23.06.2015 Views

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Cenâb-ı Hakkın yarattığı her şeyde bildiğimiz, bilmediğimiz nice hikmetler, nice<br />

faydalar vardır. Hiçbir şey tesâdüfi değildir, hepsi plânlı, proğramlıdır.<br />

Cenâb-ı Hakkın yarattığı her şeyde bildiğimiz, bilmediğimiz nice hikmetler, nice faydalar<br />

vardır. Hiçbir şey tesâdüfi değildir, plânlı, proğramlıdır.<br />

Meselâ her canlının temel maddesi olan suyu ele alalım: Maddenin özelliklerinden biri,<br />

sıcaklığı arttığında genleşmesi ya'nî hacminin büyümesi, soğuduğunda ise hacminin<br />

küçülmesidir. Sıcaklığı artan bir madde genleşirken kütlesi değişmediğinden, yoğunluğu<br />

(ya'nî birim hacminin kütlesi) azalır. Tersine, sıcaklığı azalan bir maddenin de hacmi<br />

küçülürken yoğunluğu artar.<br />

"Suyun istisnai özelliği"<br />

Bu, bütün maddeler için geçerli olmakla beraber, suyun istisnai bir özelliği vardır. Su, 100<br />

santigrat derecede kaynar ve sıfır santigrat derecede donar. 100 derecedeki bir miktar su<br />

soğutulmaya başlanırsa, diğer maddeler gibi hacmi küçülmeye başlar. Sıcaklık 4 dereceye<br />

gelinceye kadar hacmi küçülür. 4 dereceden sonra sıcaklık azalmaya devam ederse, bu defa<br />

diğer maddelerin tersine hacmi büyümeye başlar ve sıfır derecede donarken de hacmi<br />

büyüdüğü için buzun yoğunluğu, sıfır derecedeki suyun yoğunluğundan daha küçük olur.<br />

Yoğunluğu, suyun yoğunluğundan büyük olan cisimler suya bırakıldığında dibe tamamen<br />

batar. Bir cismin suda yüzebilmesi için, yoğunluğunun, suyun yoğunluğundan daha küçük<br />

olması gerekir. Buzun yoğunluğu, sudan daha küçük olduğundan yüzer.<br />

Eğer, suyun da diğer maddeler gibi sıcaklığı azaldıkça hacmi devamlı azalsaydı,<br />

yoğunluğu artacak ve buzun yoğunluğu suyunkinden daha büyük olacağından dibe batacaktı.<br />

Böylece denizler, göller ve derin suların dibi tamamen buzlarla kaplanacak, canlıların<br />

yaşaması imkânsız hâle gelecekti. Ya'nî deniz ve göllerde balık ve benzeri insanların istifade<br />

ettikleri varlıklar olmayacaktı.<br />

Ayrıca okyanus ve göllerde gemilerle ulaşım şimdiki gibi pek kolay olmayacaktı. Çünkü<br />

dipten itibaren donarak yükselen buz tabakası, yüzeye kadar denizlerin tamamen buzlarla<br />

kaplanmasına sebep olacaktı. Dipten itibaren tamamen donan bu büyük buz tabakalarının<br />

tekrar erimesi ise mümkün olmayacaktı. Çünkü güneş ışınları denizlerin ancak birkaç yüz<br />

metre derinliğine kadar işleyebildiğinden daha derinlerdeki buzun erimesi imkânsızdır.<br />

"Hava, su ve gıda"<br />

Bu üç madde yaşamanın, hayatın vazgeçilmez, zarûrî ihtiyaç maddeleridir. Cenâb-ı Hak<br />

bu üç maddenin temin edilebilmesini, insan vücudunun ihtiyacındaki öncelik sırasına göre<br />

yaratmıştır. Bütün canlılar havasız yaşayamaz. Canlıların yaşamaları için, en çok lâzım olanı<br />

havadır. Havasızlığa birkaç dakîkadan fazla dayanamazlar. Hemen ölürler. Hava, aramakla,<br />

bulmakla, zahmet çekmekle ele geçecek birşey olsaydı, bunu arayacak kadar zaman bile<br />

yaşıyamazlardı. Bu derece acele lâzım olan, bu çok lüzûmlu maddeyi, Allahü teâlâ, her yerde<br />

bulunacak ve mahlûklarının ciğerlerine kadar, kendiliğinden, kolayca girecek şekilde<br />

yaratmıştır.<br />

Yaşıyabilmek için su, bu kadar acele lâzım değildir. İnsan ve hayvanlar, suyu arayıp<br />

bulacak zaman kadar yaşıyabilirler. Bunun için, suyu bulmak îcâb etmektedir.<br />

Hayvanlarda akıl bulunmadığı ve birbirlerine yardımcı olmadıkları için, yiyeceklerini ve<br />

giyeceklerini hazırlıyamazlar. Bundan dolayı, yiyeceklerini pişirmeleri, hazırlamaları lâzım<br />

değildir. Ot, leş yirler. Tüy, yün, kıl ile ısınırlar. Korunma âletleri, kendilerinde yaratılmıştır.<br />

Birbirlerine muhtaç değildirler.<br />

Her hayvanda bulunan bir çeşit üstünlük, insanda bir araya getirilmiştir. İnsanın,<br />

kendisinde yaratılan bu üstünlükleri meydana çıkarması için, aklını kullanması, fikrini<br />

yorması, çalışması lâzımdır.<br />

Saâdet ve felâket kapılarının anahtarı, insanın eline verilmiştir. Yükselmesi veya alçalması,<br />

çalışmasına bırakılmıştır. Aklını, fikrini işleterek, saâdet yolunu görüp, bu yolda yürümeğe

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!