23.06.2015 Views

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Melekler de, "Evet yâ Rabbî" diyecekler. İkincisi, kendisine mal verilen kimse olup,<br />

ona da Allahü teâlâ şöyle suâl eder:<br />

- Sana verdiğim mal ile, servetle ne yaptın?<br />

- Yâ Rabbî, sabah akşam senin rızân için sarfedip, tasadduk ettim.<br />

- Yalan söylüyorsun. Falan kimse ne cömerttir desinler diye verdin ve öyle de dediler.<br />

Üçüncüsü ise, harbte ölen kimse olup, ona da Allahü teâlâ suâl ederek buyurur ki:<br />

- Sana verdiğim güç, kuvvetle ne yaptın, bunu nerede harcadın?<br />

- Yâ Rabbî, senin rızân için harbettim ve öldürüldüm.<br />

- Yalan söylüyorsun. Falan kimse ne kahraman, ne kadar cesûr desinler diye<br />

harbettin ve öyle de dediler.)<br />

Peygamber efendimiz devamında buyurdu ki:<br />

(Ey Ebâ Hüreyre, işte kıyâmet günü Cehennem ateşinin ilk yakacağı kimseler<br />

bunlardır.)<br />

Benî İsrâilden ibâdetle meşgul olan bir kimseye, "Burada ağaca tapanlar var" deyip,<br />

tapınılan ağacın yerini haber verdiler. O da Allah rızâsı için, bildirilen ağacı kesmek niyetiyle<br />

yola çıktı. Yolda bir ihtiyar şekline giren şeytan, onu karşılayıp dedi ki:<br />

- Sen ibâdetinle meşgul ol. Başkasının ağaca tapmasının sana bir zararı olmaz.<br />

- O ağacı kesmem de ibâdettir. Bunu Allah rızâsı için yapacağım.<br />

- Ben de o ağacı kesmene izin vermem.<br />

Mağlup olmasının sebebi<br />

Bunun üzerine dövüşürler. Şeytanı yenip göğsünün üzerine oturunca, şeytan tekrar dedi ki:<br />

- Beni bırak sana söyliyeceklerim var. Sen Peygamber değilsin. Bu işle<br />

vazîfelendirilmedin. Bunu sana sormıyacaklar. Hem sen fakîr bir kimsesin. Eğer beni bırakır<br />

ve o ağacı kesmekten vazgeçersen hergün sana iki altın getiririm. Böylece başkasına muhtaç<br />

olmaz ve daha güzel ibâdet edersin.<br />

Şeytanın bu teklifi üzerine o kimse, ağacı kesmekten vazgeçti. Şeytan birinci ve ikinci<br />

günü altını getirdi. Fakat üçüncü günden sonra getirmedi. O kimse bu hâle kızdı ve baltasını<br />

alıp, ağacı kesmeye gitti. Yolda yine aynı şekilde şeytanla karşılaştı. Ağacı kesme işinden<br />

vazgeçmediği için tekrar dövüştüler. Bu sefer şeytan gâlip geldi. Bunun üzerine o kimse dedi<br />

ki:<br />

- Daha önce sana gâlip gelmişken şimdi mağlup olmamın sebebi nedir?<br />

- İlk çıkışın Allah rızâsı içindi ve niyetin hâlis idi. İhlâslı olduğun için Allah seni gâlip<br />

getirdi. Şimdiki hiddetin dünyalık içindir. Altınlar konmadı diye kızdığın için mağlup<br />

oldun.<br />

Hürmetsizliğin cezâsı 24 HAZİRAN <strong>1996</strong><br />

Edebinin güzelliği ile, Allahü teâlâyı ve Resûlünü râzı ettin. Ben senin, sanki<br />

Bağdat'ta bir kürsîde oturduğunu, çok yüksek bilgiler anlattığını, zamanındaki bütün<br />

evliyânın, senin onlara olan yüksekliğin karşısında boyunlarını eğmiş hâlde olduklarını<br />

görüyorum.<br />

Ebû Sa'îd Abdullah ve İbn-üs-Sakkâ ve Seyyid Abdülkâdir-i Geylânî daha küçük yaşta<br />

iken ilim öğrenmek için Bağdat'a gittiler.<br />

Abdülkâdir-i Geylânî hazretleri o zaman çok genç idi. Hâce Yûsüf-i Hemedânî<br />

hazretlerinin, Nizâmiyye Medresesi'nde va'z ettiğini duymuşlardı. Bunlar, onu ziyâret etmeye<br />

karar verdiler. İbn-üs-Sakkâ:<br />

- Ona bir soru soracağım ki cevâbını veremeyecek, dedi.<br />

Ebû Sa'îd Abdullah:<br />

- Ben de bir soru soracağım. Bakalım cevap verebilecek mi? dedi.<br />

Küçük yaşına rağmen büyük bir edeb timsâli olan Abdülkâdir-i Geylânî hazretleri de:

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!