23.06.2015 Views

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Terzi Baba, müftü efendinin dâvetini kabûl edip gitti. Müftü efendiye, kendisini niçin<br />

dâvet ettiğini sorduğunda, ona; "Biz seni imtihan için dâvet ettik. Hakkınızda birçok<br />

dedikodu yapılıyor. Buna son vermek lâzım geldi. Şimdi ba'zı suâller soracağız. Siz<br />

cevap vereceksiniz" dedi.<br />

Sonra Sıfat-ı sübûtiyyenin kaç tane olduğunu ve daha başka suâlleri sordu. Terzi Baba<br />

büyük bir hakikati ortaya çıkarmak için buyurdu ki:<br />

- Allahü teâlânın; bu şehirde yaşayanlara göre yedi, diğer beldedekilere göre sekiz tane<br />

sıfat-ı subûtiyyesi vardır. Buradakilere göre Allahü teâlânın Sıfat-ı subûtiyyesi şunlardır: İlim,<br />

Semi, Basar, İrâde, Hayât, Kelâm ve Tekvîn.<br />

Bu şehirdekilere göre Allahü teâlânın "Kudret" sıfatı yoktur. Çünkü bu şehir insanları<br />

Allahü teâlânın Kudret sıfatına inansalardı, "Allahü teâlâ bir ümmî kulunda, insanlara doğru<br />

yolu göstermek kâbiliyetini yaratmaya kâdirdir" derlerdi.<br />

Bu cevap üzerine orada bulunanlar, Terzi Baba'nın ilm-i ledünniye sâhip, kâmil bir zât<br />

olduğuna kanâat getirip, ellerine kapanarak af dilediler.<br />

Lokmaya dikkat etmedikçe... 26 EYLÜL <strong>1996</strong><br />

"Yerin kalay olduğunu ve göklerin bakır olduğunu görsem, rızkımdan endişe<br />

etmem. Eğer endişeye kapılacak olsam, kendimi; Allahü teâlânın, bütün mahlûkların<br />

rızkını vermeye kefil olduğuna inanmamış kabûl ederim."<br />

Vüheyb bin Verd hazretleri, Mekke-i Mükerremin büyük âlimlerinden ve velîlerinden<br />

olup, şüphelilere düşmek korkusuyla mübâhların çoğunu terkeden, zâhid bir zât idi.<br />

İbrâhim bir Ethem, İbn-i Mübârek, Süfyân-ı Sevrî, Fudayl bin Iyâd gibi büyük âlim<br />

ve velîlerle görüşüp, sohbet ederdi. Süfyân-ı Sevrî hazretleri Mescid-i Haram'da, dinleyenlere<br />

ba'zı şeyler anlatır, sözünü bitirince de; "Haydi, kalkınız üstâdımız Vüheyb'e gidelim.<br />

Onda hikmetli sözler, güzel haberler vardır" derdi.<br />

Kendi evinde bulunanlar dâhil hiç kimse, Vüheyb'in güldüğünü görmemiştir. Çok ağlardı.<br />

"Kıyâmet günü bir yere toplanacaklarını ve Allahü teâlâya hesap vereceklerini bilen<br />

kimselerin kalbleri nasıl sevinçli olur, nasıl gülerler, anlıyamıyorum" buyururdu.<br />

Ne yaptıysam uyuyamadım<br />

Herkes geceleri uyurken o yatmaz, yatsı abdesti ile sabah namazını kılardı. Yakınlarından<br />

birisi;<br />

- Niçin uyumuyorsunuz? diye sordu. Cevâbında;<br />

- Allahü teâlânın azâbı hakkında okuduğum bir âyet-i kerîme ile bu hâle geldim. O<br />

benim uykumu kaçırdı. Ne yaptımsa uyuyamadım, buyurdu.<br />

Namazını bitirdikten sonra;<br />

"Yâ Rabbî! Eğer benim namazımda bir noksanlık kaldı ise beni affet. Büyük veya<br />

küçük günâh işlemiş isem, onlara da tevbe ve istigfâr ediyorum" şeklinde duâ ederdi. Bir<br />

defa secdede iken çok ağladı; "Yâ Rabbî! Beni affet" diye duâ edip, çok göz yaşı döktü.<br />

Nihâyet; "Yâ Vüheyb, affedildin.!" diye bir ses geldi.<br />

Ben hiçbir şey demem<br />

Vüheyb bin Verd'e dediler ki:<br />

- Siz, Allahü teâlâya kavuşmak için hemen ölmeyi mi, yoksa daha fazla ibâdet edebilmek<br />

için daha çok yaşamayı mı arzû edersiniz? Aksi hâlde hiçbir şey düşünmeden Allahü teâlânın<br />

takdîrine râzı olup susmayı mı tercih edersiniz?<br />

Buna cevap olarak buyurdu ki:<br />

- Ben hiçbir şey demem. Allahü teâlâ benim hakkımda neyi irâde edip takdîr etmiş<br />

ise, ben onu isterim. Onu severim ve ondan râzı olurum.<br />

Orada bulunanların hepsi bu cevaptan çok memnun oldular. Topluluğun içinde olan<br />

Süfyân-ı Sevri Vüheyb'e sarıldı ve alnından öpüp;<br />

- En doğrusunu sen söyledin, buyurdu.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!