20.02.2015 Views

SUYUN KİMYASAL ÖZELLİKLERİ

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

<strong>SUYUN</strong> <strong>KİMYASAL</strong> <strong>ÖZELLİKLERİ</strong><br />

1-ALKALİNİTE<br />

2-pH<br />

3-ASİDİTE<br />

4-SERTLİK<br />

5-KONDUKTİVİTE<br />

6-RADYOKAKTİVİTE<br />

7-AZOT BİLEŞİKLERİ<br />

8-FOSFAT BİLEŞİKLERİ<br />

9-SÜLFAT<br />

10-AĞIR METALLER<br />

11-KARBONDİOKSİT<br />

12-ANYONLAR-KATYONLAR


pH<br />

pH is a measure of whether the water is acidic<br />

or alkaline. It is measured on a scale of 1 – 14. A<br />

pH of 7 is neutral, greater than 7 is alkaline and<br />

less than 7 is acidic. The reason for measuring<br />

pH is to minimise corrosion and encrustation in<br />

pipes and fittings as well as ensure that chlorine<br />

based disinfection is working effectively.<br />

The pH of drinking water should be between 6.5<br />

and 8.5 pH units.


pH VERİSİNİN ÇEVRE MÜH. DEKİ UYGULAMALARI<br />

• Su temininde kimyasal koagülasyon, dezenfeksiyon, su yumuşatma ve<br />

korozyonun önlenmesinde,<br />

• Evsel ve endüstriyel atıksu arıtımında biyolojik yaşamı sağlayabilmek<br />

için,<br />

• Su arıtımında, çamur yoğunlaştırma, özel bazı kirleticilerin giderilmesi<br />

gibi işlemlerinde oldukça önemli bir parametredir.<br />

• Doğal yeraltı sularının pH’ı 6.0–8.5 arasında değişir, fakat termal<br />

sularda sularda düşük pH değerleri de görülebilir. Kirlenmemiş suların<br />

pH’ı 6.5–8.5 arasındadır.<br />

• Asidik sular bazik sulara göre daha az yaygındır.<br />

• Asidik maden işletmeleri sularının drenajı ve nötralleştirilmemiş<br />

endüstriyel atıksular suların pH’ını düşürür.


pH VERİSİNİN ÇEVRE MÜH. DEKİ UYGULAMALARI<br />

» Demir bakterilerinin üremesi pH’a bağlıdır ve bu bakteriler pH 5,5<br />

– 8,2 arasında ürerler. Demir bakterilerinin çok hızlı üremesi “kırmızı<br />

su” oluşumuna yol açar.<br />

» Kükürt kirliliğine uğramış sularda “çürük yumurta” kokusu oluşturan<br />

hidrojen sülfür gazının oluşumu pH 7.0’ nin altında ise termodinamik olarak<br />

hızlanır.<br />

» Suların renk yoğunluğu pH’ın yükselmesi ile artar. Arıtma<br />

işlemlerindeki çöktürme ve yüzdürme işlemlerinin verimliliği pH’a<br />

bağlıdır. Bundan dolay arıtma işlemlerinde pH ayarlaması yapılır.<br />

» Su ortamlarının korunması için pH’ı 6.5 – 9.0 aralığında olmalıdır.


ELEKTRİKSEL İLETKENLİK, EC<br />

Elektriksel iletkenlik (kondüktivite), suyun elektrik akımını iletebilme<br />

özelliğinin sayısal olarak ifadesidir. Su analiz sonuçları verilirken<br />

Mikrosiemens/cm (µS/cm) cinsinden 25 °C sıcaklıktaki değeri hesaplanarak<br />

belirtilir.<br />

‣ Suların elektriksel iletkenliği, iyonların sudaki toplam derişimine ve<br />

sıcaklığa bağlıdır.<br />

‣ Sıcaklık artışı ile suların elektriksel iletkenlikleri de artar.<br />

‣ Sudaki iyonların derişimi arttıkça elektriksel iletkenlik de artar, dolayısıyla<br />

elektriksel iletkenlik ölçümleri sudaki toplam iyon derişimi hakkında iyi bir<br />

göstergedir.


ELEKTRİKSEL İLETKENLİK, EC<br />

Doğal haldeki yüzey sular iletkenliği 50 - 1500 µS/cm arasında<br />

değişir.<br />

Yer altı sularının elektriksel iletkenliği yüzey sularına oranla<br />

daha geniş aralıkta değişir. Yer altı sularının iletkenliği bazı bölgelerde<br />

deniz suyunun yaklaşık iletkenliği olan 50000 µS/cm’ye ulaşabilmektedir.<br />

Sanayideki kirliliğin yüksek olduğu dere ve akarsularda 4500-5000<br />

µS/cm civarlarında okunabilmekte buna bağlı olarak da tuzluluk ve diğer<br />

kimyasal parametrelerde dolayısıyla KOİ değerinde artış<br />

göstermektedir.<br />

Atık suların iletkenliği, atık suları üreten kaynağın özelliklerine<br />

bağlıdır. Bazı endüstriyel atık sularda sularda 10000 µS/cm’nin üzerinde<br />

iletkenlik değerleri gözlenmektedir.


Electrical Conductivity and TDS<br />

TDS or Total Dissolved Solids is a measure of the total ions in solution. EC is actually a<br />

measure of the ionic activity of a solution in term of its capacity to transmit current.<br />

In dilute solution, TDS and EC are reasonably comparable. The TDS of a water sample<br />

based on the measured EC value can be calculated using the following equation:<br />

TDS (mg/l) = 0.5 x EC (dS/m or mmho/cm) or = 0.5 * 1000 x EC (mS/cm)<br />

The above relationship can also be used to check the acceptability of water chemical<br />

analyses. It does not apply to wastewater.<br />

As the solution becomes more concentrated (TDS > 1000 mg/l, EC > 2000 ms/cm), the<br />

proximity of the solution ions to each other depresses their activity and consequently<br />

their ability to transmit current, although the physical amount of dissolved solids is<br />

not affected. At high TDS values, the ratio TDS/EC increases and the relationship<br />

tends toward TDS = 0.9 x EC.<br />

In these cases the above-mentioned relationship should not be used and each sample<br />

should be characterized separately.<br />

For water for agricultural and irrigation purpose the values for EC and TDS are<br />

related to each other and can be converted with an accuracy of about 10% using the<br />

following equation:<br />

TDS (mg/l) = 640 x EC (ds/m or mmho/cm).


