20.03.2015 Views

Sayı 53 Mart 2013 - ATAUM - Ankara Üniversitesi

Sayı 53 Mart 2013 - ATAUM - Ankara Üniversitesi

Sayı 53 Mart 2013 - ATAUM - Ankara Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

<strong>ATAUM</strong><br />

e-bülten<br />

Avrupa Gündemi...<br />

<strong>Ankara</strong> Üniversitesi Avrupa Toplulukları Araştırma ve Uygulama Merkezi Yıl 5 - Sayı <strong>53</strong><br />

ŞUBAT <strong>2013</strong><br />

Avrupa'da Gıda Skandalı<br />

Yemekte At Eti Var<br />

Gıda konusunda en ciddi ve en üst düzey standartları belirlediği düşünülen (varsayılan) AB ülkeleri, <strong>2013</strong>’e<br />

skandallarla başladı. İngiltere’de başlayıp Fransa'ya ve oradan da tüm kıtaya çok kısa sürede yayılan “at eti<br />

skandalı”, benzer tüm durumlarda olduğu gibi yine en çok bilmeden at eti yemekte olan tüketicileri vurdu.<br />

Skandalın patlak verdiği İngiltere’de önce uluslararası süpermarket zincirleri Tesco, Iceland ve Lidle’da satılan dana eti<br />

içerikli muhtelif ürünlerde at eti tespit edildi. Hemen akabinde bir hapishanede Müslüman mahkûmlara helal et adı altında<br />

domuz DNA’sı içerikli et verildiği iddiası kamuoyunun dikkatinin et ürünlerine yönelmesine sebep oldu. Kesinleşen<br />

bilgilere göre, işlenmiş et ürünleri içerisinde uygun bir bilgilendirme yapılmaksızın farklı etler sunulmuş.<br />

GIDA STANDARTLARINDA SAPMA<br />

Gökçe ÖZSU<br />

Skandalın patlak vermesinin ardından bir açıklama yapan İngiltere Gıda Standartları Enstitüsü (FSA), Findus<br />

(İsveç) marka "% 100 dana" etiketli lazanyalarda % 100 at eti tespit ettiğini duyurdu. Bunun üzerine, Findus<br />

tüm lazanyalarını piyasadan çekmek zorunda kaldı. Bu denli büyük bir skandalının parlamento gündemine<br />

oturmaması ve tüm kıtada tartışılmaması beklenemezdi. Nitekim birçok Fransız süpermarket zinciri<br />

raflarından Findus ve Comigel ürünlerini indirirken, her iki ülkede de soruşturma başladı. İngiltere’de tutuklamalar<br />

dahi var. İngiliz Çevre Bakanı, 1 <strong>Mart</strong>’ tan itibaren tüm sığır etlerinin her 3 ayda bir denetleneceğini<br />

duyurdu. Denetleme yollarının revize edilmesi de gündemde, çünkü FSA denetimlerini dağıtım ve satışta değil<br />

gümrükte rastgele bir şekilde yapıyor(du). Her iki ülkenin yürüttüğü soruşturmanın büyük bölümü ilgili<br />

kurumlarca ortak gerçekleştiriliyor. (devamı 3.sayfada)<br />

Muhteşem Serüven<br />

Christos TEAZIS<br />

sayfa 6<br />

AİHM ve Eşcinsellerin<br />

Evlat Edinmesi?<br />

Uzay AYSEV<br />

sayfa 7<br />

Havada Grev Var!<br />

Esra AKGEMCİ<br />

sayfa 8<br />

Belirsizliğin Seçimi<br />

Mühdan SAĞLAM<br />

sayfa 11<br />

Bir Yılan Hikâyesi<br />

Recep Ersel ERGE<br />

sayfa 13<br />

AB Memurları: Krizin<br />

Günah Keçileri?<br />

Vural YAVAŞ<br />

sayfa 14-15<br />

Almanya'da Kadına<br />

Yönelik Şiddet<br />

Yasemin KARADAĞ<br />

sayfa 16-17<br />

İçtimaiyat: Papalık<br />

Aylin AYDI<br />

sayfa 20-21<br />

üyelik ve diğer talepleriniz için ataum@education.ankara.edu.tr


Papa Görevden Çekildi<br />

<strong>ATAUM</strong><br />

e-bülten<br />

10 2 Emre YÜKSEL<br />

ŞUBAT <strong>2013</strong><br />

Papa Görevden Çekildi<br />

Emre YÜKSEL<br />

Katolik dünyası geçtiğimiz Sistine Şapeli’nin bacasın- rihten sonraysa tekrar Kardihaftalarda<br />

hiç beklemediği dan “beyaz duman” yükseldi nal Ratzinger olacak ve hiçbir<br />

durumla karşılaştı: Vati- ve Şilili Kardinal Jorge Arturo bir yetkisi bulunmayacak. Bu<br />

kan Sözcüsü Federico Lom- Medina Estevez da Sistine durumda da Papalık makabardi,<br />

Papa XVI. Benedic- Şapeli’nin balkonundan St. mının boş olduğu ilan ediletus’un<br />

görevden kendi is- Pietro Meydanı’ndaki kala- cek (Sede Vacente) ve Papateğiyle<br />

çekildiğini duyurdu. balığa seslendi: “Habemus lık seçimine başlanacak.<br />

Tarihte "istifa eden" ikinci Pa- Papam”. Bu, “Papamız bepa<br />

olan Benedictus, görevi lirlendi” anlamındaki Latince<br />

28 Şubat günü resmen bı- terimdi. XVI. Benedictus adıraktı<br />

ve artık yeni papanın se- nı alan Ratzinger, seçilçimi<br />

bekleniyor.<br />

diğinde 78 yaşındaydı ve<br />

Asıl adı Joseph Aloisius Rat- 1730’dan beri seçilen en<br />

zinger olan XVI. Benedictus, yaşlı Papa’ydı.<br />

1927’de Almanya’nın Bav- 8 yıl Papalık görevini sürdüyera<br />

eyaletinde doğdu. 14 ya- ren XVI. Benedictus, çekilme<br />

şında Nazilerin gençlik kararına sağlık nedenlerini<br />

kollarına katıldı ve İkinci Dün- gerekçe gösterdi. Seçildiği zaya<br />

Savaşı sebebiyle ara ver- man bile hastalıklarla mücadiği<br />

ilahiyat eğitimine sava- dele eden Benedictus, “Tanrı<br />

şın ardından tekrar başladı. huzurunda vicdanımı de-<br />

1966’da Tübingen Üni- faatle yokladıktan sonra,<br />

versitesi’nin dogmatik teoloji ilerleyen yaşım nedeniyle<br />

kürsüsüne getirildi. Burada gücümün, görevi yeterlilikle<br />

Marksist görüşlü öğrenciler- icra etmeye artık uygun olle<br />

tanıştı ve ardından 1969’ madığından emin oldum” deda<br />

Regensburg Üniversitesi’ di ve Kardinaller Meclisi’nin<br />

ne geçti. Dekan ve başkan toplanmasını istedi. Görevi<br />

yardımcılığı görevlerini yü- Kilise’nin iyiliği için bırakrüttü.<br />

Hayatındaki en önemli tığını da belirten Ratzinger,<br />

kırılmalardan birisi de 1977’ kararı özgür iradesiyle<br />

de gerçekleşti. Papa VI. Paul, aldığını ve tüm Papaların gökendisini<br />

Münih Kardinalliği- revlerini yapamayacakları<br />

ne atadı. 1981’deyse Papa II. bir duruma gelirlerse görevi<br />

Jean Paul tarafından Roma’ bırakmaları gerektiğini de<br />

ya getirildi ve Papa olana ka- özellikle vurguladı. Ama<br />

dar 24 yıl boyunca Eski Engizisyon<br />

Kurumu niteliğindeki<br />

Dinsel Öğretiler Kurulu’nun karar alan ikinci Papa'ydı.<br />

başında göre yaptı. Başkan- Görevini 28 Şubat günü yelığı<br />

boyunca bu kurul çok re l sa atle 20:00’da bırakan<br />

önemli cezalar verdi ve bu da Benedictus, kalan günlerini<br />

“Panzer Kardinal” olarak Vatikan’ daki Mater Ecclesia<br />

anılmasına neden oldu. Manastırı’nda dua ederek ge-<br />

2005’te yılında Papa II. Jean çirecek. Ancak Manastır ha-<br />

Paul’un ölümü üzerine yeni zırlanana kadar da Castel<br />

Papa'nın seçim süreci başla- Gandolfo yazlık rezidanmıştı.<br />

19 Nisan 2005’te sında ikamet edecek. Bu ta-<br />

Konklav Zamanı<br />

Eylül 2010’da Anglikan<br />

Kilisesi’ne inananlara kollarını<br />

açması hem İngiliz Kilisesi<br />

tarafından hem de Katolikler<br />

tarafından tepkiyle karşılandı.<br />

Papa’nın geçmişi de<br />

ona sorun yaratıyordu. Eski<br />

XVI. Benedictus’un kararı, si- bir Nazi üyesi olması ve aryasi<br />

liderler tarafından da dından gerçekleşen Williamdikkatle<br />

takip edildi. Bu ko- son skandalı Papa’yı zor dunudaki<br />

ilk açıklama anava- rumda bıraktı. Papa, içinde<br />

tanı Almanya’dan, Başbakan İngiliz Piskopos Richard<br />

Angela Merkel’den geldi: Williamson’un da bulundu-<br />

“Yüzyıllar sonra bir yurttaşı- ğu Holokost’u reddeden dört<br />

mızın Katolik Kilisesi’nin ba- piskoposa kilisenin kapılarını<br />

şına getirilmesi bizi onurlan- açmıştı. Ardından Williamdırmış,<br />

kendisine görevinde son’un “orada gaz odalarıbaşarılar<br />

dilemiştik. Papa gö- nın olmadığına inanıyorum.<br />

revini sürdürebilecek gücü ar- Nazi kamplarında 200 ila<br />

tık kendisinde bulmadığı ka- 300 bin Yahudi hayatını kaynısına<br />

vardıysa ben bu kara- betti. Fakat hiçbiri gaz odara<br />

sonsuz saygı duyarım.” larında öldürülmedi’’ sözleri<br />

İngiltere Başbakanı Came- tepkiyle karşılandı.<br />

ron ise Papa’nın 2010’daki Vatikan’ın karşılaştığı en bü-<br />

İngiltere ziyaretinin saygı ve yük skandallarından bir disevgiyle<br />

hatırlanacağını ve ğeriyse çocuk tacizleri vakamilyonların<br />

ruhani lideri ola- larıydı. Papazların onlarca yılrak<br />

özleneceğini belirtti. dır devam eden çocuk taciz-<br />

İtalya Cumhurbaşkanı Gior- leri vakalarının bu dönemde<br />

gio Napolitano da Papa’nın de yaşanması veya ortaya çıkkararını<br />

çok cesur bulduğu- ması Vatikan’ı zor durumda<br />

nu ve saygıyla karşıladığını bıraktı. Ancak esas tepkiyse<br />

açıkladı.<br />

Papa’nın kurbanların ailele-<br />

Malum, Papa XVI. Benedic- rine mektup göndermekle<br />

tus dönemi skandallarla anı- yetinmesine geldi. Papazlalan<br />

bir dönem oldu. Göreve rın çoğu ceza almadan kur-<br />

1294’te istifa eden V. Coe- geldikten 18 ay sonra Re- tuldu ve Benedictus bu vakalestin’den<br />

bu yana böyle bir<br />

gensburg Üniversitesi’nde larda yeterli önlem almaverdiği<br />

bir konferansta “Hı- makla suçlandı. Papa’nın yaristiyanlıkta<br />

akıl ve mantığa şadığı son skandalsa özel yar-<br />

Müslümanlıktan daha fazla dımcısı Paolo Gabriele’nin<br />

yer ayrıldığını” söylemesi Vatikan’a ait önemli belgele-<br />

Müslümanların tepkisini çek- ri basına sızdırmasıyla patlak<br />

ti. Sözlerinin yanlış anlaşıldı- verdi. Vatileaks diye de adğını<br />

belirten Benedictus, üç landırılan olay sonucunda<br />

ay sonra İstanbul’a bir ziya- Gabriele hapis cezasına<br />

rette bulundu ve tansiyonun çarptırıldı ancak Papa kendidüşmesini<br />

sağladı. Ardından sini affetti.<br />

Papa’nın 28 Şubat’ta görevi man Katolik erkek, papa se- yaz dumansa Papa’nın luğa sahip kişilerin Papa sebırakmasının<br />

ardından en çilme hakkına sahip; ancak seçildiğini belirtecek. Bene- çilmesi kuralını getirmişti. Bu<br />

geç 15 gün içinde Papalık 1378'den bu yana sadece dictus ise tüm bu sürecin dı- durumda da 28 koltuğa saseçimine<br />

(Konklav-Conc- kardinallerin papa olarak se- şında tutulacak. Papa’yı hip İtalyanların şansı yüksek<br />

lave) gidilerek yeni Papa se- çildiği biliniyor. Seçimeyse seçecek kardinaller seçim sü- gözüküyor. Öne çıkan en<br />

çilecek ve Sistine Şapeli’ 118 koltuklu Kardinaller resince gizlilik yemini ede- güçlü adaylarsa 64 yaşındanden<br />

halka duyurulacak. Va- Meclisi’nde 80 yaşının altın- cekler ve inzivaya çekile- ki Ganalı Kardinal Peter<br />

tikan Sözcüsü Lombardi, Pas- daki kardinaller katılabil- cekler. Yeni Papa, Kardinaller Turkson, Kanadalı Kardinal<br />

kal ya Bayramını ye ni ecek. Her seçme işleminin so- Meclisi’nin 3’te 2 çoğunlu- Marc Ouellet, İtalyan Kardi-<br />

Papa’yla kutlayacaklarını be- nunda oy pusulaları yakıla- ğuyla seçilecek. Önceki ku- nal Angelo Scola ve Brezillirtti.<br />

Bu durumda insanlar ca k ve sonuç halka duyuru- ral belirli bir tur sayısından yalı Joao Brazh gibi gözüküarasında<br />

yeni Papa’nın kim lacak. Oylama turları boyun- sonra salt çoğunluğu da uy- yor. Bahis şirketleri de şimdiolacağı<br />

konusu da merak ca Sis tine Şapeli’nin baca- gun görmesine rağmen XVI. den oranlarını belirlemiş duuyandırmakta.<br />

Kurala göre, sından çıkan siyah duman Benedictus bu kuralı değiştir- rumda, favori adayları farklıvaftiz<br />

edilmiş herhangi bir Ro- Papa’nın seçilemediğini, be- miş ve sadece 3’te 2 çoğun- lık gösterse de.


2<br />

<strong>ATAUM</strong><br />

e-bülten<br />

ŞUBAT <strong>2013</strong><br />

Yemekte At Eti Var<br />

Gökçe ÖZSU<br />

3<br />

İngiltere ve Fransa’dan son- mesi öngörülüyor. İngiliz mu sağlığı açısından yarata- üretim ve karmaşık tedarik<br />

ra sırasıyla İsveç, İrlanda, Ro- Çevre Bakanı’nın 1 <strong>Mart</strong>’tan cağı olumsuzlukları işaret z inciri gösteriliyor. Örneğin,<br />

manya, Kıbrıs, Hollanda, Lük- geçerli olmak üzere duyur- ediyor.<br />

Poujol firması, Lüksemsemburg,<br />

İsviçre, İspanya, duğu yeni önlem paketinin Lazanya ve hamburger köf- burg’daki fabrikada paket-<br />

İtalya, Almanya ve Çek de AB standartlarında örnek tesiyle haberdar olduğumuz lenmek üzere Fransa’dan<br />

Cumhuriyeti’nin de adının model olması bekleniyor. gıda skandalı, bu sektördeki Kıbrıs’a et siparişi veriyor, ankarıştığı<br />

son yılların en büyük FSA’nın bundan böyle tüm sı- rekabetin büyük ölçüde orta- cak etler Kıbrıs’tan Lüksemgıda<br />

skandalından Nestlé ve ğır etli gıda ürünlerini her 3 dan kalktığını da hesaba burg’a gelene kadar Avrupa’<br />

İkea gibi tüm dünya tarafın- ayda bir rutin bir şekilde de- katarsak, Avrupa’yla sınırlı nın üçte ikisini dolaşmış oludan<br />

bilinen çok uluslu şirket- netleyeceği Çevre Bakanı ta- kalmayacak gibi. (Nitekim yor. Çünkü etler Romanya’<br />

ler de nasibini almış durum- rafından zaten duyurulmuş- Güney Afrika ve Kenya’da da daki mezbaada kesiliyor, keda.<br />

Öyle ki, Nestlé sığır etli tu. Ancak denetimlerin nasıl, benzer bir şekilde eşek eti silen etler de Kıbrıslı firmaya<br />

makarnalarını, İkea ise meş- ne şekilde ve üretimin hangi skandalı ortaya çıktı. ABD’ Hollandalı bir tedarikçi tarahur<br />

İsveç köftesini Avrupa’ aşamalarında yapılacağı he- deyse ünlü bira markası Bud- fından satılıyor. (Paketin üzenın<br />

birçok ülkesinden geri nüz netlik kazanmadı. Eski weiser “sulu bira” davasıyla rin de bu lu nan Findus<br />

çekmek zorunda kaldı. Bu denetim mekanizmasına gö- pençeleşiyor.) Dünya çapın- etiketiyse İsveç menşeli!) Bu<br />

noktada, ilgili firmaların yap- re, kabaca, firmalar kendi da gıda fiyatlarının gitgide noktada Avrupa’nın gözü bir<br />

tırımları beklemeden ürünle- ürünlerini kendileri denet- artmasıyla firmaların mali- anda “at arabalarını yasakrini<br />

geri çektikleri görülür- leyip denetim raporlarını il- yetleri düşürmek adına yasa layan” yasa tasarısını görüken,<br />

Fransa, Spanghero fir- gili kurumlara verirlerdi. Dev- dışı yollara başvurmaları bir şen Romanya’ya çevrilmişmasının<br />

lisansını askıya aldı- letin denetimiyse kesim, pa- yana, insan sağlığını ve çev- ken üretim ve tedarik zinciğını<br />

duyurdu. (Fransa dışın- ketleme ve gümrük gibi ha- renin hassas dengesini bo- rindeki “fasonun fasonu” da<br />

da herhangi bir yaptırıma gi- yati aşamalarda değil de ge- zacak yöntemlerin gündeme tartışmaya açılmış durumda.<br />

den ülke henüz yok.) Bu, AB len ihbarlar üzerine tedarik gelmesi de artık neredeyse sı- Tüketicilerin, eskiden güven<br />

ülkelerinin skandala yönelik ve satış aşamasında rastgele radan bir durum. Bu noktada duyarak afiyetle yedikleri büuyguladıkları<br />

ilk yaptırım b ir şekilde gerçekleşirdi. Böy- tüketicilerin kaliteli diye satın yük markaların ürünleri yeriolarak<br />

sayılabilir.<br />

le bir uygulamayı mantıksız aldıkları marka değeri yük- ne kısa vadede organik et<br />

