar yüksek ve saðlam deðil.Ýmparatorluðu kuzeydeki vahþi kavimlerdenkorumasý için yapýlan Limes, Roma'yý yýkýlmaktankoruyamadý . Çini istila edenler duvarý aþarakgelmediler, Hindistan Himalayalar'dan inenlertarafýndan sömürgeleþtirilmedi. Kapýsýnda güvenlikgörevlileri, etrafý dikenli tel ile çevrilmiþ “gatedcommunity” sitelerinde ne kadara kadar güvendeolabilirsiniz.Kentsel geleceðin varsayýmlarýný ararken, Platon'unMenon diyalogundaki çaresizliði yaþarýz: onuaramamýz mümkün deðil, aradýðýmýzý ya dahaönceden bildiðimiz için aramamýza gerek yok, yada3bilmediðimiz için zaten aramamýza olanak yok.O halde olmadýklarýn olmasýný beklerken, geleceksöylemleri için ancak bildiklerimizi tekrarlaya biliriz.deneyimlerimize dayanarak diyebilinirki: insan birvatandan çok bir eve gereksinim duyar. Spielberg'infilmine ilham olmuþ Ýran doðumlu “Sir Alfred” halenvatansýz, ancak Paris'teki havaalanýnýn beklemesalonundaki bir koltuk 16 yýldýr onun evi,Afrika'dan bir okyanus kadar uzaktaki Tom amcanýnkulübesi*, sokak çocuðunun köprü altý. Ausschwitz'intutsaklarý, Krupp fabrikalarýnda çalýþtýklarý gününakþamý, evleri olan toplama kamplarýna geridönenler.Karayipler'deBirkenau'daEVLERÝNDE DÝNLENENLER:Bosna'daBartholomeus gecesi, Ressam F. DuboisO halde hantal, yerinden oynamayan, pahalý,kaçarken beraberimizde götürülemeyen,býraktýðýmýzda içinde tanýmadýðýmýz baþkalarýnýnoturacaðý evler yapmaktan vazgeçelim. Göçebeliðegeri dönüp, en azýndan ölümcül sonuçlu yerbaðýmlýlýðýndan kurtulmalý, tehlikeyi duyumsadýðýmýzan kaçmalýyýz, sýrtýmýzda çadýrýmýzý taþýyarak,arkamýzdan tekerlekli evimizi çekerek.Sir Alfred evinin salonundaSir Alfred Paris Havaalanýndaki evinin çalýþma odasýndaTugendhat villasý, iç mekan.Tugendhat villasý, Brünn-Brno1bak:Camillo SITTE, City Planning According to ArtisticPrenciples: Londra 19652bak: Jane JACOBS,The Death and Life of Great AmericanCities: Londra 1961.3Platon: Menôn Dialog (m.ö.~390)* “Tom amcanýn kulübesi” Harriet Beecer-Stowe 'un birromaný, 1852


40 5051Levent Þentürk?Fanzin, içe kapanýk da olsa bir yayýndýr;fanzinleri peþpeþe dizdikçe ilkeler de iyikötüoluþur. Yaklaþýk beþ yýldýr doxa'nýn inatçýbir uzantýsý olarak bu fanzin musibetiniyaydýðýmdan, 200.'süne yaklaþýrken birmuhasebeye giriþmeye karar verdim. OsmangaziÜniversitesi'nin Mimarlýk Bölümü'nün ülkemizdekimimarlýk okullarý arasýndaki ayrýksýlýðý artýk biliniyor.Fanzinler biraz da bu ortamda soluk alabiliyor baþkayerde herhalde ya var olamaz ya da tümüyle baþka birbiçimde var olurlardý.Bu muhasebeye giriþmek için iki þey yaptým. Ýlki, oldukçadaðýnýk olan 'Fanzinlopedi'yi bir çetele ile ve soðukkanlý birbiçimde tasnif etmekti. Ýlk yüz sayýyý bir klasörde, yüzdensonrakileri bir diðerinde toplayýp sýnýflamaya giriþtiðimde,içgüdüsel þekilde ürettiðim þeyi daha somut bir biçimdegördüm. Bu beni rahatsýz etti ve aslýnda kendimi gafilavlama þansýný verdiði için sevindirdi de. Fanzin yapankiþinin kendini çelmelemesi kadar elzem bir þey dahayoktur.Ýkincisi, fanzinlere maruz kalanlarýn genel kanýlarýnýn birdökümünü elde etmek üzere yaklaþýk doksan kiþi arasýndadüzenlediðim bir anket ki bu söz konus tuhaf fotokopiyayýnýn okurunu da gafil avlamak demek oluyor. Buanketten 'olaðan' sonuçlar çýktý. Sözgelimi mimarlýköðrencileri fanzini anlamlý buluyor, olumluyorlar. Genelgörünümü onlara göre fena deðil ama baþka beklentileri devar. Konularý deðiþik bulmakla beraber, fazla kuramsalolduðunu düþünüyorlar. Yarýsý doxa'yý fanzine yeðliyor, buda baþka bir beklentiye iþaret ediyor; doxa'nýn yenidenyayýnlanmasý yönündeki gizli bir beklentiye.Diðer yarýsý, baþka türden yayýnlarýn dasusuzluðunu çekiyor. Büyük bölümüfanzini bir iliþki biçimi olarakiçselleþtiriyor. Yine de çoðuakýlcýlýkla kaçýksýlýk arasýnda birdenge kurulduðunu sezinliyor.Düþüncelerini kolayca dýþavurabildiðini iddia edençoðunluðun yanýnda,tersini düþünen bir baþkaçoðunluk mevcut. Yinefanzin anketinekatýlanlarýn çoðu,fanzinin mimarlýðýnzorunlu birbileþeniolmadýðýnýkavramýþdurumda.BüyükçoðunlukFanzin biçimselbir kýsýt olmaksýzýn,akýlcý bir kaçýksýlýkla,çýkarsýz bir naiflikve boþ umutlararasýndaki gelgitle,bir anti medyaüretiminin samimiyetive vasatlýðý arasýndasýkýþýp kalarak yapýlýr.Tüm bunlar savrukluðun, süreksizleþtirici aylaklýðýn,okunaksýz bir kendiliðindenliðin gerekçelendirilmesielbette deðildir.fanzinleritüketmekteçok istekligörünmemekle beraber,ücretsiz olmasýndan hoþnut.Fanzinlerin sýkça verilmesi,iliþkinin kurulmasýnda önemli birbelirleyici olarak görünüyor; yani çaba tekyönlü bile görünse, öyle deðil. Fanzinleri alýpsaklayanlarla hýzla tüketenler arasýnda bir eþitlik gözeçarpýyor. Fanzinlerin 'iyileþtirilmesi' sorununu kendicephelerinden katýlým yoluyla ele alanlarla bana havale edenlerarasýnda da bir eþitlik var. Fanzinlerin sürekliliði ile ilgili olarakgözler daha çok geleceðe çevrilmiþ durumda. Bu beklenti deðiþimve katýlým talebiyle yüklü.Bu sýraladýðým sonuçlar, istatistiksel ve düz bir okumadan çýkansonuçlardý. Ankete katýlanlarýn ancak üçte birinin ÖSYM formatýnýndýþýna çýkarak en az bir soruda birden fazla seçeneði iþaretlemiþ.Verilen seçeneklerle yetinmeyip kendi þerhini koyanlar onda biroranýnda kalýyor. O azýnlýðýn en azýndan açýk sözlü olduðusöylenebilir. Fanzini mazohist bir zevk; zahmetli, gereksiz, sinirbozucu ve acayip bir nesne olarak niteleyen bu azýnlýk, mimarlýðýhâlâ anlamaya çalýþýyor, bu da güzel haber doðrusu. Fanzinleri hemtümüyle okuyan, hem de yetmez gibi büyük ölçüde elinde tutan hiçolmazsa bir kiþinin mevcudiyeti bu anketle belgelenmiþ oldu! Bu dabir avuntudur! Azýnlýk, haklý olarak þu veya bu nedenle þikayetçi:Yazýlar küçük, niye renkli deðil, niye bu kadar çok fanzin var, niyedaha fazla fanzin yok, gibi. Ama önceki sayýlarý ne yaptýklarýnýnsorgulanmasý hoþlarýna gitmiyor.Fanzinleri haftada üç gün, gün aþýrý (Pazartesi, Çarþamba, Cuma)daðýtýlacak biçimde kurdum son birkaç aydýr. Dönem boyunca100'er kopya daðýtýldý aþaðý yukarý. Geçtiðimiz yýl bu yoðunluktaüretmemiþtim. Büyük ihtimalle kararsýzdým. Dönem boyu elli