23.06.2015 Views

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

- Bu istedikleriniz olduğu takdirde, Allaha ve benim peygamberliğime inanacak<br />

mısınız? Buna söz veriyor musunuz?<br />

Semûd kavmi böyle bir şeyin olacağına ihtimâl vermedikleri için:<br />

- Söz veriyoruz. Hep birlikte sana tâbi olacağız, dediler.<br />

Sonra hep beraber o kayanın yanına geldiler. Sâlih aleyhisselâm duâ etti. Kaya yarıldı,<br />

içinden gebe bir deve çıktı. Deve, hayretler içinde bakışan halka dönüp:<br />

- Lâ ilâhe illallah Sâlih nebiyyullah. Ben Allahü teâlânın gönderdiği bir deveyim.<br />

Yaratıcımı tesbîh ederim. Beni mu'cize olarak gönderdi, dedi.<br />

Devede istedikleri bütün özellikler vardı.<br />

Bu kadar körlük yeter!<br />

Bu durum karşısında, kavmin reisi Cenda, yerinden kalkıp, Sâlih aleyhisselâmın yanına<br />

gitti. Alnından öpüp, îmân etti. Kavmine dönüp:<br />

- Ey Semûd halkı. Artık bu kadar körlük yeter! Sizi de îmâna da'vet ediyorum, dedi.<br />

Kendisi ile beraber, yüz kişi daha îmân etti. Diğerleri sihir olduğunu söyleyip inanmadılar.<br />

Sâlih aleyhisselâm, deveye kesinlikle zarar vermemelerini, aksi takdirde, büyük bir azâba<br />

düçâr kalacaklarını bildirdi.<br />

Deve, gündüz dağlarda, ovalarda dolaşır, akşam olunca şehre gelir, fasîh bir lisânla;<br />

- Kim süt almak isterse, gelip alsın, derdi.<br />

Sabahleyin şöyle seslenirdi:<br />

- Yâ İlâhî, benden süt içen ve Sâlih aleyhisselâma inanan kimselerin îmânlarını<br />

kuvvetlendir ve yakînlerini artır. İnanmıyanlara da dert ver!<br />

Semûd kavminden inanmayıp, devenin sütünden içenler, hastalanıyordu. Bu şekilde<br />

hastalananların sayısı zamanla çoğaldı. Bir gün bir araya gelip;<br />

- Bu deve bize hayır getirmedi. Bedenlerimize hastalık yapıyor. Bir kolayını bulup,<br />

bunu öldürelim, dediler.<br />

Fakat korkularından yanaşamıyorlardı. Sonunda, dokuz kişiyi kandırıp, deveyi bunlara<br />

öldürtmeyi plânladılar. Bunlar, deveyi yolda okla yaralayıp öldürdüler. Yavrusunu da<br />

öldürdüler.<br />

Daha sonra, bir sabah vakti, çok kuvvetli bir sesle hepsi helâk oldu.<br />

İbâdetleri ihlâsla yapmak 23 HAZİRAN <strong>1996</strong><br />

İlk çıkışın Allah rızâsı içindi ve niyetin hâlis idi. İhlâslı olduğun için Allah seni gâlip<br />

getirdi. Şimdiki hiddetin dünyalık içindir. Altınlar konmadı diye kızdığın için mağlup<br />

oldun.<br />

İhlâs, hâlis, temiz etmek, niyeti temizlemek, yalnız Allahü teâlâ için yapmak demektir.<br />

İlimle yapılan amelin değeri ihlâsla ölçüldüğü için, ihlâsın ehemmiyeti çok büyüktür. Hadîs-i<br />

şerîfte buyuruldu ki:<br />

(Cenâb-ı Hak buyurdu: İhlâs, sırlarımdan bir sırdır. Onu, sevdiğim kulların kalbine<br />

emânet ederim.)<br />

İhlâs, kalb işidir. İbâdetlerin, Allahü teâlânın rızâsına uygun olup olmadığı âhırette açığa<br />

çıkacaktır. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:<br />

(Kıyâmet günü ilk hesâba çekilecek üç sınıf kimseden birincisi, Allahü teâlânın ilim<br />

verdiği kimsedir. Allahü teâlâ bu kimseye şöyle suâl edecektir:<br />

- Sana verdiğim ilim ile ne yaptın ve ne gibi amel işledin?<br />

- Yâ Rabbî, sabah akşam ibâdet edip, kulluk vazîfemi yaptım. İnsanlara dînini<br />

öğrettim. Bunları senin rızân için yaptım.<br />

- Yalan söylüyorsun. Falan kimse, ne bilgili, ne âlim desinler diye yaptın ve öyle de<br />

dediler.<br />

Verdiğim mal ile ne yaptın?

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!