Ülkeler çapında açılan so- bulan çoğu sağlık uzmanı, sek ürünlerin aslında fason ürünlerine yöneleceği öngöruşturmalar<br />

devam ededur- çok uluslu birkaç şirketin üre tim olduğu ve çok karma- rülürken, AB çapında kurumsun,<br />

geçtiğimiz ay ortasında egemen olduğu küresel gıda şık bir üretim ve tedarik zin- sal bir denetim mekanizma-<br />

AB üyesi devletlerin gıda uz- sektöründe rekabetin orta- cirinden geçtikten sonra alış- sının bu tarz skandalların<br />

manları Belçika’da toplanma dan kalkmasıyla özellikle veriş poşetlerine girdiğini bil- önüne geçmeyi başarıp bakararı<br />

aldı. Yapılacak toplan- lazanya, hamburger köftesi meleri önemli. Zaten küresel şaramayacağınıysa şimdilik<br />

tının sonucunda gıda dene- ve refine bitkisel yağ gibi markaların adının karıştığı kimse bilmiyor.<br />

tim mekanizmalarının ve orta-alt/alt kesime hitap b u gıda skandalının tüm kıstandartizasyon<br />

yöntemleri- eden ürünlerde kalitenin git- taya yayılmış olmasının senin<br />

baştan aşağıya değiştiril- tikçe düştüğünü ve bunun ka- bebi olarak da yaygın fason


10<br />

'Son Derece Utanç Verici'<br />

Elâ BİLGEN<br />

4 ŞUBAT <strong>2013</strong><br />

<strong>ATAUM</strong><br />

e-bülten<br />

‘Son Derece Utanç Verici’<br />

Elâ BİLGEN<br />

Geçmişteki insan hakları eski sömürgeleri söz konusu tırmayı planlaması da David İçişleri Bakanı olarak yaptığı<br />

ihlallerinden ötürü özür dile- olduğunda “Batılı büyükler” Cameron’ın Hindistan ziya- Cezayir ziyareti sırasında<br />

mek, uzun zamandır popülist in bu üstünkörü özürlere bile retinde yalnız kalmamasını “babaların yanlışları için<br />

politikacıların bol bol baş- dillerinin varmadığı görülü- sağladı. Rolls-Royce, BAE oğulların özür dilemesinin<br />

vurduğu bir araç hâline gel- yor.<br />

Systems, Londra Metrosu ve beklenemeyeceğini” dile gedi.<br />

1980’lerden itibaren İng iltere Başbakanı David İngiliz Premier Ligi temsilci- tirmişti. Elbette özür dilemeadalet<br />

ve hakikat komisyon- Cameron’ın Şubat sonunda lerinden oluşan büyük bir ti- nin bu kadim ve de en yaygın<br />

larıyla ciddi ve ümit verici şe- Hindistan’a yaptığı ziyaret sı- cari heyet, Başbakan’a eşlik bahanesi, eski sömürgeler<br />

kilde başlayan özür dileme rasında gündeme gelen etti. Cameron’ın Hindistan- için daha etkin kullanılıyor. Ziuygulamaları,<br />

kısa sürede içi Amritsar Katliamı, Fransa lılara jesti ise, Amritsar’a gi- ra Başbakan Cameron, İngilboşaltılarak<br />

yalnız umut ver- Cumhurbaşkanı François derek katliam anıtının önün- tere ordusunun Kuzey İrlanme<br />

ve teskin etme işlevi gör- Hollande’ın Aralık 2012’ de saygı duruşunda bulun- da’da düzenlenen bir eylemmeye<br />

başladı. Özellikle katli- deki Cezayir ziyaretini hatır- mak oldu. Ancak Amritsar’ de, tıpkı Amritsar’da olduğu<br />

am ve soykırımlar hatırlandı- lattı. Hollande, Fransa’nın da yaşananları “utanç verici” gibi meşru sebep olmaksızın<br />

ğında siyasilerin diline pele- Çin ve İtalya başta olmak ü- bulmasına rağmen, doğu- kalabalığa ateş açarak 14 kisenk<br />

olan özürlerin içeriği ve zere birçok ticari rakiple kar- mundan 40 yıl önce gerçek- şinin ölümüne neden olduğu<br />

gerçek bir özrün nasıl olması şı karşıya olduğu endişesiyle leşmiş bir olay için özür “Kanlı Pazar” katliamı için<br />

gerektiği, mağdurlar, akti- bu eski sömürgesine gitmiş dilemenin herhangi bir an- 2010’da resmen özür dilevistler<br />

ve araştırmacılar tara- ve beraberinde çok sayıda lam ifade etmeyeceğini be- mişti. Hâlbuki olayların gerfından<br />

sorgulanıyor. Onların işadamını da götürmüştü. An- lirtmeyi de ihmal etmedi. Ha- çekleştiği 1972’de David Caiddiasına<br />

göre, bir özrün ka- cak Cezayir’le ilişkileri güç- talara rağmen eski İngiliz meron henüz 6 yaşındaydı.<br />

bul edilebilir olması için en lendirmek için “sömürgeci- İmparatorluğu’yla gurur duy- Hindistan’ın Pencap Bölgesi’<br />

azından kabahatin açıkça li ği n Cezayir halkına çektir- duğunu söyleyen Başbakan, ndeki Amritsar şehrinde<br />

ifade edilmesi, bundan dola- diği acıları bildiğini” söyle- tarihe gidip özür dilenecek İngiltere ordusu tarafından<br />

yı utanç ve içtenlik duyuldu- mesini gerekiyordu. Ama şeyler aramanın gereksizli- gerçekleştirilen katliamsa,<br />

ğunun gösterilmesi, kabaha- hepsi de bu zaten ve böylece ğiyle ilgili de uyarılarda bu- Cameron’ın doğumundan<br />

tin tekrarlanmayacağına da- aslında selefi Sarkozy’den lundu. İhlallerin çoktan tarih tam 47 sene önce, 13 Nisan<br />

ir niyet beyanı ve kabahatten bir adım öteye de gitmedi. sayfalarına gömüldüğünden 1919’da meydana geldi.<br />

dolayı oluşan maddi ve ma- İşte İngiltere’nin Hindistan’a dem vurmak, Cameron’la 1857’deki büyük ayaklannevi<br />

zararların giderilmesi yapılan yardımlara 2015’te başlayan bir gelenek değil. madan itibaren yoğunlaşan<br />

gerekiyor. Ancak Avrupa’nın son vererek ticari ilişkileri art- Nicolas Sarkozy de 2006’da sömürgecilik karşıtı hareket-


11<br />

<strong>ATAUM</strong><br />

e-bülten<br />

ŞUBAT <strong>2013</strong><br />

'Son Derece Utanç Verici'<br />

Elâ BİLGEN<br />

lerin Hindistan’daki Britan- ta bir araya gelmesi, İngiliz ca durmaksızın devam eden nakları farklı sonuçlara işayalı<br />

yetkilileri sürekli bir isyan yetkililerin halka gözdağı ver- atışlar, ancak cephane tü- ret etmekte. Katliamdan üç<br />

veya suikast korkusu içine it- mek için beklediği fırsatı do- kendiği zaman sona erdi. ay sonra Britanyalı yetkililer<br />

tiği söyleniyordu. 10 <strong>Mart</strong> ğurmuş oldu. Kalabalığın Kurşunlardan kurtulabilen, olayı araştırmak amacıyla<br />

1919’da isyancılara karşı toplandığı Jallianwala Bagh, fakat ana giriş tutulduğu için bölge halkını tanıklıklarını<br />

“gözdağı” a maç lı “acil evler ve binalarla çevrelen- panik halinde dar geçitlere anlatmaya davet etti. Ancak<br />

tedbirler” alınmasını öngö- miş olan bir meydandı ve yö n el enlerin çoğu izdiham sı- halk orada bulunduklarına<br />

ren ve terörist olduğundan alana giriş çıkışlar bir ana gi- rasında can verdi. Kaçmaya dair fişlenecekleri endişesiyşüphelenilen<br />

herkesin süre- riş ve beş tane de dar geçitle çalışanların bazılarıysa gide- le bu davete itibar etmedi.<br />

siz alıkonması, iki yıla kadar sağlanmaktaydı. Etkinliğin cek yer bulamadığından ken- İşte İngiltere’nin bu şekilde<br />

tutukluluk süreleri, basının sı- başlamasından kısa süre son- dini alandaki kuyuya attı. Ba- yarım kalmış bir soruşturmakı<br />

denetim altında tutulması ra İngiliz General Reginald ğımsızlığın ardından yapılan ya dayanarak açıkladığı resgibi<br />

faaliyetlere imkân tanı- Dyer, beraberinde 100 kadar Amritsar’daki katliam anı- mi rakamlara göre 379 kişi<br />

yan Rowlatt Yasası kabul ask er ve iki zırhlı araçla tında, kuyudan 120 cesedin hayatını kaybetmişti. Hinedildi.<br />

Bu yasa, Mahatma Jallianwala Bagh’a geldi. ç ıkarı ldığı yazıyor. Olayın ar- distan Ulusal Kongresi’yse<br />

Gandhi’nin protesto çağrıla- Araçlar alana giremeyecek dından sokağa çıkma yasağı 15-20 bin kişiden oluşan karının<br />

da etkisiyle hiddetli tep- kadar büyük olduğundan il an e dildiği için yaralıların ol- labalığın büyüklüğünü de<br />

kilere yol açtı. Böyle bir ger- ana girişte bırakıldı. Kalaba- dukları yerden kaldırılama- dikkate alarak bin kadarı vuginlik<br />

ortamında 13 Nisan lığa dağılmaları yönünde her- ması da gece boyunca ölü sa- rularak olmak üzere bin 500’<br />

1919’da binlerce Sikh, Müs- hangi bir uyarıda bulunul- yısının artmasına neden ol- den fazla insanın öldüğünü<br />

lüman ve Hindu’nun Vaisa- madan General Dyer’ın em- du. Katliamda hayatını kay- ifade ediyor.<br />

khi Festivali dolayısıyla Am- riyle binlerce kişinin üzerine bedenlerin sayısı konusunda<br />

ritsar’daki Jallianwala Bagh’ ateş açıldı. 10 dakika boyun- İngiltere ve Hindistan kay-<br />

11 5<br />

Sistematik utanç hâli<br />

Olayın sorumluluğunu Ge- mezden gelinmekteydi. Bü- nı Churchill ve muhalefet li- Cameron, aslında Amritsar’<br />

neral Dyer’ın kişiliğine ve bi- tün bunlar katliamın ve ar- deri eski başbakan Asquith a giden ilk İngiltere başbareysel<br />

kararlarına yüklemek dından yaşanan ihlallerin saldırıyı kınamıştı. 8 Temmuz kanı. Ancak daha önce böldoğru<br />

olmaz. Zira katliamın tek bir kişinin inisiyatifiyle 1920’de Avam Kamarası’ geye krallık düzeyinde bir ziardından<br />

üslerine verdiği ra- meydana gelen anlık uygu- nda yaptığı Amritsar Katlia- yaret gerçekleştirilmişti.<br />

porda devrimci bir orduyla lamalar olmadığını gösteri- mı konuşmasında Churchill 1961 ve 1983’teki Hindistan<br />

karşı karşıya olduğunu ifade yor. Amritsar’da yaşananlar, şöyle demişti: “… muazzam gezilerinde katliama hiç deetmiş,<br />

Pencap Vali Yardımcısı öncesinde ve sonrasında ya- bir olay dikkat çekiyor – 13 ğinmeyen Kraliçe II. Eliza-<br />

Michael O’Dwyer da kendi- şanan sistematik insan hak- Nisan’da Jallian Wallah beth, 1997’deki ziyareti sırasini<br />

onayladığını belirtmişti. ları ihlallerinin yalnızca do- Bagh’ta neredeyse 400 kişi- sındaysa Jallianwala Bagh’ı<br />

Üstelik O’dwyer’ın Armit- ruk noktasını oluşturmakta. nin katledildiği ve bunun üç da programına dâhil ederek<br />

sar’da sıkıyönetim tedbirleri Nitekim daha sonraki ifade- dört katı kadarının da yara- burada yaşananları “geçmialınması<br />

yönündeki talepleri lerinde isyancılara karşı sa- landığı olaydan söz ediyo- şin üzücü olaylarından biri”<br />

de Genel Vali Lord Chelms- vaştığını söyleyen ve olayın rum. Bu, bana göre modern olarak tanımlamıştı. Acılarford<br />

tarafından kabul edildi. ardından yaralılarının bakı- uygulamalardan uzak, diğer dan ders alınması gerektiğini<br />

14 Ekim 1919’da Hindistan’ mıyla ilgili sorumluğu hatır- bir deyişle Britanya İmpa- ifade eden Kraliçe, tarihin yedan<br />

Sorumlu Devlet Bakanı latıldığında “tüm hastanele- ratorluğu’nun modern tari- niden yazılamayacağını söz-<br />

Edwin Monagu’nun talima- rin isteyen herkese açık ol- hiyle paralellik göstermeyen lerine eklemeyi de ihmal ettıyla<br />

konuyu araştırmak üze- duğu” cevabını veren Gene- bir hadisedir. Askeri birlikle- memişti.<br />

re Lord William Hunter lider- ral Dyer görevden uzaklaş- rin sivil halkla çatışmaya so- Hepsi de “büyük bir içtenlikle<br />

liğinde bir komisyon oluştu- tırılmıştı gerçi ama İngiltere’ kulması sonucu gerçekleşen üzüntülerini” ifade eden<br />

ruldu. Hunter Komisyonu in- de özellikle Lordlar Kama- bu olayla normal düzenin ta- Churchill, II. Elizabeth ve Cacelemesi<br />

sonunda yayınla- rası’ndan aldığı destek de- mamıyla dışına çıkılmıştır. Bu meron gerçek bir özrün yunan<br />

raporda General Dyer’ vam etmişti.<br />

olağandışı bir olaydır, canice karıda sayılan ikinci gereğini<br />

ın asileri durdurmak için ha- Günümüze tekrar dönersek, ve eşi benzeri görülmemiş yerine getirmiş görünüyor.<br />

rekete geçtiği yönündeki ifa- David Cameron, Amritsar zi- uğursuz bir olaydır. … Kala- Ancak 1919’da Jallianwala<br />

delerine rağmen ortada dur- yareti sırasında geleneklere balık saldırıya geçmiş miydi? Bagh’ta tam olarak ne yadurulması<br />

gereken bir isyan uygun biçimde yalın ayak ve Bu doğal olarak akla gelen şandığını ve bunun ne gibi soolmadığı<br />

tespit edildi. Bu- başında mavi bir örtüyle do- ilk soru. İkinci soru ise: Kala- nuçlar doğurduğunu ortaya<br />

nunla birlikte raporda her- laşarak “saygıda kusur et- balık silahlı mıydı? Bu da en koymak, ihlallerin herhangi<br />

hangi bir ceza ya da disiplin medi”. Çok eskilerde kalmış temel sorulardan biri. Silah- bir şekilde tekrarlanmayauygulamasına<br />

da yer veril- bu olayın da zamanında lanmış derken öldürücü si- cağına dair güvence vermek<br />

medi, zira Dyer’ın yaptıkları Winston Churchill tarafından lahları kast ediyorum... veya mağduriyetleri gider-<br />

Askeri Şura gibi pek çok yük- kınandığını hatırlattı. Ger- Amritsar’daki kalabalık ne mek türünden niyetleri varsek<br />

makam tarafından gör- çekten dönemin Savaş Baka- silahlıydı, ne de saldırgan.” mış gibi görünmüyor.


6<br />

<strong>ATAUM</strong><br />

e-bülten<br />

Muhteşem Serüven<br />

Christos TEAZIS<br />

ŞUBAT <strong>2013</strong><br />

Muhteşem Serüven<br />

Christos TEAZIS<br />

Şubat ayında Atina’daydım.<br />

Kentin ünlü caddelerinden<br />

olan Panepistimiu’da yürürken<br />

önümde iki kişi sohbet<br />

ediyordu. Onlardan biri entaksi<br />

(tamam) demek yerine<br />

“tamam” dedi. Ben zannettim<br />

ki bu kişi Türkçe öğrenen<br />

bir Yunandır; yanına<br />

yaklaş-tım ve sordum:<br />

“Türkçe biliyor musunuz?”<br />

Adam şaşkın, bana dönüp<br />

dedi ki, “hayır, dizilerden<br />

öğrendim”. Bu durum bearamamın<br />

nedeni şudur:<br />

nim merakımı uyan-dırdı ve<br />

sohbet etmeye başladık. ‘Hünkârım’ ve ‘halvet’ ne de-<br />

“Niye seyrediyorsun Türk mek? O an adeta gülmekten<br />

dizilerini?” diye sordum önseyrediyorsunuz<br />

de dim.<br />

koptum. Siz de mi bu dizileri<br />

ce. “Hani biz düşmanız Türklerle?<br />

Niye? Niye? Niye?” A- Adamın cevabı: “Ayıp ettin<br />

dam ilk önce bana şunu deladığında<br />

evde mezarlık<br />

Hristocuğum, Süleyman baş-<br />

di: “İlk seyrettiğim dizi Bin Bir<br />

Gece’ydi. Bu di zi tam sesizliği var...”<br />

damarıma bastı. Çünkü Yu- Başka bir akşam 90 yaşında<br />

nan toplumunun kaybettiği olan ninemle oturuyordum.<br />

değerleri (örneğin saf aşk, Konuya nasıl girdik hatırlaromantizm)<br />

bu Türk dizisin- mıyorum ama Aşk-ı Memnu dece bu dergide...”. “Fat- parallelik arz ettiğini hatta<br />

de gördüm ve çok hoşuma dizisinden söz ettik. Ninem magül’ün suçu ne? Ne yaptı bunun Bizans’ın devamı olgitti.<br />

Tabii ki ondan sonra bir dedi ki, “o Behlül var ya, çok kızcağız? Bu dergiyi alana duğunu iddia ediyor. Tabii,<br />

dizi yağmuru başladı. aslın- ahlaksız ve serseri.” Ben de Fatmagül dizisinden beş bö- tümden karşı olanlar da var.<br />

da iş yoğunluğundan dolayı “niye nineciğim, ne yaptı lüm hediye...”. Geçen sene, Özellikle Süleyman dizisi gösçok<br />

seyrek seyrediyordum; ta sana?” diye gülerek sordum: Ezel dizisi gösterilmeye baş- terilmeye başladığında bu<br />

ki Süleyman dizisi başlayın- “Bana değil oğlum, adamın ladığında da dergilerde bardağı taşıran son damla olcaya<br />

kadar. Merak ettim, karısıyla ne işi var, ayıptır. “E zel ne yapacak? Gerçek du gibi görünüyor. Onlara<br />

seyretmeye başladım ve ben- Adamın kızıyla evlenseydi da- kimliği açıklanacak mı aşık ol- göre, bu “Neo-Osmanlı dizide<br />

bir tarih merakı başladı. ha iyi olurdu; rahat bir hayat duğu kıza?” şeklinde sorula- si Süleyman”, Yunanlıların<br />