fanzin,verme sözümü tutmuþ olmam, görüþ bildiren azýnlýðýn takdirinitoplamýþ gibi görünüyor.Yine de, eninde sonunda yarý ciddi bir faaliyetle ilgili olarakhazýrlanmýþ yarý ciddi bir anketti bu. Çarpýcý ya da eðlendiriciolan þey, her kâðýtta iþaretlenen þýklarýn toplamýndan çýkançeliþkiler. Ankete katýlanlarýn fanzinlerle didiþtiðini, kutupsalhislerle dolduðu açýkça görülebiliyor kimi zaman. Zaten fanzinyapan baþka ne ister?2000 yýlýnýn sonlarýnda okulda asistan olduðumda yaptýðým ilkiþ, odamýn kapýsýna koskoca bir doxa logosu yapýþtýrmak oldu.Fanzinler ve doxa aþaðý yukarý doxa ile eþzamanlý ortaya çýktý.Derginin kimi ürünleri adým adým fanzinleþti. Dört yýlý aþkýnsürede büyüklük, tasarým ve hacim deðiþimleri ile yirmi ikiayrý ismi oldu fanzinlerin. Her yýl yeni isimler eklenerek devametti:2000'de Doxa;2001'de Paradoxa Koleji, Karakalp Ýlim Ýrfan Fanzinleri, DoxaKarakalp, Ünlü, Cogitorium, Humania, Sanat Güneþi;2002'de Arch-po;2003'de A Teta, Solak Þair;2004'de Fd, Portakallý Ördek, Lilliput Fanzin Þirketi, Lili, F,Issýz Ada, L'elegan, Doxacity, Saylangoz Fanzin, SütunluFanzinler.Ýlk fanzinler, A3'ün ikiye katlandýðý dört sayfalýk basitformalardý. Hýzla ölçü A4'e, sonra A5'e döndü. Sekiz ve onaltýsayfalýk formalar ortaya çýkmaya baþladý. Fanzinler A6 veA7'ye doðru giderek küçüldüler. Dikey formalar yerini yataykullanýma býraktý. Yalnýzca son elli sayýda zýmba vardý,katlanan fanzinleri ya evire çevire okumaya razý olmak ya dakat yerlerinden keserek formayý açmak gerekiyordu. Kýsacasý,ucuca eklenen diziler oluþturmak, boþ kalan yerlere kimi tuhafilüstrasyonlar yapmak, dizilerin kapaklarýný ayný yapmak, elleçizilmiþ birkaç tanesi dýþýnda metne artan biçimde yervermek, sayfa numarasý ve tarih/numara gibi ya daad/mahlas gibi künye bilgilerini eklemeyi ihmal etmemekdýþýnda yaratýcý bir ürün ortaya koymaya hevesim de olmadý,zamaným da.Ýlk yirmi sayýda kapak için ayrý bir sayfa ayýrmakla ayýrmamakarasýnda kararsýz kaldýðým görülüyor. 20-40 arasýnda bukararsýzlýk ihmalle sonuçlanýyor ve bolca metin görünüyor.Kýrkýncý sayýdan sonra da istikrarlý bir þekilde her fanzinintasarlanmýþ bir kapaðý oluþuyor ve fanzin bugüne kadar bukapaklarla geliyor.Fanzinlerin içeriðini hemen hep yayýnlanmýþ ya dayayýnlanmak üzere olan iþler oluþturdu. Bir dergi içinhazýrladýðým makale, deneme, þiir, öykü, çeviri türü iþleri hiçdeðiþtirmeden fanzin biçiminde yeniden üretmekle yetindimçoðunlukla. Yazýlarýmý dergiler ve kitaplar denizine yollarken,fanzinler fotokopinin hýzýyla ortaya çýktý. Bu da elbette birbaþka kaybolma ve görünmezleþme biçimi, tersi yapýlmayaçalýþýlsa da. Çünkü ortaklaþa olan herþey kanýksanýr,kanýksandýkça da gizemini yitirir. Ýlginin, dikkatin daðýlmasýengellenemez. Tazelik duygusunu ayakta tutmak olanaksýzdýrherþey eskitilir çöpü boylar. Buna raðmen fanzin bir omuzsilkmedir. Salyangozun ilerleyiþine benzer. Salyangozun nasýlyürüdüðünü kimse bilmez, yalnýzca arkasýnda býraktýðý izdenve kabuðundan tanýnýr bu canlý; fanzinin durumu birazsalyangoza benzer.Kimi sayýlarý, gizliden gizliye, bir eþik olarak görmüþtüm.Mesela yirminci sayýyý. Bu, Vertigo'ydu. Fanzinlopedi'ninadý saný yoktu ortada, hacmen bir patlama yaþanmasýnadaha yýllar vardý. Kýrkýncý sayý, “Eskiþehir Avrupa KentiOluyor” metniydi. Ellinci sayý, Uður Tanyeli'nin davetliolarak yaptýðý konuþmanýn bant çözümüydü. Altmýþýncýsayý bir pes etme belirtisiydi ve kendi kendimesorduðum “Fanzin Gerekli Midir?” sorusuna verdiðimöfkeli bir yanýttý. Bu iyi geldi, daha doðrusu iyi gelmiþolmalý ki, Oulipo, Yerdeðiþtirmeler, Et Caetera dizileribundan sonra ortaya çýktý. Yüzüncü sayý ile üç yýl dolduve “Deneysel Mmiarlýða Doðru: Arch-po” ayný zamandaokuldaki ilk proje atölyesi deneyimimin ürünü oldu.Solak Þair, Portakallý Ördek ve Lilliput dizileriyle yüzellinci sayýya geldim. Fanzinlerin beþinci yýlýna giriþinikutlayan saymaca bir söyleþiydi bu. Issýz Ada, gerçekanlamda korsan olan ilk dizi oldu. <strong>2005</strong>, muhtemelen biryüz sayý daha getirecek. Fotokopiyi tümüyle devre dýþýbýrakarak daha temiz bilgisayar çýkýþlarý ile fanzinlersürecek. Bir laser printerla fanzin piþirmek, bedavaekmek daðýtmak kadar olmasa da, sevap kazanmakbakýmýndan hiç fena sayýlmaz, derim. Yapýnýz!Yapmaktan baþka yapacak iþiniz mi var?Fanzinleri baþýndan beri mimarlýk öðrencileri içintasarlayýp çoðalttýðým için, ister istemez þakülükaçýrmaktan korkarým. Bundan kurtulup tümüyle'sansürsüz' ve özel iþler yapmanýn özlemiyle doluyum.Bugüne kadar Mehdi Hasýmkara, Pervin Atmaca,Aslýhan Sahaflar, Sedef Birsel, Göksel Kumdað, DoðanOnur Araz (Gerçek bir kiþi olmakla beraber fanzinlerdebir mahlas olarak vardý), Zafer Aksoðanoðlu, A. RýzaSaltýk gibi adlar, fanzinlere konuk (!) oldu; katkýlarýndandolayý kendilerine müteþekkirim.Fanzinlopedi, ele avuca gelmez bir ansiklopedi.Tümünüarka arkaya dizip bir ciltte toplamak olanaksýzgörünüyor. Fanzinlerin adý, yazarlarýnýn adý süreklideðiþiyor ve bu durum herhangi bir düzene baðlý deðil.Fanzinlerin ebadý, o ebada yerleþme biçimi de süreklideðiþiyor. Genel bir küçülme eðilimi dýþýnda tartýyavurulur gibi deðil. Yapabileceðimiz en iyi þey ilk yüzsayýyý A5 ebadýnda bir kutuya, diðer yüz sayýyý A6ebadýnda ama daha geniþ bir kutuya koymak olurdu.Fanzinin konusu ve yapýlýþ biçimi ile büyüklük ve tasarýmýarasýnda olaðan, normal bir iliþki yok. Hepsinden kötüsü,tüm bu deðiþkenler, hesaplanmýþ bir toplam durumayönelik deðil. Kýsaca, seri halindeki grup fanzinlerdýþýnda hepsi ayrý telden çalýyor. Ýlk yirmi sayýyý bir türkaranlýk bölge saymak zorundayýz; çünkü hangi sýra ileverildikleri meçhul.Fotoðraf fanzinleri, týpkýbasým tuhaf risaleler, dergimetinleri, hiçbir yerde çýkmamýþ iþler, kitap fasikülleri,çizili fanzinler, þiir fanzinleri, söyleþiler, manifestolar,bildiri kopyalarý, ders ürünlerinden yapýlan derlemeler,çeviriler, görsel seriler, metin çözümleri, özel sayýlar,reprodüksiyonlar, tefrika kitaplar, týpkýbasýmlar, ödevmetinleri... Hepsi de çöpe gitti, gidiyor, gidecek.Mahzuru yok.20 Þubat <strong>2005</strong>, Kuþtepe.


