23.06.2015 Views

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Resûlullah efendimiz, zaman zaman mübârek yüzünü Yemen tarafına döndürür ve;<br />

"Yemen tarafından rahmet rüzgârı estiğini duyuyorum. Kıyâmette Allahü teâlâ Üveys<br />

sûretinde yetmiş bin melek yaratır ve Üveys'i onların arasında Arasat'a götürürler.<br />

Cennete gider ve Allahü teâlânın dilediğinden başka mahlûk, hangisinin Üveys<br />

olduğunu bilmez" buyururdu.<br />

Peygamber efendimiz,<br />

- Ümmetimden bir kimse vardır ki, Rebîa ve Mudar kabîlelerinin koyunlarının kılları<br />

adedince ya'nî sayısız kişiye kıyâmette şefâ'at edecektir" buyurdu.<br />

Baş gözü ile görmedi<br />

Eshâb-ı kirâm, sordu:<br />

- Yâ Resûlallah, bu kimdir?<br />

- Allahın kullarından biri.<br />

- Biz hepimiz kullarız, ismi nedir, nerelidir?<br />

- İsmi Üveys'dir, Karnlıdır.<br />

- O sizi gördü mü?<br />

- Baş gözü ile görmedi.<br />

- Size bu kadar âşık olsun da, hizmet ve huzûrunuza koşup gelmesin! Bu nasıl olur?<br />

- İki sebepten: Biri hâllerine mağluptur. İkincisi ise benim dînime bağlılığından<br />

dolayıdır. İhtiyar bir annesi vardır. Îmân etmiştir. Gözleri görmez, el ve ayakları<br />

hareket etmez. Üveys gündüzleri deve çobanlığı yapar, aldığı ücreti kendisinin ve<br />

annesinin nafakasına harcar.<br />

- Biz onu görür müyüz?<br />

Peygamber efendimiz hazret-i Ebû Bekr'e dönerek:<br />

- Sen onu kendi zamanında göremezsin, buyurdu.<br />

Sonra hazret-i Ömer ve hazret-i Ali'ye:<br />

- Siz onu görürsünüz. Sol böğründe ve avcunun içinde bir gümüş miktarı beyazlık<br />

vardır. Bu baras hastalığı beyazlığı değildir. Ona varınca benim selâmımı söyleyin ve<br />

ümmetime duâ etmesini bildirin, buyurdu.<br />

Aradığımız kimse sensin yâ Üveys! 14 AĞUSTOS <strong>1996</strong><br />

Aradığınız kimse çobanlık yapmaktadır. Biz de karşılığında ona akşam yiyeceği<br />

veririz. Saçı sakalı karışıktır, şehirlere gelmez, kimse ile sohbet etmez, insanların<br />

yediğini yemez; üzüntü ve neşe bilmez, insanlar gülünca o ağlar; insanlar ağlayınca o<br />

güler.<br />

Veysel Karânî hazretleri gece, gündüz ibâdet ve tâatle vakit geçirirdi. Kendini halktan<br />

gizlerdi. İlk zamanlar herkes ona deli, dîvâne, gözü ile bakıyordu. Sonradan onun<br />

büyüklüğünü anladılar, çok ikrâm ve hürmet göstermeye başladılar. Bunun üzerine, iltifattan<br />

kurtulmak için annesinin vefâtından sonra Karn köyünden çıkıp Kûfe şehrine gitti.<br />

Peygamber efendimizin vefâtı yaklaşınca,<br />

- Hırkanızı kime verelim? diye sordular.<br />

- Üveys-i Karnî'ye verin, buyurdu.<br />

Resûlullahın vefâtından sonra hazret-i Ömer ile hazret-i Ali, hırkanın sahibini bulmak<br />

için Kûfe'ye gittiler. Hazret-i Ömer hutbe esnasında;<br />

- Ey Necdliler, aranızda Karn'dan kimse var mıdır? diye sordu.<br />

- Evet vardır, deyip ayağa kalktılar. Hazret-i Ömer, onlardan Üveys'i sordu.<br />

- Biliyoruz. O, sizin bildiğinizden pek aşağı bir kimsedir. Dîvânedir, akılsızdır ve<br />

insanlardan kaçar bir hâli vardır, dediler.<br />

- İşte Onu arıyorum, nerededir?<br />

Herkes güler O ağlar

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!