Acaba dizi üzerinden söyle- sürecekti ve herkes mutlu ra yer veriliyordu.<br />

şahsiyetine hakaret ediyor.<br />

nen tarih doğru mu diye? Yu- olurdu...”<br />

Yunan kanallarında gösteri- Bu nedenle de bu dizi yasaknan<br />

kaynakları Süleyman’ı Atina’daki büfelerde ilk sıra- len diziler hakkında kamuo- lanmalı. Hatta bu yönde imnasıl<br />

gösteriyor? Yoksa bu di- da dedikodu dergileri yer alı- yunda bir sürü görüş var as- za toplama kampanyası başzi<br />

bir propaganda ürünü yor. Bu dergilerin manşet- lında. Bazıları Türkiye hak- latıldığı da yer aldı haberlermü?<br />

Ve şu anda tarih kitap- lerinin en büyük kısmı Yuna- kında olumsuz düşünüyor ve de. Ve tabii ki olan bitene tülarına<br />

göz atıyorum. İngiliz- nistan’da oynayan Türk dizi- bu ülkeye dönük meraklarını müyle ilgisiz olanlar da var.<br />

cem iyi seviyede olduğu için lerine adanmış durumda. da diziler üzerinden gider- Yunanistan’da şu anda öğlebiraz<br />

Batılı kaynaklara bak- Örneğin “bu dergiyi alırsanız meye çalışıyor. Bazıları Sü- den sonra 15.00 civarından<br />

ma imkânım da oluyor.” Hürrem ve Pargalı İbrahim’in leyman’ı seyredip Türkiye’de gece 23.00’e kadar farklı<br />

Bir akşam evdeydim ve tele- kavga sırlarını öğrenecek- bu tarihi dönemin nasıl gös- kanallarda Türk dizileri gösfon<br />

çaldı. Ailemin bir tanıdığı siniz. Valide sultan niye terildiğini anlamaya çalışı- terilmekte.<br />

arıyor. “Hristo, nasılsın? İyi İbrahimi tutuyor? Çıkarı ne? yor. Bazıları Süleyman’ı seymisin?<br />

Türkiye nasıl? Seni Niye Hürrem’i sevmiyor? Sa- redip Bizans dönemiyle bir<br />

<strong>ATAUM</strong><br />

e-bülten<br />

İletişim<br />

Adres: <strong>Ankara</strong> Üniversitesi Avrupa Toplulukları Araştırma ve Uygulama Merkezi (<strong>ATAUM</strong>)<br />

Cemal Gürsel Caddesi, 06590 Cebeci, <strong>Ankara</strong><br />

Telefon: 0 (312) 362 07 62<br />

Faks: 0 (312) 320 50 61<br />

Web: www.ataum.ankara.edu.tr/ebulten<br />

E-posta: ataum@education.ankara.edu.tr<br />

Editör: Erdem DENK<br />

Tasarım: Turan BACI-Erdem DENK<br />

* Yazılarınızla katkıda bulunmak için denk@ankara.edu.tr adresine email atabilirsiniz.<br />

* <strong>ATAUM</strong> E-Bülten’de yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. <strong>ATAUM</strong>'un resmi görüşü değildir.<br />

* Bu e-bülten içinde yer alan özel kullanım lisanslı tüm yazı ve görsellerin bütün hakları <strong>ATAUM</strong>`a aittir.<br />

* Bu e-bülten, kaynak gösterilerek kopyalanabilir, dağıtılabilir, basılabilir.<br />

Sahibi: <strong>ATAUM</strong> adına Çağrı ERHAN · Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Erdem DENK · Yayının Türü: Süreli (Aylık) · Basım Yeri: <strong>Ankara</strong><br />

Üniversitesi Basımevi, İncitaşı Sokak No:10 06510 Beşevler/ANKARA Tel: 0(312) 213 66 55 · Basım Tarihi: 22 <strong>Mart</strong> <strong>2013</strong>


<strong>ATAUM</strong><br />

e-bülten<br />

ŞUBAT <strong>2013</strong><br />

AİHM ve Eşcinsellerin Evlat Edinmesi?<br />

Uzay AYSEV<br />

AİHM ve Eşcinsellerin Evlat Edinmesi?<br />

7<br />

Uzay AYSEV<br />

AİHM, 19 Şubat’ta Avusturya mahkemeye yaptıkları baş- sek Mahkemesi’nin (Austrian si bir karar aldı ve Fransız ya-<br />

’ya karşı aldığı kararla, eş- vuruyla annenin partneriyle Supreme Court) gündemine salarının yalnız yaşayan hecinsellerin<br />

partnerlerinin ço- çocuk arasında yasal bir bağ geldi ve benzer gerekçelerle teroseksüel kişilere evlat<br />

cuklarını evlat edinebil- kurmak isteyen çift, başvuru- bir kez daha reddedildi. Bu edinme hakkı vermesinin eşmesinin<br />

önünü açtı. ‘X and larının reddedilmesi üzerine kararla birlikte yerel çareleri cinsellerin eşitlik hakkının ih-<br />

Others v. Austria’ davasında Bölgesel Mahkeme’ye ve tük en en çift, Nisan 2007’de lali anlamına geldiğine hük-<br />

AİHM, lezbiyen bir kadının Avusturya Anayasa Mahke- AİHM’e başvurdu.<br />

metti.<br />

beraber yaşadığı partnerinin mesi’ne temyiz başvurusun- AİHM ise, yukarıda belirtildi- Son yıllardaki bu ve benzeri<br />

biyolojik çocuğunu evlat da bulunmuş.<br />

ği üzere, Sözleşme’nin 14. gelişmelere rağmen, Mahedinebilmesinin<br />

önündeki ya- Avusturya medeni kanunun- ve 8. maddelerinin ihlal edil- keme’nin tutumu eşcinselsal<br />

engellerin Avrupa İnsan da eşcinsellerin partnerleri- diği hükmünü verdi. Mahke- lerle heteroseksüeller ara-<br />

Hakları Sözleşmesi’ni ihlal et- nin çocuklarını evlat edine- me “aile yaşantısı” kavramı- sında tam eşitlik tesis etmektiğini<br />

karara bağladı. Söz- bilmesiyle ilgili özel bir yasa nın ve dolayısıyla aile yaşan- ten bir hayli uzak. Bu bağleşme’nin<br />

ayrımcılıkla ilgili bulunmamakta. Bu bağlam- tısıyla ilgili 8. maddenin de lamda “X and Others v.<br />

14. ve özel hayata ve aile ya- da, Avusturya yasaları anne- facto istikrarlı bir birliktelik Austria” davası hükmünün<br />

şantısına saygıyı öngören 8. yi “çocuğu doğuran kadın” iç erisinde bulunan eşcinsel son kısımlarında geleneksel<br />

maddesine dayanarak alı- olarak tanımlarken babayı çiftleri de kapsadığı görüşü- aile kurumunun korunması<br />

nan bu karar, cinsel yatkınlı- da “çocuk doğduğu anda an- nü yineledi. Dahası, cinsel ve cinsel azınlıkların haklarığa<br />

dayalı ayrımcılığın kabul neyle evli olan veya ebeveyn yönelimlere dayalı ayrımcı nın dengelenmesinin zorluedilemez<br />

olduğunun altını durumu mahkemeler tara- uygulamaların Sözleşme’nin ğundan dem vuran Mahkebir<br />

kez daha çizmiş oldu. fından onaylanmış bir erkek” 14. maddesine aykırı oldu- me, Avusturya’nın ayrımcı uy-<br />

Mahkeme, ayrımcılık yapıl- olarak tanımlanmakta. Ayrı- ğunu yinelerken, bu türlü uy- gulamasının Sözleşme’ye<br />

dığıyla ilgili kararını, Avus- ca yerel yasalar evlat edinme gulamaların ancak ciddi aykırılığını herhangi ciddi bir<br />

turya’nın evli olmayan hete- durumunda çocuğun hali ha- gereksinimlere ve sebeplere gereksinime dayandırılroseksüel<br />

çiftlerin benzer ko- zırdaki aynı cinsiyete sahip dayandırabileceğini de hük- mamasına bağladı. Gel geşullarda<br />

evlat edinmesi müm- yasal varisiyle yasal ilişkisi- me bağladı. Bu prensipleri lelim Mahkeme, geleneksel<br />

künken eşcinsel çiftlerin bu nin kesilmesini öngörmekte. söz konusu davaya uygula- duruşuna uygun olarak<br />

haktan faydalanamamaları- Örneğin söz konusu Avus- yan Mahkeme, çiftin farklı Sözleşme’nin üye ülkelerin<br />

na bağladı.<br />

turyalı lezbiyen çift için bu ya- cinsiyetlerden olması duru- eşcinsel evliliği yasal olarak<br />

Eşcinsellerin, partnerlerinin sa, annenin partnerinin ço- munda Avusturya yerel mah- tanımaları için bir zorunluluk<br />

çocuklarını evlat edinebil- cuğu evlat edinmesi halinde ke me le ri nin baş vu ru yu yaratmadığını da yineledi.<br />

mesi konusunda Avrupa’da çocuğun biyolojik annesiyle prensipte reddedemeyece- Benzer bir hükmü <strong>Mart</strong><br />

farklı uygulamalar söz konu- olan yasal ilişkisinin sona er- ğini ve kararın ancak çocu- 2012’de “Gas and Dubois v.<br />

su. Almanya, Belçika, Dani- mesi anlamına gelmekte. Ni- ğun çıkarları değerlendirile- France” hükmünde de dile<br />

marka, Finlandiya, İzlanda, tekim yerel mahkeme ve Böl- rek varılabileceğini ifade etti. getiren Mahkeme, “Sözleş-<br />

Norveç, Hollanda, Birleşik ge Mahkemesi bu yasalara Ayrıca, Avusturya hukuk sis- me, üye ülkelerin eşcinsel ev-<br />

Krallık ve İsveç gibi ülkeler eş- bağlı kalarak çiftin evlat temin de y er alan yalnız ya- liliği yasallaştırmasını gerekcinsel<br />

vatandaşlarına bu hak- edinme başvurusunun Avus- şayan eşcinsellerin evlat tirmemektedir” ifadesini kulkı<br />

hali hazırda tanıyor. Al- turya yasalarına uygun ol- edinebilmesi ve eşcinsel çift- lanmıştı.<br />

manya ve Finlandiya hariç ay- madığına hükmetti ve çiftin lerin yasal olarak çocuk Mahkeme’nin eşcinsel evlinı<br />

ülkeler, eşcinsel çiftlere be- başvurusunu reddetti. Avus- yetiştirebilmesi gibi bir takım liklerle ilgili bu duruşunu anraber<br />

çocuk edinme hakkı da turyalı çit, Anayasa Mahke- çelişkilere de işaret ederek, lamak ve meşru kabul etmek<br />

tanımakta. Avusturya ve mesi’ne yaptıkları başvuruda de facto aile yapılanmaları- bir hayli tartışma konusu.<br />

Fransa dâhil olmak üzere Av- bu yasaların farklı cinsel yö- nın yasal olarak tanınması Mahkeme’nin nazarında<br />

rupa Konseyi’ne üye 35 ül- nelimleri olan insanlara kar- gerektiğini belirtti.<br />

“geleneksel aile kurumunun<br />

kede yaşayan eşcinsel çift- şı ayrımcı etkileri sebebiyle Mahkeme’nin bu hükümleri korunması” gibi muğlak bir<br />

lerse partnerlerinin çocukla- anayasaya aykırı ilan edil- eşcinsel hakları açısından k av ra mının yasalar karşısınrını<br />

evlat edinme hakkından mesi talebinde bulundu. Oy- olumlu bir gelişme sayılabi- da eşitlik gibi en temel insan<br />

mahrum. AİHM’in Avustur- sa Anayasa Mahkemesi de lir. Karar, içtihadın son yıllar- haklarından birisini tartışya’ya<br />

karşı aldığı bu kararın benzer bir karar vererek lez- da eşcinseller konusunda maya açabilmesi, Mahkeetkilerinin<br />

bu ülkelerde de biyen partnerin çocuğu evlat uğramakta olduğu evrimin me’nin Sözleşme’nin oluştuhissedileceği<br />

aşikâr. edinmesi halinde çocuğun bir başka halkası olarak gö- rulma amacı sebebi yerine<br />

Davanın tarafları uzun bir sü- anneyle olan yasal bağının rülebilir. Nitekim 2002’de üye ülkelerin konuyla ilgili<br />

redir aynı hanede aile ya- ortadan kalkacağına hük- AİHM tarafından karara bağ- hassasiyetlerini ön plana<br />

şantısı sürdüren bir anne, bi- metti. Bölgesel Mahkeme de lanan Fretté v. France dava- koyduğunun bir göstergesi<br />

yolojik çocuğu, eşcinsel part- Anayasa Mahkemesi de ka- sında, Fransız mahkemeleri olarak kabul edilebilir. Buna<br />

neri ve Avusturya devleti. rarlarını verirken açık olarak tarafından evlat edinme hak- rağmen, Mahkeme’nin eş-<br />

Çocuğun vekâletinin genç çocukların farklı cinsiyetten kı reddedilen bir eşcinselin cinsellerle ilgili geldiği nokyaşta<br />

biyolojik annesine ve- çiftler tarafından yetiştiril- başvurusu çocuğun çıkarları- tanın gelecek açısından<br />

rilmesinden ötürü annenin mesinin çocuğun çıkarlarına nın korunması bahanesiyle umut vaat edici olduğunu düpartneri<br />

çocuğun yetiştiril- daha iyi hizmet edeceği gö- reddedilmişti. 2008’de E.B. şünenler de bulunmakta.<br />

mesinde önemli bir rol üst- rüşünü dile getirdi. Eylül v. France davasındaysa Mahlenmiş.<br />

Şubat 2005’ta yerel 2006’da dava Avusturya Yük- keme bu görüşünün tam ter-


Havada Grev Var!<br />

Esra AKGEMCİ<br />

8 ŞUBAT 2012<br />

<strong>ATAUM</strong><br />

e-bülten<br />

Havada Grev Var!<br />

Esra AKGEMCİ<br />

Son yıllarda dev grevlerle sar- nın yüzde 60’ını aksatma- 13’ünü satın alan ve kısa sü- olarak Iberia’nın satışına karsılan<br />

İspanya’da, grevin son makla yükümlü. Bu açıdan rede hisselerini üç katına çı- şı çıkıyor ve hisselerin yüzde<br />

adresi ülkenin en büyük ha- grevin, yasal sınırlar içinde karan İngiliz havayolu şirketi 15’ini elinde tutan hükümetvayolu<br />

şirketi Iberia oldu. mümk ün olan en yüksek ka- British Airways, 2008’den bu ten, şirketi “İngilizlere peş-<br />

Ekonomik krizin etkisiyle geç- pasitede gerçekleştiğini vur- yana Iberia ile birleşme keş çekmemesini” istiyor. Hütiğimiz<br />

yıl 262 milyon Euro za- gulamak gerek. Grev önce- planları yapıyordu. Nihayet kümetse grevin bir an önce<br />

rar eden Iberia, çareyi 3 bin sinde binlerce Iberia işçisi, şir- 2011’de British Airways ve sona ermesi için çağrıda bu-<br />

807 işçiyi işten çıkarmakta, ketin Madrid’deki ofisi önün- Iberia, International Airlines lunarak ülkenin zaten mali<br />

kalanların da maaşını azalt- de protestolarına başladı. Group (IAG) bünyesinde bir- krizden dolayı fazlasıyla acı<br />

makta buldu. Iberia böylelik- Grev günüyse 4 bin işçi, leşti. Yeni şirket, bir de Iberia çektiğini vurguluyor. Sendile<br />

tarihinde ilk kez çalışanla- Iberia’nın sanayi tesislerinin Express adında daha ucuz kacılara göre, hükümet, tam<br />

rının yüzde 20’sini işten at- bulunduğu La Muñoza’dan tarifeli bir şirket daha kurdu. da bu yüzden sorunun çözümaya<br />

hazırlanırken, greve Madrid Barajas Havaala- Geçtiğimiz sene, Iberia pilot- mü için devreye girmeli, çüngitmekten<br />

başka çareleri kal- nının T-4 Terminaline kadar ları bu yeni şirketin işten kü Iberia’nın durumu aslında<br />

mayan işçilerin mücadelesi yani yaklaşık 10 kilometre yü- çıkarılmalara neden olaca- İspanya’daki genel tabloyu<br />

de tüm hızıyla sürüyor. Grev- rüdü. Terminale vardıkların- ğını savunmuş ve 9 Nisan-20 yansıtıyor ve sadece Iberia çaler<br />

4-8 <strong>Mart</strong> ve 18-22 <strong>Mart</strong> ta- da diğer grevciler tarafından Temmuz tarihleri arasında lışanlarının değil havaalanrihlerinde<br />

devam edecek. coşkuyla karşılandılar ve ün- her pazartesi ve cuma günle- larında çalışan çok daha faz-<br />

Toplam 15 gün sürecek olan lü devrim marşına gönderme ri toplam 30 gün greve gitme la kişinin zarar göreceği bir<br />

dev grev dalgası boyunca, yaparak “Iberia unida jamás kararı almışlardı. Ancak süreç yaşanıyor. <strong>2013</strong>’ten itibin<br />

220 uçuş iptal edilecek. será vencida/birleşmiş Iberia Iberia, pilotları sorumsuzluk- baren sağlık sektörü başta ol-<br />

Bunun Iberia’ya maliyetinin asla yenilmeyecek” slogan- la suçlamış ve sendika üyesi mak ü ze re İspanya’da<br />

50 ila 100 milyon Euro ara- ları attılar. Ancak polis termi- 14 çalışanı da işten çıkarmış- özelleştirilmeyi bekleyen birsında<br />

olacağı tahmin edili- nalin kapılarını kapatarak tı. Bugün yaşanan işten çı- çok sektör var ve bu süreç, zayor.<br />

18-22 Şubat arasında ya- göstericilerin girmesini en- karmaların gerekçesiyse, ten işsizlik sorunuyla boğupılan<br />

ilk 5 günlük greve 20 bi- gellemeye çalışınca gerilimli IAG’nin geçtiğimiz yılın ilk al- şan ülkede benzer işten çıkane<br />

yakın işçi katıldı ve Iberia, anlar yaşandı. İşçiler içeri gir- tı ayında 476 milyon dolar za- rılmaları da beraberinde<br />

toplam uçuşların yüzde meyi başardıysa da arbede rar etmesi ve zararın büyük getirebilir. Iberia direnişinin<br />

40’ını, yani 415 uçuşu iptal uzun süre devam etti; 5 kişi kısmının Iberia’dan kaynak- nasıl sonuçlanacağı bu açıetmek<br />

zorunda kaldı. Grev- gözaltına alındı, bir kişi yara- lanması. “Iberia’nın oldukça dan önemli bir dönüm nokden<br />

ayrıca Iberia’nın yanı sı- landı.<br />

derin ve yapısal sorunları” yü- tası olacak gibi görünüyor.<br />

ra aynı gruba bağlı olan Iberia’yı bu kadar büyük bir zünden şirket, yeniden İspanya semalarındaki grev,<br />