52 53MÝMARLAR UYANIN !.. KAYBEDECEK NEYÝNÝZ KALDI?Baran ÝdilY.Müh.Mimar/ Þehir Plancýsý ÝTÜ/1960Ekim ayý, içinde planlama ile ilgili üç toplantýya katýldým.Üçü de “kentsel dönüþüm” konuluydu. Ýlki, Ýstanbul'dakiDeprem Þûrasý idi. þûra'nýn deðerlendireceði deðiþikmevzuat çalýþmalarý bir yýldýr, ihtisas komisyonlarýncasürdürülüyordu ve nedenle mimarlýðý doðrudanilgilendiren tasarýlarý inceleyebildim.Komisyonlarca hazýrlanan yasa tasarýlarýndan bizi ençok ilgilendireni, Ýmar Yasasý ve ilgili 3 tasarý idi. Yeniyasa ile kent planlamasýna deprem ve afetlerdenkaynaklanan yeni kavram ve tanýmlar getiriliyordu. Buyaklaþýmýn gerekçesi özetle þuydu:Kentlerimiz'in hemen hepsi planlý ya da plansýz olaraköyle bir yapýlaþma (kabuklaþma) oluþturdular ki, buyapýlaþma, deprem ve doðal afetlere çoðunlukla çokhassas, güvensiz ve ' çirkin'dir. Ýnsan hayatý ile doðrudanilgili olsa dahi, mevcut imar hukuku koþullarý içinde buoluþum ve mekanlara müdahale etmek, neredeyseimkansýzdýr. Müdahale için yeni bir hukuk ve yasalortam yaratmak gerekir. Bunun için de 1999 yýlýndaonbinleri yok eden depremin dehþeti ve onun halenÝstanbul üzerinde süren etkileri sönmeden, “doðrudaninsan hayatý ve saðlýðýný dayanak tutan bir yasalmüdahale aracý yaratma fikri” bence de tarihi bir fýrsatýnkullanýlmasý anlamýna geliyor.Yasa tasarýsýnda yer alan yeni planlama yaklaþýmý üçana unsur taþýyordu:· Mikro bölgeleme ve risk analizi,· Sakýným planlamasý,· Dönüþüm eylem plan ve projeleri.Tasarýnýn en önemli sorunsalý, gereksiz ayrýntýlara girmiþolmasý idi; çoðu ayrýntýnýn yönetmeliðe býrakýlmasýgerekirdi. Zira önerilen iþlemlerin örnek alýnacak hiç biruygulamasý yoktu. Çoðu denenerek öðrenilecekdi.Böyle bir durumda “çerçeve” tanýmlarla ifadelendirilenbir yasa hazýrlamak daha doðru olurdu.Tasarýda adý geçen plan ve projeleri “yetkin þehirplancýlarýnýn” yapacaðýna dair hüküm ise yeni bir meslekkavgasý oluþturma potansiyeli taþýyan ciddi bir yanlýþ idi.Çünkü hazýrlanan müdahale biçiminde 'fiziki planlama'diye tanýmlanan tasarým aðýrlýklý model, þehirplancýlarýnýn “ne eðitim sürecinde, ne de imar planýpratiðinde“ edinebilecekleri bir yetkinlik deðildi. Bualandaki yetkinliðin tanýmýnýn en azýndan yönetmelikaþamasýna býrakýlmasý doðru olurdu.Yapýya ait koþullarý, Ýmar Yasasý dýþýna çýkarýp “YapýYasasý” adýyla hazýrlayan tasarýnýn ise, mimarlýðý ÝmarYasasý'nýn dýþýna atmak anlamýna geleceði söylenebilirdi.En azýndan mimarlar ve þehirciler arasýnda bir uzlaþmanoktasýna gelinmeden, böyle bir tasarý hazýrlamanýn etikolmayacaðý düþünülebilirdi.Kýsa bir süre önce yürürlüðe giren ve ne amaçlahazýrlandýðýný anlamanýn mümkün olmadýðý yeni“Koruma Yasasý” deðiþikliði ile þehir plancýlarý,kendilerine her açýdan en uzakta duran korumaplanlamasý alanýnda müelliflik yetkisi kazandýlar.Þehircilerin, mimarlýðýn çok özel bir alanýnagerçekleþtirdikleri bu tecavüzün, mimarlarý üzmek ya dakýzdýrmak sonucundan öte bir anlamý yoktu. Buna 'pastasavaþý' filan da denemez, bu kelimenin tam anlamýylautanýlacak bir durumdur.Benzeri bir yaklaþým inþaat mühendislerince hazýrlanan1938 tarihli “Mimarlýk ve Mühendisliðe Dair Yasa”nýndeðiþiklik tasarýsýnda görülüyordu: Yetkin mühendislikve yetkin mimarlýk ölçüt ve mekanizmalarýnýoluþturmaya yönelik yaklaþýmda, mühendislik vemimarlýðý birbirlerinin versiyonlarýymýþ gibi algýlamakdünyanýn neresinde kalmýþtý ki!.. Mühendisliðinmimarlýkla hiçbir kavramsal iliþkisi olmamasýna raðmen,hala inþaat mühendislerinin mimari proje yapmaiþtahlarýný köreltememeleri, doðrusu ümit kýrýcý birdurumdu. Ýnþaat mühendislerinin, mimarlýðý “kardeþmeslek” olarak nitelemelerinin ise gerçekle hiç bir ilgisiyoktu. Bu nitelemeler olsa olsa tecavüzcünün “kuryapma sözcükleri” (!) olarak algýlanabilirdi.Ancak, üst üste gelen bu tasallut ve tecavüzlere karþý,doðrusu mimarlar, <strong>Mimarlar</strong> Odasý ve akademikkurumlar öylesine sessiz ve tepkisiz idiler ki, kendilerineaçýkça zarar veren bu geliþmelerden mazoistçe bir hazaldýklarý zannýna kapýlýyorum (!?) Aslýnda, geçmiþyazýlarýmda da bunlara çoðunlukla deðinmiþ idim.Örneðin; mimarlar giderek iþsizleþen, fakirleþen vehorlanan bir grup olduklarý halde, adeta:· Tek bir tip proje ile yüzlerce, hatta binlerce binaüretilmesinden zevk alýyorlardý... (Toplu KonutÝdaresi bu olayý kurumsallaþtýrdý bile!)· Gümrük Birliði'yle birlikte, <strong>2005</strong> yýlýnda yapýprojesi pazarlarýný dünya mimarlarýna -hiçkorunmasýz- açmaktan keyif aldýlar. (Bu konudaalýnacak tedbirlerde 1995'den beri atýl kaldýlar!)· Kendi hazýrladýklarý meslek yasalarýný provokeetmek ve kösteklemekten ciddi haz alýyorlardý;· Niteliksiz ve kötü eðitim görmekten de, vermektende ve bu eðitim sonunda diploma almaktan da,yalnýz keyif deðil, coþku da duyuyorlardý;· Tüm dünyada olanýn aksine, mimarlýkfakültesine giriþ yönteminin, “veterinerolamayýp da mimar olmayý saðlayanözelliklerinden edindikleri kumar zevki”öylesine etkileyici idi ki; bu düzene karþý enküçük reaksiyona müsamahalarý yoktu.· Tüm dünyadakinin aksine, mimarlýðýn sanatolmadýðý, olsa olsa “mühendisliðin üzerinesýkýlmýþ krema” olabileceði þeklindekimühendislik deðerlendirmelerinden herhaldebilimsel bir haz (!) duyuyorlardý. (Son günlerdeseçkin mimarlarýmýz buna 'tasarým bilimi','tasarým mühendsiliði' gibi, kerameti henüzanlaþýlmamýþ tanýmlar getiriyor, haklarýnýyemeyelim!!)· Her kültür ve sanat alanýnda olduðu gibi,mimarlýk alanýnda da birikimli ve yetenekli pekçok mimar vardý, ama onlar da güçleriniyalnýzca “gemilerini kurtarmaya harcamaktan”ciddi haz duyuyorlar ve “meslektaþlarýnýsevmemeyi çok seviyorlardý.”· Bir yandan kentsel alanýn þekillendirilmesininsorumluluðunun mimarlýða ait olduðunu iddiaederken, öte yandan mimarlýk eðitimindenKent Bilim, Planlama ve Þehirciliðe” ait dersleritümüyle kaldýrmaktan tarif edilemez bir keyifalýyorlardý.· Türk halkýna karþý siyasal, sosyal ve kültürelaydýnlatma görevlerini mimarlýk çýkýþlý deðil de,çok daha az bildik bir alan (genel siyaset) çýkýþlýolarak yapmaða çalýþmaktan aldýklarý zevk iseneredeyse mimarlýk toplumunun önemli birkesiminde uyuþturucu alýþkanlýðýnadönüþmüþtü!..Bu saydýklarým hemen aklýma takýlanlar; yoksa busaptamalar daha çok geliþtirilebilir...Þimdi ben her zamanki gibi gene merak ediyorum:Acaba mimarlar ve akademisyenler, Deprem Þûrasý'ndaoylamaya sunulup, büyük çoðunlukla kabul edilen yasatasarýlarýnýn (bizi doðrudan ilgilendiren 5 adet tasarývar) bundan sonraki süreçlerine müdahale etmekonusunda ne düþünüyorlar? Bu oluþumu ciddi ve acilbuluyorlar mý?Gene çok merak ediyorum, <strong>2005</strong>'te AB mimarlarýnaaçýlacak kapýlarýn, mimarlýðýmýza getireceði etkilerkonusunda kurumlarýmýz ne düþünüyorlar? Türkiye'deher daim þehir plancýlýðý, mühendislik, peyzaj mimarlýðývb. meslek alanlarýyla yaþanacak saðlýksýz iliþkilere karþýmimarlarýn, <strong>Mimarlar</strong> Odasý'nýn ve mimarlýkfakültelerinin ne düþündüðünü, neler yapacaðýný çokmerak ediyorum...Bir yandan AB sistemine, diðer yandan ABD normlarýnagöre oluþturmaya çalýþtýðýmýz mimarlýk, mühendislik veplanlamaya ait modeller (eðitim, denetim ve yetkinlikyasalarý vd) ne anlama geliyor? Buna “kültürel çeþitliliðikutlamak” mý, yoksa “enayiliði kutsamak” diye mi yorumgetireceðiz? Bilemiyorum...Oysa dünya kültür ve sanat çevreleri, çok uzunzamandýr endiþe içinde þunu tartýþýyor: Globalist geliþimbinlerce yýldýr sanat ve kültürün hamisi ve koruyucusuolan devletin yerine, büyük sermayenin geçmesinihedefliyor. Sermayenin yönettiði bu oluþum kuþkusuzkültür ve sanatý, doðasýnýn gereði, pazarlamaya uygunbir malzemeye dönüþtürecek ve kuþkusuz popülizeedecektir. (Buna 'sermaye popilizmi' deniyor). Böyle birgeliþimde AB'nin “yerel kültürlerin korumasý veçeþitliliðin teþviki” hedefine ulaþmak, acaba hayal mi?Globalist geliþmeden nasibini alan sanatlar arasýndamimarlýk neredeyse baþta geliyor. Yeni piyasaoluþumunda mimari malzeme, gösteriþ, teknolojiketkileme vb unsurlar en etkin olanlar ve populizmeyönelik deðerleri öne çýkarmak da malý satmakaçýsýndan çok önemlidir. Batýlý kültür kurumlarýnca butehlikeye karþý yaratýlmaya çalýþýlan mekanizma, kültürve sanatýn kontrolunun yerel yönetimler ve gerçekdemokratik kitle örgütlerine aktarýlmasý þeklindedir.Olguyu doðru kavrayan batýlý toplumlar, bu süreciçoktan baþlattýlar. Oysa biz bu konunun tartýþmaplatformunu dahi oluþturamadýk. Halbuki büyüksermaye, beklenen tehlikeyi özellikle Ýstanbulgökdelenleri, zengin siteleri, dekorasyon gibi alan vekonularda gündeme getirmiþti. Pek çoðu “Hacý Aða”kültürünü ve zevkini yansýtan gösteriþli yapýlar Ýstanbulcoðrafyasýnda konuþlanýrken tek belirleyici faktör, büyüksermayenin rant kriteri idi. Ne Ýstanbul'un planlarý, neplan hukuku, ne kent ve alt yapý, ne ulaþým ilke veesaslarý, ne de Ýstanbul'u Ýstanbul yapan çevre ve kültürdeðerleri (siluet, doða, tarihi çevre...) bu oluþumlarýetkilemedi. Hatta bazý mimar ve plancýlarýmýz buoluþumu “Metropoliten Kent olgusu ve kültürünün,doðal sonuçlarý olarak” deðerlendirip, bizleri “tutucu vebilgisizlikle malül <strong>Ankara</strong>lýlar” olarak deðerlendirdiler. Vehatta bu irdelemeyi daha mimari bir ayrýntýyaindirgeyerek, “Ýstanbul <strong>Ankara</strong> Mimarlýðý” gibi, ümitkýrýcý ve kerameti kendinden menkul kavramlar ürettiler.Kuþkusuz Ýstanbul'daki yeni sermaye ortamý mimariyi birölçüde besleyecek idi ve öyle de oldu. Ve pek çokkaliteli yapý da üretilmedi deðil. Ancak ne pahasýnaolduðu hiç tartýþýlmadan süreç kabullenildi ve sineyeçekildi. Bu durumda, “arkadan patlýcancýnýn gelmesi”kaçýnýlmazdý. <strong>Mimarlar</strong> daha Park Otel zaferinesevinemeden, Süzer Otel tüm dehþeti ile arzý-endameyledi. Ve ilginçtir, ülkemizin en önemli mimarlarýndanbirinin elinden. Gerçekten yaþadýðým üzüntüyüanlatamam. Son ümitlerimiz de uçup gitmek üzereykenMaçka Parký içinde açýlan bir tasarým yarýþmasý (UIAkongre vadisi) nedeniyle yaptýðým bir inceleme ile,Ýstanbul'da hala pek çok deðerin kurtarýlmasýnda iþiniþten geçmediðini tespit ederek heyecanlandým. MaçkaParký (2 nolu park) Taksim Meydaný, Harbiye, Beyoðluentegrasyonu; Maçka Parký Kabataþ ve Tophane'yekadar uzanan alanýn entegrasyonu; Cihangir veGümüþsuyu ile kýyý bandýnýn entegrasyonu kaðýtüzerinde halen mümkün gözüküyordu. Tabii plancý veyöneticilerimiz bu ihtiyacý hissediyor ve kokusunualýyorlarsa!Ne yapalým? Ümit mimarýn ekmeði... ye mimar ye!