Alkalinite<br />

Bir suyun alkalinitesi, o suyun asitleri nötralize edebilme kapasitesi olarak<br />

tanımlanır. Doğal suların alkalinitesi, zayıf asitlerin tuzlarından ileri gelir.<br />

Bunların başında yer alan bikarbonatlar, alkalinitenin en önemli şeklidir.<br />

Bikarbonatlar karbondioksitin topraktaki bazik maddeler üzerindeki faaliyeti<br />

sonucu sularda oluşurlar. Doğal sularda ayrıca boratlar, silikatlar ve fosfatlar<br />

gibi diğer zayıf asit tuzları küçük miktarlarda bulunabilirler.<br />

Bazı durumlarda doğal sular, önemli miktarda karbonat ve hidroksit alkalinitesi<br />

içerebilir. Bu duruma özellikle alglerin ürediği yüzeysel sularda rastlanır. Algler<br />

sudaki serbest veya iyonize haldeki karbondioksiti alırlar ve suyun pH’ını 9 – 10’ a<br />

yükseltirler. Kazan suları karbonat ve hidroksit alkalinitesini içerebilir.<br />

Birçok madde suyun alkalinitesine katkıda bulunur. Doğal sularda alkalitenin en<br />

önemli kısmı, 3 tür maddeden ileri gelir. Bunların pH değerlerinin yüksek oluşuna<br />

göre su şekilde gruplandırabiliriz.<br />

1 ) Hidroksitler<br />

2 ) Karbonatlar<br />

3 ) Bikarbonatlar


Suların alkalinitesi genelde zayıf asitlerin tuzlarından ve kuvvetli<br />

bazlardan ileri gelir. Alkalinite, atık su arıtma uygulamalarında çok<br />

kullanılan bir özelliktir. Alkalinite halk sağlığı yönünden önemli<br />

değildir. Yüksek alkaliniteli sular, genellikle tatsızdır.<br />

Alkalinite, iki indikatör (fenolftalein ve metiloranj) ve 0.02 N H 2 SO 4 ile titre<br />

edilerek tayin edilebilir. Su, hidroksit veya karbonat içerdiği zaman<br />

fenolftalein indikatörü ile pembe renk verir. Asitle titrasyonda pembeden<br />

renksiz hale geçtiği anda pH = 8.2 - 8.3’tür. Metiloranj, bu üç alkaliniteden<br />

birinin bulunması halinde sarı renk verir, asit mevcudiyetinde ise kırmızıya<br />

döner; bu anda pH = 4.4 tür. Normal karbonat alkalinitesi, hidroksit veya<br />

bikarbonat alkalinitelerinden birisi ile birlikte bulunabilir.<br />

Fakat hidroksit ve bikarbonat alkalinitesi aynı numunede birarada bulunmaz.<br />

Eger numunede fenolftalein alkalinitesi varsa, hidroksit veya karbonat<br />

iyonlarından biri veya her ikisi de bulunabilir. Eger numunede sadece<br />

metiloranj alkalinitesi varsa bu üç alkaliniteden herhangi biri mevcut olabilir<br />

veya hidroksil ve karbonat birlikte veya karbonat ve bikarbonat birlikte<br />

bulunabilir.<br />

Titrasyonu takip eden hesaplamalarda alkalinitenin türleri, kullanılan<br />

indikatörlerle sarfedilen asit miktarının alkaliniteyi oluşturan iyonlara göre<br />

dağılımı yapılarak bulunur.


Doğal sulardaki CO 2 , alkalinite ve pH ilişkileri aşağıdaki bağıntılar ile verilir.<br />

Çeşitli pH seviyelerinde alkalinitenin üç şekli ve karbondioksit arasındaki ilişki<br />

(değerler 25 °C’ de toplam alkalinitesi 100 mg/lt olan su için)


Alkalinite Verisinin Uygulamaları<br />

Alkalinite ile ilgili bilgiler, çevre mühendisliği uygulamalarında çeşitli şekillerde<br />

kullanılırlar. İçme ve atık suların kimyasal pıhtılaştırma işlemlerinde kullanılan<br />

kimyasal maddeler, su ile reaksiyona girerek çözünmeyen hidroksit çökeleklerini<br />

oluştururlar. Açığa çıkan hidrojen iyonu, suyun alkalinitesi ile tepkimeye girer.<br />

Alkalinite, kireç ve soda–kireç yöntemleri ile suların yumuşatılması işlemlerinde<br />

gerekli kimyasal madde miktarlarının hesabında önemlidir. Alkalinite, korozyon<br />

kontrolünde önemli bir parametredir.<br />

Alkalinite, ölçümleri atıksuların ve çamurların tamponlama kapasitelerinin<br />

değerlendirilmesinde kullanılır. Karbondioksit, asidik bir gaz olduğundan,<br />

karbondioksitin uzaklaştırılması ile; bağıntısına göre suyun pH’ı yükselir.


