23.06.2015 Views

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Rü'yâda bildirilen beş sır! 9 OCAK <strong>1996</strong><br />

Bizden önceki kavimlere gönderilen Peygamberlerden birisi, birgün bir rü'yâ gördü.<br />

Rü'yâsında kendisinden, sabahleyin kalkınca karşısına ilk çıkan şeyi yemesi, ikinci olarak<br />

karşılaştığı şeyi gizlemesi, üçüncü olarak karşılaştığı şeyi kabûl etmesi, dördüncü olarak,<br />

karşılaştığını yeise, ümitsizliğe düşürmemesi, beşinci olarak karşılaştığından da kaçması<br />

isteniyordu.<br />

Sabah oldu. O peygamber aleyhisselâm kalkınca, karşısında gözüne ilk çarpan büyük ve<br />

kapkara bir dağ oldu. Bu manzara karşısında durakladı, hayrete düştü ve kendi kendine,<br />

"Rabbim bana onu yememi emretti. Rabbim bana, gücümün yetmiyeceği şeyi<br />

emretmez" diye düşündü.<br />

Onu yemeğe azmederek oraya doğru yürüdü. Fakat yanına yaklaşınca dağ birden küçüldü,<br />

küçüldü ve baldan daha tatlı bir lokma hâline geldi. Peygamber onu yiyerek yola koyuldu.<br />

Biraz gidince karşısına altın bir tas çıktı. Hemen bir çukur açarak onu toprağa gömdü ve<br />

tekrar yola koyuldu. Fakat biraz gittikten sonra dönüp arkasına baktığında altın tasın toprağın<br />

üstüne çıkmış olduğunu gördü. Geri döndü. Onu tekrar gömerek yine yoluna devam etmek<br />

üzere hareket etti.<br />

Fakat biraz gidince yine dönüp geriye baktığında, altın tasın yine dışarıda olduğunu<br />

hayretle müşâhede etti. Bu dönüp gömmeler birkaç defa tekrarlandığı hâlde altın tas yine üste<br />

çıkıyordu. Nihâyet peygamber, "Ben, Rabbimin bana olan emrini yerine getirdim"<br />

diyerek onu gömmek için bir daha geri dönmedi ve yoluna devam etti.<br />

Biraz gidince, kendisine doğru gelen bir kuşla karşılaştı. Kuşun peşinde de bir şâhin vardı.<br />

Onu avlamak, yakalayıp yemek istiyordu. Kuş:<br />

- Ey Allahın nebîsi, beni kurtar, diyerek Peygamberden yardım istedi, Peygamber de onu<br />

himâyesine aldı, "Üçüncü olarak karşılaştığın şeyi kabûl et" emri gereğince yeninin içine<br />

sakladı. Bu arada onu avlamak için peşinden gelmekte olan şâhin gelip:<br />

- Ey Allahın nebîsi, ben aç idim. Sabahtan beri onu avlayıp karnımı doyurmak için<br />

uğraşıyordum. Tam yakalıyacağım sırada onu benden aldın. Rızkıma mâni olma! dedi.<br />

Bu sırada Peygamber aleyhisselâm, "Benden, üçüncü olarak karşılaştığımı kabûl etmem,<br />

dördüncü olarak karşılaştığımı da yeise düşürmemem istenmişti. Üçüncü bu kuş. Onu kabûl<br />

edip kurtardım. Ya dördüncüyü ne yapayım? Onu ümitsizliğe düşürmemem lâzım" diye<br />

düşündü. Yanında bulunan etten biraz keserek beklemekte olan avcı kuşa attı. O da onu alıp<br />

gitti. O uzaklaşınca saklamakta olduğu kuşu da salıvererek yoluna koyuldu.<br />

Yolda ilerlerken pis kokulu bir cîfe ile, pislik ile karşılaştı. Geceki rü'yâ gereğince ondan<br />

da sür'atle uzaklaştı. O gece rü'yâsında kendisine gündüz olan hâdiselerdeki hikmet, sır şöyle<br />

izâh edildi:<br />

"İlk önce çok büyük ve kapkara bir dağ olarak gördüğün ve sonradan baldan daha tatlı bir<br />

lokma hâline gelen şey, öfke ve kızgınlıktır. Öfke, önce büyük bir dağ hâlindedir. Sabır<br />

edildiği ve yenildiği zaman baldan daha tatlı bir lokma olur.<br />

İkinci olarak karşılaştığın altın tas, güzel ve iyi amellerdir. İyi ve güzel ameller,<br />

hareketler, davranışlar ne kadar örtülürse örtülsün, yine de açığa çıkar ve kendilerini belli<br />

ederler. Üçüncü olarak, sakladığın kuş, sana sığınana ihânet etmemeni, himâyene almanı<br />

öğretmek istemektedir. Dördüncü hâdise, birisi senden bir şey istedi mi, kendi ihtiyâcın olsa<br />

bile onun hâcetini görmek gerektiğine işârettir. Beşinci olarak karşılaştığın ve kendisinden<br />

kaçtığın pis kokulu cîfe gıybete işârettir. Gıybet eden, ötekini-berikini çekiştiren insanlardan,<br />

pis kokulu cîfeden kaçarcasına kaç!..<br />

Dinin gönderiliş sebebi 10 OCAK <strong>1996</strong><br />

Din, insanları saâdet-i ebediyyeye ya'nî ebedî, sonsuz saâdete, huzura götürmek için<br />

Allahü teâlâ tarafından gösterilen yol demektir.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!