5455“KÝTAPSIZ” BÝR MESLEÐÝ SEÇMÝÞ OLMANIN GÜÇLÜKLERÝArif ÞentekGeçtiðimiz aylarda ODTÜ Mimarlýk'tan gencecik birinsaný, bir mimar adayýný yitirmenin acýsýný arkadaþlarýmlapaylaþýyorum. Mehmet Onur Yýlmaz, Aslý Özbay, AydanBalamir ve Güliz Balým arkadaþlarýmýzýn internettekimesajlarýyla bu konuda gösterdikleri duyarlýlýðakatýlýyorum.Fotoðraf: Mehmet Saneretkilenmiyorlar. Ama kendini o güne kadar hiçyaþamadýðý bir “tasarlama”, belki biraz abartmalý olacakama “yoktan bir þeyi var etme” sorumluluðu ile karþýkarþýya bulan genç mimar adaylarýnýn, diðer eðitimdallarýndaki öðrencilerden farklý sýkýntýlarla içiçe olduklarýaçýk bir gerçek.SORUN SADECE ODTÜ'DE MÝ?Aydan Balamir hocam, ODTÜ'de öðretim üyesi öðrenciiliþkilerinin diðer okullara göre çok daha rahat olduðunadeðiniyor ve sýkýntýyý burada aramamak gerektiðinisöylüyor. Evet, bizim dönemimizde de böyleydi. Ýki yýlÝstanbul Týp'ta okuduktan sonra ODTÜ'ye gelmiþ biriolarak bu farký en iyi anlayanlardan biri de benim sanýrým.Ama tek baþýna bu olumlu iliþkiler genç mimar adaylarýnýniçinde bulunduklarý ruhsal sorunlarý çözmeðe yetmiyoranlaþýlan. Ayrýca diðer mimarlýk okullarýndaki öðrenciler debenzeri sorunlarý mutlaka yaþýyorlar.Galiba sýkýntý, mimarlýða gelen öðrencilerin “kitapsýz” birmesleði seçmiþ olmasýndan geliyor. Gerçi þimdi eski yýllaragöre mimarlýkla ilgili yayýn o kadar çoðaldý ki, örneðin ZiyaTanalý'nýn o güzel Türkçe'siyle yazdýðý “Sadeleþtirmeler”iöðrenciliðimde okusaydým, mimarlýkta geçerli pek çoktemel kavramý daha o yýllarda çok daha kolay özümsemeimkaným olacaktý diye düþünürüm. Sayýsý gittikçe çoðalandergiler ve internet yayýnlarý þimdi mimarlýk eðitimi içindaha geniþ olanaklar getiriyor. Ama gene de mimarlýkkitaptan öðrenilemiyor.TASARIM YETENEÐÝ VE MÝMARLIKMimarlýk için gerekli formasyon, özellikle “mimari tasarým”yeteneði, “formel” bir eðitimle kazandýrýlamýyor.Mühendislik veya diðer bilim dallarýnda olduðu gibiproblemleri nasýl çözeceðinizin formülleri, kalýplarý yokelinizde. Günlerce, aylarca da uðraþsanýz sonundabaþarýsýz olabiliyorsunuz. Oysa diyelim hukukta okuyan biröðrenci için, bu kadar çalýþtýktan sonra baþarý olasýlýðý çokdaha yüksek.Mimarlýk eðitiminin sürekli tartýþýlýyor olmasý da, bu alandataþlarýn henüz yerlerine oturmadýðýný göstermiyor mu? Butartýþmalý ortamý “diyalektik bir geliþme süreci” diyeolumlu bile bulabilirsiniz. Ama mimarlýkta tasarýmmetodolojisi ne kadar geliþtirilmiþtir ki buna paralel eðitimyöntemleri de uygulanabilsin. Kuþkusuz öðretim üyesimeslektaþlarýmýz daha belirgin yöntemler izlemeðeçalýþýyorlar. Ama kalýn çizgileriyle söylersek, mimarlýðagelen gençlerden “yaratma” gibi her kula kolay kolaynasip olmayacak bir özelliðe, bütünüyle sahip olmasalar daen azýndan yatkýn olmalarý isteniyor.Mimar olabilmeniz için “tasarým” yeteneðine sahip olmanýzþart. Avrupa Birliðinin ünlü 1985 <strong>Mimarlar</strong> Direktifinde deyazýldýðý gibi, bir mimarýn sahip olmasý gereken asgariformasyon için, meslekle ilgili diðer konularda “bilgi sahibiolmak”, “kavramak”, “anlamak” yeterli görülürken,tasarýmda “yetenek” koþulu getiriliyor. Yani, mimarlýkeðitiminin bu yeteneði kazandýrmasý gerekiyor. Ýþte sorunda burada, bu yeteneðin nasýl kazandýrýlacaðýndadüðümleniyor.sýnanmýyor. Bir dönem, mimarlýk öðrencileri yeteneksýnavýndan geçirilerek belirlenirdi. Örneðin DGSA'da resimfilan çizdirirler, ODTÜ'de de daha çok genel kültürünüzünmimarlýða yatkýnlýðýný ölçen çoktan seçmeli bir testverirlerdi. Böyle bir elemeden olumlu sonuçlar alýnýpalýnmadýðý da ayrýca bir tartýþma konusuKabus gibi bir giriþ sýnavý sürecinden geçerek mimarlýkokuluna gelmiþ bir öðrenciye “sen bu iþi yapamayacaksýn,baþka bir tarafa git” demek ne kadar doðrudur?Hocasýndan duyduðu böyle bir “tavsiye” genç mimarýnadayýný mutlaka bunalýma sokmayacak mýdýr? Hoþ, dahayolun baþýndayken mimarlýðý kendiliðinden terkedenler deyok deðil. Örneðin birinci sýnýfýn ilk ayýnda bizden ayrýlarakSBF'e geçen Sungur Savran, çok baþarýlý bir siyasetbilimci oldu. Üçüncü sýnýfta baþarýlý bir öðrenciykenbabasýný yitirdiðinde “hayatta gerçek anlamda tek meslekalaný var, o da týp” diyerek Hacettepe'ye geçen MehmetTunca, þimdi Ege Üniversitesinde çok baþarýlý ve çoksevilen bir profesör. Ama her þeye raðmen mimarlýkeðitimine devamda ýsrar edenlerimizin çoðu, belki ustabirer tasarýmcý olamadýlar ama bir þekilde mezun vedolayýsýyla “mimar” oldular.“ÇAN EÐRÝSÝ” VE “SEDAT HAKKI”Kuþkusuz her öðrenci sonunda bir “usta tasarýmcý” veyatabiri caizse “konkurcu” olmuyor. Doðanýn dengeli daðýlýmýburada da çalýþýyor. “Çan eðrisi” grafiðindeki gibi, sýnýfýndiyelim ki yüzde 10-15'i mimari tasarýmda üstün biryetenek kazanýyor. Hatta “adam olacak çocuk…” misalidaha öðrenciliðinin ilk yýllarýnda bu durum belli oluyor.Sýnýfýn geriye kalan diðer büyük dilimini bir sepetedoldurup atmayý herhalde aklýnýzdan geçirmiyorsunuz.Hoþ, sanýrým kimileri böyle bir temizliðe pek de karþýolmayabilirler. Ama, ne yaparlarsa yapsýnlar, eskiDGSA'lýlardan iþittiklerimize göre, bu konuda Sedat HakkýEldem kadar olamazlar herhalde.Mimarlýk eðitiminde “Sedat Hakký örneði” diyeadlandýrabileceðimiz bir davranýþ türünden söz etmeköðretici ve yararlý olacak: Bu örnekte, hoca ile öðrenciarasýnda aþýlmasý imkansýz, neredeyse fiziki bir sýnýr vardýr.Hoca kritiklerini, daha doðrusu “tashih”lerini odasýndaverir. Öðrenci titreyerek kapýda hocanýn eliyle yapacaðý geliþaretini bekler. Ýçeri girebildiðinde, çoðu kez hoca hiçkonuþmaz, öðrencinin eskizleri üzerine esrarengiz birþeyler çiziktirir ve gene eliyle “topla kaðýtlarýný git” iþaretiyaparak kapýyý gösterir. Hoca, gözünün tutmadýðýyla hiçilgilenmez, onlarý görmezden gelir… Sanýrým, günümüzdehiç bir öðretim üyesi meslektaþýmýzýn böylesine “yücemertebe”lere “eriþtiðini” söyleyemeyiz. Ama gene dehocalarýmýzýn kendilerini zaman zaman “acaba SedatHakký'laþýyor muyum” diye yoklamalarýnda yarar vardiyelim.“YAPILMIÞ”LARDAN EÐÝTÝMDE YARARLANMAKÖðrencilik yýllarýnda çektiðimiz zorluklarý, gençlikdöneminin sýkýntýlarýna ek olarak mimarlýk eðitimininkendi doðasýndan gelen güçlükleri hatýrlamamak mümkündeðil. Doðuþtan, aile çevresinden veya sonradanedindikleri yeteneklerle zaten mimarlýða meyyal olarakokula gelenler belki bu tür güçlüklerden fazla1970'lere doðruydu. O yýllarda Hacettepe ÜniversitesiPsikiyatri Bölümünde ihtisasýný yapmakta olan sevgili ailedostumuz Dr. Aslan Ebiri, “bize gelen öðrencilerin önemlibir kýsmý sizin Mimarlýk'tan, ne var bu sizin okulda”demiþti. Kendisiyle ayrýntýya girmeden bir iki satýr birþeyler konuþtuðumu hatýrlýyorum.ÖÐRENCÝ NASIL SEÇÝLÝYOR?Bugünkü üniversite giriþ sýnavlarý ile, matematik ve fendallarýnda en baþarýlý öðrencilerin bir bölümü mimarlýkokullarýna giriyor. Ama bu öðrencilerin mimarlýk eðitimindebaþarýlý olmalarýna yetecek birikimleri var mý, yok mu, buTasarým yeteneði, baþlangýç noktasýnda istenildiðiylekadarýyla da olsa, öðrencide kendiliðinden mi geliþecektir?Yani eðitimin bu konuda öðrenciye katkýsý, öðrencinin“sýfýrdan” ürettiði bir tasarýmýn üzerinde verilecekkritiklerle mi baþlayacaktýr? “Öðrenciyi bu ilk tasarýmödevlerini 'yaratma'ya ne kadar hazýrladýnýz ki þimdi onun