OH - + H + H 2<br />

O<br />

CO 2(g)<br />

+ H 2<br />

O (l)<br />

H 2<br />

CO 3 (aq)<br />

H 2<br />

CO 3 (aq)<br />

HCO 3<br />

-<br />

(aq)<br />

+ H + (aq)<br />

HCO 3<br />

-<br />

(aq)<br />

H + (aq) + CO 3 2- (aq)


Asidite<br />

Bir suyun asiditesi, o suyun bir bazı belirtilen bir pH değerine kadar<br />

nötralize edebilme kapasitesini gösterir. Doğal sular büyük ölçüde zayıf<br />

asitler içerirler. Zayıf asitlerin en önemlisi karbonik (H 2 CO 3 ) asittir.<br />

Karbonik asitin titrasyon eğrisi incelendiği zaman pH dönüm noktasına<br />

pH=8,2–8,3'den önce ulaşmadığı görülür. Buna göre pH=8,2–8,3'den az olan<br />

tüm suların asidite içerdiği söylenebilir. pH'sı 4,5–8,3 arasında olan suların<br />

asiditesine "Fenol Ftalein Asiditesi", pH'sı 4,5'dan küçük olan suların<br />

asiditesine ise "Metil Oranj Asiditesi" denir. Metil oranj asiditesi mineral<br />

asitlerden ileri gelir.<br />

Önemi: Halk sağlığı açısından pek önemli değildir. Ancak mineral asidite<br />

içeren sular oldukça tatsızdır.<br />

Asidik sular korozif özellikleri ve korozyon oluşturan maddelerin kontrolü<br />

açısından önemlidir. Çoğu sularda korrozif faktör CO 2 ’dir. Endüstriyel<br />

atıksularda ise mineral asidite önem taşır.


pH 4,5’ un altında<br />

mineral asiditede,<br />

pH 4,5’ un üzerinde ise<br />

suda karbondioksit<br />

asiditesi etkindir.<br />

pH’ı 8,5’ den düşük olan tüm suların<br />

asidite içerebileceği dikkate<br />

alınmalıdır. Genellikle fenolftalein<br />

dönüm noktası, pH 8,2 – 8,4’ de<br />

referans noktası olarak alınır.


Asidite Kaynakları<br />

CO 2 tüm doğal suların normal bileşiğidir. Yüzeysel sulara havadan<br />

adsorpsiyon ile CO 2 girebilir. CO 2 aynı zamanda sularda organik maddenin<br />

biyolojik oksidasyonu ile özellikle kirletilmiş sularda bakteriler tarafından<br />

da oluşturulabilir. Böyle durumlarda sudaki CO 2 ’ nin kısmi basıncı,<br />

atmosferdeki kısmi basıncını aşabilir ve CO 2 su ortamından havaya<br />

kaçmaya başlar. Böylece yüzey suların atmosferle denge oluşturmak<br />

üzere, sabit bir şekilde CO 2 adsorpladıkları veya verdikleri sonucuna<br />

varılır.<br />

Yeraltı suları ile göllerin hipolimnion tabakasındaki sular çoğunlukla fazla<br />

miktarda CO 2 içerirler. Bu CO 2 derişimi, suyun sahip olduğu şartlarda<br />

organik maddenin bakteriyel oksidasyonu sonucu oluşur ve atmosfere<br />

geçmek üzere serbest halde değildir.<br />

CO 2 aerobik ve anaerobik bakteriyel oksidasyonunun son ürünüdür. Yer altı<br />

sularında 30–50 mg/L CO 2 derişimi olasıdır. Eğer toprakta yeterince CaCO 3<br />

ve MgCO 3 mevcut ise aşağıdaki reaksiyonla CO 2 adsorbe edilecektir.<br />

CO 2 + CaCO 3 + H 2 O → Ca(HCO 3 ) 2


Mineral asidite endüstriyel atıkların çoğunda mevcuttur. Bazı doğal sularda<br />

mineral asidite içerebilir. Terk edilmiş maden yataklarının drenajları ve<br />

zayıf maden yataklarından süzülen sular eğer çevrede sülfürler, sülfitler<br />

veya demir piritleri mevcut ise, sülfürik asit veya H 2 SO 4 tuzlarını da<br />

içerecektir. Bu maddelerin H 2 SO 4 ’ e ve sülfatlara dönüşümü, aerobik<br />

şartlar altında kükürt oksitleyen bakteriler yardımıyla aşağıdaki<br />

reaksiyonlara göre oluşur;<br />

2S + 3O 2 + 2H 2 O ↔ 2H 2 SO 4<br />

FeS 2 + O 2 + H 2 O ↔ FeSO 4 + H 2 SO 4<br />

Ağır metallerin tuzları, özelliklede Fe+3 ve Al+3 gibi üç değerlikli metal<br />

tuzları suda hidrolize olarak mineral asidite oluştururlar.<br />

FeCl 3 + 3H 2 O ↔ Fe(OH) 3 + 3H + + 3Cl -<br />

Endüstriyel atıkların çoğu organik asitleri içerir. Bu tür asitlerin varlığı ve<br />

özellikleri elektrometrik titrasyon eğrilerinin veya gaz kromatografisinin<br />

kullanımı ile belirlenebilir.


pH, Asidite ve Alkalinite Arasındaki İlişki


Sertlik<br />

Genel olarak, herhangi bir suyun sertliği denildiğinde o suyun sabunu<br />

çöktürme özelliği anlaşılır. Sabun başlıca Ca++ ve Mg++ iyonları tarafından<br />

çökeltilir. Ancak iyonlara oranlara su kaynakları içerisinde daha az<br />

miktarda bulunan diğer metal iyonları da sabunun çöktürülmesinde<br />

etkilidirler. Fakat bu iyonlara oranla Ca++ ve Mg++ iyonları sularda daha<br />

fazla bulunduklarından, suların sertliği, su içerisinde çözünmüş olarak<br />

bulunan toplam Ca++ ve Mg++ miktarının CaCO 3 eşdeğeri olarak<br />

tanımlanır.<br />

Sularda sertliğe yol açan iyonların genellikle mg/l olarak CaCO 3 eşdegeri<br />

olarak gösterilmesinin nedeni, CaCO 3 ’ın standard olarak kolaylıkla<br />

bulunabilmesi ve hesaplamalardaki kolaylık yönünden mol ağırlığının 100<br />

olmasıdır.<br />

Suyun sertliği içerisinde çözünmüş Ca++ ve Mg++ nadiren Sr++ ve Ba++’un<br />

bikarbonatları geçici sertlik veya karbonat sertliğini, yine bu elementlerin<br />

karbonattan ayrı tuzları kalıcı sertliği verir. Geçici sertlik denilmesinin<br />

nedeni, belirli şartlarda her iki anyonun da serbest CO 2 gazı açığa<br />

çıkarabilmesidir.


