23.06.2015 Views

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Dünya ile âhıret, doğu ile batı gibidir ki, birine yaklaşan, ötekinden uzak olur. Bir kimse<br />

ibâdetini yapmaz ve geçiminde, kazancında Allahü teâlânın emir ve yasaklarını gözetmezse,<br />

dünyaya düşkün olmuş olur. Allahü teâlâ herkesin kalbini bu kimseden soğutur. Bunu kimse<br />

sevmez.<br />

Kendini sözde tamamen Allaha vermiş papazlar var. Bunlar da gerçekten dünyayı<br />

sevmiyorlar, bunların durumu nasıl olacak? diye sorulacak olursa:<br />

İnsanların âhırette Cehennemden kurtulması, yalnız kendi zamanlarındaki peygamberlere<br />

tâbi olmalarına bağlıdır. Dünyada yapılan bütün iyilikler, bütün keşifler, bütün hâller ve bütün<br />

ilimler peygamberlerin yolunda bulunmak şartı ile, âhırette işe yarar.<br />

Yoksa, Allahü teâlânın peygamberlerine tâbi olmayanların yaptığı her iyilik, dünyada kalır<br />

ve âhıretin harap olmasına sebep olur. Bir kimse, senelerce ibâdet etse, ömrünü, nefsini<br />

temizlemekle geçirse ve güzel huyları ile yanındakilere, keşfettiği âletler ile, bütün insanlara<br />

faydalı olsa, Muhammed aleyhisselâma tâbi olmadıkça ebedi saâdete kavuşamaz.<br />

Tohum ekmeden mahsûl beklemek<br />

Bu dünya, âhıretin tarlasıdır. Burada tohumlarını ekmeyip yiyenler, böylece bir tohumdan<br />

kat kat meyve kazanmaktan mahrûm kalanlar, ne kadar zavallıdır. Kardeşin kardeşten, ananın<br />

evlâdından kaçacağı o gün için, hazırlanmıyanlar, dünyada da, âhırette de aldanıyorlar ve<br />

sonunda pişman olacaklardır.<br />

Aklı başında olan, bu dünyayı fırsat bilir. Bu kısa zamanda, tohum ekerek, ya'nî Allahü<br />

teâlânın beğendiği işi yaparak, âyet-i kerîmede bildirilen kat kat fazla meyveleri toplar.<br />

Cenâb-ı Hak, bu kısa zamanda yapılacak, hayırlı işlere ve ibâdetlere sonsuz ni'metler ihsân<br />

edecektir. Dünya hayatının, ebedî âhıret hayatına vesîle olduğunu unutan helâk olur.<br />

Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:<br />

(Bu dünya bir köprüdür ki, bundan hemen geçesiniz! Yalnız bunun tâmiri ile<br />

uğraşmayıp, yolunuza devam edesiniz!)<br />

(Arzusu âhıret olup, âhıret niyyeti ile çalışana, Allahü teâlâ dünyayı hizmetçi yapar.)<br />

(Âhıretin sonsuz olduğuna inanan kimsenin, yalnız bu dünyaya sarılması, çok<br />

şaşılacak şeydir.)<br />

Kur'ân-ı kerîme hürmet 17 ŞUBAT <strong>1996</strong><br />

Mushafı her kitabın üstünde bulundurmalıdır. Üzerine başka hiçbir şey<br />

koymamalıdır. Kur'ân-ı kerîm okunurken, sessizce ve saygı ile dinlemelidir.<br />

Kur'ân-ı kerîme hürmet etmek, saygılı olmak için, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarında<br />

yazdıklarını bilmek, öğrenmek lâzımdır. Bunlar bilinmezse, hürmet, saygı diye yapılan şeyler,<br />

saygısızlık, hürmetsizlik olur.<br />

Kur'ân-ı kerîme nasıl hürmet edileceğini, saygı gösterileceğini Ehl-i sünnet âlimleri<br />

kitaplarına yazmıştır. Herşeyden önce, Mushafı tutabilmek için abdestli olmak lâzımdır.<br />

Yalnız abdestsiz iken, ezberinde olan sûreleri okumak câizdir. Mümkün olduğu kadar kıbleye<br />

karşı oturup ve belden yukarıda tutmalı, e'ûzü besmele ile başlayarak okumalıdır.<br />

Mushafı her kitabın üstünde bulundurmalıdır. Üzerine başka hiçbir şey koymamalıdır.<br />

Kur'ân-ı kerîm okunurken, sessizce ve saygı ile dinlemelidir. Çalgı, oyun arasında, eğlence<br />

yerlerinde okumamalıdır. Uygunsuz okunurken, susturmak mümkün değilse, oradan<br />

uzaklaşmalıdır. Mushaf yapraklarını, satırlarını, kelimelerini ve bütün mübârek isim ve<br />

yazıları, hakîr ve aşağı yerlerde görünce hemen kaldırmalıdır.<br />

Mushafa ve din kitaplarına karşı ayak uzatmak mekrûhtur. Yalnız yüksekte iseler, mekrûh<br />

olmaz. Mushafı, okumasını bilmeyenin hayır ve bereket için evinde bulundurması sevâbdır.<br />

Kur'ân-ı kerîmi dinlemek farz-ı kifâyedir<br />

Kur'ân-ı kerîmi okumak sünnet, okunanı dinlemek ise, farz-ı kifâyedir. Bunun için Kur'ânı<br />

kerîm okunurken özrü, işi olmıyanların sessizce dinlemesi lâzımdır. İş görenlerin arasında ve<br />

câmide namaz kılanların yanında yüksek sesle Kur'ân-ı kerîm okumağa başlamak günâh olur.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!