Iberia Express, Vueling ve Air işçi kıyımına götüren süreç, yapılandırma planı geliştirdi bu açıdan yakından izleme-<br />

Nostrum da et ki len di. esasında şirketin 2001’de v e işt en çıkarılmaların kaçı- ye değer.<br />

İspanyol yasalarına göre, ha- özelleştirilmesine dayanıyor. nılmaz olduğunu açıkladı.<br />

vayolu çalışanları uçuş planı- Iberia hisselerinin yüzde Sendikalar bu yüzden esas


11<br />

<strong>ATAUM</strong><br />

e-bülten<br />

ŞUBAT <strong>2013</strong><br />

Avrupa'nın Patenti Artık Tek Tip<br />

Esra DERE<br />

11 9<br />

Avrupa’nın Patenti Artık Tek Tip<br />

Esra DERE<br />

40 yıllık bir sürecin ardından, İşadamı Arend Oetker bu- ya’dan itiraz var. Öyle ki, Ro- rilememişti. Nihayet Aralık’<br />

AB tarihinde en uzun süren nun nedenini anlayabildiğini ma ve Madrid birlik içinde dil- ta Avrupa Parlamentosu’nun<br />

tartışmalardan biri olan or- belirtiyor: “Patent almak çok sel ayrımcılık yapıldığı ge- üye devletlerin ortak patent<br />

tak patente nihayet bir çö- pahalı. Bu kadar masraflı r ekçes iyle şikâyetlerini Avru- sistemi kurulması için ileri işzüm<br />

getirildi. Mevcut sisteme olunca da patent başvurusu pa Adalet Divanı’na taşıdı. birliği mevzuatını harekete<br />

göre, her AB üyesi ülkede pa- yapılsın mı yapılmasın mı di- İtalyan Dışişleri Bakanlığı’ geçirme taleplerine yeşil ışık<br />

tent için başvuran firma o ül- ye iyice düşünmek gerekiyor. ndan yapılan açıklamada yakmasının ardından 15<br />

kenin dilinde de çeviri yaptır- Bu da özellikle Almanya’da da, Birlik değerlerinin istis- Şubat’ta 24 üye devlet bu komak<br />

zorunda kalıyor. Bu ay sayıları çok ve hayli yaygın mar edildiği gerekçesiyle şi- nuda mutabakata vardı. İtal-<br />

25 AB ülkesinin imza attığı olan orta ölçekli şirketler için kâyette bulunulduğu belirtil- ya, anlaşmayı imzalamakla<br />

“AB Patenti” uygulamaya ko- geçerli. Avrupalı şirketlerin di: “Patent sektöründe ileri iş- birlikte ortak sistemi kullannulduğundaysa,<br />

İngilizce, rekabet gücünün kalıcılığını birliği sürecinin başlatılması mayacağını söyledi. Anlaş-<br />

Fransızca ve Almanca dille- sağlayan ve aynı zamanda ortak pazar ruhuna aykırı, zi- maya imza atmayan İspanrinde<br />

başvuru yapılabilecek uygun fiyata telif hakkına sa- ra piyasa içinde bölünme ve ya, yeni sistemin kendi dilleve<br />

tüm AB ülkelerinde paten- hip olunabilecek bir sisteme sapmaya neden olacak ve do- rini geri plana attığı görütin<br />

geçerliliği için tek bir baş- ihtiyacımız var.”<br />

layısıyla İtalyan iş dünyasına şünde.<br />

vuru yapılması yeterli ola- Tüm AB ülkelerinde geçerli karşı ön yargıya yol açacak.” Bulgaristan, içerideki bazı<br />

cak. Yenilikler ticari bir niteli- olan bir telif hakkı isteniyor- Ortak patent sistemine des- idari meseleler çözülmeden<br />

ğe bürünerek patent tek bir sa, bunun için Brüksel’deki tek veren üye devletlerse ar- önce imza atmayacağını<br />

kurumdan verilecek. Ortak Avrupa Patent Dairesi’ne baş- tık Birlik’in mevcut sistemini açıkladı. Polonya da ortak pa-<br />

Avrupa Patenti, küresel dün- vurmak ve yaklaşık 32 bin Eu- değiştirme vaktinin geldiğini tentin ekonomisine olumsuz<br />

yada Avrupa’nın rekabet gü- ro harcamak gerekiyor. Bu ileri sürüyor. Buna göre, mev- etkide bulunabileceği gerekcünü<br />

artırması açısından ö dem enin büyük bir kısmı, cut durumda firmaların 27 çesiyle anlaşmayı imzalaönemli.<br />

Amaç, Japonya, yaklaşık yüzde 80'i, çeviri üye ülke için kendi patent- madı, ancak sisteme gele-<br />

ABD ve diğer gelişmiş ülke- masraflarına gidiyor. Zira pa- lerini belirlemesinin ve bunu cekte katılmaya kapıyı açık bılerle<br />

rekabet edebilir olmak. tent belgesindeki tüm hukuki 23 resmi dilde yapmasının ol- raktı.<br />

Aslında AB'de patent sahibi açıklamalar AB’deki tüm res- dukça masraflı olduğuna dik- Ancak sıkıntı yaratacak ve baolmak<br />

oldukça pahalı. ABD' mi dillere çevriliyor ve belge kat çekiyor.<br />

kanların vardıkları anlaşmade<br />

2 bin Euro’ya patent al- tüm Birlik ülkelerinde ayrı Patent unvanları hâlihazırda da yer almayan bir konu damak<br />

mümkünken AB'de bu ayrı onaydan geçiyor. Avrupa Patent Ofisi (EPO) ta- ha var: Örneğin tekil patentrakam<br />

32 bin Euro’yu bula- İşte tam bu noktada, ortak rafından veriliyor. 1977’de lerin kullanım alanıyla ilgili<br />

biliyor. Bu ve benzeri sorun- bir AB telif sisteminin gerek- kurulan EPO, 38 ülkeyi kap- yasal anlaşmazlıkları çözelar<br />

ilk kez 1973’te gündeme liliği ortaya çıkıyor. Nitekim sıyor ve AB üyesi devletlerin cek bir mahkemeye ihtiyaç<br />

getirilmişti ve 40 yıldır da Br üks el de yıllardır hem her tamamı EPO çatısı altında bu- duyulması gibi ortak hukuk<br />

üzerinde çalışılıyordu. Avru- ülkede ayrı ayrı onaylanma- lunuyor.<br />

sistemi oluşturulması fikri. Zipa’daki<br />

patent başvuruları- sına gerek kalmayacak hem Ancak tek ve ortak bir “Avru- ra ileri işbirliği konusunda annın<br />

yüzde 40’ı Alman işlet- de daha az dile tercüme edi- pa patenti” düşüncesini orta- laşmaya varılmadan önce 8<br />

melerine ait. Yenilikçilik ala- lerek biraz daha ucuza mal ya atan EPO gerçekten bazı u- <strong>Mart</strong>’ta Avrupa Adalet Divanında<br />

Fransa, Hollanda ve olabilecek böyle bir yöntem lusal patentlerin toplamın- nı, Ortak Patent Mahkemesi<br />

İngiltere, Almanya’nın arka- üzerinde çalışıyor. Bunun için dan başka bir şey değil; her kurulmasının AB yasalarıyla<br />

sından geliyor. Ancak ürün- sunulan öneri, telif hakkı al- ülkenin kendine özgü patent örtüşmeyeceği yönünde kalerinin<br />

ya da fikirlerinin ulu- mak için gerekli belgelerin kuralları var.<br />

rar vermişti. Dolayısıyla orsal<br />

özlük haklarına sahip ol- sadece üç dile, İngilizce, Mevcut durumda maliyet yük- tak patent uygulaması yürürsalar<br />

da Avrupa düzeyinde te- Fransızca ve Almancaya çev- sek ve yasal sıkıntılar da fir- lüğe girdikten sonra hukuki<br />

lif haklarının korunması için rilmesi oldu. AB Komisyonu’ maları kendi patentlerini ko- sorunların nasıl çözüleceği<br />

başvuruda bulunmayan Al- nun bu önerisi, Birlik içinde ruma güdüsüyle hareket et- şimdilik belirsizliğini sürdüman<br />

şirketlerinin sayısı ol- büyük destek bulsa da dilsel meye itiyor. Bugüne kadar rüyor.<br />

dukça yüksek. Alman Sanayi ayrımcılık yapıldığı iddiasın- bir dizi anlaşmazlık nedeniy-<br />

Birliği Başkan Yardımcısı ve da bulunan İtalya ve İspan- le bu soruna bir çözüm geti-


Hükümete 'Elektrik Çarptı'<br />

10 ŞUBAT <strong>2013</strong><br />

<strong>ATAUM</strong><br />

e-bülten<br />

Ezgi KÖSE<br />

Hükümete ‘Elektrik Çarptı’<br />

Ezgi KÖSE<br />

Onur HAZNEDAR<br />

Bulgaristan'da artan fiyatlar, dia edilmişti. Bunun üzerine yük bir kısmı görüşmeleri sının ardından siyasi parti ligenel<br />

ekonomik gidişat ve Avrupa Komisyonu, AB enerji izlemekle yetindi. İktidardaki derleriyle bir araya geleceğiyolsuzluk<br />

iddiaları üzerine pazarı kanunlarına tam ola- GERB milletvekillerine göre, ni bildirdi. Plevneliev, bu kohalkın<br />

düzenlediği protesto rak uymadığı gerekçesiyle Borisov “programını yoğun şullarda anayasanın belirlegösterileri,<br />

Avrupa'da 2008 Bulgaristan’ı 25 Ocak'ta Av- olduğu için” salona geleme- diği yolu titizlikle izleyeceğini<br />

ekonomik krizinin başlama- rupa Adalet Divanı'na şika- di. Öte yandan, oylama baş- vurgulamayı da ihmal etmesıyla<br />

birlikte istifa eden hü- yet etmişti.<br />

lamadan önce meclise gelen di. Parlamentoda temsil edikümetlere<br />

bir yenisinin daha Geçtiğimiz haftalarda yine Başbakan Borisov, oylama sı- len tüm siyasi partileri soeklenmesine<br />

neden oldu. aynı mevzudan dolayı Maliye rasında parlamento önünde rumlu davranmaya çağıran<br />

Bulgaristan’da ya şa nan Bakanı Simeon Djankov gö- toplanan binden fazla taraf- Plevneliev, erken seçimin<br />

“elektrik faturası” krizi, Bul- revinden istifa etmişti. Baş- tarına hitap etmeyi tercih mümkün olan en yakın tarihgaristan<br />

başbakanını istifa et- bakanın istifa gerekçesiyse, ediyordu. Borisov'un birkaç te yapılmasını da, “Parlatirdi.<br />

On binlerce vatandaş, Djankov’unkinden biraz da- gün önce teşvik verdiği çiftçi- mento toplumsal desteğini<br />

meydanlarda bir araya gele- ha farklı. Bulgaristan Başba- ler de traktörleriyle geldikleri tüketmiştir, ancak krizi derinrek<br />

elektrik faturalarının yük- kanı Boyko Borisov, istifasını meclis önünde çaldıkları leştirmeyelim” sözleriyle ifasek<br />

gelmesini protesto et- yapılan eylemlere değil pro- kornalarla Başbakana des- de etti. Cumhurbaşkanı Plemekteydi.<br />

Elektrik dağıtım şir- testolar esnasında polisle tek verdi.<br />

neliev'in çağrısıyla bir olaketlerinin<br />

uyguladığı kont- karşı karşıya gelen vatan- Borisov, yaptığı açıklamada, ğanüstü Milli Güvenlik Kururolsüz<br />

fiyat artışlarına karşı daşların polis tarafından iradeyi halka geri verdiğini, lu (MGK) toplantısı da yapılbaşlayan<br />

protestolarda, si- yaralanmasına bağladı. Ni- geçici hükümette de yer al- dı. Plevneliev, yaklaşık 6 saat<br />

yasi partilerin yasaklanması tekim Başbakan Borisov, mayacağını duyurdu. Oyla- süren toplantının ardından<br />

ve Anayasanın değiştirilmesi “polisin halka şiddet uygula- madan sonra hızını alama- yaptığı açıklamada, çözüm<br />

gibi taleplerde de bulunan dığı bir ülkenin başbakanı yarak, sürpriz bir şekilde ken- önerisini de açıkladı aslında:<br />

vatandaşlar, istifa eden Boy- olamayacağını” belirten isti- disine son genel seçimlerde “Krizden çıkış yolu erken seko<br />

Borisov kabinesinin mah- fa dilekçesini meclisin onayı suikast organize edildiğini ve çimden geçiyor.” Siyasi ve<br />

kemeye verilmesini de istedi için parlamentoya gönderdi. bunun arkasında da Hak ve sosyal krizden dolayı Bulgave<br />

protestolara devam etti. İstifa dilekçesi, Parlamento Özgürlükler Hareketi Onur- ristan için ortaya çıkan risk ve<br />

Öyle ki, Borisov’u ülkede Ba şk anı Tzetzka Tzaçeva ta- sal Başkanı Ahmet Doğan'ın tehditler' konulu toplantıyla<br />

elektrik dağıtımını gerçek- rafından milletvekillerine de olduğunu da öne sürdü. ilgili bilgi de veren Plevleştiren<br />

üç firmadan biri olan bildirildi. Bulgaristan kanun- Borisov'un bu sözlerine ce- neliev, sözlerinin merkezine<br />

Çek CEZ firmasının lisansı- ları gereği başbakanın istifa vap veren HÖH lideri Lütfi ''Boyko Borisov hükümetinin<br />

nın iptal edileceği ve elektrik edebilmesi için istifa dilek- Mestan, ülkenin bir etnik kar- istifası sonucu tırmanan sosfiyatlarında<br />

yüzde 8 indirime çesinin milletvekillerinin oy- gaşaya sürüklenme çabası ol- yal gerginlik ortamında ülkegidileceği<br />

açıklaması da lamasına sunulması gereki- du ğu nu söy le di: “Eğer deki toplumsal ve siyasi hukurtarmadı.<br />

yor. Nitekim Bulgaristan par- Borisov'un sözleri doğru ol- zuru korumak zorundayız”<br />

Bulgaristan'da elektrik dağı- lamentosu da hemen ertesi saydı, şimdiye kadar Doğan görüşünü yerleştirdi. Ülkede<br />

tımı, 2001-2005 yılları ara- gün başbakanın kararını çoktan tutuklanmış ve gere- protestoların nedeni olan<br />

sında görev yapan Simeon oyladı. Hükümetin istifası 5'e ken işlemler yapılmış olma- elektrik faturalarının bedeli-<br />

Saxe Cobourg-Gotha iktida- karşı 209 oyla kabul edilir- lıydı. Bulgaristan'da etnik mo- nin düşürülmesi ve vatanrında<br />

özelleştirilmişti. Daha ken, bir milletvekiliyse çe- delin mimarı olan Ahmed daşların sosyal durumunun<br />

önce de, şirketlerle yapılan kimser kaldı. Oylamalar es- Doğan'ın isminin kararlan- iyileştirilmesi için parlamenanlaşmalarda<br />

yüzde 15 kâr nasında mecliste saatlerce masını kınıyorum.”<br />

toyla bakanlar kurulundan<br />

sözü verildiği, şirketlerinse tartışmalar devam etti. Baş- Bulgaristan Cumhurbaşkanı toplumsal beklentinin artdüşük<br />

vergi ödemek için ha- bakan Borisov görüşmelere Rosen Plevneliev de, hükü- tığını vurgulamayı da ihmal<br />

yali faaliyetler beyan ettiği id- katılmazken, bakanların bü- metin istifasının onaylanma- etmedi Plevneliev.


<strong>ATAUM</strong><br />

e-bülten<br />

Belirsizliğin Seçimi<br />

Belirsizliğin Seçimi<br />

ŞUBAT <strong>2013</strong><br />

Mühdan SAĞLAM<br />

11<br />

Mühdan SAĞLAM<br />

Kasım 2011, İtalya’da yeni geçtiğimiz ay yapılan seçim baskılar sonucunda Kasım metinin icraatlarından membir<br />

dönemin başladığını İtal- sonuçları göz önüne alındı- 2011’de koltuğunu bırak- nun oldu. Monti hükümetiya’yla<br />

beraber tüm dünyaya ğında, İtalyan halkının Ber- mak zorunda kalmıştı. Ber- nin geçtiğimiz Aralık’ta mechaber<br />

veriyordu. Silvio Ber- lusconi’ye yönelik farklı bir lusconi’nin ardından İtalya listen güvenoyu alamayarak<br />

lusconi, 2008’de (tekrar) dev- tasavvurunun olduğu görü- başbakanlığına ekonomist düşmesi de bu durumun en<br />

raldığı başbakanlık görevin- lüyor. Zira medyatik kişiliği kimliğiyle bilinen Mario Mon- önemli göstergesi. İşte tam<br />

den yoğun baskı sonucunda ve skandallarıyla tanınan ti ve teknokratlardan oluşan da bu istifayla İtalya tabiri caistifa<br />

etti. Bu istifayla İtal- “duayen” siyasetçiye yargı de- kabinesi geçti. Yaklaşık bir yıl izse bir siyasi kaos ortamına<br />

ya’da Berlusconi döneminin ğil yeniden iktidar kapısı kadar iktidarda kalan Monti, sürüklendi. Siyasi ve ekonokapandığı<br />

sıklıkla ifade edili- aralanıyor.<br />

aldığı önlemlerle ekonomik mik belirsizliğin gölgesinde<br />

yordu. Hatta beklentiler, eski Etik ve siyasi açıdan tepki çe- krizin İtalya’ya sıçramasına Şubat <strong>2013</strong>’te yapılan genel<br />

başbakanın hakkında çıkan ken ve AB’nin en büyük eko- engel olmaya çalışıyordu. An- seçimler, sonuçları itibariyle<br />

yolsuzluk ve vergi kaçırma id- nomilerinden birisini iflasın cak büyük resme bakıldığın- bu kaosun devam edeceğidiaları<br />

nedeniyle yargıla- eşiğine getiren Berlusconi, da ne ekonomi otoriteleri ne nin de habercisi.<br />

nacağı yönündeydi. Ancak yoğun ulusal ve uluslararası de İtalyan halkı Monti hükü-<br />

Siyasi resim: Partiler, bloklar<br />

24-25 Şubat’ta gerçekleştiri- birleşmesiyle kurulmuş du- meyse, seçimlere “Başbakan den İtalyan seçmenin karşılen<br />

İtalya Genel Seçimlerine rumda. Partinin ana gövde- Berlusconi” sloganıyla katı- na çıktı. PLD’nin aldığı oy<br />

pek çok parti ve siyasi blok ka- sini, Demokrasi Özgürlük- lan Özgürlükçü Halk Partisi oranları dikkate alındığında,<br />

tıldı. Öte yandan, seçimde te- tür-Papatya ve (İtalyan Ko- (PLD). Sağ blok olarak da İ talya ’nın Berlusconi defterimel<br />

olarak iki partinin çeki- münist Partisi'nin mirasçısı) anılan PLD, Berlusconi lider- ni kapattığını söylemek çok<br />

