23.06.2015 Views

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Diyerek ellerine, ayaklarına kapandı. Sonra onu bıraktılar. Hocasına varınca hocası:<br />

- Gel artık, imtihanları kazandın, himmete lâyık oldun! buyurdu.<br />

Bakalım işin sonu nereye varacak? 30 AĞUSTOS <strong>1996</strong><br />

Neye niyet, neye kısmet. Allahü teâlâ herşeyi biliyor ve görüyor! Bu işin sonunu da<br />

muhakkak biliyor. Bunda da bir hayır vardır! Sabredelim bakalım, işin sonu neye<br />

varacak? Allahü teâlâ şüphesiz sabredenle beraberdir.<br />

Muhammed bin İsmâil isimli zât, hacca gitmek üzere yola çıktı. Güler yüzlü ve tatlı<br />

sözlüydü. Güzel ahlâkıyla, herkese hürmet gösterirdi.<br />

Kûfe'ye girerken şehir kapısında birisi, kendisini dikkatle süzdü. Sonra birdenbire<br />

bağırmaya başladı:<br />

- Ey kaçak! Sen benim kölem Hayr'sın.<br />

Bu zâtın Hayr ismindeki kölesi, kendi yanından kaçmıştı. Muhammed bin İsmâil'i o köleye<br />

çok benzetmişti. Birşey demesine fırsat vermeden seslendi:<br />

- Kaç aydır neredesin sen? Çabuk gel buraya!<br />

Muhammed bin İsmâil hazretleri içinden kaçan köleyi düşünüyordu. Kendi kendine,<br />

"Demek ki kaçan köle çok işine yarayan biriymiş" diye düşündü. Bu sırada etraftan yetişenler<br />

de benzeterek, adama:<br />

- Hakîkaten bu senin kölendir, dediler. Sonra tutup, kölesi kaçan adama teslîm ettiler! O<br />

da kendisini diğer kölelerini çalıştırdığı yere götürdü. Burası bir dokuma atölyesiydi. Kumaş<br />

dokuyorlardı.<br />

Neye niyet, neye kısmet<br />

Hacca gidecekken; bir dokuma tezgâhına oturtuldu! O ise şöyle düşünüyordu:<br />

- Neye niyyet, neye kısmet. Allahü teâlâ herşeyi biliyor ve görüyor! Bu işin sonunu da<br />

muhakkak biliyor. Bunda da bir hayır vardır. Sabredelim bakalım, işin sonu neye<br />

varacak? Allahü teâlâ şüphesiz sabredenle beraberdir.<br />

Dokuma tezgâhına oturturken kendisine dediler ki:<br />

- Haydi bakalım! Önceki yaptığın işine devam et!<br />

Bu işi ilk defa gördüğü hâlde, sanki senelerdir yapıyormuş gibi gayret gösterdi.<br />

Günler ve aylar böylece geçip gitti. Köle sahibi sık sık kendisine seslenir, "Yâ Hayr!"<br />

diye çağırdığı zaman, "Efendim", "buyurun!" cevabını verir, fakat aslâ:<br />

- Ben sizin köleniz Hayr değilim! Benim ismim Muhammed bin İsmâil'dir demezdi. Ba'zan<br />

da ustalar seslenir:<br />

- Yâ Hayrü'n-Nessâc! diye hitâb ederlerdi. Nessâc, "Bez dokuyan" kimseye denir.<br />

Zamanla adı "Hayrü'n-Nessâc" olarak kaldı.<br />

Bütün çalışkanlığına rağmen, ibâdetlerini hiç ihmâl etmiyordu. İş sâhibi de O'nun, çok<br />

ibâdet ettiğini biliyordu. Fevkalâde edebli olduğu için, herkese kendini fazlasıyla sevdirmişti.<br />

Bir gece sessizce kalkıp, abdest aldı! Gece namazı kıldı. Duâ ederken:<br />

- Yâ Rabbî! Hâlim, sana ma'lûmdur. Artık beni kurtar ki, Hac görevimi yapabileyim;<br />

niyâzında bulundu. Köle sâhibi de gizlice, O'nu tâkip ediyordu. Bu duâsından anladı ki, bu<br />

kimse kaybolan kölesi Hayr değil. Çok üzüldü.<br />

Ertesi sabah erkenden, Hayrü'n-Nessâc'ı yanına çağırdı ve:<br />

- Ey kardeşim! Ben yanılmışım. Sen benim kölem Hayr değilsin! dedi. Muhammed bin<br />

İsmâil tebessüm ediyordu. İş sâhibi sözlerine devamla:<br />

- Kusurumu affet. Hakkını bana helâl edecek misin? İstediğin zaman gidebilirsin!<br />

dedi.<br />

Hayrü'n-Nessâc hazretleri geceki duâsını hatırladı! Allahü teâlâya hamdetti, şükretti. Sonra<br />

helâllaşıp ayrıldılar.<br />

Doğruca, Mekke-i mükerremeye gitti; haccetti. Medîne-i münevverede Sevgili<br />

Peygamberimizin kabr-i şerîfini ziyâret edip ağladı.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!