You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
arkadaşları, kendi çocukları olan<br />
arkadaşları derken yirmi beş kişi<br />
olmuşlardı. Ali, ‘Nişan mı yapıyoruz<br />
mübarek amma para tutuyor,’<br />
diye çok söylenmişti. Tabi Pınar’a<br />
söyleniyor Damla’ya ise ne isterse<br />
kızım onu yaparız, palyaço da olur,<br />
pinyata da, diyerek anlayışı sonsuz<br />
bir baba oluveriyordu.<br />
Henüz kimse gelmeden<br />
garsonlardan birinin eline tutturdukları<br />
telefonla, Ali’yle sıkı sıkı<br />
sarılıp Damla’yı kucaklayarak<br />
#BugüngünlerdenDamla pozu verdiler.<br />
Sonra gelenleri karşılama<br />
merasimi başladı. Damla dâhil sekiz<br />
prenses kıyafetli kız çocuğu, dört<br />
örümcek adam kıyafetli oğlan, iki tane<br />
de kovboy vardı. Damla kendisinden<br />
başka bu kadar prenses olmasından<br />
pek hoşnut gözükmüyordu, özellikle<br />
sınıf arkadaşı Nazlısu’nun maşayla<br />
kıvrılan saçlarını, renkli lipstickle<br />
kızaran dudaklarını ve pembe ojelerini<br />
gören Damla’nın yüz ifadesi<br />
fırtına öncesi sessizliği andırıyordu.<br />
Pınar’ın yanına gelerek “Ben de pembe<br />
oje istiyorum,” diye fısıldadı.<br />
“Şimdi nereden bulayım ojeyi<br />
sana? Eve gidince süreriz olmaz<br />
mı?”<br />
“Olmaz ben şimdi istiyorum.”<br />
“Damla’cım bak ne güzel<br />
bir parti. Bir sürü hediye getirdi<br />
arkadaşların. Haydi, gidip oynayın<br />
biraz.” Bu son cümleyle beraber<br />
Damla Pınar’ın eteğine yapışarak<br />
ağlamaya başladı. ‘Pembe oje istiyorum<br />
dedim!’ cümlesini oluşturan<br />
kelimelerin araya serpiştirildiği<br />
hıçkırıklarla ağlıyordu.<br />
Bunu duyan Nazlısu<br />
yanlarına gelerek, “Bu pembe<br />
değil ki Damla, fil dişi üzerine<br />
sürülmüş açık somon zaten,” demesiyle<br />
Damla’nın ağlama sesi biraz<br />
daha tiz bir tona taşındı. Pınar<br />
çaresizce etrafına bakındı, Ali yoktu.<br />
Damla’nın gözyaşları yanaklarından<br />
süzülüyordu. Birden “Pembe oje yok<br />
ama sana rimel sürelim istersen?”<br />
dedi.<br />
Eliyle gözyaşlarını silen<br />
Damla sakince “Tamam, haydi<br />
sür anneciğim,” diye cevap verdi.<br />
Tuvalete gidip ayna karşısında rimel<br />
sürdüler.<br />
“İşte bak, çok güzel oldu,”<br />
dedi Damla’ya. ‘Yaptığım doğru değil<br />
ama kriz yönetiminde bazen böyle<br />
tavizler gerekiyor,’ dedi kendine<br />
de. Böylece işlerini bitirip partiye<br />
katıldılar.<br />
Çocukların hiçbiri yerine<br />
oturmuyor, kimisi balonlarla oynuyor,<br />
kimisi birbirini kovalıyordu. Damla<br />
nihayet sakinlemiş, arkadaşlarının<br />
yanına gitmişti.<br />
Ali yanına gelerek kulağına<br />
eğildi “Şunlara bak!” diye Serap’ı<br />
işaret etti. “Kendi gelmiş, kocasını<br />
getirmiş, iki çocuk bir de bakıcı.”<br />
Gözlerini kısarak dudaklarını oynatmaya<br />
başladı.<br />
“Çok belli ediyorsun,” dedi<br />
Pınar.<br />
“Neyi belli ediyorum?”<br />
“Beşle yüz otuz beşi çarptığını.”<br />
38