23.06.2015 Views

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

"Bu gece rü'yâmda, bu eşiğinde oturduğunuz kapıyı hızlı hızlı çaldılar. Ne haber vardır<br />

deyip kapıya koştum. Baktım ki, kapı biraz aralanmış dışarısı görünüyor, fakat bir adam<br />

sığacak kadar değildir. Bu aralıktan baktığımda gördüm ki, Harem dâiresi nûr yüzlü<br />

kimselerle dolu. Ellerinde bayraklar, silâhlar ve başka âletler ile hazır vaziyette duruyorlardı.<br />

Kapı dibinde ise nûr yüzlü dört kişi duruyordu. Onların ellerinde de birer sancak vardı.<br />

Pâdişâhımızın sancağı, kapıyı çalanın elindeydi.<br />

Ecdâdımızın her biri evliyâ idi<br />

O zât, bana dedi ki:<br />

- Biz neye geldik, bilir misiniz? Ben de "Buyurun" dedim. Bunun üzerine:<br />

- O gördüğün kişiler, Resûlullah efendimizin eshâbıdır. Bizi dahî Resûl-i ekrem<br />

efendimiz gönderip, Sultan Selîm Hâna selâm söyledi ve buyurdu ki: "Haremeyn'in<br />

(Mekke ve Medîne'nin) hizmeti kendisine verildi, kalkıp gelsin." Gördüğün bu dört<br />

kimsenin birisi Ebû Bekr-i Sıddîk, diğeri Ömer-ül Fârûk ve bir diğeri de Osmân-ı<br />

Zinnûreyn'dir. Ben de, Ali bin Ebî Tâlib'im. Bunu hemen varıp Selîm Hâna söyle! dedi<br />

ve gözümün önünden yok olup gittiler."<br />

Hasan Ağanın rü'yâsını sultana aynen naklettim. Anlattıkça mübârek yüzü kızarmaya<br />

başladı ve nihâyet dayanamayıp, mübârek gözlerinden yaşlar boşandı.<br />

- Ey Hasan Can! Sana demez miyiz ki, biz, bir tarafa memur olunmadıkça hareket<br />

etmeyiz. Ecdâdımızdan her biri evliyâlıktan nasîbini almışlardır. Herbirinin nice<br />

kerâmetleri vardır, dedi.<br />

Meğer ki kendisi de aynı rü'yâyı görmüş.<br />

Müslüman fitneden uzak durur 12 AĞUSTOS <strong>1996</strong><br />

İlim olmayınca hiçbir şey olmaz. Bunun için din düşmanları, tanzîmatta<br />

medreselerden fen derslerini kaldırdılar, din derslerinde de, yüksek bilgilerden mahrûm<br />

ettiler. Çünkü, İslâm dîni ilim üzerine kurulmuştur. İlim olmayınca, hakîkî din adamı<br />

kalmayınca, İslâmiyet bozulur.<br />

İslâm âlimlerinin büyüklerinden Abdülhak-ı Dehlevî hazretleri "Eşi'at-ül-leme'ât"<br />

ismindeki kitabında buyuruyor ki:<br />

Eshâb-ı kirâmdan Hazret-i Huzeyfe anlatır:<br />

Resûlullaha ilerde hâsıl olacak fitnelerden sordum. Çünkü, bunların şerrine yakalanmaktan<br />

korkuyordum. Zararlı şeyden sakınmak, faydalı şeye kavuşmaktan daha mühimdir.<br />

- Yâ Resûlallah, biz, müslüman olmadan önce kötü kimselerdik. Allahü teâlâ, Senin şerefli<br />

vücûdun ile, islâm ni'metini, iyilikleri bizlere ihsân etti. Bu saâdet günlerinden sonra, yine<br />

kötü zaman gelecek mi?<br />

- Evet gelecek!<br />

- Bu şerden sonra, hayırlı günler yine gelir mi ?<br />

- Evet gelir. Fakat, o zaman bulanık olur. Bu zamanda, iyilik kötülükle karışık olur.<br />

Kalbler, ilk zamanlarda olduğu kadar sâf ve tertemiz olmaz. İ'tikâtların sahîh,<br />

amellerin sâlih ve idârecilerin adâletleri, birinci asırdaki gibi olmaz. Kötülükler,<br />

bid'atler, her tarafa yayılır. İyiler arasına kötüler, sünnetler arasına bid'atler karışır.<br />

- Bulanıklık ne demektir ?<br />

İyiler kötüler karışır<br />

- Benim sünnetime uymıyan ve benim yolumu tutmıyan kimselerdir. İbâdet de<br />

yaparlar, günâh da işlerler. Hayır da yaparlar, şer de yaparlar.<br />

- Bu hayırlı zamandan sonra, yine şer olur mu ?<br />

- Evet. Cehennemin kapılarına çağıranlar olacaktır. Onları dinliyenleri Cehenneme<br />

atacaklardır..<br />

- Yâ Resûlallah! Onlar nasıl kimselerdir?<br />

- Onlar da, bizim gibi insanlardır. Bizim gibi konuşurlar.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!