23.06.2015 Views

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Yâ Rabbî! Sen, sözümü işitiyor, yerimi görüyor, gizli, açık neyim var ise biliyorsun.<br />

İşlerimden hiç biri sana gizli değildir. Ben çâresizim, yoksulum. Senden yardım ve eman<br />

diliyorum.<br />

Korkuyorum. Kusûrlarımı îtirâf ediyorum. Bir çâresiz, senden nasıl isterse, ben de öyle<br />

istiyorum. Zelîl bir günâhkâr, sana nasıl yalvarırsa, ben de öyle yalvarıyorum.<br />

Boynu bükük, gözü yaşlı olarak<br />

Yüce huzûrunda boynunu bükmüş, senin için gözlerinden yaşlar boşanan, senin uğrunda<br />

bütün varlığını zelîl eden, senin için burnunu topraklara sürten bir kulun sana nasıl duâ ederse,<br />

ben de öyle duâ ediyorum!<br />

Yâ Rabbî! Duâmı kabûl buyurmaktan beni mahrûm eyleme. Bana Raûf ve Rahîm ol! Ey<br />

istenilenlerin en hayırlısı ve verenlerin en keremlisi!..<br />

Ben, sana her an muhtâcım. Senin ise, bana hiç ihtiyâcın yok. Sen, ancak yaratanım olarak<br />

beni bağışlar, affedersin.<br />

Ey duâcıların duâlarını kabûl eden! Ey ümit bağlananların en üstünü! İslâmiyet ve<br />

Muhammed (aleyhisselâm) üzerindeki himâyen hürmetine sana yöneliyorum. Benim bütün<br />

suçlarımı bağışla! Beni şu durduğum yerden bütün hâcetlerimi yerine getirmiş, dileklerimi<br />

ihsân buyurmuş, temennilerimi gerçekleştirmiş olarak döndür!..<br />

Bizler, topluca senin Beyt-i Harâm'ına geldik. Şu büyük Meşâir'de vakfeye durduk. Şu<br />

mübârek yerlerde hazır bulunduk. Ümîdimiz, yüce katındaki sevâb ve mükâfata nâil olmaktır.<br />

Ümîdimizi boşa çıkarma Allahım!"<br />

Resûlullah efendimiz, bu duâdan sonra vakfe yaptı. Akşam üzeri:<br />

"Bugün, dîninizi sizin için ikmâl eyledim. Üzerinize olan ni'metimi tamamladım ve<br />

size din olarak İslâmiyeti vermekle râzı oldum" (Mâide sûresi: 3) meâlindeki âyet-i kerîme<br />

nâzil oldu.<br />

Böylece, İslâm dini ikmâl bulmuş oldu. Bildirilmemiş, açıklanmamış hiçbir emir, yasak<br />

kalmadı. Peygamber efendimiz de vazîfesini tamamlamış oldu. Kısa bir müddet sonra da bu<br />

fâni dünyadan ayrıldı.<br />

Dünya ve Âhıret 16 ŞUBAT <strong>1996</strong><br />

Dünya sizin için yaratıldı. Siz de âhıret için yaratıldınız! Âhırette ise, Cennetten ve<br />

Cehennem ateşinden başka yer yoktur.<br />

Ölümden önce olan herşeye dünya denir. Bunlardan, ölümden sonra faydası olanlar,<br />

dünyadan sayılmaz. Âhıretten sayılırlar. Çünkü dünya, âhıret için tarladır. Âhırete yaramıyan<br />

dünyalıklar, zararlıdır. Harâmlar, günâhlar ve mubâhların fazlası böyledir.<br />

Dünyada olanlar dîne uygun kullanılırsa, âhırette faydalı olurlar. Hem dünya lezzetine,<br />

hem de âhıret ni'metlerine kavuşulur. İyilik, kötülük, malda değildir. Malı kullanandadır. O<br />

hâlde, mel'un olan, kötü olan dünya, Allahü teâlânın râzı olmadığı, âhıreti yıkıcı yerlerde<br />

kullanılan şeyler demektir. Kendini ve Rabbini unutup, lezzetlerine, şehvetlerine düşkün<br />

olanlar, helâk olur.<br />

İnsan da ne için yaratılmış olduğunu unutup, dünyanın geçici zînetlerine aldanır, âhıret<br />

hazırlığı yapmazsa, ebedî felâkete sürüklenir. Üç günlük dünyaya düşkün olmak âhırete<br />

hazırlanmağa mâni olur. Çünkü, kalb onu düşünmekle, Allahı unutur. Hadîs-şerîflerde<br />

buyuruldu ki:<br />

(Dünya sizin için yaratıldı. Siz de âhıret için yaratıldınız! Ahırette ise, Cennetten ve<br />

Cehennem ateşinden başka yer yoktur.)<br />

(Sizlerin fakir olacağınızı düşünmüyor, bunun için üzülmüyorum. Sizden önce gelmiş<br />

olanlara olduğu gibi, dünyanın elinize bol bol geçerek, Allahü teâlâya âsî ve birbirinize<br />

düşman olmanızdan korkuyorum.)<br />

Dünya ile âhıret, doğu ile batı gibidir

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!