23.06.2015 Views

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

- Sık sık hasta ziyâretlerine git! Cenâze namazlarında bulun! Kabirleri ziyâret et! Bu<br />

üç şeyi muntazam yaparsan bu hastalıktan kurtulursun! Sendeki dünya sevgisi yok olur.<br />

Kalbin nûrlanır, basîret gözün açılır.<br />

Cenâzelerde bulundun mu?<br />

Bu kişi bildirilen üç şeye bir müddet devam etti, fakat kendi hâlinde herhangi bir<br />

değişiklik hissetmedi. Üzüntülü bir şekilde tekrar Ebüdderdâ hazretlerine gidip dedi ki:<br />

- Yâ Ebüdderdâ! Tavsiyelerini aynen yerine getirdim. Fakat kendimde hiçbir değişiklik<br />

görmüyorum. Ne olur beni bu hastalıktan kurtar!<br />

- Ey kişi, bildirdiğim gibi, hastaları yokladın mı, cenâzelerde bulundun mu, kabir<br />

ziyâretleri yaptın mı?<br />

- Evet, devamlı bu üç şeyle meşgûl oldum.<br />

Bunun üzerine, Ebüdderdâ hazretleri şöyle buyurdu:<br />

- Öyle ise sen, cenâzeye bir hayvan ölüsüne gider gibi gitmişsin! Şimdi söyliyeceklerimi<br />

iyi dinle:<br />

Hasta ziyâretlerine gittiğin vakit, birgün senin de onun gibi zayıf, hâlsiz, yatağa uzanmış<br />

olacağını düşün! Bir yudum suyu bile eline alıp içemiyecek, başkalarının yardımı ile<br />

içebileceksin! Bütün bu gerçeklere rağmen hâlâ dünyaya bağlanmaktaki maksadın ne?<br />

Görüyorsun ki, dünya zenginliği, insanın bu hâle gelmesine mâni olamamaktadır. Bunları,<br />

hastanın yanında düşün ve nefsine şöyle de: Şunun hâline bak, ibret al! Senin de sonun budur,<br />

o hâlde dünya muhabbetinden elini çek!<br />

Herşey dünyada kaldı<br />

Cenâze namazına gittiğin zaman düşün ki, bu kimseyi, bütün dünya ni'metlerinden<br />

ayırmışlar. Tabutun içine koyup musalla taşının üzerine bırakmışlar. Yakınları, çok sevdiği ve<br />

bütün ömrünü onlar için harcadığı çocukları onu geriden seyrediyorlar.<br />

Mezarlığa vardığında, kabirde yatanların hâlini düşün! Birgün sen de onlar gibi olacaksın!<br />

Nâzik bedenin çürüyüp böceklere yem olacaktır.<br />

Ebüdderdâ hazretleri sözünü şöyle tamamladı:<br />

- Ey kişi, işte üç şeyi yaparken bunları düşünüp, kendini bunların yerine koyarsan,<br />

kısa zamanda bu tehlikeli hastalıktan kurtulursun!<br />

O kişi, bu nasîhatlara aynen uydu. Kısa zamanda bu hastalıktan kurtuldu. Dünyadan<br />

tiksinmeye başladı. Kalbi nûrlandı. Basîret gözleri açıldı. Hakkı bâtıldan ayırdı. Bundan sonra<br />

bütün ömrünü, âhıreti düşünerek, ona hazırlanmakla geçirdi.<br />

Ebüdderdâ hazretlerini gördüğünde:<br />

- Allah senden râzı olsun! Kalb gözümün açılmasına, gerçekleri görmeme vesîle oldun,<br />

dedi.<br />

Kârûn'un ibretli hâli 5 HAZİRAN <strong>1996</strong><br />

Kârûn, Mûsâ'nın "aleyhisselâm" kavmindendi. Fakat o, onlara karşı azgınlık<br />

etmişti. Biz ona, anahtarlarını taşımakta bile, güçlü kuvvetli bir cemâ'ate ağır gelen<br />

hazîneler verdik. O vakit kavmi ona şöyle dediler: "Dünya malı ile şımarma! Çünkü<br />

Allahü teâlâ dünya malı ile şımaranları sevmez."<br />

Kârûn, Mûsâ aleyhisselâmın akrabâsı idi. Önceleri fakîr ve güzel huylu idi. Mûsâ<br />

aleyhisselâm, buna duâ etti ve kendisine kimya ilmini öğretti.<br />

Mûsâ aleyhisselâma îmân ettikten sonra, kendisini tamamen ilme ve ibâdete verdi.<br />

Hazret-i Mûsâ ve hazret-i Hârûn'dan sonra İsrâiloğullarının en bilgilisi idi. Yüz güzelliği<br />

fevkalâde idi. Bunun için kendisine "Nûr Yüzlü" derlerdi.<br />

Kırk sene dağda kendi başına ibâdet etti. İnsanlar arasına çıkmadı. Şeytan insan kılığına<br />

girip, bunun yanına gitti. Onunla beraber o da ibâdet etmeğe başladı. Hattâ ibâdette, Kârûn'u<br />

geçti. Kârûn, buna imrenip hürmet etmeğe başladı. Bir gün şeytan Kârûn'a dedi ki:

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!