23.06.2015 Views

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Herşeyin, herkese açık olduğu bu yerde, insanlardan ve kanunlardan saklı uygunsuz bir<br />

hâlin bulunmadığını, söylenilenlerin tamamen asılsız olduğunu, bu zâta iftirâ etmek için<br />

uydurulduğunu bildirdiler.<br />

Mühürlü kutu<br />

Ahmed Yesevî hazretleri kendisine iftirâ edenlere bir ders vermek istedi ve toplandıkları<br />

yere geldi. Elinde ağzı mühürlü bir kutu vardı.<br />

Talebelerinden, Hâce Atâ orada idi. Hâce Ahmed hazretleri kutuyu ona verip, bunu<br />

Horasan ve Mâverâünnehir memleketlerine götürmesini emretti.<br />

İftirâ edenler de merak edip bununla yola çıktılar. Talebe kutuyu alıp, bildirilen yere vardı.<br />

Her tarafa haber salınıp, âlimler ve Hâce hazretlerine iftirâ edenler geldiler. Herkes bu<br />

kutunun içinde ne olduğunu merak ediyordu.<br />

O talebe, toplananlara, bu kutuyu hocası Ahmed Yesevî hazretlerinin gönderdiğini<br />

söyleyip kutuyu açtı. Kutu açılınca, herkes gördükleri manzara karşısında donakaldılar.<br />

Kutunun içinde kor hâlinde ateş, bir miktar pamuk arasında duruyordu.<br />

Ateş kızarıyor ve pamuğa birşey olmuyordu. Bu hâli gören herkes hayretler içinde kaldı.<br />

Hâce hazretlerinin bu kerâmeti karşısında, onu sevenlerin muhabbeti daha da arttı.<br />

Kendisine muârız olanlar hatâlarını anlayıp tevbe ettiler. Hâce hazretlerine hediyeler<br />

gönderip, özürler dileyip pek çoğu ona talebe oldu.<br />

Hafızasında bir şey kalmadı! 24 EKİM <strong>1996</strong><br />

"Ey gönül dostları, Peygamber efendimiz 63 yaşında bu dünyadan ayrıldı. Ben de<br />

şimdi 63 yaşındayım. Artık şu gördüğünüz çilehâneye çekilecek, ömrümün kalan<br />

günlerini yer altında tamamlayacağım..."<br />

Merv şehrinde Mervezî nâmında bir müderris var idi. Bu kimse Yesevî hazretlerini<br />

imtihân etmek istedi. Bu niyetle, yanına dört yüz müşâvir ve kırk tane de müftü alarak yola<br />

çıktı. Yesevî hazretlerinin her tarafta talebeleri olduğunu, her zaman sohbetinde binlerce<br />

kişinin hazır bulunduğunu öğrenmişti.<br />

"Ben üç bin mes'ele ezberledim. Hepsine ayrı ayrı suâl sorar, bunlardan imtihan ederim"<br />

diye düşündü.<br />

Bu sırada Ahmed Yesevî hazretleri hânegâhında bulunuyordu. Talebelerinden birine,<br />

- Müderrisin hafızasındaki bin mes'eleyi sil! buyurdu.<br />

Üç gün misâfirimiz ol!<br />

O üç bin mes'eleden binini, müderrisin hâfızasından sildi. Sonra talebelerinden Süleyman<br />

Hakîm Atâ'ya aynı şekilde emretti. O da öyle yaptı. Mervezî, hâfızasında kalan bin mesele ile<br />

Yesi'ye geldi. Hâce hazretlerinin yanına gelip dedi ki:<br />

- Allahın kullarını doğru yoldan ayıran sen misin?<br />

Hâce, hiç kızmadı. Karşılık da vermedi. Buyurdu ki:<br />

- Şimdilik üç gün misâfirimiz ol! Ondan sonra görüşürüz.<br />

Nihayet, Mervezî kürsüye çıktı. Bir şeyler konuşmak istedi. Fakat hâfızasında hiçbir<br />

mes'elenin bulunmadığını anladı. Nihayet, defterini açıp oradan okumak istedi. Fakat<br />

defterinin sahifelerindeki yazıların da silindiğini gördü. Sahifeler bomboş idi...<br />

Bu hâli gören Mervezî, kusûrunu anlayıp oracıkta tevbe etti. Yesevî hazretlerinin, gerçek<br />

bir Allah dostu, velî bir zât olduğunu anladı.Talebeliğe kabûlü için yalvardı. Bütün mâiyetiyle<br />

beş sene kalıp hizmetinde bulundu... Çok mertebelere, yüksek derecelere kavuştu.<br />

Ahmed Yesevî bunu, yanında beş talebesi ile beraber, insanlara Allahü teâlânın dînini<br />

doğru olarak anlatmak vazîfesiyle Horasan'a gönderdi. Oraya gidip halkı irşâd edip<br />

aydınlattılar.<br />

Yesi şehrine yakın bir yerde, Sabran veya Savran diye bir kasaba vardı. Buranın ahâlisinin<br />

çoğu Hıristiyan olup, Müslüman Yesi halkına ve bilhassa Ahmed Yesevî hazretlerine çok<br />

düşmandı.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!