19.03.2015 Views

tc ankara üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü yönetim bilimleri ...

tc ankara üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü yönetim bilimleri ...

tc ankara üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü yönetim bilimleri ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Bu dönemlerden<br />

birincisi, insanların geçimini avcılık ve toplayıcılıkla<br />

sağladığı ilkel topluluk aşamasından tarım toplumuna geçtiği dönemdir. Alvin<br />

Toffler’in “birinci dalga” 11 olarak adlandırdığı bu süreçte sabanın icadı, sulama<br />

tekniklerinin geliştirilmesi ve yıldızların hareketlerinden mevsimler hakkında bilgi<br />

sahibi olma önemli rol oynamıştır. Tarım toplumu olarak adlandırılan bu toplumsal<br />

yaşam biçimi, yerleşikliği, toprağı işlemek için gerekli olan araçların<br />

geliştirilmesini, iş ve çalışma hayatının başlaması gibi önemli değişikleri de<br />

beraberinde getirmiştir. Yerleşik yaşam biçimi küçük köyleri oluşturmuş ve insanlar<br />

ilk olarak birlikte ve belli kurallar çerçevesinde yaşamaya başlamışlardır. Üretim<br />

sonucu elde edilen artı-değer toplumda yönetim olgusunu ve bir yönetici grubunu<br />

ortaya çıkarmıştır. İlkel topluluklarda kuşaktan kuşağa sözle ve deneyimle aktarılan<br />

bilgi, alfabelerin ve matbaanın icadıyla sistematik ve doğru aktarılmaya başlanmıştır.<br />

Bilginin kayıt edilmesi, iletilmesi ve paylaşılması önemli dönüm noktalarından<br />

olmuştur. Doğası gereği durağan bir özelliğe sahip olan tarım toplumu, insanlık<br />

tarihi açısından oldukça uzun bir dönem varlığını sürdürmüştür. Toplumda<br />

işbölümünün gelişmesine paralel olarak, insanların güven içinde bir arada yaşama<br />

zorunluluğu, onları feodal yapıda yaşamaya yönlendirmiştir.<br />

Bu dönemde, yerel yönetim anlayışı topluluk inancı üzerine inşa edilmiştir.<br />

Küçük köy ve kasabalar, genellikle küçük ticari oligarşi veya bir toprak ağası<br />

tarafından yönetilmiş ve kendi kendine yeterli, izole edilmiş birimler konumunda,<br />

hayatiyetlerini sürdürmüşlerdir. Bu idari birimlerin sınırları merkezi bir planlama<br />

sonucu değil, gayrimenkul durumuna göre belirlenmiştir. Bir çok ülkede, bunların<br />

yasal statüleri, merkezi hükümetin Ortaçağın son zamanlarında çıkardığı ulusal<br />

11 A. Toffler, Üçüncü Dalga, Bilimsel Sorunlar Dizisi, Altın Kitaplar, Çev. Ali Seden, 1981.<br />

18

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!