5657ürettiklerini eleþtiriyorsunuz” sorusunun yanýtlarýnýaramakta yarar var.Galiba burada da “kral çýplak” demek, tabiri caizse bir“tabu”yu kýrmak gerekiyor. Okul yýllarýnda ilk “mimaritasarým” ödevlerinde ve onu izleyen proje çalýþmalarýndabaþarýlý olanlar, çevrelerindeki tasarým örneklerini baþarýlýbir þekilde analiz ederek deðerlendirenlerden çýkýyor.Ama bu analizi bilinçli ve tutarlý bir þekilde, sistematikolarak yapmaya yönlendirilmiyor öðrenciler. Tam tersine“yapýlmýþ”lardan etkilenmemeleri öðütleniyor. Ama“yapýlmýþlar”dan “usulü dairesinde” etkilenenler baþarýlýbulunuyor. Sanýrým böyle pek de içtenlikli olmayan birortamda bunalýma girenler, safça kendi kendine “sýfýrdan”bir þeyler üretme zorunda kalanlar oluyor.ZENGÝN BÝR KAYNAK: YARIÞMALARNeden bugün mimarlýk okullarýnda günümüzün veyageçmiþin “baþarýlý” veya “baþarýsýz” mimari tasarýmörnekleri didik didik analiz edilmez öðrencilerle birlikte?Örneðin mimarlýk proje yarýþmalarý çok zengin bir kaynakbu alanda. Ama diðer kaynaklar gibi bu kaynaðýn daeðitim aracý olarak yeterince deðerlendirildiðinisanmýyorum. Yapýlý çevredeki tasarým örneklerini en geniþbiçimiyle açýkça, içtenlikle analiz etmeyi, anlamayý nedenöðrencinin kendine býrakýyoruz. Üstelik bir de onu buörnekleri görmezden gelmeye, bunlardan etkilenmemeyeyönlendirerek. Oysa profesyonel hayatta bu türözümlemenin ötesinde, neredeyse doðrudan “alýntýlar”layapýlan kimi tasarým çalýþmalarýna, kibarca “gönderme”veya en fazlasý “etkilenme” denilmiyor mu?Aman yanlýþ anlaþýlmasýn, söylemek istediðimiz mimarlýköðrencilerini “usta”larýn birer mukallidi olacak þekildeyetiþtirme veya mimarlýkta “intihal”i meþrulaþtýrma deðilherhalde. Gençlerin özgün birer tasarýmcý olmalarý elbetteçok önemli. Ancak, kendinden önce yapýlanlarý“sýfýrlamak” da bir baþka uç olmuyor mu? Üstelikgünümüzde, mimarlýk eðitimi için gerekliliði söylenen“usta-çýrak” iliþkisi biraz farklý boyutlardagerçekleþtirilebiliyor. Ýletiþim olanaklarýnýn alabildiðinegeniþlediði günümüzde illa da bir “usta”nýn bürosunda“çýrak”lýktan geçmiyor tasarýmda ustalaþmanýn yolu. Çoksayýda “usta”dan alabildiðine yararlanabilme olanaðý var.alanýn mimarlýkla ilgisi olmadýðýný iddia edenlere, UIAbelgelerindeki tanýmlara bakmalarýný öneririm.Mimarlýk salt “tasarým”dan ibaret deðil. Öyleyseöðrencileri yeteneklerine, ilgilerine göre niye mesleðindiðer alanlarýna daha okuldayken yöneltmiyoruz.MESLEÐÝN VE EÐÝTÝMÝN ALTERNATÝF ALANLARIGeçmiþ yýllarda ODTÜ'de yapýlan ve çaðrýlý olarakkatýldýðým bir “özdeðerlendirme” toplantýsýnda,“mezunlarýn yarýdan çoðu 'inþaat yönetimi' ileuðraþýyor, eðitimde bu alana aðýrlýk verilemez mi” diyesormuþtum. Bölüm Baþkaný Selahattin Önür hocam butespitime katýldýklarýný söylemiþti. Sanýrým belirli birölçüde “tasarým yeteneði” ile birlikte daha çok“normatif” bir eðitimin gerekli olduðu “inþaat yönetimi”veya malzeme, yapý fiziði, yapý ve imar hukuku vb.alanlara yönelmek, genç mimar adaylarýna yenialternatifler sunmanýn olanaklarýný getirecektir. Belkiböyle çeþitlendirilmiþ gerçekçi, gerçek ihtiyaçlara yanýtveren bir eðitim programý içinde çoðu genç insanýnsýkýntýlarýný da bir ölçüde giderebiliriz.Yukarýda anlatmaya çalýþtýklarým, uzun yýllar öncesi,kendi öðrencilik yýllarýmýzda yaþadýklarýmýza, yakýnçevremizde izleyebildiklerimize ve son yýllarda öðretimüyesi meslektaþlarýmýzla yaptýðýmýz sohbetleredayanýyor. Söylediklerim, mimarlýk eðitimi üzerindeiddialý bir söylem geliþtirmeyi de amaçlamýyor.Söylediklerimin, eðitim sürecinde ve eðitim sonrasýmeslek hayatýnda genç meslektaþlarýmýzýnkarþýlaþtýklarý sorunlarýn azaltýlmasý çabalarýna bir katkýolarak deðerlendirilmesini dilerim.ÖZETLE- Özetlersem, öncelikle gençlik dönemininbunalýmlarýna bir de “yaratma” sorumluluðu eklenengenç mimar adaylarýna anlayýþla yaklaþmak gerekiyor.- Gerçekçi yaklaþýmlarýn yararý var. Gençlerin “sýfýr”dan“tasarýmcý” olmasýný beklemeyiniz. Onlara, yapacaklarýözgün tasarým çalýþmalarý için, yapýlý çevredeki sayýsýztasarým örneklerinden birer eðitim aracý olarakyararlanma yollarýný gösteriniz.Fotoðraf: Gülnur Güvenç“Kültürlerin Ortak Kenti ve Ortak MimarlýkLARý”ADANA - ANTAKYA KONGRESÝUIA <strong>2005</strong> Ýstanbul'a Doðru Kongreleri'nin beþincisi24-27 Þubat <strong>2005</strong> tarihlerinde Adana veAntakya'da yapýldý. <strong>Mimarlar</strong> Odasý Adana veMersin Þubelerinin ev sahipliðinde “KültürlerinOrtak Kenti ve Ortak MimarlýkLARý” temasýylayapýlan ve 750 kiþinin katýlýmýyla gerçekleþenkongre, Mimar Seyfi Arkan’ýn tasarladýðýAdana'da Büyükþehir Belediyesi TiyatroSalonu'nda yapýldý. Kongrenin açýlýþ konuþmalarýnýSamet Karyaldýz (MO Adana Þube Baþkaný),Oktay Ekinci (MO Genel Baþkaný), Erkin Erten(Çukurova Üniversitesi, Mim.Müh.Fak.Mim.Böl.Bþk.), Mehmet Yeloðlu (AntakyaBelediye Baþkaný), Erol Ertan (Mersin BüyükþehirBelediyesi Baþkan Danýþmaný), Aytaç Durak(Adana Büyükþehir Belediye Baþkaný), AbdülkadirSarý (Hatay Valisi), Ahmet Zahteroðullarý (MersinVali Yardýmcýsý) ve M.Cahit Kýraç (Adana Valisi)yaptýlar.TASARIMDA “USTA”LAR VE “DÝÐER”LERÝHer mimar adayý tasarýmda “usta” olabilir mi? Elbette bugeniþ ölçüde “usta”dan ne kastettiðinize baðlý. Mutlakamimarlýk okullarýný bitirenlerin tasarýmda yetenekliolmalarýný istiyoruz. Ama bu yeteneðin nerede “ustalýk”mertebesine vardýðýnýn çok da somut bir ölçüsü yok.Bugün ülkemizdeki 30.000 mimarýn ne kadarý “usta”tasarýmcý? Galiba “çan eðrisi” grafiði gene burada daçalýþýyor.Elimizde net bilgiler, rakamlar, oranlar yok. Belki bazýtahminler yapýlabilir. Ama yakýn çevremden gördüðümkadarýyla, mimarlarýn yarýdan çoðu doðrudan yapýüretiminde, örneðin taahhüt firmalarýnda çalýþýyor. Bu- Her mimarlýk öðrencisinin “usta” bir tasarýmcýolmasýný da beklemeyiniz. “Çan eðrisi”ni unutmayýnýz.Ayrýca gerçek hayat çok daha farklý formasyonlarda“mimar”lar da gerektiriyor. Mesleðin alternatifalanlarýný eðitim programlarýna yansýtýnýz.