23.06.2015 Views

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

O'na ve O'nu sevenlere hazırladığım ni'metleri görsün. O'na inanmıyanlara, sözleri,<br />

yazıları ve hareketleri ile O'nu incitenlere hazırladığım azâbları görsün. O'nu Ben teselli<br />

edeceğim.<br />

Mi'râc gecesi, Receb ayının yirmiyedinci gecesidir. Mi'râc, merdiven demektir.<br />

Resûlullahın göklere çıkarıldığı, bilinmeyen yerlere götürüldüğü gecedir.<br />

Mekke halkı îmân etmiyor, Müslümanlara çok sıkıntı veriyordu. İşkenceye başlamış, işi<br />

azdırmışlardı. Resûlullah çok üzüldü. Hicretten bir yıl önce, elliiki yaşında idi. Zeyd bin<br />

Hârise'yi alarak Tâif'e gitti. Tâif halkına bir ay nasîhat eyledi. Hiç kimse îmân etmedi.Alay<br />

ettiler.Çocuklar tarafından taşa tuttular.Resulullahı çok üzdüler.<br />

Ümitsiz, üzüntülü, yorgun geri dönerken, mübârek bacakları yaralandı. Hz. Zeyd'in başı<br />

kan içinde kaldı. Çok sıcak bir saatte, yol kenarında, bitkin hâlde oturdular. Orada bulunan<br />

bağ sahibi, Rebîa'nın oğulları Utbe ve Şeybe adındaki zengin iki kardeş, köleleri Addâs ile,<br />

birer salkım üzüm gönderdi.<br />

O benim kardeşimdir<br />

Resûlullah üzümü yerken Besmele okudu. Addâs, o zaman Hıristiyan idi. Bunu işitince<br />

şaşırdı:<br />

- Yıllarca buralardayım. Kimseden böyle söz duymadım. Bu nasıl sözdür? dedi.<br />

Resûlullah ona sordu:<br />

- Sen neredensin?<br />

- Nineveliyim.<br />

- Yûnüs aleyhisselâmın memleketinden imişsin.<br />

- Siz Yûnüs'ü nereden tanıyorsunuz? Onu, buralarda kimse bilmez.<br />

- O benim kardeşimdir. O da, benim gibi Peygamber idi.<br />

- Bu güzel yüzün, bu tatlı sözlerin sahibi yalancı olmaz. Ben inandım ki, sen Allahın<br />

Resûlüsün. Yâ Resûlallah, yıllarca bu zâlimlere, bu yalancılara kölelik ediyorum. Herkesin<br />

hakkını yiyorlar. Herkesi aldatıyorlar. Hiç iyi tarafları yok. Dünyalık toplamak, şehvetlerini<br />

yapmak için her alçaklığı göze alıyorlar. Onlardan nefret ediyorum. Sizinle birlikte gelmek<br />

istiyorum.<br />

Resûlullah, tebessüm ederek buyurdu:<br />

- Şimdi efendilerinin yanında kal! Az zaman sonra, adımı her yerde işitirsin. O<br />

zaman bana gel!<br />

Bir müddet istirahat edip, yaralarını, kanlarını sildiler. Mekke'ye yürüdüler. Karanlıkta<br />

şehre girdiler. Birkaç ay, Mekke'de çok sıkıntılı geçti. Her taraf düşman idi. Gidecek bir yer<br />

yoktu. Doğruca amcası Ebû Talib'in kızı Ümm-i Hânî'nin Ebû Tâlib mahallesinde bulunan<br />

evine geldi. Ümm-i Hânî, o zaman îmân etmemişti.<br />

Kapı çalınınca sordu:<br />

- Kimsiniz?<br />

- Amcan oğlu Muhammed'im. Kabûl edersen, misâfir geldim.<br />

- Senin gibi doğru sözlü, emîn, asîl, şerefli misâfire can fedâ olsun. Yalnız teşrîf<br />

edeceğinizi önceden bildirseydiniz, birşeyler hazırlardım. Şimdi yedirecek birşeyim yok.<br />

- Yiyecek, içecek istemem. Hiçbiri gözümde yok. Rabbime ibâdet etmek, yalvarmak<br />

için bir yer bana yetişir.<br />

Ümm-i Hânî, Resûlullahı içeri alıp, bir hasır, leğen, ibrik verdi.<br />

Resûlullah o gün çok incinmişti. Abdest alıp, Rabbine yalvarmaya, af dilemeye, kulların<br />

îmâna gelmesi, saâdete kavuşmaları için duâya başladı. Çok yorgun, aç, üzüntülü idi. Hasır<br />

üzerine uzanıp uyuyuverdi.<br />

Hazırladığım ni'metleri görsün<br />

O anda, Allahü teâlâ, Cebrâil aleyhisselâma buyurdu ki:

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!