23.06.2015 Views

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

kendilerine verilen dînî bilgilerin çoğuna inanmamakta, fakat bunu açıklamaktan da<br />

korkmaktadırlar.<br />

Yaşım ilerledikçe, bana üç tanrıya tapmayı emreden Hıristiyan kilisesinden uzaklaşarak,<br />

"Tek bir Allaha ibâdet etmeyi öğreten başka bir din var mıdır?" diye aramaya başladım.<br />

Çünkü bütün vicdânım, ma'neviyâtım, ancak bir tek Allahın mevcut olabileceğini<br />

bildiriyordu. Sonra etrafıma bakınca, papazların bize öğretmeye kalktıkları o anlaşılmaz<br />

şeylerin, o azîzlerin başlarından geçtiğini söyledikleri garip hikâyelerin, ne kadar ma'nâsız<br />

olduğunu hâdiseler bana gösteriyordu.<br />

Dünyadaki her şey, insanlar, hayvanlar, ormanlar, dağlar, denizler, ağaçlar, çiçekler,<br />

bunları bir büyük yaratıcının yarattığını göstermiyor muydu?<br />

Yeni doğan bir bebek, başlıbaşına bir harikulâde hâl değil miydi?<br />

Hâlbuki kilise, her yeni doğanın, günâhla örtülü bir zavallı olduğunu telkîne çalışıyordu.<br />

Hayır, bu olamazdı. Bu yalandı. Her doğan çocuk, Allahü teâlânın günâhsız bir kulu, bir<br />

mahlûku idi.<br />

Dünyada hiç bir şey günâhla dolu, kirli ve çirkin değildi. Ben böyle düşünürken, birgün<br />

kızım İslâmiyet hakkında yazılmış Endless Bliss isimli bir kitapla eve geldi.<br />

Ana kız oturup, bu kitâbı büyük bir dikkat ile okuduk. Aman Allahım, bu kitap tam bizim<br />

düşündüklerimiz gibi söylüyordu. İslâmiyet, ancak bir tek Allahın bulunduğunu bildiriyor,<br />

insanların ma'sûm varlıklar olarak dünyaya geldiğini haber veriyordu.<br />

Kararımı verdim<br />

Ben o zamana kadar İslâmiyet hakkında hiç bir şey bilmiyordum. Okulda, İslâmiyet bir<br />

alay konusu idi. Bize, bu dînin saçma ve uyuşturucu olduğu, Müslümanların Cehenneme<br />

gidecekleri öğretilirdi.<br />

Bu kitabı okuduktan sonra, beni bir düşünce aldı. İslâmiyet hakkında, biraz daha bilgi<br />

sahibi olmak için, bulunduğum şehirde Müslümanları aradım. Bulduğum Müslümanlar, benim<br />

gözümü açtılar. Sorduğum suâllere o kadar mantıkî cevaplar verdiler ki, artık bu dînin bizim<br />

papazların dediği gibi uydurma bir din değil, Allahü teâlânın hakîkî dîni olduğuna inanmaya<br />

başladım.<br />

Kızımla beraber İslâmiyet hakkında yazılmış The Sunni Path, Belief and Islâm gibi daha<br />

birçok eserleri de okuduktan sonra, onun yüceliğine ve doğruluğuna tamamiyle inanarak,<br />

ikimiz birlikte Müslüman olduk. Ben (Reşîde), kızım da (Meymûne) isimlerini aldık.<br />

Gördüğüm manzara müthişti 2 ARALIK <strong>1996</strong><br />

Aradan çok sene geçtiği hâlde, ba'zı geceler rü'yâmda o müezzinin hazîn ve te'sîrli<br />

sesini duyar ve her taraftan koşup gelen türlü türlü insanların saf saf dizildiğini<br />

görürüm.<br />

Amerikalı Muhammed Clayton Müslüman oluşunu şöyle anlatır:<br />

Türkiye'ye gitmiştik. Küçük bir kasabada tarihi yerleri dolaşıyorduk. Tam öğle olmak<br />

üzereydi. Sıcaktan bunalmış, tozlu yoldan geçerken, bir aralık kulağımıza kendine mahsûs bir<br />

güzelliği olan, bir ses gelmeye başladı.<br />

Bu ses, etrafımızdaki bütün boşluğu sanki dolduruyordu. Bir ağaç topluluğunu geçince,<br />

önümüze insana hayret verici bir manzara çıktı. Âdetâ gözlerimize inanamıyorduk.Tahtadan<br />

yapılmış ufak bir kule üzerine çıkmış, tertemiz cübbeli ve beyaz sarıklı yaşlı bir kimse ezân<br />

okuyordu.<br />

Ezânı okurken kendinden geçmiş, sanki dünyadan tamamen ayrılarak, hâlıkının, sâhibinin<br />

huzûruna çıkmıştı. Tabii hâliyle, bütün gücüyle sesleniyordu. Fakat bu seslenişi ta'rîf<br />

etmemiz, anlatmamız mümkün değil. Bu yüce manzara karşısında, biz de sanki hipnotize<br />

olmuş gibi durakladık ve yavaş yavaş irâdemizin dışında yere oturduk. Bu gösterişten uzak<br />

sâdeliğe vurulmuştuk. Gördüğüm manzara müthişti<br />

Rûhumuzdaki ferâhlık

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!