şeceği ifade ediliyordu. Bu Solun Demokratları partileri liğinde çeşitli sağ partilerin zor.<br />

bloklardan ilki, Pier Luigi Ber- oluşturuyor. Kurulduğu gün- bir araya gelmesinde oluşu- Seçimlerde dikket çeken disani<br />

liderdiğindeki Demok- den bu yana Berlusconi’ye yor. Parti, özellikle Mayıs ğer iki oluşumsa, Monti lirat<br />

Parti (Partito Democra- karşı en ciddi muhalefeti or- 2012’de yapılan yerel se- derliğinde seçimlere katılan<br />

tico). İtalya’daki en büyük si- taya koyan Demokrat Parti çimlerde uğradığı hezimetle Monti Ajandası İttifakı ve eski<br />

yasi partilerden birisi olan ve lideri Pier Luigi Bersani, se- akıllarda kalmıştı. Partisinin oyuncu Beppe Grillo’nun<br />

Demokrat Parti, 2006 genel çimin favorisi olarak gösteri- yaşadığı bu hayal kırıklığı Ulusal Kurtuluş Özgürlük Haseçimlerinde<br />

“Birlik” adlı liyordu.<br />

sonrasında seçimde aday reketi olarak da anılan Beş<br />

merkez sol ittifakına katılan İtalya siyasi yaşamında etkili olmayacağını açıklayan Ber- Yıldız Partisi.<br />

çeşitli sol ve merkez partinin olan ikinci siyasi örgütlen- lusconi, genel seçimde yeni-<br />

Seçim sonuçları ve gelen tepkiler<br />

İçişleri Bakanlığınca açıkla- İtalya genel seçimleri, hem Berlusconi gibi olumlu bulan Garcia Margallo, seçimin hiç<br />

nan seçim sonuçları bazı ulusal hem de uluslararası bir diğer isimse Mario Monti. bir yere gitmeyen bir sonuçla<br />

partilerde sevinçle karşıla- kamuoyu tarafından yakın- Grillo’nun Beş Yıldız Hareke- noktalandığını ve bunun ne<br />

nırken, bazılarında yıkıma dan takip edildi. Sonuçlara ti’yse, hiçbir koalisyona gir- İtalya ne de Avrupa için iyi bir<br />

neden oldu. Seçim öncesin- ilişkin ilk değerlendirme, meyeceklerini, ancak tek- haber olduğunu açıkladı.<br />

de favori gösterilen Pier Luigi Berlusconi’nin sağ blokun- nokrat bir hükümete destek İtalya seçim sonuçlarının et-<br />

Bersani ve partisi 315 üyeli dan geldi. PLD adına açıkla- olabileceklerini açıkladı. kilediği bir diğer alansa, fialt<br />

mecliste 113, 630 üyeli ma yapan Genel Sekreter An- Seçimlere ilişkin ilk uluslara- nans dünyası oldu. Seçim sosenatodaysa<br />

340 sandalye gelino Alfano, seçim sonuç- rası değerlendirmesiyse AB’ nuçlarının ilan edilmesinin<br />

kazanabildi. Berlusconi’nin larının kendileri için olağa- den geldi. Yunanistan kriziy- hemen ardından Tokyo,<br />

partisi PLD ise alt mecliste nüstü olduğunu ve partile- le bir hayli yıpranan Brüksel, Frankfurt ve New York bor-<br />

116, senatoda 124 sandal- rinde sevincin hâkim oldu- İtalya seçimlerini de yakın- saları güne sert düşüşlerle<br />

yeye sahip oldu. Yakın zama- ğunu belirtti. Öte yandan, se- dan takip etti. AB cephesinde başladı.<br />

na kadar başbakan koltu- çim öncesinde tek başına hü- temkinli bir sessizlik hâkim ol- Başta AB olmak üzere dünğunda<br />

oturan Mario Mon- kümet kurabileceği ihtimali makla birlikte, seçimlerin yanın dört bir yanında enditi’nin<br />

sol bloğu alt mecliste üzerinde durulan Demokrat İtalya’da siyasi belirsizliği kö- şeye neden olan seçimler<br />

18, senatoda 45 takipçi ka- Parti sonuçlardan pek mem- rükleyen bir şekilde nokta- sonrasında, gözler Cumhurzanırken,<br />

seçimin sürpriz is- nun görünmüyor. Partisi adı- landığı kanaati de hâkim. başanı Giorgio Napolitano’<br />

mi Grillo’nun Beş Yıldız olu- na açıklama yapan Bersani, İşte bu noktada İspanya Dı- nun hükümetin kurulması<br />

şumu da alt mecliste 54, se- birinci sırada olduklarını an- şişleri Bakanı adeta tüm için yapacağı görüşmelere<br />

natoda 108 sandalyeyle c ak kazanan olmadıklarını AB ’n in ortak görüşünü orta- çevrilmiş durumda.<br />

önemli bir başarıya imza attı. ifade etti. Seçim sonuçlarını ya koyan bir açıklama yaptı.


UKIP Nereye Gidiyor?<br />

12 ŞUBAT <strong>2013</strong><br />

<strong>ATAUM</strong><br />

e-bülten<br />

Onur HAZNEDAR<br />

UKIP Nereye Gidiyor?<br />

Onur HAZNEDAR<br />

Euro kriziyle birlikte Avrupa’ odaklı açıklamak eksik bir de- ve AB karşıtlığı. Bu şekilde kri- da faaliyetlerde bulunuyor.<br />

da aşırı sağın yükselişe geç- ğerlendirme olsa da, bugün- zin sonuçları araçsallaştıran Özellikle Danimarka, Finmesi,<br />

artık bilindik bir ger- lerde İngiltere halkı ekran- parti, gelecek seçimlerde oy landiya, Hollanda ve İtalya’<br />

çek. İşsizlik ve kendini her larda aşırı sağ bir parti olan oranını arttırmayı planlıyor. daki aşırı sağ partilerle yakın<br />

gün daha da çok hissettiren Birleşik Krallık Bağımsızlık Partinin başkanlığınıysa med- ilişkiler kuruluyor. Bunun en<br />

ekonomik durgunluk özellik- Partisini (UKIP) her gün gör- yanın tabiriyle “karizmatik” li- açık örneğiyse UKIP’in Avrule<br />

Kıta Avrupası’nı kavurma- meye alışmış durumda. der Nigel Farage yapıyor. He- pa’nın aşırı sağ partilerini bir<br />

ya devam ediyor. Bu işin ek- İlk olarak partinin temel me n h er gün televizyon araya getiren Avrupa’nın<br />

meğiniyse oy oranlarını her özelliklerine bakacak olur- programlarına katılan Fara- Özgürlüğü ve Demokrasisi<br />

geçen gün arttıran aşırı sağ sak, UKIP hemen hemen her ge, her ne kadar toplumun (EFD) grubunun bir parçası<br />

partiler yiyor. Ancak söz ko- şeye karşıtlığıyla biliniyor. Bu belli kesimlerine yüklense ve olması. Dahası parti lideri<br />

nusu yer bu sefer İngiltere dur um partinin son progra- kimilerini oldukça rahatsız et- Farage, bu oluşumun eş başolunca<br />

işin rengi biraz daha mında da açıkça göze çarpı- se de, bugünlerde oldukça kanlığını yürütüyor.<br />

değişiyor. Her ne kadar aşırı yor. Bu programda vurgula- popüler.<br />

sağ partilerin yükselişe geç- nan önemli noktalarsa, göç- Parti sadece İngiltere’de demesini<br />

sadece ekonomi me n karşıt lığı, ekonomik kriz ğil aynı zamanda Avrupa’da<br />

Yabancı, Kadın, AB vs. karşıtlığı<br />

Yabancı karşıtlığı, partinin en<br />

önemli politikalarından birini<br />

oluşturuyor. Çok kültürlülüğe<br />

karşı olan parti, göçmenlere<br />

ve Müslümanlara<br />

yönelik katı politikalar benimsiyor.<br />

Bu durum parti<br />

programında da açıkça gözüküyor:<br />

“Geleneksel değerlerimiz<br />

küçümseniyor. Çocuklarımıza<br />

geçmişlerinden<br />

utanmaları öğretiliyor. Çok<br />

kültürlülük toplumumuzu<br />

parçalıyor. Bu nedenle çok<br />

kültürlülüğe desteği durdurma<br />

ve ortak bir İngiliz kültürü<br />

yaratma sözü veriyoruz.” Yine<br />

parti programı, Müslüman<br />

karşıtlığına yönelik olarak<br />

burkanın ve peçenin resmi<br />

kurumlarda takılmasının<br />

yasaklanması için mücadele<br />

verileceğinin altını çiziyor.<br />

Hatta parti lideri Farage, kendisinin<br />

bu kurumlara giderken<br />

motosiklet kaskını çıkardığını<br />

belirterek Müslümanları<br />

biraz da alaya alan bir<br />

söylem kullanıyor.<br />

nuysa, kadın karşıtlığı. Özel- çimlerini kazanması halinde nel seçimindekinden daha<br />

likle geçtiğimiz günlerde son ülkesinin AB üyeliğiyle ilgili iyi bir performans gösterdi.<br />

kadın üyesinin de partiden referanduma gitme sözü ver- Benzer şekilde 2011 yerel seayrılmasıyla<br />

birlikte parti er- mesi, UKIP’in planlarını çimlerinde de aynı başarı dekekler<br />

kulübüne dönüşmüş bozmuşa benziyor. Daha ön- vam etti. Ancak yukarda da<br />

durumda. Geçtiğimiz gün- ce bu alanda bayrağı tek ba- sözü edildiği gibi, Başbakan<br />

lerde UKIP’ten ayrılıp Muha- şına taşıyan parti, bu davayı Cameron’un politika değifazakâr<br />

Partiye geçen <strong>Mart</strong>a iktidar partisinin de benim- şikliğiyle birlikte UKIP’in<br />

Andreasen, lider Farage’ı semesinden oldukça rahat- oyları önümüzdeki dönemde<br />

“kadın karşıtı Stalinist dik- sız. Zira bu durumun UKIP azalabilir.<br />

tatör” olarak tanımlıyor ve için anlamı, oy oranının S onuçta e ko nomik krizin bir<br />

ekliyor: “Farage hiçbir za- azalması demek. Nitekim çıktısı olarak UKIP’in İngilman<br />

başarılı ve yetenekli ka- son kamuoyu yoklamalarına tere’de popülerliğini bu dendınların<br />

partide önemli ko- göre Muhafazakâr Parti bu li arttırmasına çok da şaşırnumlara<br />

gelmesi için çalış- söylemiyle birlikte oylarını mamak gerekiyor. Ancak<br />

madı. Ona göre kadınlar, yal- yüzde beş oranında artırdı. unutmamak gerekir ki, bu tip<br />

nızca mutfakta ya da yatak UKIP’te aynı oranda bir azal- partilerin iktidara oynaması<br />

odasında olmalı.”<br />

ma gözlenmesi de bu endi- her zaman zordur. Hele bu ül-<br />

AB karşıtlığı, partinin olmaz- şeyi haklı çıkarıyor.<br />

ke İngiltere olunca bunu basa<br />

olmaz bir diğer özelliğini Son olarak partinin geçtiği- şarmak imkânsız gibi bir şeyoluşturuyor.<br />

AB’yi “şeytan” mi z seçimlerdeki ve mevcut dir. Buna ek olarak sigara<br />

olarak nitelendiren Farage, durumuna bakacak olursak, yasağından tutun da avlanen<br />

kısa zamanda birlikten ay- partinin her geçen gün başa- ma yasağının kaldırılmasına<br />

rılmanın gerektiğinin savu- rısını belli oranlarda arttırdı- dek uygulanabilirliği zor<br />

nuculuğunu üstleniyor. Med- ğı gözümüze çarpıyor. 2009 olan vaatlerde bulunan<br />

yanın bugünlerde peşinden Avrupa Parlamentosu seçim- UKIP’in bunları iktidara gelbu<br />

kadar çok koşması da as- lerinde yüzde 16.5 oy ora- dikten sonra ne denli uygulında<br />

bundan kaynaklanıyor. nıyla 13 koltuk kazanarak layabileceği de tartışmalı bir<br />

Ancak geçtiğimiz günlerde Muhafazakâr Partinin ardın- başka konu.<br />

Partinin son dönemde en çok Başbakan David Cameron’ dan ikinci gelen parti, 2010<br />

eleştirildiği ve tartışıldığı ko- un partisinin 2015 genel se- genel seçiminde de 2005 ge-


<strong>ATAUM</strong><br />

e-bülten<br />

Bir Yılan Hikâyesi<br />

Bir Yılan Hikâyesi<br />

ŞUBAT <strong>2013</strong><br />

Recep Ersel ERGE<br />

13<br />

Recep Ersel ERGE<br />

11 Eylül saldırılarından son- AB’nin gündemine girince kin bilgilerin bundan sonra biri. İnsan hakları örgütlerira<br />

“terörle savaş”a girişen harekete geçmek şart olmuş, AİHM vasıtasıyla öğrenilebi- nin raporlarında detaylı ola-<br />

Amerika’nın dünya çapında hükümetin emriyle Ağustos leceği anlamına geliyor. Hü- rak bahsedilen bu tekniklere<br />

bir gizli hapishaneler ağı kur- 2008’de soruşturma başla- kümetinin yüzünü ekşitme se- kısaca “işkence” adı verilduğunu<br />

ilk kez 2005’te İnsan tılmıştı.<br />

bebi de buydu. Dışişleri Ba- mekte. Naşiri gibi, hâlen da-<br />

Hak la rı İzleme Örgütü Ne var ki bu, bitirmek için kanlığı’ndan yapılan açıkla- ha Guantanamo’da tutulan<br />

(HRW) dile getirmişti. Konuy- başlanan türden değil de mada, bundan sonra Mah- Ebu Zübeyde de Polonya’<br />

la ilgili son araştırma raporu kimseye belli etmeden konu- keme’ye verilecek belgelerin daki soruşturmayı burada<br />

da bu ay Açık Toplum Vakfı y u kapatmaya yönelik olan daha dikkatli seçileceği söy- gördüğü işkenceler nedeniy-<br />

(Open Society Foundations) soruşturmalara benziyordu. lendi. Çünkü, Adalet Bakanı- le takip ediyordu. Ancak bilgi<br />

tarafından yayınlandı. “İş- Zira soruşturmanın sona er- nın sözleriyle, AİHM’in kararı edinme talepleri Polonyalı<br />

kenceyi Küreselleştirmek” mesi için planlanan tarihle- “Polonya’nın milli güvenliği- savcılar tarafından mütemabaşlığını<br />

taşıyan raporda, rin sürekli ertelenmesi gibi ni tehlikeye atmış oldu.” diyen reddedildi. Hükümetin<br />

ABD Merkezî İstihbarat Teş- bir durum ortaya çıkmıştı. Ge- Aslında hükümetin korkma- Naşiri davasında gizliliğin<br />

kilatı’nın (CIA) yasadışı faali- lenek <strong>2013</strong>’te de bozulmadı. sını gerektiren pek bir şey kaldırmasına gösterdiği tepyetlerine<br />

şu veya bu şekilde Soruşturmanın devamı için yok. Zira, AİHM sözcüsünün kiyse onun için bardağı taşıdestek<br />

olduğu tespit edilen 1 Şubat’ta adalet bakanın- yaptığı açıklamaya göre, ran son damla oldu. 6 Şubat’<br />

54 ülke listeleniyor. Avrupa dan dördüncü kez ek süre is- Naşiri davasında Polonya ta avukatları aracılığıyla<br />

cephesinde adı geçen ülke- teyen savcılık, istediğini de al- Mahkeme’ye zaten çok az AİHM’e başvuran Ebu Zülerden<br />

biri de Polonya. Bu bir dı. Polonya’da CIA tarafın- belge sunmuştu (The News beyde, Polonya aleyhine açısürpriz<br />

değil tabii ki. Polon- dan sorgulandığını iddia P L’i n haberine göre sadece lan davalara böylece bir yeya’nın<br />

CIA işkencelerine eden Abdurrahim el-Naşiri’ 15-16 tane) -ki bunlar da ka- nisini daha eklemiş oldu.<br />

hem de en cömert desteği su- nin avukatıysa ertelemeyi as- muoyunun bilmediği hemen Savcılık örgütü ve kolluk kuvnan<br />

ülkelerden biri olduğu id- lında bizzat siyasi iktidarın or- hiçbir şey içermemekte. As- vetleri gibi mekanizmalara<br />

diası, konuya ilişkin hiçbir ga n ize ettiği düşüncesinde. lında, Polonya’nın AİHM’e sahip olmayan uluslararası<br />

araştırma sonucunda eksik Çünkü hükümet soruşturma- en azından bir cevap vererek sivil toplum kuruluşları Poolmamıştı<br />

zaten.<br />

nın ortaya çıkaracağı utanç lütufta bulunduğunu bile söy- lonya aleyhindeki iddiaları sı-<br />

Polonya aleyhindeki iddialar verici gerçeklerin farkında. lemek mümkün; çünkü iş- rayla ispatlamaya devam<br />

<strong>ATAUM</strong> E-Bülten’in Nisan Suudi vatandaşı olan El kence iddialarıyla ilgili ola- ederken, resmî soruşturma-<br />

2012 sayısında da kısaca de- Naşiri’nin “USS Cole” adlı rak sessiz kalma politikası sa- nın beşinci yılı yarılamış olğerlendirilmişti.<br />

Hatırlatmak ABD savaş gemisine 2000’ dece bu davanın tarafı olan ması gerçekten tuhaf. Zaten<br />

gerekirse, hava sahasını de düzenlenen intihar saldı- Naşiri’ye karşı değil, Polon- bir açıdan gerçekler artık<br />

“hayalet uçaklara” açmakla rısının fikir babası olduğu id- ya’daki yasa dışı CIA faali- o kadar ortada ki, hükümetin<br />

yetinmeyen Polonya’nın bir dia edilmekte. Hâlen daha yetleriyle uzaktan yakından soruşturmayı uzatıp gizleyede<br />

gizli hapishane kurulma- Guantanamo Körfezi’ndeki ilgisi olan ve bilgi/açıklama rek neyi saklamaya çalıştığı<br />

sına izin vermesi söz konu- askeri hapishanede tutulan isteyen herkese karşı uygu- merak konusu bile değil.<br />

suydu. İddiaya göre, ülkenin zanlı ABD’de ölüm cezası is- lanmakta. Polonya, bu konu- “Polonya’da Leszek Miller hükuzeyindeki<br />

Szczytno kasa- temiyle yargılanıyor. Öte yan- da Avrupa Konseyi Parla- kümetinin rızasıyla gizli CIA<br />

basında 2002 sonlarından dan, Polonya’daki işkence so- menterler Meclisi’ne bile bil- hapishanesinin kurulduğunu<br />

Eylül 2003’e kadar faaliyet ruşturmasının bir türlü sonu gi vermeye tenezzül etme- gösteren yeterince delil var”<br />

gösteren gizli hapishanede gelmediği için, Naşiri’nin Ma- mişti.<br />

diyen Polonyalı Senatör Jo-<br />

El Kaide üyesi olduğu düşü- yıs 2011’de Avrupa İnsan Polonya’daki soruşturmanın zef Pinior da aynı fikirde. Eski<br />

nülen terör zanlıları CIA Hakları M ahkemesi’nde Po- nereye gittiğini merak eden- Başbakan Leszek Miller ise<br />

ajanları tarafından zaptedil- lonya aleyhine açtığı dava lerden biri de Filistinli terör dönemin Cumhurbaşkanı<br />

miş, sorgulanmış ve elbette da devam ediyor. Bu ayki za nl ıs ı Ebu Zübeyde. On yıl- Aleksander Kwasniewski ile<br />

tüm bunlar öyle nazikçe de önemli gelişmelerden biri dır hapis hayatı yaşayan zan- birlikte bu gibi iddiaları hiçyapılmamıştı.<br />

Polonya hükü- de, AİHM’in işte bu dava dos- lı, Polonya dâhil dünyanın çe- bir zaman kabul etmedi. Mevmeti,<br />

insan hakları örgütleri- yasının gizlilik derecesini kal- şitli yerlerindeki gizli CIA ha- cut hükümet de konuyu<br />

nin birer birer yayınladığı ra- dırması oldu (4 Şubat). Bu da pishanelerinde “etkili sorgu- geçiştirmeye çalışırken son<br />

porları başlangıçta görmez- Polonya’nın kendi içinde lama teknikleri”ne en çok sözü artık Strasbourg Makeden<br />

geldi. Ancak iddialar yürüttüğü soruşturmaya iliş- maruz kalan mahkumlardan mesi söyleyecek.