Origin of water "hardness“<br />

Carbon dioxide reacts with water to form carbonic acid (1) which at ordinary<br />

environmental pH exists mostly as bicarbonate ion (2). Microscopic marine<br />

organisms take this up as carbonate (4) to form calcite skeletons which, over<br />

millions of years, have built up extensive limestone deposits. Groundwaters,<br />

made slightly acidic by CO 2 (both that absorbed from the air and from the<br />

respiration of soil bacteria) dissolve the limestone (3), thereby acquiring<br />

calcium and bicarbonate ions and becoming "hard". If the HCO 3– concentration<br />

is sufficiently great, the combination of processes (2) and (4) causes calcium<br />

carbonate ("lime scale") to precipitate out on surfaces such as the insides of<br />

pipes. (Calcium bicarbonate itself does not form a solid, but always precipitates<br />

as CaCO 3 .)


Sertlik<br />

Bir suyun sertliği, o suyun temas etmiş olduğu topraklardaki minerallerin<br />

suda çözünmesiyle yakından ilgilidir. Yer altı suları daha fazla oranda<br />

mineral madde ile temas ettiklerinden yüzey sularından daha serttir. İçme<br />

kullanma sularının sertliklerine göre sınıflandırılması birçok ülkede ayrı ayrı<br />

kabul edilen temel esaslara göre yapılmaktadır.<br />

Geçici Sertlik; Su ısıtıldığı zaman geçici sertlik veren maddeler karbondioksit vererek<br />

ayrışır. Kalsiyum karbonat ve magnezyum hidroksit çökerek ayrılır. (Bunların<br />

çözünürlükleri sıcaklıkla ters orantılıdır.) Bu şekilde ısıtılarak giderilen sertliğe geçici<br />

sertlik denir.<br />

Ca(HCO 3 ) 2 +ısı--->CaCO 3 +H 2 O+CO 2 (g)<br />

Mg(HCO 3 ) 2 +ısı--->Mg(OH) 2 +2CO 2(g)<br />

Kalıcı Sertlik; Kalıcı sertlik veren maddeler ısı ile ayrışmaz. Bu tuzlar nötr olup,<br />

alkanilite oluşturmaz ve ısı aktarım yüzeylerinde sert birikinti oluştururlar. Bu nedenle<br />

katma suyunda sertlik istenmez.<br />

Geçici sertlik ile kalıcı sertliğin toplamına, toplam sertlik (TH ) denir..<br />

Geçici sertlik bikarbonatlardan ileri geldiğinden, suların kaynatılması<br />

ile giderilir. Hâlbuki kalıcı sertlik kalsiyum ve magnezyum sülfat ve<br />

klorürden ileri geldiği için kaynatılmakla giderilemez.


Sertlik Birimleri<br />

Çeşitli sertlik birimleri vardır. Bunlardan en çok kullanılanları şunlardır;<br />

1. Fransız Sertlik Derecesi (FS): Litrede 10 mg kalsiyum karbonat<br />

kapsayan suyun sertliği, 1 Fransız Sertlik Derecesidir.<br />

2. İngiliz Sertlik Derecesi (IS): 1 galon (0,7 litre) suda 10 mg kalsiyum<br />

karbonat kapsayan suyun sertligi, 1 İngiliz Sertlik Derecesidir.<br />

3. Alman Sertlik Derecesi (AS): Litrede 10 mg kalsiyum oksit (CaO)<br />

kapsayan suyun sertliğidir.<br />

4. Amerikan Sertlik Derecesi: 1 grain (0,0648 gr) CaCO3/Amerikan<br />

galonu (3,785 lt)<br />

5. Rus Sertlik Derecesi : 0.001 g Ca/lt


Sertlik<br />

SERTLİK DERECELERİ<br />

Çarpma Faktörleri Alman(°D) Fransiz(°F) İngiliz(°E) milival(mval)<br />

°D için 1 1.79 1.25 0.357<br />

°F için 0.56 1 0.7 0.200<br />

°E için 0.80 1.43 1 0.285<br />

mval için 2.80 5.00 3.5 1<br />

Fransız sertlik derecesi= 10 mg CaCO 3 /l<br />

Alman sertlik derecesi= 17.8 mg CaCO 3 /l<br />

İngiliz (Clark) sertlik derecesi= 14.3 mg CaCO 3 /l<br />

Dünya Sağlık Örgütü (WHO)<br />

tarafından sular sertliklerine<br />

göre CaCO 3 olarak şöyle<br />

sınıflandırılmıştır,


Sertlik Çeşitleri<br />

Sertlik çeşitleri, su içerisindeki metal iyonlarına ve asit köklerine göre sınıflandırmaya<br />

tabi tutulabilir. Metal iyonlarına göre sertlik tasnifi, kalsiyum ve magnezyum iyonlarına<br />

göre yapılabilir. Bu iyonların sebep oldukları sertlikler ayrı ayrı bulunarak ifade edilebilir.<br />

Sert suların yumuşatılmasında su içerisindeki kalsiyum ve magnezyum sertliklerinin ayrı<br />

ayrı bilinmesine ihtiyaç vardır. Bu nedenle toplam sertliğe ilave olarak kalsiyum ve<br />

magnezyum sertlikleri tayin edilmelidir.<br />

Kalsiyum ve Magnezyum Sertliği (Toplam Sertlik):<br />

Ca ve Mg iyonları, doğal sularda oluşan sertliğin büyük bir kısmını meydana getirirler. Bu<br />

sertlik çok az bir hata ile toplam sertlik olarak kabul edilir.<br />

Toplam Sertlik = Kalsiyum sertliği + Magnezyum sertliği<br />

Asit köklerine göre yapılan sınıflandırmada sertlik, karbonat ve karbonat olmayan gruplara<br />

ayrılır. Su içerisindeki alkalilik iyonlarının (HCO 3- , CO 3- , OH - ) bağlı bulunduğu Ca ve Mg<br />

iyonlarının sebep oldukları sertliğe karbonat sertliği adı verilir. Başka bir değişle<br />

sudaki sudaki karbonat ve bikarbonat iyonlarına karşı gelen kısmı karbonat sertliği<br />

olarak bilinir.


