23.06.2015 Views

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Bir gece mescidde kaldı ve geceyi ibâdetle ihyâ etmek istedi. Gece yarısından sonra gökten<br />

sayısız melekler inip, her birisi türlü tesbîhlerle meşgul olmaya başladılar.<br />

İbrâhim bin Edhem hazretleri, bunların çok güzel seslerle okudukları tesbîhleri dinleyip<br />

onları seyrederken, bu meleklerden birisi, diğerine dedi ki:<br />

- Şu kimsede âdemoğlu kokusu var. Kimdir acaba?<br />

Diğer melekler dedi ki:<br />

- Bu zât, İbrâhim bin Edhem'dir, zâhiddir ve Horasanlıdır.<br />

Kabûl edilmiyen duâlar<br />

Bunun üzerine öbür melek dedi ki:<br />

- Bu İbrâhim, çok makbûl olmuş işler yapardı. Fakat bir yıl var ki, bunun tâatleri,<br />

duâları karşılıksız kalmakta, kabûl edilmemektedir. Diğeri sordu:<br />

- Niçin kabûl edilmiyor?<br />

- Şüpheli iki tane hurma yemiş. Onun için kabûl edilmiyor.<br />

Bu konuşmaları işiten İbrâhim bin Edhem hazretleri, düşünceye daldı. Kendi kendine: "Bu<br />

iki hurma ne hurmasıdır ki, bana bu kadar zararı oldu?" deyip ağlarken Mekke'deki hâdise<br />

hatırına geldi. Hemen o sabah yola çıkıp Mekke'ye vardı. Mekke'de o hurmayı satın aldığı<br />

dükkâna gitti. Dükkânda genç bir adamın oturduğunu görüp ona sordu:<br />

- Hani burada ihtiyâr bir kişi vardı; acaba o nereye gitti?<br />

Genç adam cevap verdi:<br />

- O ihtiyâr benim babamdı; âhırete göçtü. Fakat onu niçin soruyorsunuz?<br />

İbrâhim bin Edhem, o kişiyi niçin aradığını söyliyerek daha evvel başından geçenleri<br />

anlattı. Delikanlı dedi ki:<br />

- Ben, kendi hakkımı helâl ettim. Git, filan mahallede annemle kız kardeşim var;<br />

onlarla da helâlleş!<br />

İbrahim bin Edhem hazretleri, gidip onlarla da helâlleştikten sonra tekrar Kudüs'e geldi.<br />

Yine Kubbe-i Sahra'da inzivâya çekilip geceyi ihyâ ederken evvelki gibi melekler geldiler.<br />

Yine meleklerden biri dedi ki:<br />

- Şu kimsede âdemoğlu kokusu var; acaba kimdir? Diğeri cevap verdi:<br />

- Bu, İbrâhim bin Edhem'dir; zahiddir ve Horasanlıdır. Tâatte bizim gibidir; belki<br />

bizden de üstündür. Fakat bir yıldır o iki hurma yüzünden tâati makbûl olmaz ve<br />

duâlarına karşılık verilmezdi. Gidip sâhibi ile helâlleştikten sonra tekrar ibâdetleri<br />

makbûl ve duâsı müstecâb olmaya başladı.<br />

Bunun üzerine İbrâhim bin Edhem, çok ferahlık duydu. Bir müddet beyitler okuyarak<br />

ağladı. Sonra dedi ki:<br />

- Allahın azameti hakkı için şu sağ tarafta ilk önce güzel sesle tesbîh okuyan kimdi? Sonra<br />

sol tarafta okuyan kimdi?<br />

Melekler cevap verdiler:<br />

- İlk önce tesbîh okuyan Cebrâil aleyhisselâm idi. Sonra tesbîh okuyan da İsrâfil<br />

aleyhisselâm idi.<br />

Bütün malını dağıttı<br />

Ebû Hanîfe hazretlerinin mesleği ticâret idi. Beşir isminde bir ortağı vardı. Bir zaman<br />

Beşir, ticâret için Mısır'da bulunurken, Ebû Hanîfe, Kûfe'den yetmiş parça elbiselik kumaş<br />

alıp Beşir'e gönderdi.<br />

Aynı zamanda kumaşlarla beraber bir de mektup gönderip; "Şu kumaşın şu ayıbı vardır;<br />

falan kumaşın bu ayıbı vardır" diyerek her kumaşın kusûrlarını tek tek bildirdikten sonra,<br />

"Sakın bu kumaşların ayıplarını söylemeden satmayasın!" diye ortağına tembîhte<br />

bulundu.<br />

Bir zaman sonra Ebû Hanîfe hazretleri, ortağı Beşir'in yanına gelip, gönderdiği kumaşların<br />

satılmış olduğunu görünce, ortağına sordu:

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!