- Bu konularda Oda'nýn mutlaka katkýsý olmalýdýr.Herhalde bir zamanlar Bayar Çimen'in iyi niyetleyaptýðý gibi, kütüphaneye gelen öðrencilerden gözünekestirdiklerine proje üzerinden kritik vermek þeklindeolmayacaktýr bu katký. Örneðin Ýstanbul'da MetinKaradað'ýn yürüttüðü etkinlikler çok daha yararlýgörülüyor. Eðitim kurumlarýnda ve meslek örgütündebu doðrultuda getirilecek yeni açýlýmlara, geliþtirilecekyeni programlara ihtiyacýmýz var.Prof.Dr. Doðan Kuban'ýn yaptýðý “Kentler veMimarlýk” konulu tematik sunumun ardýndan UIA<strong>2005</strong> Ýstanbul Kongresi Mali Ýdari Yöneticisi ÞefikOnat, kongre hazýrlýk süreci ve yeni geliþmelerkonusunda bilgi verdi. <strong>Mimarlar</strong> Odasý birimlerininkentlerine bakýþýný içeren birinci oturumda MimarAbdullah Özdemir “Kahramanmaraþ Kenti ve<strong>Mimarlar</strong> Odasý”, Mimar Semih L.Temizkan“Mersin Kenti ve <strong>Mimarlar</strong> Odasý”, Mimar SametKaryaldýz “Adana Kenti ve <strong>Mimarlar</strong> Odasý”nailiþkin görüþlerini sundular. Prof.Dr. Erkin Ertenyönetiminde yapýlan “Kültürlerin Ortak Kenti veOrtak MimarlýkLARý” baþlýklý ikinci oturumda,Prof.Dr. Tamer Gök ve Uzman Tülin Selvi Ünlü“Mersin Kenti ve Mimarlýk”; Prof.Dr. YusufGürçýnar ise “Adana Kenti ve Mimarlýk” baþlýklýsunumlarýný yaptýlar.Antakya'da devam eden kongrenin ikinci günü,Abdulgani Mazmanoðlu (<strong>Mimarlar</strong> Odasý AntakyaTems. Baþkaný), Mehmet Yeloðlu (Antakya BelediyeBaþkaný) ve Abdülkadir Sarý'nýn (Hatay Valisi)konuþmalarý ile baþladý. Prof.Dr. Ataman Demiryönetimindeki “Kültürlerin Ortak Kenti ve OrtakMimarlýkLARý” baþlýklý ikinci oturum <strong>Mimarlar</strong> OdasýTemsilciliklerinin kentlerine bakýþý ile devam etti.Mimar Cahit Top “Ýskenderun Kenti ve <strong>Mimarlar</strong>Odasý”, Mimar Abdulgani Mazmanoðlu “AntakyaKenti ve <strong>Mimarlar</strong> Odasý”, Prof.Dr. Ýsmet Okyay“Antakya Kenti ve Mimarlýk” baþlýklý sunumlarýnardýndan, Oktay Ekinci yönetiminde yapýlanpanel/forum ile ikinci gün oturumlarý tamamlandý.Üçüncü gün, Antakya kenti ve kentsel sit alanlarýnýngezilmesi ile kongre sona erdi.UIA Ýstanbul Türkiye Kongreleri


58Çetin Örsmen’i Kaybettik59EDEBÝ MEKANLARUZUN SÜRMÜÞ BÝR GÜNÜN AKÞAMI, Bilge Karasu, Metis Yayýnlarý, 1990Bütün ailenin Sevgili "Çetin abisi" Çetin Örsmen herkese tatlý tatlý takýlmayý severdi; ancak hiç kimse onagücenmezdi, çünkü bunlarýn onun sevecen kiþiliðinin yansýmasý olduðunu bilirlerdi. Hele tavla maçlarýndayendikleri þakalarýndan kurtulamazdý.Mimarlýk mesleðini çok seven Çetin Örsmen, yakýn - uzak kendisine dekorasyon, mimarlýk ve inþaat konusundadanýþan herkesin yardýmýna koþardý. Özgün bir mimari stili vardý. Bunu en güzel sergileyen eserleri eþi ve kýzkardeþleri için tasarlayýp inþa ettiði Dragos'taki villa ve Mersin Deniz Kuvvetleri Vakfý Sosyal Tesisleridir.Sanatkar ruhlu Çetin Örsmen her zaman elinde kaðýt kalem bulundurur, eskiz ve desen çizerdi sonraki yýllardabunlarýn yerini yaðlý boya resimler aldý. Yaptýðý resimleri arkadaþlarýna gösterir övgü veya eleþtirilerinidinlemekten hoþlanýrdý.Ýyi insan Çetin Örsmen ruhun þad olsun.Prof. Dr. Feral EkeRavenna'ya giderkenYolculuða, geziye çýkmýþ gibiKaçmakta olduðunu herkesin bildiði o gemide,Ailesi, uþaklarý, kölesiyle kaçanVarý yoðu, erzaðýyla, yaðýyla, kumaþlarý, altýnlarýyla,arkada yalnýz konaðýný býrakmaða güçlükle katlanarakkaçan soylu Mihail'in Doðulu kölesiDoðulu olduðunu iþitmekle yetinmiþ, adama Doðudenen okyanusun neresinden çýktýðýný, nerelisi olduðunusormak aklýna bile gelmemiþti. Adýný olsun ansýmýyor þimdi,oysa garip bir addý, bütün Doðulu adlarý gibiBir gece bir masal anlatmýþtý ona, nasýlsa denizin dingindurduðu bir gece, insanýn, sýcaðý bir yük gibi içinde taþýdýðý,derisine serin bir nemin yapýþtýðý bir geceBir Doðu masalýydý bu her halde. Hala anýmsayabilmesituhaf.Tuhaf olmasa gerek.Ansýyamadýklarý var: Mimarýn nereli olduðu, ne olduðu,kim olduðu; bu iþe nereden gelip girdiði, niye girdiði.Ansýdýðý þu: mimarýn birine yüzlerce, binlerce, kesilmiþ,yontulmuþ taþ veriliyor, kendisinden bir saray yapmasýisteniyor. Bu öyle bir saray olacaktýr ki içine giren kimolursa olsun, kendi eviymiþ gibi, hangi odadan hangi odayageçileceðini bilsin; ama ayný zamanda öyle deðiþik, öyleince yapýlmýþ olacak ki bu saray, kim atarsa atsýn adýmýnýkapýdan içeri, ömrü boyunca böyle bir yer görmediðini de,göremeyeceðini de bilsin, anlasýn.Yalnýz, mimardan istenen bir þey daha vardýr. Kendisineverilen taþlar renklidir. Bu taþlarý yan yana, üst üstedizerken, dizdirirken, ayný renkli iki taþ ne yan yana , ne altalta, ne üst üste. Koca sarayda, yalnýz bir yerde, bir teknoktada, yalnýz iki taþ, ayný renkli iki taþ yan yanadüþebilecek.Mimar iþe baþlamýþ, bütün uyanýklýðýyla davranarak,bütün ustalýðýný kullandýðýna inanarak bir kat taþ dizdirmiþ.Ýkinci sýrayý dizdirirken karþýlaþtýðý güçlüklerden yýlmýþ. Ýlksýrayý bozmuþ. Bir köþesinden baþlayarak yapayým demiþsarayý. Birkaç dizi taþtan sonra baþka bir köþesine geçmiþ.Artýk, yaptýklarýný yýkmak istemediði için. Gel zaman gitzaman, ayný renkte iki taþ yan yana koymak zorundakalacaðýný her görüþünde, o parçayý býrakýp biraz ötede yenibir duvar parçasý ördürmeðe baþlamýþ. Ayný renkte iki taþancak tek bir kez yan yana koyabileceði düþüncesi onu okadar yýldýrmýþ ki bu iki taþýn buluþmasýný hep “ileridegerekserim” diyerek ertelemiþ. Günler, aylar, yýllar geçmiþböylece; artýk bir ayaðý çukurda, her akþamla, her sabahlason gününü, son gecesini yaþayan, yaþamasý olasý bir kiþihaline geldiðinde bir de farkýna varmýþ kiBir de farkýna varmýþ ki, korkusu içinde, yýllardan beribütün iþçileri yanýndan ayrýlmýþ olduðu, gerçekte onlarýkendisi uzaklaþtýrdýðý, tek baþýna kaldýðý halde, sanki bütüniþçilerinin tükenen sabrýný gönlünün gönlünde toplayarak,bütün iþçilerinin gücünü kollarýna akarmaða çalýþarakördüðü parça parça duvarlar kendisine verilen arsanýn heryanýný doldurmuþ. Ama hepsi ayrý duruyor, hepsibirleþtirilmeði bekliyor. Bu arada sarayý, sarayýngerçekleþtirmesi gereken koþularý aklýndan büsbütünçýkarmýþ olduðu için bu duvarlarý birleþtirmeðe, kapatmaðagücü yetse bile, bu bitecek yapý saraya deðil, herkesinbilebileceði ama eþine kimsenin rastlamamýþ olacaðý birsaraya deðil, hayvanlarýn barýnabileceði bir ahýra bilebenzemeyecek. Ner saray ne yapý varmýþ ortada, ne debunlarýn düþüncesi.Ýoakim'in içinde bir tek soru kývrýlmýþtý o gece, incedeninceye: Yapmasa ne olurdu? Uðraþmasa ne olurdu?O yaþta, yükümü anlamaktan çok yadsýmapa yatkýndýrinsan...O gece anlatýlan masalýn bu noktayý aydýnlatan,cevaplayan bir yerleri vardý herhalde. Orasýný ansýmýyor.Ancak, bütün bu bilgiler, bir insanýn bu oyunu niye kabuledebileceðini, bu oyuna, bütün ömrünü harcatan böyle biroyuna niye girebileceðini anlatamazdý o yaþta bir Ýoakim'e.Andronikos, hayatýný o kadar dolduran bir aný, bir yaþayýþbiçimiydi ki bu mimarla kendi arasýnda herhangi bir baðgörememiþ, ya da herhangi bir bað olamayacaðýný kesinlikledüþünmemiþti.Doðulu köle, saatlerce sürmiþ gibi olan masalýnýbitirdikten sonra Ýoakim'e þunu sormuþtu: Ne anladýnbunlardan? Bu masal sana neyi düþündürmek ister? SonraÝoakim'in karþýlýðýný beklemeden doðrulup yerindenkalkmýþtý. Yürürken “Hayat” demiþti o kadar.Adamcaðýzý tayfalardan biri býçaklamýþtý birkaç gecesonra. Böyle olmasý gerekliydi sanki. O Doðulu, bitiþli, sonlubir öykünün kahramaný olmalýydý.sayfa 91-93Kuru aðaç dallarýndan yaptýðý minik heykelcikler, bu figürlere benzeyenyeni yýl kartlarý... Evlerine her gidiþte gösterdiði bitmiþi, bitmemiþi onlarcaresim... Ýþte Çetin abiden hafýzamda kalan en belirgin anýlar... Büyük bircoþkuyla baðlý olduðu için, rahatsýzlýðýna raðmen kendini hiçbir zamanemekli olmamýþ hissettiði mimarlýk mesleði... Sevgili baldýzý Feral Eke'ninmimarlýk mezuniyetinin 40.yýl kutlamasý, meslekte katýldýðý son etkinlikoldu. Keþke benim bu yýlki 40. yýl kutlama törenime de katýlabilseydi...Y. Müh. Mimar. Güray AçýlÇetin Örsmen gibi birçok erdemin sahibikiþilik için yazý yazmak öyle zor ki...