21.03.2015 Views

altZine_ilkbahar_2015

altZine_ilkbahar_2015

altZine_ilkbahar_2015

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Urfa’ya üç-dört kilometre<br />

kala iki genç minibüse el ediyorlar.<br />

Duruyoruz. Kapı açılıyor. Önce bir<br />

çuval ve bir Çikita muz kutusu,<br />

ardından yirmilerinde iki adam<br />

minibüse biniyorlar. Ayakta seyahat<br />

ediyorlar. Yüzleri gülüyor. Bıyıklı olan<br />

boştaki eliyle çuvalın ağzını kavramış,<br />

diğeri kutuyu bacaklarının arasında<br />

sabitlemiş. Yeniden yola koyuluyoruz.<br />

Çuvalda bir hareketlilik<br />

farkediyorum. Bir sağı bir solu<br />

inip kalkıyor. Kulak kabartıyorum.<br />

Derinden bir ‘guuu’ sesi. Çikita<br />

kutusundan da aynı sesin geldiğini<br />

duyuyorum.<br />

“Ne var bunların içinde?”<br />

diye soruyorum bıyıklıya.<br />

Tavuk, civciv, veyahut tavşan<br />

gibi bir yanıt beklerken adam<br />

“Güvercin,” diyor. Şaşırıyorum.<br />

“Ne yapacaksınız bunları,<br />

satacak mısınız?” deyince dünyanın<br />

en doğal olayından bahseder gibi<br />

“İddiaaa,” diyor. Yabancılığım bir<br />

damga gibi üzerimde. Ben sormadan<br />

anlatıyor. Posta güverciniymiş bunlar.<br />

Çuvaldakiler kendisinin, kutudakiler<br />

arkadaşının. Şehir girişine<br />

geldiklerinde güvercinleri havaya<br />

salacaklarmış. Eve ilk dönen kuşun<br />

sahibi iddiayı kazanacakmış.<br />

“Para var mı işin içinde?”<br />

diye soruyorum.<br />

“Yok,” diyor bıyıklı ama ben<br />

inanmıyorum.<br />

ŞANLIURFA<br />

Nüfus: 498000<br />

Rakım: 518<br />

Tabelayı geçtikten az sonra,<br />

adamlar şoföre inmek istediklerini<br />

söylüyorlar. Bıyıklıya yarışı izleyip izleyemeyeceğimi<br />

soruyorum. Başıyla<br />

onaylıyor. Beraber minibüsten iniyoruz.<br />

Selim’le buluşmamıza geç<br />

kalacağım ama olsun.<br />

Yol kenarındayız. Bekliyoruz.<br />

Neyi bilmiyorum. Bu sefer leb<br />

demeden leblebiyi anlayan diğeri<br />

oluyor, “Biraz bekleyelim ağabey,<br />

kuşlar sakinleşsin.”<br />

Konuşacak bir şey bulamıyorum.<br />

Yanımızdan geç vuran<br />

rüzgârlarıyla kamyonlar geçiyor.<br />

Keskin bir yanık mazot kokusu.<br />

Derken, uyarmadan veya hazırlık<br />

yapmadan bir anda çuvalın ağzı<br />

ve kutunun kapağı açılıyor. Beyaz,<br />

gri, lekeli, siyah, kahverengi,<br />

çeşit çeşit kuş havalanıyor. On<br />

beş-yirmi tane kadar. Kanatlarını<br />

gürültüyle çırpmalarında bir şaşkınlık<br />

hissediliyor. Tam olarak ne yapacaklarını<br />

bilmeden yükseliyorlar.<br />

Sonra bir kaç kez daireler çizerek<br />

tepemizde dönüyorlar.<br />

“Bir ikisi hâlâ şaşkın,” diye<br />

mırıldanıyor bıyıklı, “Hepsi dönmez<br />

geriye.” Üçümüz de başımızı arkaya<br />

atmış halde kuşları seyrediyoruz.<br />

82

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!