23.06.2015 Views

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

- Ah, aah!.. Beklenen gün geldi; kızıl yıldız göründü. Bu yıldız ne zaman doğsa bir<br />

peygamber dünyaya gelir. Demek ki Muhammed doğdu. Daha ne olsun? Peygamberlik<br />

bizden gitti.<br />

Soranlar gülüşerek yanlarından ayrıldılar. Musevîlerin ağızlarını bıçak açmıyordu. Bir<br />

Yahûdî, yolda Abdülmuttalib'i gördü:<br />

- Ey Kureyş reisi, çocuğa ne isim verdiniz?<br />

- Muhammed...<br />

- Öyle mi!.. Demek öyle diyerek mırıldandı... Peygamber olduğuna dâir üç delil bir araya<br />

geldi; kızıl yıldızın doğması, isminin Muhammed konması ve üçüncüsü de asil bir aileden<br />

olması.<br />

Aynı günlerde Medine sokaklarında da bir yahûdî saçını başını yoluyordu. Evet, O sultan<br />

doğdu...<br />

Putlar yüz üstü düştü<br />

Doğduğu gece, yeryüzündeki bütün putlar yüzüstü yere düştü.<br />

Şam'da bin seneden bu yana akmayan Sâve nehrinin kuru yatağı su ile doldu, taştı.<br />

İran'da ateşperestlerin İstahrâbâd şehrindeki tapınağında on asırdır fâsılasız yanan ocağın<br />

ateşi söndü.<br />

Ocağın söndüğü gece İran hükümdarı Kisra'nın eşsiz güzellikteki sarayının ondört kulesi<br />

yıkıldı.<br />

Doğduğu gece Kisra'nın sarayının kulelerinden başka Dicle kıyısındaki nefis köşkü de<br />

sular altında kalıp çöktü; tamir ettirdi yine sulara battı ve Kisra, canını zor kurtardı.<br />

Devrin ileri gelenleri garip garip rü'yâlar gördüler.<br />

Rü'yâları, Şam'ın, Irak'ın, İran'ın, Dicle'nin, Fırat'ın İslâmın mülkü olacağını haber<br />

verdiğine dâir en namlı kâhinler yorumlar yaptı.<br />

Müjdeler olsun sana ey Halime! 30 TEMMUZ <strong>1996</strong><br />

Ben, senin sıkıntılı zamanlarda ettiğin hamd ve şükürüm. Ey Halime; Mekke'ye git!<br />

Oraya gidersen kazancın çok yüksek olacak; bir nûru evlât edineceksin. Ey Halime;<br />

Hak teâlâ sana müjdeler yolladı. Ben seni şeytandan ve düşmandan korumakla<br />

vazîfeliyim.<br />

Peygamber efendimizin doğduğu tarihlerde görülmemiş bir kuraklık ve bu kuraklıkla<br />

gelen kıtlık vardı. Midelere günlerce bir şey girmediği zamanlar oluyordu. Anneler,<br />

çocuklarını doyuramıyordu. Ağaçlar dahî kupkuru idi.<br />

İşte böyle bir kıtlık zamanında, Züveyb Oğullarından Halime ismindeki hanım, bir çocuk<br />

doğurdu. Ama kadıncağız bitkin. Doğum rahatsızlığı ve açlık, kolunu kanadını kırmış.<br />

Günlerdir aç.<br />

Halime, bir gece sahrada bitkinlikten uyuyakaldı. Gökyüzünde ışıl ışıl yıldızlar<br />

kaynaşırken O, başını koyduğu kumlarda bir rü'yâ gördü: "Bir adam, önce kendisine buz gibi<br />

bir su veriyor ve sonra soruyor:<br />

- Beni tanıdın mı?<br />

- Hayır!<br />

- Ben, senin sıkıntılı zamanlarda ettiğin hamd ve şükürüm. Ey Halime; Mekke'ye git!<br />

Oraya gidersen kazancın çok yüksek olacak; bir nûru evlât edineceksin, dedikten sonra<br />

rızkının bolluğu, sütünün çokluğu için duâ etti.<br />

İnsanlar perişandı<br />

Uyandığında karnında bir tokluk ve hâlinde bir dinçlik hissetti. Ancak; kabîle<br />

mensuplarının, açlıktan çıkardığı iniltiler insanı, perişân ediyordu.<br />

Halime'lerin çelimsiz bir merkep, sütü çekilmiş bir deve ile bir miktar koyun ve keçileri,<br />

bütün servetlerini meydana getiriyor.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!