Sertlik Çeşitleri<br />

Bu iyonlar aynı zamanda doğal suların alkalinitesini de belirlediğinden,<br />

Eğer alkalinite toplam sertlikten küçük ise;<br />

Karbonat sertliği (geçici sertlik) (mg/l CaCO 3 ) = Alkalinite (mg/l CaCO 3 )<br />

Sudaki bikarbonat iyonlarının meydana getirdikleri sertliğe, geçici sertlik de denir.<br />

Zira böyle bir su kaynatıldığı zaman karbondioksit gazı uçar ve kalsiyum karbonat<br />

çökerek suyun sertliği azalır.<br />

Eğer alkalinite toplam sertliğe eşit veya büyükse;<br />

Karbonat sertliği (geçici sertlik) (mg/l CaCO 3 ) = Toplam Sertlik (mg/l CaCO 3 )<br />

Diğer asit köklerine göre (SO 4- , NO 3- , Cl - ) bağlı Ca ve Mg’dan meydana gelen sertliğe<br />

karbonat olmayan (kalıcı) sertlik adı verilir. Suyun toplam sertliği ve alkalinitesi tayin<br />

edilirse karbonat olmayan sertlik bulunabilir.<br />

Karbonat olmayan (kalıcı) sertlik = Toplam sertlik – Karbonat (geçici) sertlik


Sertlik Çeşitleri<br />

Yalancı (Pseudo) Sertlik:<br />

Tuzlu sularda sabun köpürmesi, şimdiye kadar açıklandığından farklı olarak sabunun<br />

iyonlaşması engellendiğinden dolayı durur. Bu olayın sorumlusu sabun ve tuzdaki<br />

ortak olan Na + katyonlarının “ortak iyon etkisi”dir. Sodyum normal olarak bir sertlik<br />

yaratıcı unsur olmamasına karşın meydana gelen bu sertliğe yalancı sertlik denir. Bu<br />

duruma özellikle deniz sularında rastlanır.<br />

Sertlik Tayini<br />

1. Hesap Yöntemi<br />

Eğer suyun tam mineral analizi yapılmışsa sertlik, sudaki sertlik yapan<br />

katyonların CaCO 3 eşdeğerinin toplanması ile hesaplanarak bulunabilir. Bu<br />

yöntem, bütün sulara uygulanabilir ve doğruluğa oldukça yüksektir.


Sertlik Tayini<br />

2. EDTA Titrimetrik Yöntemi<br />

3. Strip Yöntemi


Radyoaktivite<br />

<br />

Suyun Radyoaktivitesi:<br />

Gerek banyo yolu ile gerekse içme yolu ile yapılan kür<br />

uygulamalarında şifalı suların radyoaktif özellikleri, en önemli<br />

özelliklerinden birini oluşturmaktadır.<br />

Şifalı suların sürekli ve geçici olmak üzere iki tür radyoaktif<br />

özelliği vardır.<br />

Sürekli radyoaktiflik yarılanma süresi yaklaşık 3825 gün olan<br />

Radon (Rn 222)’nun şifalı suda bulunması ile oluşur.<br />

Geçici radyoaktiflik ise yarılanma süresi 54,3 sn olan Radon 220<br />

gibi radyoaktif türlerin bu sularda bulunması ile ortaya çıkar.


AZOT<br />

Yüzey ve yeraltı sularına karışan azot bileşikleri doğal veya<br />

insan kökenli olabilir.<br />

Doğal azot yükleri su ortamlarında bulunan<br />

mikroorganizmalardan, yağışlardan ve yeraltından sulara karışan<br />

azot bileşiklerinden oluşur.<br />

İnsan kökenli azot yükleri evsel atık sular, evsel katı atık<br />

deponi alanları, endüstriyel atık sular ve tarımsal çalışmalardan<br />

(tarım alanlarının drenajı ve gübre kullanımı) kaynaklanır.


AMONYAK (NH 3 )<br />

Amonyak sularda çözünmüş amonyak(NH 3 ) ve amonyum<br />

iyonlarından (NH 4+ ) oluşur.<br />

Doğal sulardaki amonyak derişimleri genellikle 0,1 mg/L’den<br />

azdır. Atıksularda ise 30 mg/L’den yüksek derişimlere rastlanabilir.<br />

Yer altı sularındaki amonyak derişimi, genellikle düşüktür.


NİTRİT (NO 2 )<br />

Nitrit sularda düşük miktarlarda bulunan bir azot bileşiğidir.<br />

Nitrit iyonu sularda oldukça yaygın olarak görülür, fakat nitrata<br />

oranla oldukça düşük miktarda bulunur.<br />

• Bozunan bitkisel ve hayvansal atıklar,<br />

• evsel atık sular,<br />

• tarımda kullanılan gübreler,<br />

• endüstriyel atık sular,<br />

• atmosferdeki azotun yıkanması,<br />

yüzey ve yer altı sularına nitrit sağlayan başlıca kaynaklardır.<br />

Yeterli derecede nitrifikasyona uğramamış evsel atık suların alıcı<br />

ortama verilmesi halinde bu ortamlarda çok yüksek nitrit değerlerine<br />

rastlanılabilir.