Ýnsan nereden nasýl baþlayacaðýnýbilemiyor. Deðerli Örsmen nasýl birinsandý... Almadan vermeyi bilen ve hiçbirþey beklemeden sevinç ve coþku içindeverebilen kiþilikti. Sürekli olarakyakýnlarýna, meslektaþlarýna, öðrencilerinehep ama hep verdi. Sahip olduðu herþeyipaylaþtý ve bir ömür boyu paylaþmaktanzevk aldý. En önemli özelliklerinden biri deiþini ve mesleðini severek yaþayarak yaptý.Baþka bir deyiþle mesleði ve iþini hayatbiçimine dönüþtürdü. Mesleðini resimsergileri açarak sanatçý kiþiliði ile süsledi.Ayrý kulvarlarýn insaný olmamýza raðmendaima birbirimizi sevdik, aradýk ve özledik.Çünkü sahip olduðumuz tüm deðerleresaygý duyduk ve hoþgörülü davrandýk.Çetinciðim seni çok ama çok özledim vedaima özleyeceðim. Ruhun þad, mekanýncennet olsun. Boþluðunu doldurmakmümkün olmayacak can dostum.Ayhan Azzem Aydýnöz


6061Sabah Gazetesi 05. Þubat. <strong>2005</strong> Cumhuriyet <strong>Ankara</strong> 11. Þubat. <strong>2005</strong>Cumhuriyet Gazetesi-<strong>Ankara</strong> 04. Þubat. <strong>2005</strong>Cumhuriyet <strong>Ankara</strong> 04. Þubat. <strong>2005</strong> Hürriyet Gazetesi 21. Þubat. <strong>2005</strong>basýnda geçen ayHürriyet Gazetesi 13. Þubat. <strong>2005</strong>Hürriyet Gazetesi 14. Þubat. <strong>2005</strong>Hürriyet Gazetesi, 12.02.<strong>2005</strong>Cumhuriyet <strong>Ankara</strong>, 18. 02. <strong>2005</strong>Hürriyet Gazetesi 17. Þubat. <strong>2005</strong>Sabah Gazetesi 13. Þubat.<strong>2005</strong>Cumhuriyet <strong>Ankara</strong>, 18. Þubat.<strong>2005</strong>Cumhuriyet <strong>Ankara</strong> 11. Þubat. <strong>2005</strong>Gazete <strong>Ankara</strong> 04-10. Þubat.<strong>2005</strong>Hürriyet Gazetesi 15. Þubat. <strong>2005</strong>


6263TOMBUL KEDÝLERÝSTANBUL’A GELÝYORUIA<strong>2005</strong>Ýstanbul Kongresinekatýlacak ana konuþmacýlar hergeçen gün artýyor:Shigeru Ban, Japonya1957'de Tokyo'da doðdu. Güney California MimarlýkOkulu, Cooper Union Mimarlýk Okulu'nda eðitimgördü. Birleþmiþ Milletler Mülteciler YüksekKomisyonu'nda (UNHCR) danýþmanlýk yaptý. Bir siviltoplum örgütlenmesi olan VAN'I kurdu.Charles Correa, HindistanMimar, plancý, aktivist ve teorisyen Charles CorreaMichigan Üniversitesi ve MIT'de mimarlýk eðitimialdý.Peter Eisenman, ABD1932 in Newark’da doðdu. Cornell Üniversitesi’ndelisans, Columbia ve Cambridge’den yüksek lisansve Chicago Illinois Üniversitesi’nden doktoradereceleri aldý.Zaha Hadid, ÝngiltereBaðdat doðumlu Zaha Hadid, Londra’da,Architectural Association’da eðitim gördü.Zvi Hecker, Ýsrail1931Polonya doðumlu. Krakow Polytechnic’tenmezun olduktan sonra, Hayfa’da Israeli Institute ofTechnology’de yüksek lisansýný tamamladý.Sumet Jumsai, TaylandDr. Sumet Jumsai 1939'da Bangkok'ta doðdu.Eðitim gördüðü Cambridge Üniversitesinde öðretimgörevlisi.Kengo Kuma, Japonya1954'te Kanagawa, Japonya'da doðdu.1997 Japon<strong>Mimarlar</strong> Odasý ödülü ve çeþitli uluslararasý ödüllerkazandý.Fumihiko Maki, Japonya1928'de Tokyo'da doðdu. Lisans eðitimini TokyoÜniversitesi'nde tamamladýktan (1952) sonraABD'de Cranbrook Sanat Akademisi'nde (1953) veHarvard Üniversitesi Tasarým Yüksek LisansBölümünde (GSD) sürdürdü (1954).Glenn Murcutt, Avustralya2002 Pritzker Mimarlýk Ödüllü Avustralyalý mimarGlenn Murcutt 1936'da Londra'da doðdu. YeniGüney Galler Universitesinde mimarlýk eðitimi aldý.Mikhail Piotrovsky, Rusya1944 Erivan'da doðdu. Leningrad Üniversitesi DoðuBilimleri Fakültesi Arap Etüdleri bölümünden1967'de onur derecesiyle mezun oldu. Ayrýca 1965-66 yýllarýnda Kahire Üniversitesi'ne devam etti.Joseph Rykwert, ABDPennsylvania Üniversitesi'nde öðretim üyesidir.Princeton, Cooper Union, New York, HarvardTasarým Bölümü, Sydney Üniversitesi, LouvainÞehircilik Enstitüsü, Paris Merkezi AvrupaÜniversitesi gibi pek çok üniversitede misafiröðretim üyesidir.Moshe Safdie, Ýsrail1938’de Hayfa, Israil’de doðdu. 1961’de KanadaMcGill Üniversitesini bitirdi.Alexandros N. Tombazis, Yunanistan1939 yýlýnda Karaçi'de doðdu. Atina Ulusal TeknikÜniversitesinden mezun oldu. 1963-65 yýllarýarasýnda Atina Ulusal Teknik Üniveritesi'ndeasistanlýk yaptý.Robert Venturi, ABD1925'te Philadelphia'da doðdu. PrincetonÜniversitesinden mezun oldu. 1958'de kendibürosu kurana kadar Eero Saarinen ve Louis I.Kahn ile çalýþtý.Ken Yeang, Malezya1948'de Penang, Malezya'da doðdu, Mimarieðitimini Architectural Association(AA)-Londra'da,Doktorasýný Cambridge Üniversitesindetamamladý.‘CUMHURÝYET’ÝAFÝÞLEYEN ADAM”SERGÝSÝÝHAP HULUSÝ GÖREY (1898-1986)21 Þubat – 18 <strong>Mart</strong> <strong>2005</strong>Türk Grafik sanatýnýn yapý taþlarýndan Ýhap HulusiGörey’in (1898-1986) Ender Merterkoleksiyonundaki, çeþitli dönemlerdegerçekleþtirdiði çalýþmalarýndan oluþan“Cumhuriyet’i Afiþleyen Adam” sergisi 21 Þubat –18 <strong>Mart</strong> <strong>2005</strong> tarihleri arasýnda Yapý-EndüstriMerkezi sergi holünde sanatseverler ile buluþuyor.Ender Merter’in kaleme aldýðý, kaynakçaniteliðindeki 80. yýlýnda Cumhuriyet’i AfiþleyenAdam” adlý kitabý da sergi süresince Yapý EndüstriMerkezi’nden temin edilebilecek.‘Takýmýný Kur!, Farkýný Yarat!’Üniversite Öðrencilerine Reklam YarýþmasýODTÜ REKLAMCILIK GÜNLERÝ11-13 Nisan <strong>2005</strong>, Son baþvuru 21 <strong>Mart</strong> <strong>2005</strong>ODTÜ Ýþletme Topluluðu, 3 yýldan bu yana üniversitegençliðine reklam sektörünü tanýtmak ve bu konudagençlerin geliþimlerine imkan saðlamak amacýylagerçekleþtirdiði Reklamcýlýk Günleri’nin bu yýl 4.’sünüdüzenliyor. Etkinlik kapsamýnda düzenlenecek reklamyarýþmasý tüm üniversite öðrencilerinin katýlýmýnaaçýk olacak. Türkiye’deki tüm üniversiteöðrencilerinin üçer kiþilik takýmlar kurarakkatýlabilecekleri ve belirlenen konu üzerinde kendireklamlarýný yaratacaklarý iki aþamalý reklamyarýþmasýnýn ilk ayaðý online olarak gerçekleþecek.Profesyonel reklamcýlardan tarafýndan seçilerekdereceye giren en baþarýlý on takým ise ReklamcýlýkGünleri’nin son günü olan 13 Nisan <strong>2005</strong>’te jüriönünde projelerini sunacaklar ve ilk 3 takýmýnüyeleriödüllendirilecekler.