23.06.2015 Views

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Allahü teâlânın varlığına, birliğine inanmaya, O'na ibâdete, bizim ve atalarımızın<br />

taptığı taşları ve putları bırakmaya da'vet etti. Doğru sözlü olmayı, emânete hıyânet<br />

etmemeyi, herkesle güzel geçinmeyi, Allahü teâlâya ortak koşmaksızın ibâdet etmeyi,<br />

namaz kılmayı, oruç tutmayı, zekât vermeyi, bize emretti. Biz de kabûl ettik ve O'na<br />

îmân ettik. Bu yüzden kavmimiz bize düşman olup, zulmettiler. Dînimizden döndürmek<br />

için her türlü işkenceye başvurdular. Biz de yurdumuzu, yuvamızı bırakarak ülkenize<br />

sığındık. Seni başkalarına tercih ettik. Yanınızda haksızlığa uğramıyacağımızı<br />

ummaktayız. Selâm verme işine gelince, biz sizi Resûlullahın selâmı ile selâmladık.<br />

Birbirimize de öyle selâm veririz. Biz Allahü teâlâdan başkasına secde etmeyiz.<br />

Necâşî bunun üzerine dedi ki:<br />

- Sizi ve yanından geldiğiniz zâtı tebrik ederim. Ben inandım ki, o Allahın Resûlüdür.<br />

Zaten biz, onu İncil'de görmüştük. Eğer O buralarda olsaydı, gidip ayakkabılarını taşır,<br />

ayaklarını yıkardım.<br />

Sonra elçilere dönerek şöyle devam etti:<br />

- Vallahi, ben onları size teslim etmem ve haklarında bir kötülük düşünmem. Şu<br />

hediye diye getirdiğiniz rüşvetinizi de alarak derhal buradan uzaklaşın!<br />

Necâşî'nin bu sözleri üzerine elçiler başka bir şey diyemediler. Perişan hâlde geri döndüler.<br />

"Sen Olmasaydın..." 10 AĞUSTOS <strong>1996</strong><br />

Muhammed aleyhisselâm, her zamanda, her memlekette, ya'nî dünya yaratıldığı<br />

günden, kıyâmet kopuncaya kadar, gelmiş ve gelecek, bütün varlıkların, her bakımdan<br />

en üstünüdür. Hiç kimse, hiçbir bakımdan O'nun üstünde değildir.<br />

Evliyânın büyüklerinden Seyyid Abdülhakîm Arvâsî hazretleri buyuruyor ki:<br />

"Her peygamber, kendi zamanında, kendi mekânında, kendi kavminin hepsinden, her<br />

bakımdan üstündür. Muhammed aleyhisselâm ise, her zamanda, her memlekette, ya'nî dünya<br />

yaratıldığı günden, kıyâmet kopuncaya kadar, gelmiş ve gelecek, bütün varlıkların, her<br />

bakımdan en üstünüdür. Hiç kimse, hiçbir bakımdan O'nun üstünde değildir. Bu güç birşey<br />

değildir. Dilediğini yapan, her istediğini yaratan, O'nu böyle yaratmıştır. Hiçbir insanın O'nu<br />

medhedecek gücü yoktur. Hiçbir insanın, O'nu tenkîd edecek iktidârı yoktur."<br />

Allahü teâlâ, (Sen olmasaydın, yerleri, gökleri kâinatı yaratmazdım!) buyurmaktadır.<br />

Kimseden birşey okumamış, öğrenmemiş, hiç yazı yazmamış iken ve seyahat etmeyen ve<br />

geçmişlerden ve etraftakilerden haberi olmayan insanlar arasında hâsıl olmuş iken, Tevrât'ta<br />

ve İncîl'de ve bütün başka kitaplarda yazılı şeyleri bildirdi. Geçmişlerin hâllerinden haber<br />

verdi.<br />

Servetlerini harcadılar<br />

Her dinden, her meslekten ileri gelenlerin hepsini huccet ve burhânlar söyliyerek susturdu.<br />

En büyük mu'cize olarak Kur'ân-ı kerîmi ortaya koydu ki, âyetlerden biri gibi söyliyemezsiniz<br />

diye meydan okuduğu hâlde, kimse, ondört asırdan bu yana, dünyanın her tarafında bütün<br />

islâm düşmanları elele vererek, mallar, servetler dökerek uğraştıkları hâlde, söyliyemedi.<br />

Hele o zaman, Araplarda, şiir, edebiyat, fesâhat ve belâgat, herşeyden ileri gidip en<br />

güvendikleri başarıları olduğu hâlde, Kur'ân-ı kerîm karşısında, birşey söyliyemediler. Kur'ânı<br />

kerîme böyle galebe çalamayınca, çokları insâfa gelip müslüman oldu. ^Imân etmeyenleri<br />

de, islâmiyetin yayılmasını önlemek için, dövüşmeye mecbûr oldu.<br />

Şimdi artık pek ümitleri kalmadı. Şimdiki din düşmanları taktik değiştirdiler. Baktılar<br />

Kur'ân-ı kerîmi değiştiremiyecekler. Kur'ân-ı kerîmi değiştirerek dîni bozamayacaklarını<br />

anlayınca, bu defa din düşmanları, dış güçler, satın aldıkları kimseler vasıtasıyla Kur'ân-ı<br />

kerîme istedikleri ma'nâları verdiriyorlar.<br />

Âdi isteklerine bu şekilde ulaşmak istiyorlar. Maalesef bu yoldan az da olsa maksatlarına<br />

kavuşmaktadırlar. Kendilerine bağlı yayın vâsıtaları ile devamlı bu yönde yayın<br />

yaptırmaktadırlar. Kur'ân-ı kerîmin açıklaması mahiyetinde olan, hadîs-i şerîfler, âlimlerin

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!