08 - çevresel etki değerlendirme planlama genel müdürlüğü
08 - çevresel etki değerlendirme planlama genel müdürlüğü
08 - çevresel etki değerlendirme planlama genel müdürlüğü
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
C.4.1.3. Flora ve Fauna Üzerindeki Etkileri<br />
Hava kirleticilerinin en çok <strong>etki</strong>lediği bitki organı yapraklardır. Stomalardan yaprağa giren<br />
SO 2, HF gibi asit özelliğindeki kirleticiler, yaprak dokusunun zarar görmesine ve yaprak yüzeyinde<br />
yanıkların teşekkül etmesine neden olurlar. Yanık <strong>etki</strong>si, asit yağmurlarıyla yüzeysel olarak ta ortaya<br />
çıkabilir. Fotosentez ve transpirasyon, bitkilerdeki bu yanıkların derecesine göre gerileyebilmektedir.<br />
Hava kirliliğinin bitkiler üzerinde olan <strong>etki</strong>sini şu şekilde sıralayabiliriz.<br />
- Nekroz adı verilen yaprak dokusunun eğilip bükülmesi<br />
- Klorasis adı verilen beyazlanmalar veya diğer renklerdeki lekeler<br />
- Büyüme bozulmalar.<br />
Değişik bitkiler belli bir tür bitkide bu <strong>etki</strong>lerden bir veya birkaçını tipik bir semptom meydana<br />
getirecek şekilde oluşturur. Örneğin üzerinde beyaz- saman sarısı lekeler yapar. Aynı kirletici madde<br />
ot şeklindeki bitkilerde ise orta damarın her iki yanında beyaz esmer lekeler çam gibi iğne<br />
yapraklılarda ise yaprakların uç kısmında kahverengi nekrozlar ve bunlara bitişik renksiz bölgeler<br />
meydana getirir. Yonca, arpa, pamuk, buğday ve elma SO 2 ‘den çok fazla <strong>etki</strong>lenen bitkilerdir.<br />
Örneğin, 0,3 ppm SO 2 ‘ye 8 saat sürekli maruziyet halinde bile yukarıda saydığımız dokusal<br />
bozulmalar görülebilir.<br />
Likenler bir kök sistemine sahip olmadıkları için su ve mineral maddelerini yüzeyleri<br />
aracılığıyla, havanın nemi ve yağışla birlikte almak zorundadır. Madde alımı yüzeysel olarak<br />
gerçekleştirildiği için likenler, hava kirleticilerin ölçümünde kullanılmaktadır. Endüstri merkezleri,<br />
enerji santralleri ve karayollarının çevresinde yayılış gösteren bazı liken türleri, radyoaktivite ve ağır<br />
metal kirliliğini de yansıtabilmektedir.<br />
Hava kirleticilerinin hayvanlar üzerindeki <strong>etki</strong>si, iki açıdan düşünülebilir:<br />
—Toksin Etki: Bu <strong>etki</strong>, poulasyon yoğunluklarını düşürücü yönde rol oynar. Buna en tipik<br />
örnek bal arılarıdır. Egzoz gazlarıyla kirletilen yerlerde bitkiler zarar gördüğü için bal arılarının<br />
yeterince nektar ve polen toplayamadıkları tespit edilmiştir. Egzoz gazlarıyla kirlenmiş yol kenarları,<br />
endüstri merkezleri ve hava üssü gibi alanlara yerleştirilen kovanlarda, yavru veriminin azaldığı,<br />
arıların tembelleştiği, zehirli bal üretildiği, hayvan ve insanlara zaman zaman saldırdıkları tespit<br />
edilmiştir.<br />
Trafiğin yoğun olduğu ana cadde ve göbeklerde yetiştirilen çimlerde de kurşun birikimi dikkat<br />
çekicidir. Bu tip alanlarda biçilmiş olan çimenlerin hiçbir şekilde yem olarak kullanılmaması<br />
gerekmektedir.<br />
—Dolaylı Etki: Bu <strong>etki</strong>de, bazı hayvan popülâsyonlarının artışı teşvik edilmektedir. Kirletici<br />
maddelere karşı hassas olan bitkilerin zayıflaması ve fizyolojik özelliklerinin bozulması sonucunda,<br />
zarar gören bu bitkileri tercih eden bu böcekler artış gösterebilmektedir.<br />
Kükürtdioksit ve ozondan zarar gören ağaçlarda bazı kabuk böceklerinin popülâsyonlarının<br />
arttığı bilinmektedir. Zararlı böcek popülâsyonlarını kontrol altında tutan parazit ve piredatör türlerin,<br />
kirleticilere karşı çok hassas oldukları da bir gerçektir.<br />
Partikül kirleticiler, bazı böceklerin ölümüne neden olabilmektedir. Partiküllerin nem çekme<br />
özelliği vardır. Özellikle küçük ve yumuşak böceklerin sertleşmemiş dokularından su çekerek<br />
kutikulanın kuruması ölümlere yol açabilmektedir.<br />
C.4.1.4 İnsan Sağlığı Üzerindeki Etkileri<br />
Hava kirliliği, günümüzde sağlık açısından önemi giderek artan bir tehlikedir. Endüstri<br />
bölgelerinde, egzoz dumanının yoğun olduğu alanlarda ve meteorolojik faktörlerin yetersiz olduğu<br />
kesimlerde, yoğun bir şekilde hava kirliliği yaşanmaktadır.<br />
Vücudumuzda, hava kirliliğinden en fazla <strong>etki</strong>lenen kısım, solunum sistemidir. Akciğerler, çok<br />
sayıda kirleticinin <strong>etki</strong>si altında kalabilmektedir. Sonuçta, kronik bronşit, amfizem, astım ve akciğer<br />
gibi hastalıklarının insidansı artmaktadır.<br />
Kronik bronşitte soluk alıp vermek güçtür. Öksürükle sık sık balgam çıkarılır. Akciğer kanseri<br />
endüstri devriminden bu yana hızlı bir şekilde artış göstermektedir. Konu üzerinde yoğun araştırmalar<br />
yapılmaktadır.<br />
Günümüzde, büyük şehirlerin havasında egzozlardan kaynaklanan emisyonlar da önemli bir<br />
sorun haline gelmiştir. Kurşun, sindirim, solunum ve deri yoluyla absorbe edilir. Gastrointestinal<br />
yoldan kurşun adsorbsiyonu yavaştır. Kurşun tozları mide suyunda ve kanda çözünür. Bu nedenle<br />
40