23.06.2015 Views

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

1996 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

müctehide tâbi olmuşlardır. Meselâ Bayezid-i Bistâmî, Cüneyd-i Bağdâdî, Celâleddîn-i Rûmî<br />

ve Muhyiddîn-i Arabî gibi velîler de, herkes gibi, bir mezhebe tâbi olarak yükselmiştir.<br />

"Bizim mezhebe ihtiyacımız yoktur, Peygamber zamanında mezhep mi vardı?"<br />

dememişlerdir.<br />

Ba'zıları, "Fıkıh bilgisini nereden olsa öğrenirsin, önce bir tarikata gir!" demektedirler.<br />

Ahkâm-ı islâmiyyeye yapışmak, bir ağaç dikmek gibidir. Tasavvufta, tarikatta hâsıl olan<br />

hâller, bu ağacın meyveleri gibidir. Evet, ağaç dikmekten maksat, meyve elde etmektir. Fakat,<br />

meyve kazanmak için, ağaç dikmek şarttır.<br />

Ya'nî, îmân olmazsa ve ahkâm-ı şer'ıyye yapılmazsa, tasavvuf ve evliyâlık hâsıl olamaz.<br />

Dinin emirlerini yerine getirmediği hâlde kişide ba'zı hâller görülüyorsa, bu hâller<br />

şeytandandır. Bu kişinin, "Ağaç yok iken meyvesini yedim" demesi gibidir. Şeytan onu<br />

aldatarak meyve gibi göstermektedir.<br />

Böyle iddiada bulunan kimselerden, arslandan kaçmaktan daha çok kaçmalıdır. Arslan,<br />

insanın yalnız canını alır. Bunlar ise, dînini ve îmânını alır.<br />

İmâm-ı Mâlik hazretleri, (Fıkıh öğrenmeyip, tasavvuf ile uğraşan, dinden çıkar. "Zındık"<br />

olur. Fıkıh öğrenip tasavvuftan haberi olmıyan "Bid'at sâhibi", ya'nî sapık olur. Her ikisini<br />

edinen, hakîkate varır) buyurdu.<br />

Dimyat'a pirince giderken... 14 OCAK <strong>1996</strong><br />

Evliyânın büyüklerinden İbrâhim Edhem hazretlerine evliyallık halleri görülen bir<br />

gençten bahsettiler.<br />

Bu Genci evine da'vet etti. Gence helâl yemek verdi. Gençteki eski aşk ve gayret kalmadı.<br />

Genç eski hâlinin niçin kaybolduğunu sordu. İbrâhim Edhem hazretleri, gence:<br />

- Sendeki hâller şeytandandı. Helâl yiyince şeytan giremedi. Esas hâlin meydana çıktı,<br />

buyurdu.<br />

Bu genç, fıkıh ilmini öğrenmediği için harâmı helâli ayırt edememişti. Birisinde bu gibi<br />

hâller görüldüğünde, bu kimsenin yaşayışına, yediğine, içtiğine bakmalıdır. İbâdetlerini<br />

eksiksiz yapıp yapmadığına bakmalıdır. Bunlarda eksiklik varsa, o hâllerin şeytandan<br />

olduğunu anlamalıdır.<br />

Yüz yıldır, tarîkat diyerek, birçok şey uyduruldu. Eshâb-ı kirâmın yolu unutuldu. Câhiller,<br />

sahtekârlar şeyh olarak zikir ve ibâdet ismi altında günâh işlettiler. Bugün, islâm<br />

memleketinde, gerçek ma'nâda tasavvuf âlimi çok azalmıştır, yok gibidir. Fakat sahte<br />

mürşidler, müslümanları sömüren tarîkatçılar çoktur.<br />

Bunun için çok dikkatli olmalı, din büyüklerinin, eskiden kalma, kıymetli kitaplarını<br />

okuyup, zikri, fikri bunlara göre doğrultmalıdır. Tarîkatçılık, şeyhlik, mürîdlik gibi isimlerin<br />

perdesi altında iş gören, mal ve din hırsızlarına aldanmamalı, bunlardan kaçınmalıdır.<br />

Eskiden ya'nî zamanımızdan 100-150 yıl önce dinimizin emir ve yasaklarını öğreten,<br />

severek, zorlama olmadan yapmasını sağlıyan, insanlara dinimizin güzel ahlâkını aşılayan<br />

birçok tarikat, birçok şeyh vardı. Fakat, Osmanlıların son zamanlarından itibaren, tarikatlar<br />

bozuldu. Tarikatlara, çeşitli ajanlar sızdı. Müslüman kılığındaki bu ajanlar, yerine göre talebe,<br />

yerine göre şeyh, mürşid rolünde çeşitli yollar ile tarikatlara harâmlar, bid'atler karıştırdılar.<br />

Din ile ilgisi olmıyan, dinimizin yasak ettiği şeyleri, dinimizin emri olarak gösterdiler.<br />

Zamanla birçok tarikatın, tekkenin dinle ilgisi kalmadı. Hattâ dinsizlik ocağı hâline geldi.<br />

Bilhassa son zamanlarda, tarikat adı altında, insanların îmânını çalmak için uğraşan sayısız<br />

sahte şeyhler türedi. Namaz kılmanın farz olmadığını, kadınların açık gezmesinin harâm<br />

olmadığını açıkça söyleyebilen şeyhler çıktı ortaya. O hâle geldi ki, insanlara dini sevdirmek<br />

olan tarikatın gâyesini, insanları dinden uzaklaştırmak şekline çevirdiler.<br />

"Mürşidi olmayanın mürşidi şeytandır" sözünü öne sürerek, topladıkları müslümanların<br />

îmânlarını, i'tikâdlarını bozdular. Bu söz, dine uygun tasavvuf ehli bir kimse olduğu zaman<br />

için geçerlidir. Yoksa her önüne gelen, ne idüğü belirsiz kimselere gidip tâbi olmak değildir.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!