AB Memurları: Krizin Günah Keçileri?<br />

Vural YAVAŞ<br />

14 ŞUBAT <strong>2013</strong><br />

<strong>ATAUM</strong><br />

e-bülten<br />

AB Memurları:<br />

Krizin Günah Keçileri?<br />

Vural YAVAŞ<br />

AB kurumlarında çalışan me- hard Mayne’in tanımıyla taydı. (2007-<strong>2013</strong> Bütçesin- ne izin veremeyiz” ifadeleriymurlar<br />

5 Şubat’ta greve “Avrokratlar” bir kez daha de 55 milyar Euro olan 5. Baş- le kesintilerin Avrokratlara<br />

gittiler. Özellikle Konsey bün- şanslarını deneiş oldu. He- lık, Komisyon’un 2014-2020 da yansıtılmasını istiyor.<br />

yesindeki personelin öncü- deflerinde, 8 üye ülkenin Bütçesi teklifinda 63 milyar Neticede Zirve’de bir karara<br />

lük ettiği eylem, belki de tüm (“Friends of Better Spending” Euro’ya çıkarıldı. 8 devletse varıldı ve 5. Başlık için Kokurumların<br />

işleyişini felç e- adıyla anılan Almanya, b unu 48 milyar Euro ile sınır- misyon teklifinden sadece<br />

decek boyutta tasarlanma- Avusturya, Danimarka, Fin- landırmak istiyordu). Union yüzde 2’lik bir kesinti öngödığı<br />

için yansımaları da zayıf landiya, Fransa, Hollanda, Syndicale, FFPE , R&D rüldü. Fakat bu karar nihai<br />

oldu. Aslında bu, “Ortak İsveç ve İngiltere) AB bütçesi- Conseil ve Union for Unity gi- değil; şimdi gözler bütçe ko-<br />

Cephe” (Common Front) adı nin personel giderlerini ilgi- bi sendikalar, kendilerinin nusunda her geçen yıl yetkialtında<br />

birleşen sendikaların lendiren başlığında kesintiye “krizin günah keçileri” ilan le rini artıran Avrupa Parlailk<br />

girişimi değil; zira geçen gitme çabasını önlemek var- edilmeye çalışıldığını ve ke- mentosu’nda. AP Başkanı<br />

yılın son aylarından itibaren dı.<br />

sinti tekliflerinin arkasında <strong>Mart</strong>in Schulz başta olmak<br />

2014-2020 AB Bütçesinin ka- AB’nin karar alma mekaniz- politik etmenler olduğunu, üzere Parlamento’nun önde<br />

rara bağlanacağı Zirve gö- masında ağırlığı bulunan bu asıl hedefin “Avrupa proje- gelen siyasal grup liderleri<br />

rüşmeleri için planlanan 8 ülke, bütçede “5. Başlık – sinde kesintiye gidilmesi” ol- de, ardı ardına, bütçenin bu<br />

grevler zincirinin son halka- Yönetim” olarak yer alan ve duğunu vurguluyor. İngiltere haliyle kabul edilemeyeceğisından<br />

bahsediyoruz aslın- tüm memurların maaş ve Başbakanı Cameron ise, ni ifade ediyor. Anlaşılan bu<br />

da. 8, 16 ve katılım bakımın- ödeneklerini kapsayan ka- “kendi ülkelerimizde sert po- yıl sert müzakereler devam<br />

dan büyük ses getiren, lemde 15 milyar Euro’luk bir litikalar izlemek zorunda ol- edecek. Kurumsal yelpazede<br />

“Hayalet Kurumlar” sloga- indirim talep ediyorlardı. Bu duğumuzu memurlarımıza AB memurlarının bir sonraki<br />

nıyla örgütlenen 21 Kasım rakam, bir evvelki 7 yıllık büt- zor anlatırken, AB bütçesinin dayanağı da haliyle AP olagrevlerinin<br />

ardından, Ric- çenin de altında kalmak- sürekli yukarı doğru gitmesi- cak gibi.<br />

Maaşlar, kesintiler... bürokratik düzenlemeler<br />

Yoğun tartışmalar yaşanan<br />

AB Bütçesi, mevcut haliyle, ülkelerin<br />

milli hâsılalarının sadece<br />

yüzde 1’ini oluşturuyor<br />

ve 5. Başlık altındaki “Yönetim”e<br />

dair giderler kısmı da<br />

bu yüzde 1’in yüzde 6’sına tekabül<br />

ediyor. Yani Komisyon<br />

yetkililerinin ifadelerine göre<br />

bir AB vatandaşının günlük<br />

kahve harcamasından bile<br />

düşük olan 70 Cent’i AB’ye<br />

gidince, toplam bütçe rakamlarına<br />

ulaşılabiliyor.<br />

Bu açıdan bakıldığında, aslında<br />

mesele her ne kadar rakamlarla,<br />

kesinti yüzdeleriyle,<br />

sıkıcı bürokratik düzenlemelerle<br />

ifade edilse de, arkaplanda<br />

AB kurumsal yapılanmasına<br />

dair tartışmalarla<br />

örülen ciddi bir politik motivasyon<br />

mevcut. İşin içinde,<br />

AB memurlarını temsil eden<br />

sendika ve diğer sivil toplum<br />

kuruluşları, AB işlerinin yürütülmesinden<br />

sorumlu ve bahsedilen<br />

Avrokratların büyük<br />

bölümünün bünyesinde çalıştığı<br />

Komisyon ve AB karar<br />

alma mekanizmasında ağırlıklı<br />

söz sahibi ulus devletlerin<br />

çıkarlarını temsil eden<br />

Konsey yer alıyor. Olayın bütçeye<br />

yansıması bağlamında<br />

da karar alma mekanizmasına<br />

ortak olan Avrupa Parlamentosu<br />

devreye giriyor.<br />

Kurumsalcılık çalışmaları ve<br />

Avrupalılaşma yaklaşımları<br />

bağlamında bir analizin yeri<br />

olmasa da, Avroktatların maaşları<br />

üzerinden şekillenen<br />

tartışmaya daha sağlıklı bir<br />

açıdan bakabilmek için ilgili<br />

düzenlemelere kısaca değinmek<br />

gerekiyor.<br />

Birlik kapsamındaki yaklaşık<br />

56 bin memurun maaşı,


2<br />

<strong>ATAUM</strong><br />

e-bülten<br />

ŞUBAT <strong>2013</strong><br />

ödenekler, yurtdışı çalışma rupa bürokrasisi açısından marka gibi ülkelerdeki asga- kâr düşünce kuruluşu Open<br />

harcırahı, emeklilik düzenle- ilk dönemlerde emeklilik dü- ri ücret ortalamasının bin Europe ise bu tartışmaya demeleri<br />

gibi tüm hususlar, en zenlemeleri için böylesi bir 500 Euro’larda olduğu düşü- ğişik bir açıdan yaklaştı. Dison<br />

2004’te kapsamlı bir re- endişe yaşanmıyordu, çünkü nülürse, neden bu ülke va- rektör Mats Peterson, kamu<br />

formdan geçen “Personel ortada emekli olabilecek ka- tandaşlarının zahmetli EPSO hizmeti personelini ilgilendi-<br />

Yönetmeliği” (Staff Regulati- dar çalışmış memur yoktu. sınavlarından geçerek Av- ren bu yönetmelik uyarınca<br />

ons) ile belirlenmiş durum- Fakat günümüz itibariyle yaş rokrat olmak için uğraşma- maaş alan Adalet Divanı yarda.<br />

Kurumları birbirlerine haddine ulaşmış memur sa- dıkları da anlaşılabilir. Me- gıçlarının kendi çıkarlarına<br />

karşı Avrupa Adalet Divanı’ yısının fazlalığı Komisyon’u murlar, günümüzdeki kesinti aykırı hareket etmeyeceklenda<br />

dava açmaya kadar gö- düzenleme yapmaya itti. teklifleriyle eski ışıltılı günle- rini dile getirerek popülizmi<br />

türen konular da işte bu 2004 reformlarıyla birlikte r in i mumla arar oldular. sonuna kadar kullanmayı teryönetmelikte<br />

yer alıyor. otomatik maaş düzenleme 2004’ün ardından Avrokrat- cih etti). Bu turu kazanan gibi<br />

Avrokratların maaşları Mad- sisteminde indirimler, sözleş- lara bir darbe de 2008 mali gözükse de, Komisyon da kade<br />

65’te yer alan ve “metot” meli personel sisteminin dev- ve ekonomik kriziyle geldi. rarın açıklandığı 2010’dan<br />

olarak adlandırılan yazılı bir reye girmesi, emeklilik ve ver- Bu tarihten itibaren Birliğin itibaren pek rahat edemedi.<br />

formüle göre yıllık olarak he- gi yüklerinin artırılması gibi önde gelen üyeleri her bul- Ulusal karar alıcıların dayatsaplanıyor.<br />

Önceden belirle- yenilikler getirildi ve bu yolla dukları fırsatta memur ma- maları nedeniyle de 2011’de<br />

nen 8 sepet ülkedeki memur da 2020’ye kadar 8 milyar aşlarına dair düzenlemeyi yeni bir reform paketi hazırmaaşlarının<br />

ortalaması be- Euro tasarruf sağlanması he- bloke etmeye çalıştılar. landı.<br />

lirleniyor ve Belçika’daki ha- defleniyor.<br />

2009’daysa bahsedilen oto- 2011 Komisyon önerilerine<br />

yat pahalılığı, satın alma 2004 yılı memuriyetler bakı- matik maaş sistemine aykırı göre, otomatik sistemin işlegücündeki<br />

değişimler de he- mından ciddi bir kırılma ya- olarak ücretlerde öngörülen yişine dair “istisnai koşul”da<br />

saba katılarak maaşlarla r attı, ç ünkü Avrokratlığın artırımı kabul etmediler ve Konsey’in konumuna yaklaödenekler<br />

ayarlanıyor. Bura- 1950’lerden beri Avrupa’nın maaşları dondurma kararı al- şıldığı görülüyor. Yani “çok<br />

da esas dikkat edilmesi gere- gözde mesleklerinden biri ol- dılar. İşte bu durum da AB ku- ciddi ekonomik kırılmalar”<br />

ken husus, bunun “otomatik ma niteliği sarsıldı. Getirilen rumlarını karşı karşıya getir- hususu yumuşatılarak üye<br />

işleyen bir süreç” olması. Ar- “sözleşmeli personel siste- di. Komisyon, Avrupa Adalet devletlerin Avrokrat maaşlakasında,<br />

1972’lerden itiba- mi” hem maaşlarda olum- Divanı nezdinde hakkını ara- rını daha rahat belirleyebiren<br />

Union Syndicale gibi suzluklara yol açtı, hem de mayı seçti ve Konsey’e dava leceği esnek bir ortam yara-<br />

Avrupa’nın önde gelen sen- yapısal olarak Avrokratlar açt ı. Yapılan savunmalarda tılmak isteniyor. Ayrıca sıfır<br />

dikalarının etkili bir mücade- arasındaki homojenlik bo- öne çıkan Personel Yönet- büyüme politikası kapsamınlesi<br />

yatıyor. Verilere bakıldı- zuldu. 2004 öncesinde çalış- meliği maddesi, günümüzde da toplam memur sayısının<br />

ğında, 1991’den beri oto- maya başlayanların kazanıl- de önemini koruyor (Ek XI, zaman içerisinde yüzde 5<br />

matik işleyişin memur maaş- mış hakları saklı kaldığından Md.10). Bu madde, maaşla- oranında azaltılması, emeklarında<br />

yüzde 50’ler gibi bir çok daha imtiyazlı konuma rın belirlenmesine “istisnai lilik yaşının 63’ten 65’e çıkayükselişe<br />

neden olduğu an- geldiler ve bu da de facto ikili koşul” (exceptional clause) r ılması ve haftalık çalışma salaşılıyor<br />

(Tabii bu sisteme mu- bir yapı oluşturdu. Ayrıca oluşturuyor. Maddede, eko- atlerinin 37.5’tan 40 saate<br />

halif sendikalar da mevcut). tüm bunlara 2004 Avrupa ge- nomik yıkım boyutuna varan çıkarılması da öneriler ara-<br />

Buraya kadar durum Avrok- nişleme dalgası da eklendi- sert, ani ve çok ciddi durum- sında. İlgili Komisyon Üyesi<br />

ratlar açısından memnuniyet ğinde memuriyet kadroların- lar söz konusu olduğunda Se fkoviç’in adıyla anılan bu<br />

verici.<br />

daki gelenekler ciddi oranda otomatik sistemin bir kenara paket, sendikalarla yapılan<br />

Fakat 2004’e gelindiğinde, bozuldu. Komisyon’un yaptı- bırakılabileceği ifade edili- görüşmeler neticesinde -ve<br />

Komisyon çeşitli değişiklikler ğı çalışmalara göre, Avrok- yor. Konsey de zaten yaşa- muhalefetlerine rağmen- çıyapmak<br />

için baskı altına alı- ratların tâbiyetleri incelendi- nan ekonomik krizi bu bağ- karıldı. Anlaşılan Konsey’e<br />

nıyor çünkü özellikle emekli- ğinde giderek artan oranda lam da de ğer len di re rek karşı memurlarının yanında<br />

lik ödenekleri Birlik üyelerin- Doğu Avrupa ülkelerinden savunmasını yaptı, fakat yer alıyor görünümü sergilede<br />

serzeniş yaratacak ra- memurların göreve başla- Mahkeme’yi ikna etmeyi yen Komisyon, bu tutumunu<br />

kamlara ulaşmaya başlıyor. dıkları görülmekte. İngiltere, başaramadı ve uygulama ip- alenen terk etmiş durumda.<br />

1950’lerde hayat bulan Av- Belçika, Lüksemburg, Dani- tal edildi. (İngiliz muhafaza-<br />

Kemer sıkmanın Avrupa boyutu<br />

AB Memurları: Krizin Günah Keçileri?<br />

Vural YAVAŞ<br />

Cameron’a göre, AB idari 1999 Santer Komisyonu dö- uluslararası örgüte göre dü- yoğunlaştılar ki, mevcut önepersonelinin<br />

yaklaşık yüzde neminde yaşanan yolsuzluk şük kalıyor.<br />

rileri rafa kaldırmayı tercih et-<br />

16’lık kesimi yıllık 100 bin skandalından başlayarak 2011 Paketi’nde yer alan bir tiler. Belki de daha ciddi bir<br />

Euro’dan fazla kazanıyor; ya- son dönemlerde Komisyon diğer önemli değişiklik de, kesinti çıkarmayı umdukları<br />

ni çoğu üye devlette bakan- bünyesinde yaşanan olum- 1970’lerde yaşanan petrol için, Personel Yönetmeliği’ni<br />

ların kazandığından fazla. suz tablo da memurlara olan krizinin ardından Avrokrat- 2011 önerileriyle ele almak<br />

Bu söylemin ardında iç poli- güveni iyice zedeledi. Avru- lara yüzde 5.5 ek mali yük ge- istemediler. Bunun yerine<br />

tik etmenlerle harmanlanmış pa sahnesinde Avrokratlara tiren özel vergi hakkında. Ge- bütçenin onaylanmasından<br />

Avrupa şüpheciliğinin izleri getirilen eleştirilerin başında çici olarak çıkarılmasına rağ- sonra bu konuyu inceleyerahatlıkla<br />

görülüyor. İngilte- yaptıkları işe oranla çok yük- men o tarihten itibaren sü- ceklerini açıkladılar. İşte irore’nin<br />

entegrasyon bağla- sek maaş almaları geliyor; ni- rekli uygulanan bu vergi, ni de burada hayat buluyor.<br />

mında Avrupa kurumlarına tekim “fat cats” yakıştırması “kriz vergisi”, “özel vergi” hat- Çünkü Komisyon Üyesi Sefve<br />

özellikle de Komisyon’a da Avrupa karşıtlarının dilin- ta “dayanışma vergisi” gibi koviç’in yardımcısı Anthony<br />

yüklenme gerekçeleri açık. den düşmüyor.<br />

isimlerle adlandırılıyor. Bu- Gravili’nin açıklamasına gö-<br />

Thatcher zamanından beri Fakat FPPE’nin basın açıkla- radaki ilginç nokta, bahsedi- re bahsedilen “kriz vergisi”<br />

mesafeli duruş korunuyor. Fa- masına bakıldığında, kesinti len verginin Aralık 2012 iti- yürürlükten kalktığı için<br />

kat meseleye Almanya açı- talep eden Cameron’un göz bariyle sonlanmış olması. En Ocak’ta çoğu Avrokrat için -<br />

sından bakıldığındaysa bir bebeği Commonwealth yö- son 2004 reformlarında yer Konsey’in talep ettiği maaş<br />

başka durum ortaya çıkıyor. netim birimlerinde çalışanla- alan vergi için 2012 sonuna kesintisi bir yana- ek yükten<br />

Son yıllarda Komisyon’un et- rın ekonomik durumlarının kadar süre tanınmıştı. 2011 arınmış bir zam artışı gerçekkinliğini<br />

sınırlandırarak onun çok daha iyi olduğu görülü- önerilerinde de Komisyon bu leşti. Cameron’a gelen bu<br />

yerine güçlü olduğu Konsey yor. Bu da meselenin bir Av- verginin hem süresini hem sürprizin ne kadar uzun sosistemini<br />

