21.03.2015 Views

altZine_ilkbahar_2015

altZine_ilkbahar_2015

altZine_ilkbahar_2015

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

pek çok kelime ve söz öbeğinin<br />

kökeninde de İstanbul meyhanelerinin<br />

bu ritüelleri bulunmaktadır.<br />

İçkiyi fazla kaçırıp yürüyemeyecek<br />

halde olanları evlerine götürmek<br />

için, meyhane önlerinde bekleyen<br />

hamalların olması ‘küfelik’ tabirini;<br />

aslan kabartmalı bardaklarda<br />

sunulan rakının renginin de süt<br />

rengine benzemesinden ‘aslan sütü’<br />

dolaylamasını ve sarhoş olan<br />

kişinin, normalde konuşmaktan<br />

imtina edeceği meseleleri açıklıkla<br />

anlatabildiği rakı sofrasına ‘çilingir<br />

sofrası’ isminin verilmesi bu zengin<br />

ritüeller sayesinde gerçekleşmiştir.<br />

18. yüzyılda, Batılılaşma<br />

hareketlerinin ivme kazandığı<br />

dönemde, Osmanlı Devleti, özellikle<br />

İstanbul’da altyapı, onarım ve<br />

şehirleşme çalışmalarına yönelmiştir.<br />

Böylelikle kent hayatı dönüşmeye,<br />

yeni mekânlar gün yüzüne çıkmaya<br />

başlamıştır. 8 Tanzimat Döneminin görece<br />

özgür ortamı içerisinde meyhane<br />

sayılarında artış görülmüş, ancak<br />

genele bakıldığında bu artış yalnızca<br />

meyhanelerle sınırlı kalmamış, Batı<br />

tarzı ve hatta Batılılarca açılan<br />

içki mekânlarına da ilk kez bu<br />

dönemde rastlanmıştır. Böylelikle,<br />

artık meyhanelerin ticari anlamda<br />

rekabet etmek zorunda kaldığı yeni<br />

oluşumlar, yavaş yavaş meyhane<br />

kültürünün de dönüşmesine yol<br />

açmış; sözgelimi, Batılı yaşam tarzına<br />

öykünmenin arttığı bu dönemde,<br />

8 Hamadeh, Shirine, Public Spaces and the<br />

Garden Culture of Istanbul in the Eighteenth<br />

Century, Cambridge University Press: Cambridge,<br />

2007 s.283.<br />

gedikli 9 meyhanelerin geleneksel<br />

sini-tabure düzeni, yerini çağdaş<br />

masa-sandalyelere bırakmıştır.<br />

Bu yeni gelişmelerin meyhaneler<br />

açısından önemini ise<br />

Ortaylı şöyle anlatıyor: “1850 yılı<br />

Ocak ayında, İstanbul meyhanecileri<br />

sadrazama başvurdular; ağır vergiler<br />

veriyorlardı, bu vergilerin taksite<br />

bağlanmasını ve bir bölümünün affını<br />

istiyorlardı. Asıl önemlisi şehrin dört<br />

bir tarafını, punçci denen ve bazılarını<br />

yabancı uyrukluların işlettiği dükkânlar<br />

sarmıştı. Punçci dediğimiz;<br />

bildiğimiz İngiliz punch’ını, yani çay<br />

ve sıcak şerbeti romla karıştırıp satan<br />

dükkânlardı. Aynı işi şekerlemeciler<br />

de yapıyormuş. Meyhaneciler;<br />

punçci ve şekerlemecilerin içki<br />

sattığından, ama kendileri gibi vergi<br />

vermediklerinden, hele bazılarının<br />

yabancı uyruklu olup adamakıllı yükü<br />

tuttuklarından şikâyet ediyorlardı.” 10<br />

Cumhuriyet’in ilanıyla beraber,<br />

alafranga ve alaturka arasındaki<br />

çatışma her alanda olduğu gibi<br />

eğlence ve toplumsal mekânlarda<br />

da kendisini göstermiş; toplumsal<br />

yaşama, üst sınıfların rağbet ettiği<br />

birer alafranga meyhane formu<br />

olarak giren gazinolar ve birahaneler<br />

alaturkalaşmış ve gelenekselden<br />

neredeyse tamamen kopuk yeni<br />

meyhanelerin ortaya çıkışına da<br />

zemin hazırlamıştır. 11 Zira Cumhuriyet<br />

9 Osmanlı’da 3 tür meyhane vardı. Gedikliler,<br />

devlet izni ile açılanlar; Koltuk Meyhaneleri,<br />

izbe yerlerde, kaçak işletilenler ve son olarak;<br />

sokakta kıyafetinin iç bölümüne sakladığı içki<br />

dolu hazne ile içki sunan Ayaklı Meyhaneler.<br />

10 Ortaylı, İlber, ibid, s.172.<br />

11 Zat, Erdir, Yay. Yön., Rakı Ansiklopedisi,<br />

61

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!