‘Takýmýný Kur!,Farkýný Yarat!’ sloganýyla düzenlenenReklam yarýþmasýna katýlmak için online baþvuruyapýp 21 <strong>Mart</strong> <strong>2005</strong> tarihine kadar reklamçalýþmalarýnýn gönderilmesi gerekiyor.http://www.reklamcilikgunleri.nethttp://www.isletmetoplulugu.netHOLCIM ÖDÜLLERÝSon baþvuru tarihi 31 <strong>Mart</strong> <strong>2005</strong>Merkezi Ýsviçre’de bulunan Holcim Vakfý tarafýndanverilen Holcim Ödülleri’nin amacý, her nesildenprofesyoneller ve uzmanlar için uluslararasý birplatform oluþturmak, disiplinlerarasý diyalogugeliþtirmek, yeni fikirleri ileri götürmek ve yeniçözümler geliþtirmek olarak belirtiliyor. Binada veyapýda sürdürülebilirlik için deneyim ve bilgideðiþiminin kolaylaþtýrýlmasý, eðitime, yeniliði veöðrenime yapýlan bir yatýrým olduðu belirtiliyor. Yerelödüller, Avrupa, Kuzey Amerika, Latin Amerika,Afrika-Ortadoðu ve Asya Pasifik olmak üzere 5coðrafi bölgeye göre verilecek. Bölgelerinde birinciolan adaylar daha sonra dünya çapýnda verileceködüle katýlmaya hak kazanacaklar. Yerel ve dünyaçapýndaki ödüller için verilecek toplam para ödülü 2milyon Dolar. Türkiye’den katýlacaklar Afrika-Ortadoðu Bölgesi’nden ödüle baþvurabiliyor.Baþvurular sadece internet üzerinden yapýlabiliyor.http://www.holcimawards.orgULAÞIM ZAMMINA KARÞIKAMPANYA<strong>Ankara</strong> Büyükþehir Belediyesi'nin toplu taþýmaücretlerine yaptýðý fahiþ zammýn ardýndandemokratik kitle örgütlerince oluþturulan, <strong>Mimarlar</strong>Odasý <strong>Ankara</strong> Þubesinin de içinde olduðuANKARAM PLATFORMU, ulaþým zammýnýn gerialýnmasý için 2 aydýr mücadele ediyor.Zammýn geri alýnmasý için yargýya baþvurulmasýnýnyaný sýra yoðun olarak yürütülenkampanyada her cumartesi yapýlan basýnaçýklamalarýyla, yapýlan %33'lük ulaþým zammý ile<strong>Ankara</strong>'nýn Türkiye'deki en pahalý ulaþým ücretinesahip olduðu duyuruldu. <strong>Ankara</strong>lýlarýnÝstanbullulardan %20, Ýzmirlilerden %25 daha pahalýotobüse-dolmuþa bindiði, hatta <strong>Ankara</strong>'nýnAvrupa'nýn da en pahalý toplu taþýma ücretine sahipolduðu, ortalama kazancý bizden 7 kat daha fazlaolan Avrupa baþkentlerinde Türk parasý ile bugünRoma'da 440 bin TL, Paris'te 700 bin TL, Atina'daise 780 bin TL'lik bir toplu taþýma ücreti olduðugerçeði açýklanarak bu konuda hükümet ve yetkilikurumlar göreve davet edildi.Kampanya boyunca toplanan 32 bin imza 22Þubatta yapýlan bir basýn açýklamasýnýn ardýndan<strong>Ankara</strong> Büyükþehir belediyesine teslim edildi.Belediye yönetimi, <strong>Ankara</strong>lýlarýn sesini dinlemeye,halkýn özdenetimini dikkate almaya davet edildi veyapýlan yanlýþtan geri dönmeye çaðrýldý.KÜLTÜRLER KÖPRÜSÜDÜNYA ESTETÝK KONGRESÝ 2007’de Türkiye’de1992 yýlýndan bu yana uluslararasý sempozyumlar vesanat etkinlikleri düzenleyen SANART Estetik veGörsel Kültür Derneði 2007 yýlýnda, Dünya EstetikKongresini düzenlemeyi üstlendi. Türkiyenin kültürel,tarihsel ve coðrafi olarak özel konumundanesinlenerek ve artýk dünya kültürlerinin arasýndadaha yakýn ve açýk iliþkilerin elzem olduðu inancýnadayanarak Kongrenin konusu SANART tarafýndan‘ESTETÝK: KÜLTÜRLER KÖPRÜSÜ’ olarakbelirlendi. Bu kapsamda Yerel/Küresel,Evrensel/Bireysel, Doða/Kültür ve benzeri gibikarþýtlýklar arasýnda iliþkiler kurmaya çalýþacak, sanatfelsefesi, kuram ve tarih alanlarýnda farklý kültürlerinne tür farklý söylemler üretmiþ olduklarýný, neticedefarklýlýklarýn zenginliði kadar dünya kültürlerininbirbirlerini anlayabilecek ortaklýklarý ve becerileriolduðunu gösterebilmeyi de amaçlýyor.www.sanart.org.trIOC/IAKS <strong>2005</strong> Ödülü“Örnek Spor ve Eðlence Tesisleri”Teslim için son tarih: 30 Nisan <strong>2005</strong>Uluslararasý Olimpiyat Komitesi (IOC) veUluslararasý Spor ve Eðlence Tesisleri Birliði (IAKS)iþbirliði içinde Örnek Spor ve Eðlence Tesisleritemalý IOC/IAKS <strong>2005</strong> Ödül Programý’ný düzenliyor.Bu yýl onuncusu düzenlenecek olan program 1987yýlýndan beri inþa edilmiþ olan baþarýlý spor veeðlence tesislerini ödüllendiriyor. Ödül programýnýnamacý, baþarýlý bir þekilde iþlev göstermesininyanýnda, iç ve dýþ mekân tasarýmýnda kaliteyi,çevresel uyumu ve kentsel veya kýrsal çevreylebütünleþmeyi saðlayan yapý ve tesisleriödüllendirmek olarak açýklanýyor.Ödül programýna baþvuruda bulunacak yeni yapý,yenileme, modernizasyon, dönüþüm verehabilitasyon projelerinin, 1 Ocak 1998-31 Aralýk2003 arasýnda gerçekleþtirilmiþ olmasý gerekiyor.Katýlým kategorileri arasýnda, Spor Alanlarý, SporSalonlarý/Çok Amaçlý Salonlar, Havuzlar/SaðlýkTesisleri, Kýþ Sporlarý için Tesisler, Eðlence Sporlarýiçin Tesisler, Özel Spor Tesisleri, Spor Merkezleribulunuyor. Ödüle aday gösterilecek yapýlarýn,tasarýmcýlar ve iþletmeciler tarafýndan ortak olarakaday gösterilmesi gerekiyor.Ödül kazanan proje sahiplerine altýn, gümüþ vebronz ödüller verilecek; ayrýca jüri kararýna göre özelödüller de sunulabilecek. Ödül töreni, 26 Ekim<strong>2005</strong>’te Cologne’da gerçekleþtirilecek 19. IAKSKongresi’nde yapýlacak.www.iaks.infoUIA <strong>2005</strong> DÜNYA MÝMARLIK KONGRESÝYARDIMCI GENÇ EKÝP ARIYORSon Baþvuru: 10 <strong>Mart</strong> <strong>2005</strong>3-10 Temmuz <strong>2005</strong> tarihleri arasýnda Lütfi KýrdarKongre ve Sergi Sarayý baþta olmak üzere tümkongre vadisinde gerçekleþecek olan uýa <strong>2005</strong>dünya mimarlýk kongresi süresince çalýþacakarkadaþlar aranýyor. Detaylý bilgi için lütfen cv’niziaþaðýda belirtilen e-mail adresine ya da faksnumarasýna gönderiniz. CV’nizin mutlaka bildiðinizyabancý dilleri ve kýyafet ölçülerinizi içermesigerekmektedir.Ayçýl Yeþilýrmak/ Fax: 0212 244 71 81e-mail: aycil@ikontour.comÝKON TURÝZM VE TÝCARET A.Þ.Mete Cad. Yeni Apt. No:16/11 Taksim/ ÝstanbulMimarlýk+EkolojiSempozyumu yapýldý<strong>Mimarlar</strong> Odasý <strong>Ankara</strong> Þubesi ve Goethe InstitutÝþbirliði ile Ekoloji temalý Türk-Alman Sempozyumu 4Þubat <strong>2005</strong>’de Alman Kültür Derneði’ndegerçekleþti. Ayný akþam, sempozyum sonrasý açýlýþýný<strong>Ankara</strong> Þube Baþkaný Ali Ulusoy’un yaptýðý AlmanMenþeli “Mimarlýk+Ekoloji” - Made in Germany“Architektur+Ökologie” sergisi mimarlardan büyükilgi gördü. Almanya'da 1987-2004 yýllarý arasýndayapýlan projeleri kapsayan sergide, son yýllardaekoloji alanýnda yenilikler sunan 9 proje maketleri,çizim ve fotoðraflarýyla yer alýyor.ÜYELERE e-posta HÝZMETÝ<strong>Mimarlar</strong> Odasý Genel Merkezi Oda'ya kayýtlý tümüyelere e-posta vermeye baþlamýþtýr. E-postasunucusundan 10 MB'lýk alanýn kullanýmýna olanaksaðlayan adresler isimsoyad@mimarlarodasi.org.trþeklinde verilecektir. E-posta adresi alabilmek içinÞubemize baþvurmanýz ve talep formu ile eklisözleþmeyi doldurmanýz gerekmektedir.


64arkikatürAkýn Önder

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!