23.06.2015 Views

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

- Sevgili Peygamberimi çok üzdüm. Mübârek bedenini, nâzik kalbini çok incittim. Bu<br />

hâlde, yine bana yalvarıyor. Benden başka, hiçbir şey düşünmüyor. Git! Habîbimi getir!<br />

Cennetimi, Cehennemimi göster. O'na ve O'nu sevenlere hazırladığım ni'metleri görsün.<br />

O'na inanmıyanlara, sözleri, yazıları ve hareketleri ile O'nu incitenlere hazırladığım<br />

azâbları görsün. O'nu Ben teselli edeceğim. O'nun nâzik kalbinin yaralarını ben<br />

gidereceğim. (Devamı yarın)<br />

Mi'râc bedenen olmuştur 8 ARALIK <strong>1996</strong><br />

Resûlullahın bedenen Mekke'den Beytül-mukaddes'e götürüldüğüne inanmıyan<br />

kâfir olur. Göklere ve bilinmiyen yerlere götürüldüğüne inanmıyan ise, Ehl-i sünnetten<br />

ayrılmış olur.<br />

Cebrâil aleyhisselâm mi'râc için geldiğinde Peygamber efendimize hitâben dedi ki:<br />

- Ey bütün yaratılmışların en üstünü! Ey Yaratanın sevgilisi! Ey Peygamberlerin<br />

efendisi, iyilikler menba'ı, üstünlükler kaynağı olan şerefli Peygamber! Rabbin sana<br />

selâm ediyor. Hiçbir peygambere, hiçbir mahlûkuna vermediği ni'meti sana ihsân<br />

ediyor. Seni kendine da'vet ediyor. Lütfen kalk. Buyur, gidelim.<br />

Burak adındaki beyaz hayvana binip, bir anda Kudüs'te, Mescid-i Aksâ'ya geldiler. Cebrâil<br />

aleyhisselâm kayayı parmağı ile deldi. Burak'ı oraya bağladı. Geçmiş peygamberlerden<br />

ba'zısının rûhları insan şeklinde orada idi. Cemâ'at ile namaz için ^Adem, Nûh, İbrâhîm<br />

peygamberlere, imâm olmalarını sıra ile söyledi. Hiçbiri kabûl etmedi. Özür dilediler.<br />

Başkası imâm olamaz<br />

Cebrâil aleyhisselâm, Habîbullahı ileri sürdü:<br />

- Sen varken, başkası imâm olamaz, dedi.<br />

Namazdan sonra, mescidden çıkıp bilinmeyen bir mi'râc ile, bir anda, yedi kat gökleri<br />

geçtiler. Her gökte bir büyük peygamberi gördü. Cebrâil aleyhisselâm Sidre'de kaldı.<br />

- Kıl kadar ilerlersem, yanar, yok olurum, dedi.<br />

Sidret-ül müntehâ, altıncı gökte bulunan büyük bir ağaçtır. Resûlullah efendimiz Cenneti,<br />

Cehennemi, sayısız şeyleri görüp, Refref adındaki bir Cennet yaygısı üstünde olarak Kürsî,<br />

Arş ve Rûh âlemlerini geçip, bilinmeyen, anlaşılamıyan, anlatılamıyan şekilde Allahü teâlânın<br />

dilediği yüksekliklere ulaştı. Mekânsız, zamansız, cihetsiz, sıfatsız olarak Allahü teâlâyı<br />

gördü.<br />

Gözsüz, kulaksız, vâsıtasız, ortamsız olarak Rabbi ile konuştu. Hiçbir mahlûkun<br />

bilemiyeceği, anlıyamıyacağı ni'metlere kavuşup, bir anda, Kudüs'e ve oradan Mekke-i<br />

mükerremeye, Ümm-i Hânî'nin evine geldi. Yattığı yer henüz soğumamış, leğendeki abdest<br />

suyunun hareketi durmamış idi. Sabah olunca, Kâ'be yanına gidip mi'râcını anlattı. İşiten<br />

kâfirler alay etti. "Muhammed aklını kaçırmış, iyice sapıtmış" dediler.<br />

Müslüman olmaya niyeti olanlar da vazgeçti. Birkaçı sevinerek Ebû Bekr'in evine geldi.<br />

Çünkü, onun akıllı, tecrübeli, hesâblı bir tüccâr olduğunu biliyorlardı. Kapıya çıkınca hemen<br />

sordular:<br />

- Ey Ebâ Bekr! Sen çok defa Kudüs'e gittin geldin. İyi bilirsin. Mekke'den Kudüs'e gidip<br />

gelmek, ne kadar zaman sürer?<br />

- İyi biliyorum. Bir aydan fazla.<br />

Kâfirler bu söze sevindi. "Akıllı, tecrübeli adamın sözü böyle olur" dediler. Gülerek, alay<br />

ederek ve Hz. Ebû Bekr'in de kendi kafalarında olduğuna sevinerek:<br />

- Senin efendin, Kudüs'e bir gecede gidip geldiğini söylüyor. Artık iyice sapıttı, diyerek,<br />

Ebû Bekr'e sevgi, saygı gösterdiler.<br />

O söyledi ise inandım

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!