öne çıkarmaya çalı- rupa tartışması olduğu görü- de miktarını (yüzde 6) artırdı. luklu olacağıysa belirsiz. Tahşan<br />

ve entegrasyonu bu yolla şünü güçlendiriyor. Zaten Öte yandan, öneriler hala minlere göre reform paketi<br />

ilerletmeye çalışan bir Al- Komisyon’un 2009’da yaptı- resmiyet kazanmadığından i- görüşmelerinin bu yılın ortamanya<br />

tablosu karşımıza çı- ğı fakat “verilerin güvenilirli- ronik bir tablo ortaya çıktı. sına yetişmesi de zor olabilir,<br />

kıyor. Bütçe görüşmelerinde- ğinin eksik olması” gerekçe- İngiltere Başbakanı Came- yani gelişmeler için 2014’ü<br />

ki İngiltere-Almanya yakın- siyle resmi olarak yayımla- ron öncülüğünde maaş beklemek gerekebilir.<br />

laşması da bu bakımdan ma kt an i mtina ettiği çalış- kesintisini takıntılı şekilde saönemli.<br />

maya göre, Avrokratların ma- vunan bazı Konsey üyeleri<br />

Bununla birlikte, özellikle aşları NATO gibi 26 diğer büt çe görüşmelerine o kadar<br />

15


2<br />

Almanya'da Kadına Yönelik Şiddet<br />

Yasemin KARADAĞ<br />

16 ŞUBAT <strong>2013</strong><br />

<strong>ATAUM</strong><br />

e-bülten<br />

Almanya’da Kadına Yönelik Şiddet<br />

Yasemin KARADAĞ<br />

Geçtiğimiz aylarda Hindis- şiddet de ulusal sınırları aşan zorlama teşebbüsünde bulu- nin hayatında bir kez tecavütan’ın<br />

Delhi kentinde 23 ya- şiddet türleri olarak karşımı- nulmuş ya da tecavüz edil- ze uğradığını ve failin de geşındaki<br />

bir kadının gece yol- za çıkıyor.<br />

miş. Çalışmada yer alan ka- nellikle kadının kocasının olculuk<br />

ettiği otobüste toplu te- Dünyada en yaygın kadına dınların yüzde 58’i cinsel ta- duğunu belirterek evli kadıncavüze<br />

uğraması Hindistan’ yönelik şiddet türüyse, kadı- cizin farklı türlerine uğradık- ların artık korunma zamanı<br />

ın gündemine otururken, nın birlikte yaşadığı partne- larını belirtirken, yüzde 42’si geldiğini mecliste dile getirtüm<br />

dünyanın da ortak soru- rinden gördüğü şiddet. Al- de gözdağı vererek korkut- di. Schmidt’in öncülüğünde<br />

nu olan meseleyi, Almanya’ manya da bu türün yaygın ma, iftira, tehdit ya da küçük başlayan ve kadın politikacıda<br />

da tekrar gündeme getir- olarak yaşandığı bir Avrupa düşürülme gibi psikolojik şid- ların desteklediği girişimle<br />

di. Alman uzmanlar, kadına ülkesi. Alman Aile Bakanlığı’ det yöntemlerine maruz kal- “evlilik içinde tecavüzü” yaşiddetin<br />

önlenmesi için alı- nın verilerine göre, Alman- dıklarını belirtmiş. Kadınla- saklayan yasa, 138 “hayır”<br />

nan yasal önlemlerin yeter- ya’da kadınların yüzde 40’ı fi- rın yüzde 25’i de fiziksel ya oyuna karşılık 470 milletvesizliğine<br />

dikkat çekiyor. ziksel şiddete maruz kalıyor da cinsel istismarın (ya da kilinin “evet” oyuyla yasalaş-<br />

Kadına yönelik şiddet bugün ve her yedi kadından biri de her ikisi birden) mevcut ya da tı. Bu yasanın çıkması, Altüm<br />

dünyada yaygın olarak hayatında bir kez tecavüze önceki partnerleri tarafından manya’da kadın hareketinin<br />

rastlanılan insan hakları uğruyor. Üstelik çoğu zaman evlilik içerisinde yapıldığını önemli dönüm noktalarınihlallerinden<br />

biri. Dünyada olay yeri kadının kendi evi, belirtmiş. Yapılan çalışmada dan biri olarak kabul ediliher<br />

on kadından altısı hayatı suçlu da kadının kocası ya da kadınların yüzde 14.5’i tanı- yor. Alman Aile Bakanlığı’nın<br />

boyunca en az bir kez fiziksel birlikte yaşadığı partneri. madıkları kişilerin, yüzde verilerine göre, tüm bu yasal<br />

ya da cinsel şiddete maruz ka- Suçlu, kadının kocası ya da 22.3’ü tanıdıklarının, yüzde düzenlemelere rağmen bulıyor.<br />

Kadına yönelik şiddetin partneri olmasa dahi genel- 11.8’i okul ya da iş arkadaş- gün cinsel şiddete maruz kavarlığı,<br />

belirli bir kültüre, ül- likle yakın çevreden. Yani ka- larının, yüzde 19.8’i komşu- lan kadınların sadece yüzde<br />

keye ya da bölgeye özgüle- dının suçluyu tanımadığı du- larının, yüzde 3.8’i yardımcı- 5’i şikâyetlerini herhangi bir<br />

nebilecek bir olgu değil, an- rumlar bir istisna.<br />

larının, yüzde 19.8’i aile y ar gı m er ciine bildiriyor. Tecak<br />

etnisite, sınıf, yaş, cinsel Nitekim Almanya Aile, Yaşlı üyelerinin, yüzde 49.3’üyse cavüze uğrayan kadınlara dayönelim,<br />

din gibi faktörler de Vatandaşlar, Kadın ve Genç- evlilik içerisinde eşlerinin, es- nışmanlık hizmeti veren uzyadsınamayacak<br />

derecede lik Bakanlığı’nın yaşları 16- ki eşlerinin ya da sevgilile- man Esther Lehnert’e göre şirol<br />

oynuyor. Kadına uygula- 85 arasında değişen ve Al- rinin tecavüze maruz kaldığı- kâyet oranının bu denli dünan<br />

şiddet, fiziksel, psikolo- manya’da ikamet eden 10 nı dile getirmiş.<br />

şük olmasının nedeniyse, kajik,<br />

cinsel ya da ekonomik şid- bin 264 kadın üzerinde Almanya’da evlilik içerisinde dının yaşadığı olaydan doladet<br />

şeklinde olabiliyor. Gü- 2003’te yapmış olduğu çalış- tecavüzün bir suç olarak ka- yı duyduğu utanç, unutma isnümüzde<br />

her geçen gün da- manın istatistikleri çarpıcı so- bul edilip yasalaştırılması teği ve davayı kazanma şanha<br />

da gelişen teknolojiyle bir- nuçları ortaya koyuyor. Ba- 1997’de gerçekleşti. O dö- sını az olarak görmesi. Öyle<br />

likte kadına yönelik şiddetin kanlığın elde ettiği sonuçlara neme kadar evlilik içerisinde ki, Almanya’da soruşturulan<br />

yeni formlar kazandığı da göre, kadınların yüzde 37’si kadına karşı uygulanan cin- yüz tecavüz vakasından ortasöylenebilir.<br />

İnternet ve tele- 16 yaşından sonra fiziksel şid- sel şiddetin yasalarda her- lama yalnızca 13’ü mahkûfon<br />

üzerinden kadına yöne- detin en az bir formuna ma- hangi bir yaptırımı bulunmu- miyetle sonuçlanıyor ve bu<br />

lik uygulanan şiddet bunlar- ruz kalmış; yüzde 13’üne ya- yordu. O dönemde Sosyal durum da şiddete uğrayan<br />

dan birkaçı. Uluslararası ka- ni her yedi kadından biri- Demokrat Parti milletvekili ka dınların yargıya olan güdın<br />

kaçakçılığı ve göçmen ka- neyse şiddet ya da tehdit yön- olan Ulla Schmidt, Alman- venini sarsıyor.<br />

dın işçilere karşı uygulanan temi kullanılarak tecavüze ya’da her yedi kadından biri-


2<br />

<strong>ATAUM</strong><br />

e-bülten<br />

ŞUBAT <strong>2013</strong><br />

Almanya'da Kadına Yönelik Şiddet<br />

Yasemin KARADAĞ<br />

17<br />

Uluslararası önlemler<br />

Kadınlara ve küçük kızlara yö- den sivil toplum kuruluşları bul edildi. Bu protokolle, şid- na önemli bir sözleşmeyle<br />

nelik şiddet ve cinsiyete bağlı bir araya gelerek kadına kar- dete maruz kalmış bir kadı- katkıda bulundu. 11 Haziran<br />

ayrımcılıkla ilgili bugün pek şı şiddetin bir insan hakları ih- nın -kendi ülkesinde iç hu- 2011’de imzaya açılan “Kaçok<br />

uluslararası düzenleme lali olarak tanınmasını sağ- kuk yolunu tüketip de bir so- dına Yönelik Şiddetin ve Aile<br />

bulunuyor. Bunların arasın- ladı. Bu konferansta, “kadın- nuç alamazsa- Kadınlara Kar- İçi Şiddetin Önlenmesi ve<br />

da ilk düzenleme olması se- ların ve kız çocuklarının ev- şı Ayrımcılığın Ortadan Kal- Bunlarla Mücadeleye Dair<br />

bebiyle Birleşmiş Milletler’in rensel insan haklarının ayrıl- dırılması Komitesi’ne başvu- Sözleşme” (“İstanbul Sözleş-<br />

(BM) 1979’da hazırlamış ol- maz, bölünmez ve vazgeçil- rabileceği teyit edildi ve mesi”), uluslararası hukukta<br />

duğu “Kadınlara Karşı Her mez bir parçası” olduğu ka- İhtiyari Protokol 22 Aralık kadına karşı şiddet ve aile içi<br />

Türlü Ayrımcılığın Ortadan bul edildi ve “Kadınlara Yö- 2002’de yürürlüğe girdi. şiddet konusunda yaptırım<br />

Kaldırılması Sözleşmesi” nelik Şiddetin Yok Edilmesi U lu slararası arenada kadına gücü olan ilk Sözleşme niteli-<br />

(CEDAW) önem arz ediyor. için Deklarasyon” ilan edil- yönelik şiddetin bazı türlerini ği taşıması itibariyle ayrı bir<br />

Bu Sözleşme’nin ilk madde- di. Ardından, 1994’te Ka- kapsamına alan bir diğer dü- önem arz ediyor. Sözleşme’<br />

si, “kadına karşı ayrımcılığı” hire’de gerçekleşen BM Nü- zenleme de Roma Statüsü. nin getirdiği en önemli dütanımlamakla<br />

birlikte “kadı- fus ve Kalkınma Konferansı’ Nitekim Uluslararası Ceza zenlemeyse, kurmuş olduğu<br />

na karşı şiddet” hakkında nda ve 1995’te Pekin’de ger- Mahkemesi’ni kuran Roma denetim mekanizması. Kadıherhangi<br />

bir hüküm barın- çekleşen Dördüncü Dünya Statüsü’nün insanlığa karşı na karşı şiddeti önlemek<br />

dırmıyor. Bu nedenle olsa ge- Kadın Konferansı’nda yayın- suçları düzenleyen 7. mad- amacıyla oluşturulan bu derek,<br />

BM 1992’de kabul ettiği lanan deklarasyonlarla da desine göre, “tecavüz, cinsel netim mekanizması şöyle:<br />

“Kadına karşı şiddet” başlıklı 1993’te kadın haklarına dair kölelik, zorla fuhuş, zorla ha- Gözetim (monitoring), önle-<br />

19 Numaralı Genel Tavsiye alınan kararlara bağlılık ifa- mile bırakma, zorla kısırlaş- me (prevention), koruma<br />

Kararı’yla, şiddeti, ayrımcılı- de edildi. Tabii gelişmelerin tırma veya benzer ağırlıkta (protection), kovuşturma<br />

ğın bir formu olarak tanımla- olduğu ama yeterli düzeye olan cinsel şiddet şekilleri” in- (prosecution), mağdur desyarak<br />

kadına karşı şiddeti de ulaşılamadığı belirtilerek. sanlığa karşı suç kategorisi- tek mekanizmaları oluştur-<br />

CEDAW kapsamına aldı. 2000’de yapılan bir düzen- ne dâhil edildi.<br />

1993’te Viyana’da gerçekle- lemeyleyse, “Kadınlara Karşı Tüm bu düzenlemeleri de policies).<br />

şen Dünya İnsan Hakları Her Türlü Ayrımcılığın Orta- göz önüne alarak, Avrupa<br />

Konferansı’ndaysa, kadınları dan Kaldırılması Sözleşmesi’ Konseyi de kadına yönelik<br />

koruma altına almak için ça- nin İhtiyari Protokolü” (Opti- şiddetin önlenmesi ve yok<br />

lışmalar yapan farklı ülkeler- onal Protocol to CEDAW) ka- edilmesiyle ilgili çalışmaları-<br />

ma politikaları (integrated


Portre<br />

Recep Ersel ERGE<br />

Nicolaus Copernicus<br />

1508’de Güneş merkezli gezegenler sistemini geliştirmeye başladı. Merkeze Güneş’i yerleştiren ilk teori değildi bu.<br />

M.Ö. 3. yüzyılda Sisamlı Aristarkus ve 15. yüzyılın ortalarında Alman gök bilimci Nicholas de Cus da aynı şeyi söylemişti.<br />

Kopernik, Aristo-Batlamyus çizgisini hiç bozmadan dünya merkezli evren teorisine saplanıp kalan Roma Katolik Kilisesi<br />

geleneğinden saptı ve gökyüzünü her an rahatça takip edebilmek için kendi mütevazı gözlemevini inşa etmişti.<br />

On altıncı yüzyılda Katolik kezinde sabit bir gezegendi. düşünenler de yok değildi, m ıştı. Bu şartlarda sesini<br />

Kilisesi’nin evrene bakışı, yüz- Ay, Güneş, yıldızlar ve geze- ama Kilise’nin sözünün üstü- yükseltmeye cesaret eden<br />

yıllar önce Aristo’nun yaptığı genlerse Dünya’nın etrafın- ne söz söylemek ölümcül so- belki de ilk kişi Polonyalı gök<br />

tahminlere dayanıyordu. Bu- da dönmekteydi. Gerçeğin nuçlar doğurabildiği için bilimci Mikolaj Kopernik (yana<br />

göre Dünya, evrenin mer- bundan farklı olabileceğini farklı görüşler fazla yayılma- ygın olarak bilinen adıyla


<strong>ATAUM</strong><br />

e-bülten<br />

ŞUBAT <strong>2013</strong><br />

Portre: Nicolaus Copernicus<br />

Recep Ersel ERGE<br />

Nicolaus Copernicus) olacaktı.<br />

Dünya’nın Güneş etrafında<br />

döndüğünü söyleyen<br />

Kopernik’in yanıldığı noktalar<br />

da vardı gerçi. Ancak bu<br />

“ikincil” konular bir kenara<br />

bırakılırsa, gök cisimlerinin<br />

hareketlerine ilişkin temel<br />

doğrulara ulaşmıştı. Bu arada<br />

istemeden de olsa Kilise’yi<br />

kızdırmıştı tabii. Çalışmaları<br />

ölümünden sonra en<br />

az iki yüz yıl boyunca sakıncalı<br />

yayınlar listesinden<br />

çıkmayacaktı.<br />

Varlıklı bir ailenin dördüncü<br />

çocuğu olan Mikolaj Kopernik,<br />

19 Şubat 1473’te Torun’<br />

da dünyaya geldi. Önceden<br />

Prusya egemenliğinde olan<br />

Torun, doğumundan kısa süre<br />

önce Lehistan’a geçmişti.<br />

Bu yüzden Kopernik de resmen<br />

Lehistan Kralı’nın tebaasıydı.<br />

Ama aslında Alman<br />

kültürünün içine doğmuştu,<br />

ana dili de Almancaydı. Krakovlu<br />

tüccar olan babası öldükten<br />

sonra 10 yaşındaki<br />

Kopernik’i Başpiskopos olan<br />

dayısı sahiplendi, genç adama<br />

o günkü şartlarda mümkün<br />

olan en iyi eğitim imkânlarını<br />

sağladı. 18 yaşında<br />

Krakov Üniversitesi’ne Dahası, ya şlı ve hasta dayısı- liyordu. Güneşin evrenin Kopernik ayrıca fiyatların yük-<br />

(bugünkü Jagiellonski Üni- nın bakımını da üstlenmişti. merkezinde yer aldığını, bü- selmesine sebep olduğu için<br />

versitesi’ne) giren Kopernik, Bütün hepsinden kalan boş tün gezegenlerin Güneş et- kralların develüasyon uygudört<br />

yıl boyunca matematik zamanlarında da astronomi rafında döndüğünü yazmıştı. lamalarını eleştiriyor, paraçalıştı<br />

ve resim yapmayı öğ- kitapları okuyordu. Mısırlı Güneşin ve yıldızların hare- nın değerini düşürmeyi ülkerendi.<br />

Astronomiye olan ilgi- astrolog Batlamyus’un geç- ket ediyormuş gibi görün- lerin çökmesine sebep olabisi<br />

de bu yıllarda başladı. mişi Aristo’ya kadar giden mesi de aslında Dünya’nın lecek başlıca sorunlardan<br />

Krakov’daki mezuniyetinden dünya merkezli evren mode- hareketleri nedeniyle ortaya sayıyordu.<br />

sonra hukuk eğitimi için lini ve bu teoriye yöneltilen ç ıkmaktaydı. Bu, bütün ola- Ekonomiyle ilgili görüşlerine<br />

İtalya’ya gitti (1496). Astro- eleştirileri de enikonu oku- rak Kilise’nin anlayışına göre o kadar saygı duyuluyordu<br />

nomi ilgisini körükleyerek ge- muştu elbette.<br />

devrim niteliğinde bir fikirdi ki, Prusya’nın finansal işlerle<br />

leceğine yön veren matema- 1508’de kendi evren mode- elbette, ancak bazı yanlışları ilgili danışman yardımcılığı<br />

tik profesörü Domenico Ma- lini, Güneş merkezli geze- da yok değildi. En zayıf nok- kadrosuna aday gösterilmişria<br />

de Novara ile burada, genler sistemini geliştirmeye tası, Güneş’i evrenin merke- ti. Gel gör ki, astronomiye ge-<br />

Bologna Üniversitesi’nde ta- başladı. Merkeze Güneş’i zine oturtmasıydı. Sonradan lince işler değişiyordu.<br />

nıştı. Astronomiye ilişkin fikir yerleştiren ilk teori değildi anlaşılacağı üzere, “evrenin “Göksel Kürelerin Devinimve<br />

gözlemlerini paylaşan iki bu. M.Ö. 3. yüzyılda Sisamlı merkezi” diye bir yer varsa bi- leri Üzerine” adlı başyapıtını<br />

entelektüel o kadar yakınlaş- Aristarkus ve 15. yüzyılın or- le, sonsuz boşluğun bir köşe- 1<strong>53</strong>0’da bitirdi, ancak yamışlardı<br />

ki, çok geçmeden t a larında Alman gök bilimci sinde kendi halinde var olan yımlama konusunda uzun süoda<br />

arkadaşı olmuşlardı. Bo- Nicholas de Cus da aynı şeyi Güneş Sistemi’nin bu mer- re tereddüt etti. Sebebi, bir<br />

logna’da hukuk eğitimini ta- söylemişti. Ancak Roma Ka- kezle bir alakası yoktu. İkinci görüşe göre, mükemmelimamlayan<br />

