23.06.2015 Views

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

sahipleri, görünüşte çok acı zannedilen o sıkıntılardan öyle zevk ve tad alırlar ki,<br />

iyiliklerinde o tadı duymazlar.<br />

Allahü teâlâ, bu sevgili kulu için, daracık bir hücreyi çok geniş yapar. Ma'nevî<br />

bakımdan lezzetler, tadlar ihsân eder. Zâhir olarak, görünürde çektiği sıkıntılar, o<br />

lezzetler yanında hiç kalır. Onun rûhu, zevk ve neş'eden uçmaktadır. Vücûdunu bin<br />

parçaya bölseler ne gam..." diye söylendi.<br />

Yesevî hazretlerinin kıymetli sözlerinden ba'zıları:<br />

"Ey dostlar!... Akıllı ve uyanık kimse, Allahı unutup dünyaya gönül bağlamaz.<br />

Şeytan, insanı kandırıp dünyaya meylettirirse, onu emri altına almış demektir. Bundan<br />

sonra felâketlerden felâketlere sürüklenir de hiç haberi olmaz."<br />

"Himmet, yardım kuşağını sıkı sıkıya beline sarmayan, bir Allah dostuna sığınmayan<br />

insanın, dünyaya meyl ve muhabbetten kurtulması çok zordur. Allah yolunda gözyaşları<br />

dökerek ağlamadıkça, Allahü teâlâya âit ince sırlara kavuşamaz ve bu yolda ilerlemesi<br />

mümkün değildir."<br />

"Ey dostlar! Bir kimse, Allahü teâlânın aşkı ile yanıp yakılarak, bu denizde çok usta<br />

bir dalgıç olmadıkça, bundan çok daha derin denizlere giremez. Ona girmek için çok<br />

usta ve dikkatli bir dalgıç olmak gerekir."<br />

Gelmeni bekliyorum!<br />

Ahmed Yesevî hazretlerinin vefâtından yaklaşık 200 yıl geçtikten sonra, bir gün büyük<br />

Türk Hâkânı Emîr Tîmûr Buhârâ'ya gitmek üzere yola çıktı ve Türkistan'a uğradı. O gece<br />

rü'yâsında Ahmed Yesevî hazretlerini gördü. Kendisine buyurdu ki:<br />

"Ey yiğit! Buhârâ'ya çabuk git! İnşâallah orada sana fetih nasîb olacak! Zâten oranın<br />

insanları senin gelmeni bekliyorlar."<br />

Tîmur Han uyanınca, bu müjdeye çok sevinip, Allahü teâlâya şükretti. Ahmed Yesevî<br />

hazretlerinin kabri üzerine mükemmel bir türbe yaptırdı. Türbe, bugün hâlâ bütün haşmetiyle<br />

durmaktadır.<br />

Eyyûb aleyhisselâmın sabrı 26 EKİM <strong>1996</strong><br />

Ey mel'un sen İblissin. Beni Rabbime isyâna teşvik etmek istiyorsun. Şunu bil ki,<br />

evlâdım bir emânetti. Allahü teâlâ emânetini geri aldı. Niçin isyân edeyim?<br />

Allahü teâlâ, Eyyûb aleyhisselâmı sabırla imtihân etmeyi murâd eyledi.<br />

Eyyûb aleyhisselâm, çok zengin iken, bütün malları çeşitli sebeplerle yok oldu.<br />

Koyunlarını sel götürdü, ekinlerini rüzgâr telef etti. Velhâsıl elinde dünyalık bir şey kalmadı.<br />

Bu hâli fırsat bilen şeytan çoban kılığına girip yanına gelerek dedi ki:<br />

- Bütün malların harap oldu. Dünyalık birşeyin kalmadı.<br />

Şeytan, Eyyûb aleyhisselâmın, üzülüp şikâyette bulunmasını beklerken:<br />

- Üzülme! O malı mülkü veren Allahü teâlâ idi. Şimdi de O aldı. Çünkü mülk<br />

O'nundur. Bunda üzülecek bir şey yok, buyurdu.<br />

Şunu iyi bil ki!<br />

Daha sonra, bir zelzele oldu. Eyyûb aleyhisselâmın çocukları enkaz altında kalarak<br />

öldüler. Bunu da fırsat bilen şeytan koşarak, Eyyûb aleyhisselâmın yanına giderek dedi ki:<br />

- Allahü teâlâ evini zelzele ile yıktı. Çocukların altında kalıp parça parça oldular.<br />

Eyyûb aleyhisselâm:<br />

- Ey mel'un sen İblissin. Beni Rabbime isyâna teşvik etmek istiyorsun. Şunu bil ki,<br />

evlâdım bir emânetti. Allahü teâlâ emânetini geri aldı. Buna niçin üzüleyim? Rabbime<br />

hamdederim, buyurdu.<br />

Bundan sonra, Allahü teâlâ Eyyûb aleyhisselâmın bedenine bir hastalık verdi.<br />

Hastalığı gittikçe şiddetlendi. Yakınları, akrabâları O'nu yalnız bırakmışlar, kimse yardım<br />

etmiyordu.<br />

Sadece sadâkatli, şefkatli hanımı Rahime Hâtun O'nu terketmemişti.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!