23.06.2015 Views

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Bu azâblar kâfirler içindir. Fakat, eğer bir müslüman harâm helâl tanımaz, içki içer de<br />

dilini küfür kelimelerine alıştırırsa, onun da ölürken îmânsız gidip kâfirler zümresine dâhil<br />

olmasından korkulur.<br />

Şu hâlde mülümana yaraşan, harâma helâla dikkat etmek, içki içmekten şiddetle kaçınmak<br />

ve ayrıca, içki içenlerle ilgiyi kesmektir. Zîrâ kişi içki içenle düşüp kalktığı taktirde, sonunda<br />

o da onlar gibi olur. İçki bütün kötülüklerin başıdır. Zîrâ, şüphesiz ki kıyâmet gününün<br />

korkunçlukları üzerinde düşünen bir kimsenin gönlü içkiye ve onu içenlere meyletmez.<br />

Hasen-i Basri hazretleri şöyle anlatır:<br />

- Bir müslüman ilk olarak içki içti mi derhal kalbi kararır. İkinci içki içişte hafaza<br />

melekleri kendisinden uzaklaşır. Üçüncü içişinde ölüm meleği uzaklaşır. Dördüncü içişte<br />

Peygamber aleyhisselâmın eshâbı, beşincide Cebrâil aleyhisselâm, altıncıda İsrâfil<br />

aleyhisselâm, yedincide Mikâil aleyhisselâm, sekizincisinde gökler, dokuzuncuda Yer,<br />

onuncuda Arş'ı taşıyanlar, onbirincisinde Kürsî, onikincisinde Arş kendisindan uzaklaşır.<br />

Daha sonra da Allahü teâlâ ondan uzaklaşır. Allahü tâlânın da kendisinden uzaklaştığı<br />

kimsenin gideceği yer Cehennemdir.<br />

Cenâb-ı Hakkın la'netlediği kimseler 7 OCAK <strong>1996</strong><br />

Mezhebsizler, bulundukları memleketteki Ehl-i sünnet din adamlarını, her fırsatta<br />

kötülüyorlar. Bunların kitâblarının okunmasını, Ehl-i sünnet bilgilerinin öğrenilmesini<br />

önlemek için her hîleye başvuruyorlar. Meselâ, ilahiyatçı değildir, diploması yoktur, dinden<br />

ne anlar? O kendi san'atı üzerinde çalışsın. Bizim işimize karışmasın, derler. Bir bahane ile<br />

onu baltalamak isterler.<br />

(Fitne yayıldığı zaman, hakîkati bilen, başkalarına bildirsin! Bildirmezse, Allahın ve<br />

bütün insanların la'neti ona olsun!) hadîs-i şerîfi ile mesleği ne olursa olsun, hakîkatı<br />

bilenlerin, dine aykırı bir şey görünce, doğruyu bildirmesi emredilmektedir. Aksi takdirde<br />

Cenâb-ı Hakkın la'netine uğrayacağı bildirilmektedir.<br />

Bunun için, bilenlerin bilmiyenleri uyarması, bilmiyenlerin de, öncelikle ehl-i sünnet<br />

i'tikâdında bir âlim bulması veya Ehl-i sünnet i'tikâtında bir alimin kitabını bulması,<br />

bilmediklerini buradan öğrenmesi, bütün işlerini buna uygun yapması lâzımdır.<br />

Çünkü, böyle bir âlim, Allahü teâlânın kullarını hatâdan korumak ve herşeyi doğru<br />

yapmalarını sağlamak için yaratmış olduğu ma'nevî ilâçları, ya'nî rûhun tedâvîsi bilgilerini<br />

bilir ve insanlara bildirir. Rûh hastalarını, idrâksiz olanları tedâvî eder.<br />

Böyle bir âlimin her sözü, her işi ve inanışı, dine uygundur. Her şeyi doğru olarak anlar.<br />

Her soruya doğru cevâb verir. Her işinden Allahü teâlâ râzıdır. Allahü teâlâ, rızâsına<br />

kavuşmak istiyenlere, rızâsına kavuşturan yolları gösterir. Allahü teâlâ, îmân edenleri ve<br />

îmânın îcâblarını yapanları zulmetlerden, sıkıntılardan kurtarır. Bunları nûra, huzûra, saâdete<br />

kavuşturur. Bunlar, her zaman ve her işlerinde, rahat ve huzûr içinde olurlar. Bunlar, kıyâmet<br />

gününde, Peygamberlerin, Sıddîkların, şehîdlerin ve sâlih müslümanların yanında bulunurlar.<br />

Bir din adamı, hangi asırda bulunursa bulunsun, sözleri, işleri ve i'tikâdı Peygamberimizin<br />

ve eshâbının bildirdiklerine uygun olmazsa ve nefsine, düşüncelerine uyarak dinin dışına<br />

taşarsa ve aklına uyarak dinin inceliklerine karşı gelir, anlıyamadığı bilgilerde dört mezhebin<br />

dışına taşarsa, bu kimsenin kötü din adamı olduğu anlaşılır.<br />

Allahü teâlâ bunun kalbini mühürlemiştir. Gözleri hak yolu göremez. Kulakları doğru sözü<br />

işitemez. Buna, kıyâmette büyük azâb vardır. Allahü teâlâ, bunu sevmez. Bunun gibi olanlar,<br />

Peygamberlerin düşmanıdırlar. Bunlar, kendilerini doğru yolda sanır. Yaptıklarını beğenirler.<br />

Hâlbuki, bunlar şeytânın yolundadırlar. Bunlardan aklını toparlayıp doğruya dönebilen çok<br />

azdır. Bunların her sözü tatlı olur. Yaldızlı olur. Faydalı görünür. Hâlbuki, düşündükleri,<br />

beğendikleri şeyler hep kötüdür. Ahmakları aldatarak kötü yola, felâkete sürüklerler. Sözleri,<br />

kar yığınları gibi parlak, lekesiz görünür. Fakat, hakîkat güneşi karşısında eriyip giderler.<br />

Allahü teâlânın kalblerini kararttığı ve mühürlediği bu kötü din adamlarına (Bid'at ehli),<br />

ya'nî mezhebsiz din adamı denir. Bunlar, i'tikâdları ve amelleri, Kur'ân-ı kerîme ve Hadîs-i

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!