23.06.2015 Views

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Evet bu hayvan senindi. Fakat, öldüğünde sabretmeyip, ağlayıp sızladığın için, şimdi<br />

o başkasının oldu. Baksana yularında ne yazıyor? "Abdullah bin Mübârek"<br />

Birgün Abdullah bin Mübârek hazretleri, Şam'a gidiyordu. Yolda birisini gördü. Ölmüş<br />

merkebinin başına oturmuş kara kara düşünüyordu.<br />

Adamın bu hâline acıyan, Abdullah bin Mübârek hazretleri, yanına varıp sordu:<br />

- Bu kadar üzülmenin, ağlamanın sebebi nedir?<br />

- Ben fakir bir kimseyim. Sadece üçyüz dirhem param vardı. Çoluk-çocuğumun nafakasını<br />

temin etmek için, bir merkebe ihtiyâcım vardı. Elimdeki parayla gidip bu hayvanı aldım. O da<br />

gördüğün gibi öldü.<br />

Abdullah bin Mübârek hazretleri adamın hâline üzüldü. Onu sıkıntıdan kurtarmak istedi.<br />

- Sen buna üçyüz dirhem verdin. Ben senden bunu semeri için 500 dirheme satın<br />

almak istiyorum. Bana satar mısın?<br />

- Satarım.<br />

Sonra çıkartıp, beşyüz dirhemi o kimseye verdi. Adam sevinerek oradan uzaklaştı.<br />

Ona müjdeler olsun!<br />

Ölen merkebin sâhibi o gece bir rü'yâ gördü. Rü'yâsında kıyâmet kopmuş herkes<br />

mahşerdeydi. Baktı ki, bahçelik yeşil bir yerde bir merkep bulunmaktadır. Yuları ve palanı<br />

altındandır.<br />

Merkebin yanında bir melek bulunuyordu. Melek şöyle seslendi:<br />

"Kim bu hayvana binerse, ona müjdeler olsun, çünkü buna binen Cennete gider."<br />

Fakir dikkatlice baktığında, bu merkebin ölen merkebi olduğunu anladı. Hemen meleğin<br />

yanına gelip dedi ki:<br />

- Bu benim ölen merkebimdir. Onu bana ver.<br />

- Evet bu merkep senindi. Fakat, öldüğünde sabretmeyip, ağlayıp sızladığın için,<br />

şimdi o başkasının oldu. Baksana yularında ne yazıyor?<br />

Fakir yularına baktığında, "Abdullah bin Mübârek" ismini gördü.<br />

Fakir kimse uykudan uyanınca, hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.<br />

Hemen beşyüz dirhemi yanına alıp, Abdullah bin Mübârek hazretlerini aramaya başladı.<br />

Nihâyet onu buldu. Kendisine dedi ki:<br />

- Ben bu alış verişten vazgeçtim. Beşyüz dirhemini de geri getirdim.<br />

- Akşamki rü'yâ üzerine mi vaz geçiyorsun? Peki ben de vazgeçtim. Beşyüz dirhemi<br />

de sana hediye ettim.<br />

Fakir kimse sevinerek geri döndü.<br />

Abdullah bin Mübârek hazretleri anlatır:<br />

Bir ateşperest ile çalışıyorduk. Namaz vakti gelince, namaz kılarken bana bir zarar<br />

vermiyeceğine dair ondan söz alarak, namaza durdum. O gerçekten sözünde durdu. Namazda<br />

bana bir zarar vermedi.Sonra o da kendine göre ibâdet etmek istedi.<br />

Sözünde dur!<br />

Benden, kendisine bir zarar vermiyeceğime dair söz aldı. Sonra ibâdetine başladı. Fakat,<br />

onun Allahü teâlâyı bırakıp, ateşe secde etmesine dayanamadım. Yerimden kalkıp üzerine<br />

atıldım. Sonra bir ses bana "Söz verdiğin zaman sözünde dur" dedi. Sonra vazgeçip yerime<br />

oturdum.Ateşperest işi bitince, bana sordu:<br />

- Önce bana bir hamle yaptın, sonra vazgeçtin, bunun sebebi nedir?<br />

- Senin başkasına secde ettiğine dayanamayıp öldürmek istedim. Fakat, "Sözünde<br />

dur" diye bir ses duydum. Bunun üzerine vazgeçtim. Ateşperest:<br />

- Gerçek Rab, senin Rabbindir. Kendi düşmanı için dostunu bile azarlıyor. İşte huzûrunda<br />

müslüman oluyorum, dedi.<br />

Hz. Süleyman'ın arkadaşı 12 EKİM <strong>1996</strong>

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!