23.06.2015 Views

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

olmalıdır. Bu durumda nasîhat ederek, yapılan işin zararları kişiye yumuşak bir şekilde<br />

anlatılır. Sert muamele edilmez. Karşımızdaki nasîhatımızı ister dinler, ister dinlemez. Fakat<br />

biz vazîfemizi yapmış oluruz. Vebâlde kalmayız.<br />

Dînin emir ve yasaklarını bildirmenin üçüncü şekli kalben üzülmek, yapılanı tasvip<br />

etmemektir. Söz ile de birşey söylemek mümkün değilse, söylediği zaman söyliyen zarar<br />

görecekse, o zaman kalben onun yaptığını tasvib etmez. Bu yaptığı kötü işten dolayı onu içten<br />

kınar.<br />

Bu en aşağı derecedir. Her Müslüman en azından bu kadarını yapmalıdır. Müslüman, dîne<br />

aykırı bir fiil gördüğü zaman ilgisiz, tepkisiz kalamaz. En azından kalben üzülür.<br />

Îmânın alâmeti, hubb-i fillah ve buğd-i fillahtır... Hadîs-i şerîfte, (İbâdetlerin en<br />

kıymetlisi, hubb-i fillah ve buğd-i fillahtır) buyuruldu.<br />

Allah için birbirini sevenler<br />

İbâdeti çok olan mü'mini, az olandan daha çok sevmek lâzımdır. İsyânı daha çok olan,<br />

küfrü ve fuhşu yayan kâfirleri daha çok sevmemek lâzımdır. Allah için düşmanlık edilmesi<br />

lâzım gelenlerin başında, insanın kendi nefsi gelir. Çünkü o da kâfirdir. Sevmek demek,<br />

onların yolunda bulunmak demektir.<br />

Bir hadîs-i şerîfte, (Allahü teâlânın ba'zı kulları vardır. Bunlar, peygamber değildir.<br />

Peygamberler ve şehîdler, Kıyâmet günü bunlara imrenirler. Bunlar, birbirini<br />

tanımıyan, uzak yerlerde yaşıyan, Allah için birbirini seven mü'minlerdir) buyuruldu.<br />

Toplumda, el ile, güç kullanarak emr-i ma'rûf ve nehyi münker yapmak, ya'nî günâh<br />

işliyene mâni' olmak, devlet adamlarının vazîfesidir. Söz ile, yazı ile cihâd etmek, âlimlerin<br />

vazîfesidir. Kalb ile, duâ etmekle mâni olmak ise, her mü'minin vazîfesidir.<br />

Balıklar imdâdına yetişti 5 KASIM <strong>1996</strong><br />

"İlmiyle amel etmimyen âlimin nasîhatleri, yalçın kayalara yağan yağmur gibi akıp<br />

gider, gönüllere te'sîr etmez."<br />

Mâlik bin Dînâr hazretleri, bir defasında gemiye binmişti. Geminin hareketinden bir<br />

müddet sonra, gemici paraları toplamaya başladı. Sıra Mâlik bin Dînâr hazretlerine geldi.<br />

Fakat, cebine baktığında hiç parasının olmadığını gördü. Gemiciye:<br />

- Yanımda hiç param yok. Dönüşte sizin paranızı vereyim, dedi.<br />

Gemici sözüne inanmadı.<br />

- Ben anlamam, paramı şimdi isterim, dedi.<br />

Veremeyince de bayılıncaya kadar dövdüler. Sonra da denize atmak istediler.<br />

Denize atacakları vakit, birçok balığın, ağzında birer dinar para olduğu hâlde, başlarını<br />

uzattıklarını gördüler. Mâlik bin Dînâr hazretleri de, iki balığın ağzından aldığı iki dinarı<br />

gemiciye ücret olarak verdi.<br />

Hepinize hakkımı helâl ettim!<br />

Bu hâli gören yolcular ve gemiciler, bu zâtın evliyâdan biri olduğunu anlayıp yaptıklarına<br />

çok pişman oldular. Kendisinden özür dileyip, gemide istediği kadar kalabileceğini söylediler.<br />

Mâlik bin Dînâr hazretleri buyurdu ki:<br />

- Hepinize hakkımı helâl ediyorum, fakat artık aranızda kalamam.<br />

Sonra gemiden denize indi ve denizin üzerinde yürüyerek gitti. Bundan sonra, "Mâlik-i<br />

Dînâr" ismiyle anılmaya başlandı.<br />

Mâlik bin Dînâr hazretleri bir ev tutmuştu. Yeni tuttuğu evin bitişiğinde bir Yahûdî<br />

oturuyordu. Yahûdî kokudan rahatsız olsun diye Mâlik bin Dînâr hazretlerinin evinin<br />

bitişiğine lâğım çukuru kazdı.<br />

Aradan aylar geçmesine rağmen, komşusundan bir şikâyet gelmeyince, Yahûdî şaşırdı.<br />

Çünkü rahatsız olmaması mümkün değildi. Bu kokuya nasıl tahammül ettiğini bir türlü<br />

anlıyamıyordu. Nihâyet birgün dayanamayıp Mâlik bin Dînâr'ın evine gitti. Kendisine dedi ki:

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!