23.06.2015 Views

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

- Doğu ve batı memleketlerini ne ile aldın? Önceki hükümdarların hazîneleri, varlıkları ve<br />

askerleri çok daha fazla olduğu hâlde, onlara böyle bir fetih nasîb olmamıştı. Bunun sırrı<br />

nedir?<br />

Cevap verdi:<br />

- Hangi memleketi aldımsa, halkını incitmedim ve büyüklerinin adını ancak iyilikle<br />

andım.<br />

Baht, taht, emir, zafer madem ki gelip geçiyor, hepsi hiçtir. Geçmişlerin adını iyilikle yaşat<br />

ki, senin adın da iyilikle anılsın. İnsanların iyi bir isim bırakması, altın yaldızlı saray<br />

bırakmasından daha hayırlıdır.<br />

Hadîs-i şerîfte, (Dünyada, kalıcı değil, yolcu gibi yaşamalı! Öleceğini hiç unutmamalı!)<br />

buyuruldu.<br />

İnsan, dünyada bâki değildir. Dünya zevklerine daldıkça dertler, üzüntüler, güçlükler artar.<br />

İyilik eden her zaman kârlı çıkar. Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:<br />

(İbâdetleri az olan bir kul, iyi huyu ile, kıyâmette yüksek derecelere kavuşur.)<br />

(İbâdetlerin en kolayı ve çok faydalısı, az konuşmak ve iyi huylu olmaktır.)<br />

(Bir kulun ibâdetleri çok olsa da, kötü huyu, onu Cehennemin dibine götürür. Ba'zan<br />

küfre götürür.)<br />

Sultândan korktuğun kadar...<br />

Vezîrlerden biri<br />

Zünnûn-i Mısrî hazretlerinin huzuruna çıktı:<br />

- Gece gündüz sultâna hizmet etmekle meşgulüm. İyiliğini umuyorum ama kötülüğünden<br />

de korkuyorum, diye himmet, yardım istedi.<br />

Büyük velî ağladı, dedi ki:<br />

- Sultândan korktuğun kadar Allahü teâlâdan korksaydın sıddîklardan, iyilerden biri<br />

olurdun.<br />

Eski İran hükümdarlarından Nûşirevan ava çıkmıştı. Bir hayvanı kesip ateşe koydular.<br />

Yanlarında tuz yoktu; getirsin diye köye bir adam gönderdiler. Nûşirevan:<br />

- Tuzu para ile al ki, bedava alma âdeti çıkmasın, köy harap olmasın, dedi.<br />

- Bu kadarcık şeyden ne zarar gelir, diye sordular.<br />

Cevap verdi:<br />

- Cihânda zulmün temeli ufacık bir şeydi. Ama her gelen onu büyüttü. Nihâyet<br />

şimdiki duruma ulaştı.<br />

Devri kötü olan zâlim, dünyada kalmaz ama, üzerinde sonsuz la'netler kalır. Her zaman<br />

adâletle hareket etmelidir.<br />

Üç çeşit adâlet vardır<br />

Adâlet üçe ayrılır: Birincisi, Allahü teâlâya kulluk etmektir. Allahü teâlânın merhameti,<br />

ni'metleri, ihsânları, her mahlûka yayılmıştır. Ni'metlerinin en büyüğü, kullarına saâdet<br />

yolunu göstermesidir. Hakları yok iken, hepsini en güzel şekilde yaratmıştır. Ebedî ni'metler,<br />

iyilikler vermiştir. Böyle bir sâhibe, yaratana ibâdet etmek, O'nun ihsân ettiği ni'metlere<br />

şükretmek elbette lâzımdır. Adâlet için sâhibinin hakkını gözetmek îcâb eder. Her insanın<br />

yaratanına karşı borçlu olduğu bu kulluk hakkını edâ etmesi lâzımdır.<br />

Adâletin ikinci kısmı, insanların hakkını edâ etmektir. Hükümete, âmirlere, kanûnlara karşı<br />

gelmemek, âlimlere hürmet, emânetlere vefâ, alış-veriş haklarını edâ, va'dlerini ifâ etmek<br />

lâzımdır.<br />

Üçüncüsü, geçmişlerin haklarını edâ etmektir. Bu da, onların borçlarını ödemek,<br />

vasiyetlerini ifâ etmek, vakıflarını muhâfaza ve bıraktığı hayrât ve hasenâtı devam ettirmekle<br />

olur.<br />

Adamın biri hükümdara müjde getirdi:<br />

- Azrâil aleyhisselâm, filanca düşmanının canını aldı. Seni ondan kurtardı.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!