NİTRAT (NO 3 )<br />

Nitrat sularda bulunan bağlı azot bileşiklerinin en önemlisidir.<br />

Yüzey sularında en kararlı azot bileşiği olan nitrat iyonunun yüksek<br />

çözünürlüğü, azot bileşiklerinin tamamen oksitlenmiş olmasının sonucudur.<br />

Yüzey ve yeraltı sularındaki nitrat çoğunlukla organik veya insan kaynaklıdır.<br />

• Bozunan bitkisel ve hayvansal atıklar,<br />

• katı atıkların yıkanması,<br />

• evsel atıklar,<br />

• endüstriyel atıksular (azotlu gübre, nitrit asit v.b. endüstriler),<br />

• tarımda kullanılan gübreler,<br />

• sulamadan dönen sular,<br />

• atmosferik azotun yağışlarla yıkanması,<br />

• atıksu arıtma tesislerinin çıkış suları yüzey ve yeraltı sularındaki nitratı<br />

sağlayan başlıca kaynaklardır


Yüzey sularında 5 mg/L'den fazla nitrat içeriği kirlenme<br />

göstergesi olabilir.<br />

Yeraltısularında nitrat miktarı 450 mg/L'ye kadar çıkar.<br />

Azotlu gübrelerin kullanıldığı tarım alanlarında yeraltısularında<br />

nitrat derişimi 1000 mg/L'yi aşabilir.


AZOT GİDERME METOTLARI<br />

* Nitrifikasyon ve denitrifikasyon ile biyolojik tasfiye<br />

* Damlatmalı filtrelerle tasfiye<br />

* Yeraltı suyunun suni olarak beslenmesi veya kuyularla<br />

çekilmesi<br />

* Kırılma noktası klorlanması<br />

* Yüksek pH'ta havalandırma<br />

* İyon değiştirme<br />

* Reverse-Osmosis


FOSFOR<br />

Sularda fosfor çeşitli fosfat türleri şeklinde bulunur.<br />

Fosfor, mağmatik kayaçlarda oldukça yaygın olarak<br />

bulunan bir elementtir.<br />

Sedimentler içinde de oldukça yaygın olarak<br />

bulunmasına rağmen, doğal sulardaki derişimi 1 mg/L’nin çok<br />

altındadır.


Fosfatlar sentetik gübrelerde, temizliği kolaylaştırıcı<br />

madde olarak deterjanlarda, kabuklanma ve korozyonu<br />

önleyici olarak arıtılmış içme ve kullanma sularında kullanılır.<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

Yüzey ve yer altı sularındaki fosfat,<br />

kayaçlardan ve topraktan,<br />

bozunan bitkisel ve hayvansal atıklardan,<br />

evsel ve endüstriyel atıklardan,<br />

arıtma tesisi atıksularından,<br />

katı atık deponi alanlarından,<br />

tarımda kullanılan gübrelerden,<br />

sulamadan dönen atık sulardan,kaynaklanır.


Aşırı miktardaki fosfor içeren arıtılmamış atıksular ve sulamadan dönen sular<br />

yüzeysel sulara verildiğinde ötrofikasyona neden olmakta, algler aşırı miktarda<br />

üreyerek "alg patlaması" oluşturmaktadır.


SÜLFAT<br />

Sülfür mineralleri suyla temas ederek bozundukları zaman<br />

oksitlenerek sülfat iyonları oluşur ve bu iyonlar suya geçerler.<br />

Doğal sulardaki sülfatın başlıca kaynakları;<br />

• magmatik kayaçlar<br />

• deri, selüloz, tekstil, sülfirik asit, metalürji endüstrisi atıksuları,<br />

• asit yağmuru ve kükürt içeren maden sahalarının drenaj sularıda<br />

yüzey ve yeraltı sularındaki sülfat miktarını arttıran kaynaklardır.<br />

Yerleşim bölgelerinde evsel atıksuların yüzeysel sulara boşaltılması<br />

veya çeşitli yollarla yeraltı suyuna sızması, bu sulardaki sülfat<br />

derişimini yükseltir.<br />

Yüzey sularında sülfat derişimi birkaç mg/L ile binlerce mg/L<br />

arasında değişebilir.


KLORÜR<br />

• Klorür bütün doğal sularda en çok karşılaşılan bir anyondur. İçme<br />

sularında klorürün üst sınırı 250 mg/litredir. Kandaki anyonların<br />

üçte ikisi klorürdür.<br />

• Sulara yeraltı formasyonlarından çözünme yolu ile ya da tuzlu su –<br />

tatlı su girişimleri sonucu katılabilir. Klorürün normal<br />

konsantrasyonlarında bir sağlık sakıncası yaratmadığı<br />

bilinmektedir. Ancak 250 mg/lt’den yüksek konsantrasyonlarda<br />

tuz tadı oluşmaktadır. Klorür suyun iletkenliğini artırdığı için<br />

korozyonu kolaylaştırır.


SODYUM (Na)<br />

<br />

Sodyum tuzları suda çok çözündüğü için doğal sularda az yada çok<br />

miktarda bulunurlar.<br />

İnsanın günlük sodyum ihtiyacı 4 gramdır. İçme sularında 200<br />

mg/litre’den fazla olması istenmez.<br />

Sodyum İyonları, suyun dokulara bağlanmasını, kanda<br />

karbondioksitin taşınmasını sağlarlar. Aşırı miktarda sodyum<br />

tüketimi kalp, böbrek ve dolaşım rahatsızlıklarına, yetersizliği ise<br />

kusma, zihin bulanıklığı gibi rahatsızlıklara yol açar.


KALSİYUM (Ca)<br />

<br />

Doğal suların başlıca katyonudur. Çünkü kayalarda ve topraklarda<br />

bol miktarda bulunur. Yetişkin bir insanın günlük kalsiyum ihtiyacı<br />

1 gram kadardır. Kalsiyum kanın pıhtılaşmasını sağlar ve vücuttaki<br />

bazı enzimler için aktivatör görevi yapar.


MAGNEZYUM (Mg)<br />

<br />

Tatlı sularda Kalsiyum ve Sodyum iyonlarından sonra en çok<br />

rastlanan iyondur. Magnezyum miktarı fazla olan suların tadı<br />

acıdır. Özellikle de magnezyum sülfat içeren sular acıdır. Bu sular<br />

ishal gibi geçici bağırsak sorunlarına yol açarlar. Vücutta<br />

magnezyum yetersizliği sinir sisteminin aşırı çalışmasına ve<br />

damar genişlemesine yol açar.


