21.03.2015 Views

altZine_ilkbahar_2015

altZine_ilkbahar_2015

altZine_ilkbahar_2015

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Milletvekillerinin, sanatçıların,<br />

memurların gidebilmesi için<br />

Ankara’da açılan ilk lokanta-gece<br />

kulübü, Ulus’taki Sümerbank binası<br />

olarak bilinen yapının yerinde<br />

bulunan ve Taşhan’ın iç avlusuna<br />

bakan Şehir Lokantası’dır. Sahibi<br />

Bolşevik İhtilalinden kaçıp ülkemize<br />

gelen Juri Georges Karpovitch’tir.<br />

Karpovitch daha sonra Ulus’ta<br />

Merkez Bankası’nın yanına Karpiç<br />

Restoran’ı açar. 1950’lere kadar Baba<br />

olarak anılan Karpiç, Ankara’nın en<br />

gözde eğlence yeri olur. Müşteriler,<br />

yer ayırtma çabasına girmeden<br />

eşleriyle birlikte ya da yalnız<br />

başlarına akşam yemeğine buraya<br />

gelirlerdi. Çünkü müşterilerin hepsi<br />

birbirini tanır ve tıka basa dolu<br />

mekânın kapısından girenlere<br />

‘Gelin, bizimle oturun’ teklifinde<br />

bulunurlardı. Beyaz masa örtü ve<br />

peçeteleri, orkestra müziği, güzel<br />

yemekleriyle o devirde Karpiç’in<br />

rakibi yoktur. 1928’de Eski Meclis’in<br />

karşısına açılan Palas Otel’deki bütün<br />

çalışanlar Fransız’dır. Söylenenlere<br />

göre burada Avrupa’nın bütün<br />

yemeklerini, ünlü şarap markalarını,<br />

Bomonti Birası’nı, Erenköy – Çankaya<br />

– Kavaklıdere Şaraplarını, Karahisar<br />

Madensuyunu bulmak mümkünmüş.<br />

Orta düzey gelirli Ankaralılar ise özel<br />

günlerde Karaoğlan Mahallesi’nde<br />

bulunan Zevk, Smyrna, Lezzet, Yıldız,<br />

Gümüş Kepçe lokantalarına Türk<br />

mutfağının yemeklerinden tatmaya<br />

giderler. Ankara, pastanelerle de bu<br />

dönemde tanışır. Atatürk Bulvarı’nın<br />

üzerinde açılan Özen, Kutlu adındaki<br />

pastaneler, sokağa kadar taşırdıkları<br />

masa ve sandalyelerle bugün açık<br />

havayla temas eden kafelerin<br />

temelini atarlar.<br />

Cumhuriyet’in ilk yıllarında<br />

halka açık, ücretsiz pek çok eğlence<br />

ortamı yaratılmıştır. Çağdaş Türkiye’de<br />

ulaşılmak istenen şey,<br />

yaşamayı seven, açık görüşlü, eğlenerek<br />

dünyayı saran ülke insanları<br />

yetiştirmekti. Bu nedenle yoksul<br />

halkın çabucak ulaşacağı eğlence<br />

ortamları tasarlanmaya özen gösterildi.<br />

Çabaların boşa gittiği<br />

söylenemez. Pembe Köşk’ün önünde<br />

yapılan at yarışlarına halkın ilgisi<br />

her zaman çok yoğun olmuştur.<br />

Ulus Meydanı’nın yakınındaki Millet<br />

Bahçesi’nde çalan hafif batı müziğiyle<br />

gençler dans ederlerdi. Memurlar da<br />

iş çıkışında Anafartalar’da yürüyüş<br />

yaparlar, eve gitmeden önce bir<br />

kahveye oturup bir şeyler içerlerdi.<br />

Bugün dolmuşlarla, düzensiz yapılaşmasıyla<br />

kaotik bir görünüm<br />

çizen Bentderesi’nde, geçmişte<br />

Cumhuriyet Bahçesi bulunurdu. Yine<br />

Hamamönü’ndeki bayram yeri de<br />

eski Ankaralıların gezip dolaşmaya,<br />

çocuklarıyla koşup oynamaya gittikleri<br />

bir yerdi. 1925 yılında ise koca bir<br />

bataklık Mustafa Kemal’in talimatıyla<br />

yemyeşil hale getirilerek Atatürk<br />

Orman Çiftliği (AOÇ) kurulur.<br />

Böylelikle çorak bir kasabadan<br />

başkente dönen Ankara’ya uçsuz<br />

bucaksız bir mesire yeri kazandırılır.<br />

Genç kızlar ve erkekler AOÇ’de<br />

ata binerler, yürüyüş yaparlar, top<br />

oynarlar. Bugün bile Ankara’da<br />

74

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!