23.06.2015 Views

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

- Ey cihân pâdişâhı! Tevbe edin ki, Allahü teâlâ affetsin. Bir daha gaflette kalıp<br />

zulüm etmeyiniz. Doğru yolu bırakıp eğri yola gitmeyiniz.<br />

- Ağabey! Şimdi izin var mıdır?<br />

O zaman Yahyâ Efendi, Kânûnî'nin elinden tutup;<br />

- Evet şimdi çıkabilirsin, buyurup dış kapıya kadar uğurladı.<br />

Artık ismin Ali Usta oldu 10 EYLÜL <strong>1996</strong><br />

Balıkları pazarda satıp hanımın istediği parayı fazlasıyla verdim. Hanım buna çok<br />

sevindi. Bütün ihtiyaçları karşıladım. Çeyizi aldık. Hanım ondan sonra bana karşı hiç<br />

huysuzluk yapmaz oldu.<br />

Yahyâ Efendi hazretlerinin sevdiklerinden Baba Tarak anlatır:<br />

Mesleğim balıkçılık idi. Balık avlar, onunla geçinirdim. Bir seher vakti Yahyâ Efendi<br />

hazretlerinin dergâhına vardım. Beni görünce, "Gel, teknen ile beni denizde bir gezdiriver.<br />

Allahü teâlânın kudretini düşünelim, tefekkür edelim. Deryâyı bir güzel seyredelim"<br />

buyurdu. Ben de, "Başüstüne efendim!" dedim. Hemen gidip kayığa bindik.<br />

Yahyâ Efendi hazretleri kayığa oturdu. Kıyıdan biraz ayrılınca, gönlümü bir üzüntü<br />

kapladı. Gam ile doldum. Zîrâ hanımım bana o gece fakîrlikten yakınıp; "Evin ihtiyâcını<br />

karşılayamıyorsun. Bak kızın yetişti. Çeyizi bile yok. Sen ise durmadan Yahyâ Efendiye<br />

gidersin. O da böylece seni işten alıkoymaktadır. Kuru kuruya gezmek hangi akıl icâbıdır"<br />

demişti.<br />

Gece hanımın söylediği bu sözler hatırıma gelmişti. Birden Yahyâ Efendi hazretleri bana<br />

sordu:<br />

- Evlâdım! Yanında balık tutmaya ağın var mı?<br />

- Efendim, denizde balık olmayınca, ağ olmuş neye yarar?<br />

- Balık yok ise üzülme. Allahü teâlâ sana rızkını elbet ihsân ediverir. Ağı bana ver.<br />

Allahü teâlâ büyüktür.<br />

Her taraf balık oldu<br />

Yahyâ Efendi bu sözü söyler söylemez denizin yüzü balıkla dolup kaynamaya başladı. Ağı<br />

attı, içi balıkla doldu. Onları kayığın içine boşalttı. Her biri iri iri, taze kefallerdi. Bana dönüp<br />

buyurdu ki:<br />

- Evlâdım! Şimdi beni kenara bırak, sen de balıkları satmaya git. Bu balıklar ne<br />

kadar para ederse, onunla kızına babalık yap. Çeyizini alıp, hazırla. Hanımının da<br />

istedikleri böylece yerine gelsin.<br />

O zaman ben hayretler içinde kaldım. Zîrâ benim üzüntümün sebebini anlamıştı. Hemen<br />

Yahyâ Efendi hazretlerini kıyıya bıraktım ve balıkları pazarda satmaya gittim. Balıkları satıp<br />

parasını getirerek, durumu anlatıp parayı saydım. Hanım buna çok sevindi. Bütün<br />

ihtiyaçlarımızı karşıladım. Çeyizi aldık. Hanım ondan sonra bana karşı hiç huysuzluk yapmaz<br />

oldu. Sonra koşarak Yahyâ Efendi hazretlerinin huzûruna geldim. Beni tebessümle<br />

karşılıyarak buyurdu ki:<br />

- Balıkları satıp ihtiyaçlarını da karşıladın herhalde?<br />

- Evet efendim. Bize kereminizle yardım ettiniz.<br />

- Ey Baba Tarak! Yalnız, sen bu sırrı kimseye söyleme. Allah için yayma. Bizdeki<br />

yardım doğrudur. Kısmetmiş ve senin hakkın olmuştur.<br />

* * *<br />

Mü'min olma zamanım geldi<br />

Yahyâ Efendi hazretlerinin elbiselerini bir Rum terzi dikerdi. İsmi Kusta Usta idi. Yahyâ<br />

Efendi ona zaman zaman; "Ey Kusta Usta! Küfür hâlinde olman uygun değil. Îmâna<br />

gelsen de seninle bir kardeş olsak. Âhiret yolunda da yoldaş olsak, daha iyi değil mi?"<br />

derdi. O da; "Sözleriniz doğrudur. Bir gün gelir başımızın yazısını elbet görürüz. Hak<br />

nasîb ederse oluruz" diye cevap verirdi.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!