23.06.2015 Views

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ise, zâten Allahü teâlâdan başka kimseye muhtâç olmazlardı. İstanbul'da herkes huzûr<br />

içerisinde idi.<br />

Papazlar, bütün bunları gezip gördükten sonra, birkaç gün dinlenip düşündüler, izin isteyip<br />

pâdişâhın huzûruna çıktılar. Gördüklerini bir bir arz edip;<br />

"Bu millet ve devlet, böyle giderse, kıyâmete kadar devâm eder" dediler. "Böyle bir<br />

ahlâk ve yaşayışa sâhip olan insanların dîni, elbette Allahü teâlânın hak dînidir" deyip,<br />

Kelime-i şehâdet getirip müslüman olmakla şereflendiler.<br />

Fâtih Sultan Mehmed Hân'ın adâlete ve adâlet adamı olan kâdılara verdiği önem,<br />

kitaplarda geniş olarak anlatılmaktadır.<br />

Rumeli beylerbeyi olan Dâvûd Paşa, yaptığı bir işten dolayı Edirne kâdısına şikâyet edilir.<br />

Kâdı efendi de, Dâvûd Paşa'ya adam gönderip, yapmakta olduğu o işten vazgeçmesi<br />

husûsundaki hükmünü bildirir. Dâvûd Paşa, hiç aldırış etmez. Kâdı efendi, bizzat kendisi<br />

Dâvûd Paşa'ya gider, o işten vazgeçmesini ihtâr eder. Aralarında tartışma çıkınca, Dâvûd<br />

Paşa, kâdı efendiye birkaç defa vurur.<br />

Padişaha arz edildi...<br />

Durum, Fâtih Sultan Mehmed Hân'a arz edilince, "Dînimizin hizmetçisi olan kâdıyı<br />

döven, dîni tahkîr etmiş olur. O hâlde, onun katli gerekebilir, muhakeme edilsin" emrini verir.<br />

Paşalar, beyler, kim varsa Dâvûd Paşa'ya şefâ'atçı olurlar.<br />

Pâdişâh vazgeçmez. Sonunda gidip Kazasker Vildân Efendi'yi bulurlar. Durumu söyleyip<br />

fetvâ isterler. Kazasker Vildân Efendi:<br />

"Eğer ki, kâdı efendiyi kâdılık makâmında dövse idi, cezâsı ağır olurdu. Amma, kâdı<br />

efendi yerinden kalkıp, Dâvûd Paşa'nın mekânına gitmiş, ta'zir edilmesi lâzım" diye<br />

fetvâ verir.<br />

Fâtih Sultan Mehmed Hân da, Dâvûd Paşa'yı bizzat kendisi değnekle döver. Bu<br />

hâdiseden sonra, Dâvûd Paşa tam dört ay yataktan kalkamadı. Dâvûd Paşa, tevbe edip pişmân<br />

oldu. Allahü teâlânın emir ve yasaklarına riâyette kusûr etmiyeceğine söz verdi.<br />

O günden sonra pâdişâhla aralarında yakınlık peydâ olup, vezîrlik pâyesine kadar yükseldi.<br />

İkinci Bâyezîd Hân zamanında da vezîr-i a'zam oldu.<br />

"Emîrlik, kıyâmette pişmanlıktır." 3 HAZİRAN <strong>1996</strong><br />

İnsanın nefsine hâkim olup, Allahü teâlânın emir ve yasaklarına uyması, bin senelik<br />

nâfile ibâdetten iyidir. Peygamber efendimiz hadîs-i şerîfte de, "Emîrlik, kıyâmette<br />

pişmanlıktır" buyurdu.<br />

Fudayl bin Iyâd hazretleri, eski hâllerinden tevbe edip tasavvuf yoluna girdikten sonra<br />

yüksek derecelere yükseldi. Duâları makbûl, tam tevekkül sâhibi bir zât oldu.<br />

Zamanın sultanı birgün yakınlarına dedi ki:<br />

- Bu şâşâlı hayattan çok sıkıldım. Beni, kalbimi bu sıkıntıdan kurtaracak, huzûra<br />

kavuşturacak birinin yanına götürün!<br />

Vezir, sultanı alıp, bir âlimin yanına götürdü.<br />

Kapısını çaldıklarında o kimse sordu:<br />

- Kimsiniz?<br />

- Sultanımız, sizinle sohbet etmeye geldi, kapıyı açar mısınız?<br />

Adam telâşla kapıyı açtı. Sultana yaranmak için:<br />

- Niçin haber vermediniz. Haber verseydiniz, sultanımızı buraya kadar yormazdım. Ben<br />

saraya gelirdim, dedi.<br />

Bana Allah dostu lâzım<br />

Bu durumu gören sultan:<br />

- Benim aradığım kimse böyle birisi değil, beni başka yere götürün! Bana Allah dostu<br />

lâzım, dedi.<br />

Vezir, sultanı bu defa da Fudayl bin Iyâd hazretlerine götürdü. Kapıyı çaldılar.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!