23.06.2015 Views

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

- Malın senin olsun. Siz üç kişiydiniz. Üçünüz de imtihâna tâbi tutuldunuz. Sen<br />

imtihânı kazandın. Allah senden râzı oldu. Fakat iki arkadaşın imtihânı kaybetti.<br />

Ni'metin kıymetini bilmedikleri için cezâlandırılıp eski hâllerine getirildiler.<br />

"Niçin ağlıyorsun?" 28 AĞUSTOS <strong>1996</strong><br />

Hazret-i Hızır da diğer insanlar gibi doğdu, büyüdü ve vefât etti. Ancak Allahü teâlâ,<br />

onun rûhuna insan şeklinde görünmek ve kıyâmete kadar müslümanların imdâdına<br />

yetişmek, onlara ilim öğretmek gibi özellikler verdi.<br />

Hazret-i Hızır, birçok kimseye feyz verip, tasavvufta yüksek derecelere kavuşturmuştur.<br />

Tasavvufta yetiştirdiği meşhûr şahıslardan ikisi; Abdülhâlık-ı Goncdüvânî hazretleri ile<br />

Muhammed bin Ali Hakîm-i Tirmizî hazretleridir.<br />

Hakîm-i Tirmizî hazretleri gençliğinde ilim öğrenmek için bulunduğu yer olan Tirmiz'den<br />

ayrılıp başka bir yere gitmek üzere iki arkadaşı ile anlaştılar.<br />

Bu karârı annesine bildirince, annesi çok üzüldü. Oğluna dedi ki:<br />

"Yavrum! Ben zayıf, biçâre, yakını ve senden başka yardımcısı olmıyan bir<br />

kimseyim. Üstelik hastayım. Benim bütün hizmetlerimi sen yapıyorsun. Beni yalnız ve<br />

çâresiz olarak, kime bırakıp gidiyorsun?"<br />

Annesinin bu sözü ona çok te'sîr etti. Bir taraftan ilim öğrenme arzûsu, diğer taraftan ana<br />

hakkı kendisini zor durumda bıraktı. Sonunda, ana hakkının önemini düşünerek, ilim tahsiline<br />

gitmekten vazgeçti. Durumu arkadaşlarına anlatarak, onlarla beraber gelemiyeceğini bildirdi.<br />

İnşâallah arzûna kavuşursun!<br />

Arkadaşları şehirden ayrılıp, ilim tahsiline gittiler. Arkadaşlarından ayrı düşüp, ilim<br />

tahsilinden mahrûm kalmasına çok üzülüyordu. Aradan epey zaman geçmesine rağmen, ilim<br />

öğrenme arzûsunu içinden bir türlü atamadı. Yalnız kaldığı zamanlarda bir kenara çekilir, bu<br />

üzüntü sebebiyle uzun uzun ağlardı.<br />

Bu hâlini gören annesi:<br />

- Allahü teâlâ inşâallah seni bu arzûna kavuşturur, diye duâ ederdi.<br />

Birgün mezarlıkta oturmuş ağlıyor, hem de kendi kendine konuşuyordu:<br />

- Arkadaşlarım ilim tahsil etmeye gittiler. Gerekli ilmi öğrenecekler. Ben burada<br />

câhil kaldım. Benim hâlim ne olacak?<br />

Bu hâldeyken âniden yanına, nûr yüzlü, tatlı sözlü bir ihtiyâr çıkageldi:<br />

- Yavrum niçin böyle ağlıyorsun? Derdini anlatırsan sana yardımcı olabilirim, dedi.<br />

Hakîm-i Tirmizî hazretleri, başından geçenleri uzun uzun o zâta anlattı. Sonunda:<br />

- İşte ağlamamın sebebi budur, dedi.<br />

O zât:<br />

- Kısa zamanda, o iki arkadaşının ilminden daha çok ilme sâhip olman için, hergün<br />

gelip sana ders vermemi ister misin? dedi.<br />

Hakîm-i Tirmizî hazretleri, sevinç içinde:<br />

- Tabiî isterim, dedi.<br />

Anne duâsı<br />

Bu hâdiseden sonra, bu nûr yüzlü zât her gün gelip kendisine ders verdi. Ders verme işi üç<br />

yıl sürdü. Üç yıl sonra, bu gelen zâtın hazret-i Hızır olduğunu anladı. Bunun üzerine buyurdu<br />

ki:<br />

- Bu büyük ni'mete annemin rızâsını almam ve onun duâsına mazhâr olmam<br />

bereketiyle kavuştum.<br />

Bundan sonra da her pazartesi gecesi Hazret-i Hızır gelir, ma'nevî hâllerini birbirlerine<br />

anlatırlardı.<br />

Hazret-i Hızır, İbrahim aleyhisselâmdan sonra yaşamış peygamber veya velî bir zâttır.<br />

Zülkarneyn aleyhisselâmın ordusunun kumandanıydı.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!