23.06.2015 Views

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

İslâm ülkeleri diye isimlendirilen memleketler arasında, devâmlı birbirlerine düşmanlıkları<br />

ve harbleri kışkırttılar. Meselâ, sünnî müslümanların büyük ekseriyeti teşkil ettikleri<br />

Suriye'de, % 9 olan Nusayrîleri iş başına getirdiler. 1982 senesinde Hama ve Humus<br />

şehirlerine ordu birlikleriyle hücûm edilmiş, iki şehir yerle bir edilerek, silâhsız, müdâfaasız<br />

sünnî müslümanlar bombalanmıştır.<br />

Satılmışlar iş başında<br />

Hakîkî Ehl-i sünnet âlimleri öldürüldü, İslâm kitapları, hattâ, Kur'ân-ı kerîmler bile yok<br />

edildi. Bu İslâm âlimlerinin yerine, kendileri tarafından yetiştirilen din câhili mezhebsiz<br />

kimseleri getirdiler. Bunlardan biri Cemâleddîn-i Efgânî'dir.<br />

Cemâleddîn-i Efgânî Felsefe kitapları okudu. Afganistan'a karşı Ruslar için câsûsluk yaptı.<br />

Mısır'a geldi. Mason ve mason locası başkanı oldu. Cemâleddîn-i Efgânî ve Muhammed<br />

Abduh masonluğun müslümanlar arasında yayılmasına çok yardım ettiler.<br />

Ali Paşa, İngiliz locasına bağlı mason idi. Efgânî'yi İstanbul'a getirdi. Vazîfe verdi. Sapık<br />

fikirlerini her yere yaymaya çalıştı. Zamanın şeyh-ul-islâmı Hasan Fehmi efendi,<br />

Cemâleddîn'i rezîl etti. Câhilliğini ve zındıklığını ortaya koydu. Ali Paşa, bunu İstanbul'dan<br />

çıkarmaya mecbûr oldu. Mısır'da ihtilâl ve dinde reform fikirleri aşılamaya çalıştı. 1886 de<br />

İran'a geldi, orada da rahat durmadı. Zincirlere bağlanarak Osmanlı hudûduna bırakıldı.<br />

Tekrar İstanbul'a geldi. Behâîler ile işbirliği yaparak, dîni siyâsete âlet etti.<br />

Cemâleddîn-i Efgânî'nin, din adamı perdesi altında, İslâmı içerden yıkmak<br />

propagandalarına aldananların en meşhûru "Muhammed Abduh"tur. Abduh, İngilizlerin<br />

yardımı ile Kâhire müftîsi oldu. Ehl-i sünnete saldırmaya başladı. İlk iş olarak, Câmi'-ül<br />

ezher medresesi ders programlarını bozmaya, gençlere kıymetli bilgilerin okutulmasını<br />

önlemeye başladı. Üniversite kısmındaki dersleri kaldırdı. Lise ve orta kısımdaki kitaplar,<br />

yüksek sınıflarda okutuldu.<br />

Hindistan'da İngilizlerin yetiştirdiği din adamlarından biri de Hamîdullah'tır. Koyu Ehl-i<br />

sünnet düşmanı olarak yetişti. Ehl-i sünnete çok zarar verdi.<br />

Mezhepsizlik felâketi<br />

İngilizlerin islâmiyeti yok etme savaşında, vatanına, milletine, dînine hizmet etmek<br />

isteyen müslümanları aldatmak için kullandıkları en te'sîrli silâhları; İslâmiyeti asra<br />

uydurmak, modernleştirmek, İslâmiyetin aslını ortaya çıkarmak propagandaları içinde,<br />

dinsizliği yerleştirmek idi. Mezhepleri, Ehl-i sünnet âlimlerini kötüliyerek müslümanları<br />

dinsizliğe sürüklediler. Mezheplere, müctehid âlimlere i'timâdını yitiren müslümanın îmânını<br />

muhafazası çok zordur. Büyük İslâm âlimi, Şeyh-ül-islâm Mustafâ Sabri efendi bunu çok iyi<br />

anlayanlardandı. Onun için, "Mezhebsizlik dinsizliğe kurulan bir köprüdür" buyurarak,<br />

İslâm düşmanlarının arzûlarını, gâyelerinin ne olduğunu çok iyi anlattı.<br />

İslâmiyet, asırlardır bozulmadan dört mezhep sayesinde bizlere ulaştı. Mezhepleri ortadan<br />

kaldırmak müslümanların felâketine sebep olur. Bunu iyi bilen İngilizler devamlı<br />

mezhepsizliği körüklediler. Maalesef zamanımızda bilerek veya bilmiyerek birçok müslüman<br />

İngilizlerin bu oyununa âlet olmaktadır.<br />

Din düşmanları tasavvufu da bozdular 17 EYLÜL <strong>1996</strong><br />

Tekkeleri bozmak için çok çalıştılar. Osmanlının son zamanlarında; dinsizlik,<br />

bid'atler, harâmlar karışmamış tekke, tarîkat hemen hemen kalmamıştı. İngiliz ajanları<br />

şeyh kılığında tekkelerin baş köşelerine oturmuştu.<br />

Asırlardır, islâmın güzel ahlâkını anlatan, islâmı herekese sevdiren, tasavvuf büyükleri idi.<br />

Bunlar islâmı yaymada bir nevi öncü kuvvet idi. Meselâ Adadolu'nun kapısını islâma açan,<br />

askerden önce Anadolu'ya giren Alperen dediğimiz kimseler tasavvuf büyükleri idi.<br />

Tasavvuf büyüklerinin dîni yaymadaki önemini bilen İslâm düşmanları, din bilgilerini<br />

sömürgeleri olan devletlerden kaldırdıktan sonra, ma'nevî ilimlerin kaynağı, yayıcısı olan<br />

tasavvufa yöneldiler.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!