Kopernik, 1500’ tolik Kilisesi Aristo-Batlam- yanılgısıysa, gezegen yörün- yetçi olmasıydı. Gözlemlerini<br />

de tıp eğitimi için yine yus çizgisini hiç bozmadan gelerini tam bir daire şeklin- sürekli tekrarlıyor, olası ha-<br />

İtalya’daki Padua Üniversi- dünya merkezli evren teori- de düşünmesiydi. Hâlbuki, taları bulmaya çalışıyordu.<br />

tesi’ne gitti. Ancak diploma sine saplanıp kaldığı için 17. yüzyılda Alman gök bi- Ancak tereddütünün sebebi,<br />

almaya hak kazanacak ka- Güneş merkezli teori par- limci Johannes Kepler’in diğer bir görüşün ifade ettiği<br />

dar devam etmeden hukuk sı- makla sayılan kütüphane- ispatlayacağı gibi, gezegen- gibi Kilise’den çekinmesi<br />

navına hazırlanmak için lerin güve dolu arşivlerinde lerin yörüngeleri elips şeklin- idiyse eğer, kitabı Papa’ya it-<br />

Ferrara Üniversitesi’ne geçiş yeniden keşfedilmeye terk deydi.<br />

haf etmesi çözüm olmayayaptı,<br />

sınavı da başarıyla ta- edilmişti. Kopernik kendi Kopernik astronomi çalışma- caktı. Kilise’nin söylediğinmamladıktan<br />

sonra 1503’te gözlemleriyle bu teoriyi doğ- ları için hak ettiği takdiri ha- den başka bir şey söylemek<br />

Lehistan’a geri döndü. ruladı. Ancak, yaptığı şey es- yatı boyunca alamayacaktı, tek kelimeyle “günahtı”. Kili-<br />

Otuz yaşındaki Kopernik, ki bir fikri tekrarlamaktan ama b u arada bambaşka bir se korkusunu aşabilmek için<br />

Frauenburg Katedrali’nde ibaret değildi kuşkusuz. alanda, ekonomiye ilişkin or- 70 yaşında hasta yatağına<br />

idarecilik yapmaya başladı. Gezegenlerin yıl boyunca de- taya attığı fikirlerle oldukça düşene kadar beklemesi ge-<br />

Normalde sadece rahiplerin ğişen konumlarını hesapla- saygınlık kazandı. Feoda- rekti.<br />

kabul edildiği bu işe dayısı- maya yarayan etkili bir for- lizmin çözülmeye devam et- 1543’te kitabının ilk baskısının<br />

nüfuzuyla yerleşmişti. Ha- mül de geliştirdi. Bu arada tiği 1520’li yıllarda Lehistan’ nı eline aldıktan kısa bir süre<br />

yatının sonuna kadar da bu- gökyüzünü her an rahatça ta- da birçok soylu para basma sonra, 24 Mayıs’ta Frauenradan<br />

gelir elde etmeye de- kip edebilmek için kendi yetkisini hâlâ elinde tutuyor- burg’da öldü.<br />

vam edecekti. Kazancı ast- mütevazı gözlemevini inşa et- du. Kopernik bu sistemin kalronomi<br />

çalışmalarını istediği mişti (1513).<br />

dırılması ve merkezde basıkadar<br />

ilerletmesine imkân ve- Teorisini 1514’te “Commen- lan tek bir ulusal paranın kulriyordu,<br />

ancak vakit bulmak tariolus” (Kısa Yorumlar) baş- lanılması taraftarıydı, çünkü<br />

para bulmak kadar kolay de- lığıyla yayımladı. “Göksel ha- para çeşitliliği yeni yükselen<br />

ğildi. Bir yandan da hekimlik reketler üzerine bir tez tüccar sınıfını uğraştırıyor, niyapıyordu<br />

çünkü. Hastaları a- taslağı” olarak tarif ettiği 40 hayetinde yeni yeni emeklerasında<br />

soylular da vardı, üc- sayfalık kitapta, astronomiye yen milli ekonominin ayağa<br />

retsiz ilgilendiği yoksullar da. ilişkin temel bulgularını özet- kalkmasını zorlaştırıyordu.<br />

19 21


içtimaiyat<br />

Papalık<br />

Aylin AYDI<br />

Malum, Hıristiyanlık Avrupa’ un halefi olan Papa, Tanrı’ kün. Öyle ki, Papa bir süre dünyasını da yakabilir afoda<br />

Roma İmparatorluğu dö- nın da dünyadaki temsilcisi. sonra Tanrının yeryüzündeki roz. Zira aforoz edilen bir kineminde<br />

yayıldı ve hatta P apa’ nı n sa hip olduğu diğer gölgesi olarak görülmeye şinin hayatına kral olarak deiçinden<br />

de iki ayrı mezhep unvanlar arasında İsa’nın Ve- başladı. Hal böyle olunca da, vam etmesi imkânsız. Tam<br />

doğdu. Zaman içerisinde iki- kili, Roma Eyaleti’nin Başpis- tarihte birçok Papa’nın bir da bu nedenle, tarih boyunye<br />

ayrılan imparatorluk iki ay- koposu ve Vatikan’ın Hü- kralı yönettiğini, devleti ida- ca otorite odakları Papalık<br />

rı mezhebin merkezi haline kümdarı da bulunmakta. re ettiğini, hatta yeri geldi- kurumuyla iyi geçinmeye<br />

geldi. Doğudaki Ortodokslu- “Papa”nın kelime anlamı Yu- ğinde tek bir sözüyle çok kan- hep özen gösterdi. Zaten buğun<br />

dini lideri “patrik” olur- nanca “pappas” kelimesin- lı savaşlara sebep olduğunu nunla ilgisi tartışma götürken,<br />

kendine batıda bir yer den geliyor ve aslında “ba- görebiliriz.<br />

mez şekilde, Orta Çağ’da<br />

seçen Katolikliğin dini lide- ba” anlamını taşıyor. Bu, kili- Papalık kurumunun bu denli “iyi niyetin timsali kilise”ye<br />

riyse “papa” oldu.<br />

se açısından saygı belirten güçlü olmasının bir nedeni çok geniş topraklar bağış-<br />

Papa, hem Roma Başpisko- bir niteleme.<br />

de çok geniş yetkilere sahip landı. Böylece kilisenin mal<br />

posu hem Roma Katolik Hıristiyanlığın ve özellikle Ka- olması. Örneğin bir kimseyi varlığı git gide arttı. Bunun<br />

Kilisesi’nin başı hem de Ka- tolik mezhebinin yayılmasıy- aforoz ederek dinden çıkara- en doğal sonucuysa, kilisetolik<br />

mezhebinin dini lideri la Papalık kurumunun za- bilir. Kralların bile çekindiği nin manevi gücünün yanına<br />

konumunda. Üstelik, Katolik man içinde büyük önem ka- bir yetki bu. Tanrı korusun, maddi gücü de eklemesiydi.<br />

inanca göre Havari Petrus’ zandığını söylemek müm- kralın bu dünyasını da öbür<br />

Tarihsel gelişimi<br />

Önceleri Papa, Roma Başpis- olaylar yaşandı. 345’te yapı- piskoposu uzlaşmanın ve ması konusunda görüşme yakoposu<br />

unvanını taşıyordu. lan İznik Konsülü’ne dört bir sağduyunun simgesi ola- pan Başpiskopos’un ikna et-<br />

Diğer mezheplerin dini lider- yandan dini liderler katılır- rak görülmeye başladı. me kabiliyetinin tarihe yön<br />

lerinden de pek bir farkı yok- ken pasifliğiyle bilinen Roma Bir diğer önemli olaysa, verdiği söylenebilir. Nitekim<br />

tu. Hatta Roma İmparatoru Başpiskoposu Sylvester katıl- Hun İmparatoru Atilla’yla Başpiskopos bu olay sonra-<br />

Konstantin dönemine kadar madı. Görüşmeler çok tartış- Roma Başpiskoposu ara- sında Hıristiyan dünyasında<br />

diğer piskoposlardan da bir malı geçince de çözüme sı nda g eç en konuşmadır. oldukça saygın bir yer edindi<br />

farkı yoktu. Fakat daha son- ulaşmak için Roma Başpis- Hun akınları sırasında ve Pa pa da Hı ris ti yan<br />

ra bu kurumun önem kazan- koposu’na danışıldı. İşte o Atilla’yla Roma İmparator- Katoliklerin lideri unvanına<br />

masıyla sonuçlanan bazı g ünden itibaren Roma Baş- luğu’nu ortadan kaldırma- 4<strong>53</strong> yılında erişti.


<strong>ATAUM</strong><br />

e-bülten<br />

Kilisenin iyiliği için…<br />

Seçim süreci<br />

ŞUBAT <strong>2013</strong><br />

Papalık<br />

Aylin AYDI<br />

Papanın çok geniş yetkilere Aslında Papa’nın “istifa et- ni 548 yıl sonra yine bir istifa nelik tutuklamaların kiliseve<br />

güce sahip olduğundan mesi” de mümkün değildir. olayına şahitlik yapılmakta. nin saygınlığına gölge dübahsetmiştik.<br />

Örneğin Papa Çünkü İsa çarmıhtan inme- Malum, Papa 16. Benedict, şürdüğü söylendi. Bunu kösölene<br />

ya da kendi isteğiyle miştir.<br />

20 Şubat’ta Latince yaptığı tebek skandalı takip etti. Yakayrılana<br />

kadar görevini sür- Genel kanının bu olmasına konuşmasında sağlığını ge- laşık bir yıl önce Papa’nın<br />

dürür. Hiç kimse ya da hiçbir karşılık tarihte istifa eden pa- rekçe göstererek görevinden özel yazışmalarının sekreteri<br />

kurum Papa’yı görevinden al- palara rastlamak mümkün. ayrılma kararı aldı.<br />

tarafından basına sızdırılmama<br />

yetkisine sahip değildir. Şubat <strong>2013</strong>’ten önceki son is- Hatırlanacaktır, Papa 16. Be- sı gündemde geniş yer kap-<br />

Yine hiç kimse Papa’yı aldığı tifa, 1415’te Papa 12. Gre- nedict’in göreve başlamasıy- ladı. Bu durumun da Papa’yı<br />

kararlardan dolayı yargıla- gory tarafından kilisedeki bö- la birçok ülkede din adamla- ve şimdi bildiğimiz kararı alyamaz.<br />

Zira kendisi Tanrı’nın lünmeler gerekçe gösterile- rının taciz skandalları patlak masını etkilediği aşikâr.<br />

yeryüzündeki temsilcisidir. rek yaşanmıştı. İşte şimdi ya- vermişti. Din adamlarına yö-<br />

Katolik kilisesinin ruhani li- sı olması pek önemli değil. sürdürüyor. Şu günlerdeyse rak edilen şeyse, önümüzdederinin<br />

seçim süreci yüzlerce Tanrının yeryüzündeki yansı- eşine pek sık rastlanmayan ki günlerin bu kurum için neyıldır<br />

aynı. Şöyle ki, 1378’ ması olarak görülen bu ku- bir durumla karşımıza geldi. ye gebe olduğu…<br />

den beri sadece Kardinaller rum, tarihin her döneminde Yeni Papa’nın kim olacağı<br />

Papa olarak seçilme yetkisi- bir şekilde gündemde olmayı merak konusu. Daha çok mene<br />

sahip. Kardinaller, “işi olmayanlar<br />

dışarı” anlamına<br />

gelen Latince “extra omnes”<br />

sözüyle Sistine Şapeli’ne kapanıyor.<br />

Adaylar üzerine görüşmeler<br />

başlıyor. Her tur oylama<br />

sonrasında Papa olacak<br />

kişiye karar verilememesi<br />

halinde oy pusulaları özel<br />

bir maddeyle yakılarak şapelin<br />

bacasından siyah duman<br />

çıkması sağlanıyor. Bunun<br />

anlamıysa henüz ruhani<br />

Görkem ÖZİZMİRLİ<br />

liderin belirlenememiş olması.<br />

Yeni Papa’nın seçimini<br />

müjdeleyen şeyse bacadan<br />

beyaz dumanın çıkması.<br />

2007’de değiştirilen Papa Seçim<br />

Nizamnamesi’ne göre,<br />

seçilen kişinin oyların en az<br />

üçte ikisini alması gerekiyor.<br />

Yeni papa St. Peters Meydanı’na<br />

bakan locadan Latince<br />

"Habemus Papam" yani<br />

“Papamız var” sözleriyle duyurulacak<br />

ve ilk hayır duasını<br />

edecek.<br />

16. Benedict’in istifasının ardından<br />

yeni liderin kim olacağı<br />

merak konusu. Ancak<br />

bu süreçte kıtalar adeta yarış<br />

halinde. En güçlü aday olarak<br />

Ganalı Kardinal Peter<br />

Turkson gösteriliyor. Bu süreçte<br />

kilisenin “Afrikalı bir<br />

Papa” fikrine nasıl yaklaşacağı<br />

belirleyici olacak gibi.<br />

Kardinal Turkson’un bu kadar<br />

güçlü bir aday olması<br />

gündeme kuşkusuz Papalar<br />

kehanetini de getiriyor. Aziz<br />

Malachy’ye ithaf edilen<br />

kehanete göre, Papa silsilesi<br />

Latince 112 isimden oluşuyor.<br />

İşte bu liste, Papa II. Celestine’le<br />

başlayıp 16. Benedict’in<br />

halefi olacak Romalı<br />

Peter’le son buluyor. Kehanete<br />

göre Romalı Peter’ın Papalık<br />

koltuğuna oturmasıyla<br />

yedi tepeli şehir yok oluyor.<br />

Bugüne kadar kehanetlerin<br />

tümünün gerçekleştiğine<br />

inanılıyor. Tek eksikse, Romalı<br />

Peter’ın gelmesi.<br />

Papalık çok eski tarihlerden<br />

beri önemli bir kurum. Atılan<br />

her adım ya da söylenilen<br />

her söz kitlelerde geniş bir<br />

yankı uyandırıyor. Bunun bir<br />

dostluk ya da bir savaş çağrı-<br />

21


Avrupanın<br />

Marşları<br />

7<br />

Slovakya<br />

Yiğit KÖSEOĞLU<br />

Tarihler 1844’ü göstermekteydi. Avrupa’da milliyetçilik akımı batıdan doğuya doğru tüm hızıyla ilerliyordu. Biraz<br />

soluklanmak için durduğu Tatra dağlarının eteğinde Brastislava’dan Levoča’ya doğru Slovak milliyetçisi<br />

öğretmenlerini desteklemek için ilerleyen bir grup filoloji öğrencisinin kalp atışlarını arttırdığından habersizdi. Bu<br />

genç grubun üyelerinden biri olan Janko Matúška (1821-1877) Tatra dağlarına doğru gözlerini dikti. Yaşadığı topraklar<br />

karşısında yükselen kocaman dağ misali aşılması güç sorunlarla boğuşuyordu. Eskiyi yıkmak, dağ gibiydi!<br />

Ruhundan şu sözler döküldü birden:<br />

Yıldırımlar Tatralar’ın üzerinde,<br />

Gök vahşice gürlüyor.<br />

Kardeşlerim, bırakın durduralım onları,<br />

Sonra hepsi kaybolacak, dirilecek Slovaklar.<br />

Bu Slovakya bizim!<br />

Uzun zamandır uyuyan.<br />

Ama yıldırımlar alazlanmakta,<br />

Uyandırmakta Slovakya’yı uykusundan.<br />

Matúška o anda ihtimal “Nad Tatrou sa blýska” (yıldırımlar Tatralar’ın üzerinde) isimli şiirinin bir gün tüm Slovaklar tarafından<br />

hep birlikte söyleneceğini aklının ucundan geçirmemekteydi. Matúška bu sözleri yakın arkadaşı Jozef<br />

Podhradský (1823-1915) tarafından gelen bir öneriyle geleneksel bir Slovak halk ezgisine uyumlu şekilde kaleme almıştı<br />

-bu ezginin ismiyse “Kopala Studienku” idi ve Slovakçada “kadın bir kuyu kazıyordu” anlamına gelmekteydi. Böylece<br />

ezgi ve sözler milliyetçi kesim tarafından benimsendi, yavaş yavaş tüm coğrafyaya yayıldı.<br />

13 Aralık 1918’de Çekoslovakya bağımsızlığını ilan etti. Çekler ve Slovaklar “anlaşmalı boşanana” kadar tek bir bayrak<br />

altında toplanmışlardı. Karma iki ulusun oluşturduğu bu devletin marşı da karmaydı. “Kde domov můj?” (Evim<br />

nerede?) adlı marşın ilk kıtasındaki sözler Çeklerin, ikinci kıtasındaki sözlerse Slovakların bugünkü marşının ilk kıtasından<br />

oluşmaktaydı. Bu marş 1993’e kadar beraberce okundu. 1993’te iki devlet birbirinden ayrıldı ve Slovaklar marşın<br />

müziği olarak geleneksel ezgiyi kabul ederken, marşın sözleri Matúška’nın eserinin birinci ve ikinci kıtaları olmak<br />

üzere kabul edildi.


BASINDA TÜRKİYE - AB<br />

İLİŞKİLERİNİN 50 YILI<br />

17 Şubat 2004'te Hürriyet gazetesinde yayınlanan bu haber,<br />

<strong>ATAUM</strong> bünyesinde hazırlanan “Basında Türkiye-AB İlişkilerinin 50 Yılı“ (ed. Erdem Denk) başlıklı kitaptan alınmıştır.<br />

Türkiye-AB ilişkileri, çeşitli iniş-çıkışlara rağmen tarafların bir şekilde sürdürmekte kararlı göründükleri ve somut<br />

gelişmelerin çok ötesinde anlam yükledikleri bir süreç. Bu 50 yıllık sürecin kimisi unutulan kimisi de belleklerde yer eden<br />

halkalarının basının farklı kanatları tarafından nasıl haberleştirildiği de önemli. Zira yazılı basın, sadece tarihsel gelişmeleri<br />

bir bütünlük içinde değerlendirmek ve siyasal süreçlerin izini sürmek açısından değil, ilgili gelişmelerin yaşandıkları andaki<br />

algılanış ve yansıtılış şekillerini tespit etmek açısından da ziyadesiyle “öğretici” olabilir. Farklı dönemlerde farklı gelişmeler<br />

konusunda Türkiye’de oluşan farklı algıları çarpıcı bir şekilde tespit etme olanağı yaratacağı için...


Avrupa<br />

Gündemi...<br />

<strong>ATAUM</strong><br />

e-bülten<br />

<strong>ATAUM</strong>-BİM (<strong>2013</strong>)<br />

bulmak isteyene not:<br />

sadece elektronik posta kutusunda bulunur...

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!