23.06.2015 Views

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Toprak, hayvan gücü ile veya motor gücü ile sulanıyorsa mahsûlünün yirmide biri verilir.<br />

İster onda bir, ister yirmide bir olsun verirken, hayvan, tohum, âlet, gübre, ilâç ve işçi<br />

masrafları düşülmeden verilir. Toprağın sahibi çocuk da olsa, deli de olsa, vâsîsi bunların<br />

öşrünü verir. Sadece, ne kadar büyük olursa olsun, ev bahçesindeki meyve ve sebzelerin,<br />

odun, ot ve samanın öşrü verilmez.<br />

Öşürde masraflar düşülmez<br />

Balın, pamuğun, çayın, tütünün, zeytinin, üzümün de onda bir öşrü verilir. Bunlardan da<br />

ilâç, işçilik vb. masraflar düşülmez.<br />

Tarladaki mahsûlün ve ağaçtaki meyvenin, meydana geldikleri ve çürümesinden emin<br />

olunduğu zaman öşrünü vermek farz olur. Toplanacak hâle gelmese de faydalanacak, yenecek<br />

hâle gelince de uşrunu vermek farzdır. Bir kavle göre, olgunlaştıktan sonra toplamadan<br />

üzerinden yenen meyveler de alınırken ölçülür daha sonra bunların da öşrü verilir. Diğer bir<br />

kavle göre ise, bu şekilde yenen meyvelerin öşrü verilmez. Fakir olanlar, ikinci kavle, zengin<br />

olanlar ise birinci kavle göre vermelidir.<br />

Bir kimse toprağını kirâya verse, bir kavle göre öşrünü mal sahibi, diğer bir kavle göre ise,<br />

kirâcı verir. Kirânın az olduğu yerlerde, ikinci kavle göre, kirânın yüksek olduğu yerlerde ise,<br />

birinci kavle göre hareket edilir. Öşür toprak mahsûlünün zekâtı olduğu için, fakirin hakkıdır.<br />

Ticâret eşyaları, altın, para vb. şeylerin zekâtlarının verildiği gibi, öşrü de müslüman fakirlere<br />

vermek lâzımdır.<br />

Topraktan kaldırılan mahsûlün [meyvenin, sebzenin] onda birini fakir müslümana<br />

vermeden önce yemek harâmdır. Eğer ölçü ile alıp, ölçü ile yedikten sonra yediğinin öşrünü<br />

de hesap ederse, önce yemiş olduğu helâl olur.<br />

On kile buğday kaldıran kimse, bir kilesini öşür olarak müslüman bir fakire vermezse,<br />

yalnız o bir kilesi değil, on kilenin tamamı harâm olur.<br />

Öşrünü vermediği bilinen toprak sahibinden gelen hediyenin onda birini ayırıp, fakire<br />

verdikten sonra yemek iyi olur.<br />

Anadolu topraklarının durumu<br />

Eskiden Anadolu topraklarının çoğu devlete ait idi. Çok az kısmı şahıslara aitti. Devlete<br />

ait olan yerlerin öşrü olmadığı için zekâtı verilmiyordu. Daha sonra devlet bu toprakları<br />

şahıslara sattığı için, hepsi uşurlu olmuştur.<br />

Kur'ân-ı kerîmde, açıkça verilmesi emredilen bu farzı, muhakkak yapmalı, aksi takdirde,<br />

kişinin kaldırdığı mahsûlün tamamı harâm olmaktadır. Harâm yenilerek, yapılan ibâdetlere<br />

sevâb verilmemektedir. Ayrıca islâmın beş şartından biri olan zekât vermek terkedildiği için<br />

büyük günâha girilmektedir.<br />

Zekat, öşür ile ölenin borcu ödenmez. Câmi, hac yapılmaz. Gayrı müslim vatandaşa, öşür<br />

zekât verilmez. Fakat fıtra, adak, sadaka, hediyye verilebilir.<br />

Küçük çocuk akıllı ise, ya'nî parayı başka şeyden ayırabiliyor ve aldatılarak elinden<br />

alınamıyor ise, buna zekât verilir. Böyle akıllı değilse, babasına veya vasîsine yâhut<br />

akrabâsından veya yabancıdan çocuğa bakan kimseye vermek lâzım olur.<br />

Peygamberimizin ve amcalarının evlâtlarından geleceklere zekât verilmiyordu. Çünkü, her<br />

muhârebede, düşmandan alınan ganîmetin beşte biri bunların hakkı idi. İmâm-ı a'zam<br />

hazretleri, bunlara ganîmet hakları verilmediği için, zekât ve sadaka vermenin câiz olduğunu<br />

bildirmiştir.<br />

Zekâtın hesap günü 5 ŞUBAT <strong>1996</strong><br />

Her müslüman, zekât malının nisâb miktarını bulduğu günü, bir yere yazmalıdır.<br />

Her sene bu günde zekât hesabını yapmalıdır.<br />

Her ibâdeti yaparken, o ibâdetin farzlarına, şartlarına dikkat etmek, bu şartları, farzları<br />

öğrenmek lâzımdır. Meselâ namazın farzlarından birisi, vaktin girmiş olmasıdır. Vakit<br />

girmeden kılınan namaz sahîh olmaz.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!