POTASYUM (K)<br />

<br />

Sodyuma göre daha az miktarda olmakla birlikte doğal sularda<br />

daima var olan bir iyondur. İnsanın günlük ihtiyacı 1 gram<br />

kadardır. Potasyum bazı metabolizma olayları ve kas hareketleri<br />

için gereklidir.


BİKARBONAT<br />

<br />

Doğal sularda özellikle yer altı sularında en çok bulunan<br />

anyonlardan biridir. Yer altı sularının içerdiği CO 2 basınç altında<br />

kalsiyum ve magnezyum tuzlarının bikarbonatı şeklinde<br />

çözünmesine neden olur. Suların geçici sertliğine neden olur.


10.AĞIR METAL TAYİNİ<br />

Doğal sularda başlıca iyonlar (Ca2+,Mg2+, Na+,<br />

HCO3 -, SO42-, Cl-) olup suyun içerdiği çözünmüş<br />

maddelerin % 90’ını oluştururlar.<br />

Doğal sular, bu majör iyonlar dışında eser<br />

düzeyde Ağır metaller içerir.<br />

Demir dışındaki diğer ağır metaller<br />

sulardagenellikle 1 mg/L’den düşük derişimlerde<br />

bulunurlar.


Doğal sulara evsel ve endüstriyel atık sular ve<br />

madencilik faaliyetleri atıkları aracılığıyla bazen önemli<br />

miktarda ağır metaller katılır.<br />

Madencilik faaliyetleri ortaya çıkan katı atıkların<br />

yıkanması sonucu sulara Fe, Cu, Pb, Cr, Zn, Mn gibi metaller<br />

karışır.<br />

Ağır metallerin bazıları, mikroorganizmalar, bitkiler,<br />

hayvanlar, ve insanlar açısından toksik özelliklere sahiptir.


11.KARBONDİOKSİT<br />

Karbondioksitin su ile reaksiyonu sonucu bir asit<br />

meydana getirir: (CO 2 + H 2 O → H 2 CO 3 ). Gazoz ve soda<br />

yapımında kullanılır.


Sanayi çağının başlangıcından bu yana hidrokar<br />

bonların yanmasıyla 120 milyar ton karbondioksit<br />

okyanusların derinliklerine karıştı. Ancak bu durum<br />

okyanus sularının Ph derecesini düşürerek daha asidik<br />

olmalarına sebep oldu. Sonuç olarak sudaki karbondioksit<br />

oranının artması kireç taşı oluşum unun en önemli maddesi<br />

olan karbonatların azal masına neden oluyor.


Karbondioksit seviyesi yüksek sularda yetiştirilen<br />

balıkların erişkin yaşa gelemediği bu balıkların kulak<br />

taşlarının, karbondioksit seviyesi yüksek olmayan ortamda<br />

yetiştirilen balıklarınkin den daha gelişmiş olduğu görüldü


12.ANYON-KATYONLAR<br />

Suda bilinen en genel iyonlar asagidaki gibidir;<br />

KATYONLAR : Ca +2 , Mg +2 , Na +2 , Fe +2 , Mn +2<br />

ANYONLAR : Bikarbonat HCO 3- , Cl -1 , SO 4<br />

-2<br />

, N0 3<br />

-<br />

Nitrat, C0 3<br />

-2<br />

Karbonat


ANKARA IÇME SUYU DEĞERLERI


İVEDIK SU ARıTMA TESISLERI HAM SU VE ÇıKıŞ SUYU ANALIZLERI


TEŞEKKÜRLER


Kimyasal Parametreler<br />

‣ Biyolojik Oksijen İhtiyacı (BOİ5)<br />

‣ Kimyasal Oksijen İhtiyacı (KOİ)<br />

‣ Toplam Organik Karbon (TOK)<br />

‣ Toplam Azot ve azot bileşenleri<br />

Toplam Azot, NH4-N, NO3-N, N02-N, Kjeldahl Azotu (organik azot)<br />

‣ Toplam Fosfor ve fosfor bileşenleri<br />

Toplam Fosfat, Orto PO4-P, Organik fosfor<br />

‣ Metaller


Kimyasal Parametreler<br />

Suyun kimyasal özelliklerini içerdiği çözünmüş organik maddeler, azotlu ve<br />

fosforlu maddeler ile toksik maddeler belirler.<br />

Suda biyolojik olarak bozunabilen organik maddeler üç grupta toplanırlar;<br />

Proteinler (yüksek molekül ağırlıklı aminoasitler) (%40-60)<br />

Karbonhidratlar (şekerler, nişasta ve selüloz) (%25-50)<br />

Lipidler (sıvı ve katı yağlar) (%10)<br />

Suyun içerdiği organik maddeler;<br />

‣Biyolojik oksijen ihtiyacı (BOİ 5 )<br />

‣Kimyasal oksijen ihtiyacı (KOİ)<br />

‣Toplam organik karbon (TOK)<br />

‣Teorik oksijen ihtiyacı (TeOİ)<br />

‣Toplam oksijen ihtiyacı (TOİ) cinsinden ifade edilir.


BİYOLOJİK OKSİJEN İHTİYACI (BOI)<br />

Aerobik şartlarda bakterilerin organik maddeyi parçalayarak stabilize etmeleri<br />

için gereken oksijen miktarı olarak tanımlanır<br />

BOİ analizi; mikroorganizmaların sudaki organik maddeleri çözünmüş oksijeni<br />

kullanarak oksitlemeleri için gerekli olan oksijen ihtiyacını doğrudan, atıksuda<br />

biyolojik yolla bozulabilen organik madde miktarını dolaylı olarak ölçmeye yarar.<br />

Organik madde + O 2<br />

CO 2 + H 2 O + NH 3 + Enerji<br />

Bu proses oluşurken suda bulunan oksijen kullanılır. Bu yüzden organik maddenin<br />

fazla bulunduğu sularda çözünmüş oksijen düzeyi az olacağından balık ve diğer<br />

canlıların yaşama imkanı sınırlıdır.


