23.06.2015 Views

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

3- Ölüsünü sıkıntıya sokmuş olur.<br />

Ancak o ağlamak ki, elinde olmadan yürek yanmasından ötürü gözlerinden yaş yürüyüp<br />

akarsa, bu ağlamak bir zarar vermez. Çünkü bu şekilde ağlamak, kişinin ihtiyarında olmayan<br />

ve yemek, uyumak gibi insanın tabiatından gelen bir şeydir. Bunun için böyle ağlamak günâh<br />

değildir. Hattâ Resûl aleyhisselâm, oğlu hazret-i İbrâhim dünyadan göçtüğü zaman elinde<br />

olmadan sessizce ağladı. Bunun üzerine;<br />

- Siz de mi ağlıyorsunuz, yâ Resûlallah? Hâlbuki sen bizi, ağlamaktan nehyederdin, diye<br />

suâl edenlere cevap verip buyurdu ki:<br />

- Bilmez misiniz ki, Allah, gözü yaşlı ve gönlü üzüntülü hiç kimseye azâb etmez.<br />

Ancak şu sebeple azâb eder, diyerek mübârek dillerini işâret ettiler. Ya'nî azâba<br />

müstehak olmak, diliyle "Ah, vah" gibi nidâlar çıkararak ve yüksek sesle bağıra çağıra<br />

söylenerek ağlamaktır. Aynı zamanda ölünün arkasından meziyetlerini sayıp dökmek, şiir<br />

okur gibi ağlamaktır. Ağıt yakmaktır.<br />

Yüzünde nûr parlardı 19 HAZİRAN <strong>1996</strong><br />

En mühim ve zor meseleler ona sorulurdu. İhtilaflı bir şey hakkında ona mürâcaat<br />

edilmeden hüküm verilmezdi. İlim kitapları üzerine kendi güzel yazısıyla öyle<br />

açıklamalar kordu ki, böylece en zor meseleler kolaylıkla anlaşılırdı.<br />

Şam'da yetişen âlimlerin en büyüklerinden ve velîlerinden biri de İbni Âbidîn hazretleridir.<br />

İbni Âbidîn, küçük yaşta Kur'ân-ı kerîmi ezberledi. Bir müddet babası ile birlikte ticâretle<br />

meşgûl oldu. Bu sırada bir taraftan da Kur'ân-ı kerîmi okumaya devam ediyordu.<br />

Bir gün dükkânlarının önünde Kur'ân-ı kerîm okurken, oradan geçen biri; "Burada bu<br />

şekilde Kur'ân-ı kerîm okuman uygun değildir. Hem de okumanı düzelt!" dedi.<br />

Bunun üzerine babasından izin alarak, o zaman Şam'daki meşhûr kırâat âlimlerinden Şeyhül-Kurrâ<br />

Saîdül-Hamevî'ye gitti.<br />

Ondan tecvîd ilmini öğrendi. Daha on yedi yaşındayken, fıkıh kitapları üzerine hâşiye ve<br />

şerhlerde açıklama ve îzâhlar yaptı. Kıymetli eserler yazmaya başladı.<br />

Hadîs ilminde de, Şam'da bulunan âlimlerden icâzet, diploma aldı. İlimde o kadar yükseldi<br />

ki, daha hocaları hayattayken büyük bir şöhrete kavuştu.<br />

Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî<br />

İbni Âbidîn, zâhir ilimlerini öğrendikten sonra, kelâm ve tasavvuf ilimlerini de zamanın<br />

en büyük âlimi ve tasavvuf ehli, Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî'den öğrendi. Onun sohbeti ile<br />

şereflenerek kemâle geldi. İbni Âbidîn'in ilimdeki üstün derecesini oğlu Alâeddîn Muhammed<br />

şöyle anlatır:<br />

"Babam uzun boylu, heybetli ve vakârlı idi. Yüzünde nûr parlardı. Vaktini, devamlı ilim<br />

öğrenmek ve talebe yetiştirmekle, ibâdet ve tâatla geçirirdi. Geceleri devamlı kitap yazar, az<br />

uyurdu. Gündüzleri ders okutur ve sorulan sorulara cevap (fetvâ) verirdi.<br />

Ramazanda her gece hatim okur ve gözyaşı dökerdi. İnsanlara faydalı olmak husûsunda<br />

çok titiz davranır, hiç abdestsiz durmaz ve vaktini boşa geçirmezdi."<br />

İbni Âbidîn hazretlerinin dîne uymaktaki hâlleri meşhûrdur. Harâm, mekrûh ve<br />

şüphelilerden kesinlikle uzak durur, mübâhları çok az kullanır, ibâdetlerinde sünnetlere,<br />

müstehablara, edeplere uymakta son derece titiz davranırdı.<br />

Beş vakit namazda, tehiyyâtı okurken, Resûlullah efendimizi baş gözü ile görürdü.<br />

Göremediği zaman o namazı yeniden kılardı.<br />

Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî'nin kıymetli talebelerinden olan İbni Âbidîn, ondan ders aldığı<br />

sıralarda, bir gece rü'yâda Resûlullah efendimizin üçüncü halîfesi hazret-i Osman'ın vefât<br />

ettiğini ve Câmi-i Emevî'de namazını kendisinin kıldırdığını gördü. Sabahleyin derse gidip<br />

Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretlerine bu rü'yâyı olduğu gibi anlatınca, o da:<br />

- Senin rü'yânın ta'bîri, Allahü teâlâ bilir ki şöyledir:

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!