BOİ analizi; Su numuneleri daha önce hazırlanan seyreltme suyu ile belirli oranda<br />

karıştırılır. Seyreltme suyu, saf suya mineral (MgSO4, CaCl2, FeCl3, NH4Cl vb.)<br />

elementler ilave edilerek mikroorganizma ile aşılanır ve havalandırılır. Atıksu ve<br />

seyreltme suyu karıştırılarak içerdiği başlangıç çözünmüş oksijen konsantrasyonu<br />

ölçülür ve 20 °C de inkübatörde 5 gün süre ile bekletilir. İnkübasyonda<br />

mikroorganizmaların sudaki organik madde ve mineral tuzlar ile beslenerek<br />

çoğalması ve yukarıdaki reaksiyonu oluşturması sağlanır. 5 gün sonra BOİ<br />

şişesindeki suyun içerdiği çözünmüş oksijen miktarı tekrar ölçülür ve BOİ 5 değeri<br />

hesaplanır.<br />

DO 1 -DO 2<br />

mg/(BOI 5 ) L = ---------------------<br />

Numune hacmi<br />

DO 1 = Başlangıçtaki çözünmüş oksijen kons., mg/l<br />

DO 2 = 5 günlük inkübasyondan sonraki ÇO kons., mg/l<br />

Numune hacmi= ml atıksu/ ml BOI şişe hacmi


BOİ 5 ölçüm metodunun yetersiz yönleri;<br />

Sudaki organik maddelerle reaksiyona girmeye uygun mikroorganizma<br />

bulunmaması<br />

Sonuçların uzun sürede elde edilmesi<br />

Sadece biyolojik olarak bozunabilen organik maddelerin ölçülebilmesidir.<br />

Reaksiyon kinetiği açısından düşünüldüğünde ve sudaki organik madde BOİ<br />

cinsinden ifade edildiğinde; organik maddenin oksitlenme hızı suyun BOİ sinin<br />

azalma hızına eşittir. Bu hız sudaki herhangi bir t zamandaki BOİ miktarı ile<br />

doğru orantılıdır.


BOI Reaksiyon Kinetiği<br />

Karbonlu ve azotlu maddelerin<br />

Toplam oksijen ihtiyacı<br />

BOI, mg/l<br />

Karbonlu maddelerin<br />

toplam oksijen ihtiyacı<br />

dL / dt = -k’. L t<br />

L t = L. e -k’t<br />

8-10<br />

Zaman, gün<br />

y= L-L t = L (1-10 -kt )<br />

Y= Herhangi bir anda ölçülebilecek BOI değeri<br />

k= reaksiyon hız sabiti, zaman -1<br />

L= BOI birimi ile ifade edilen konsantrasyon, mg/l


Kimyasal Oksijen İhtiyacı; sudaki yükseltgenebilir maddelerin kimyasal yolla<br />

oksitlenmeleri için gerekli olan oksijen miktarıdır. Atıksu numunesi H 2 SO 4 ve<br />

K 2 Cr 2 O 7 ile 2 saat kaynatılır.<br />

Organik madde + K 2 Cr 2 O 7 CO 2 + H 2 O + K 2 Cr 2 O 7<br />

Stokiyometrik olarak numune içindeki yükseltgenebilir maddeye eşdeğer miktarda<br />

K 2 Cr 2 O 7 kullanılır ve geriye kalan K 2 Cr 2 O 7 standart Fe 2 NH 4 SO 4 ile titre edilir.<br />

Kullanılan K 2 Cr 2 O 7 oksitlenen organik madde miktarını gösterir.<br />

KOİ nin yetersiz yönleri;<br />

‣Bazı organikler K 2 Cr 2 O 7 ile kısmen oksitlenirler (düz zincirli asitler, alkoller,<br />

aminoasitler) veya bazı organikler oksitlenmezler (benzen, pridin, toluen vb.)<br />

‣S -2 , SO 3<br />

-2<br />

NO 2- , Fe+2 gibi inorganik maddelerin K 2 Cr 2 O 7 ile oksitlenmesi atıksuyun<br />

içerdiği organik maddelerin olduğundan daha fazla ölçülmesine neden olur.<br />

‣Klorür iyonu K 2 Cr 2 O 7 ile reaksiyona girdiği için Hg 2 SO 4 kullanılarak iyonlaşmayan<br />

HgCl 2 şekline dönüşür.


Toplam Organik Karbon; su numunesindeki karbon miktarını veren bir<br />

parametredir. Kısa sürede yapılabilen bu ölçüm BOİ ve KOİ ölçümlerinin<br />

yerini almaktadır.<br />

Su numunesi 900-1000 °C de saf oksijen gazı ile oksitlenir. Yanma<br />

aşamasında Kobalt katalizör olarak kullanılır. Yanma ürünleri CO 2 ve su<br />

buharıdır. Su buharı yoğunlaşarak ayrılır. CO 2 gazı infrared analizörüne<br />

verilir. Ölçülen CO 2 miktarından atıksu içindeki karbon miktarı belirlenir.<br />

Su TOC cihazına verilmeden önce, anorganik karbon kısmını oluşturan<br />

karbonatlar asitli ortamda CO 2 numuneden ayrılmalıdır. Böylece TOC<br />

cihazında yapılan CO 2 ölçümünden atıksu numunesindeki organik karbon<br />

miktarı elde edilir.


Teorik Oksijen İhtiyacı (TeOİ)<br />

Atıksularda bulunan karbonhidratlar, yağlar, proteinler ve bunların<br />

ayrışma ürünleri genel olarak karbon, hidrojen, oksijen ve azottan<br />

meydana gelir. Numunenin kimyasal formülü biliniyorsa, içindeki<br />

karbonun oksitlenmesi için gerekli oksijen miktarı bulunabilir. Bu<br />

değer KOİ ve BOİ’den daha büyüktür.


Toplam Oksijen İhtiyacı (TOİ)<br />

TOİ parametresi ise diğer parametrelerin bulunmasından daha<br />

sonraki yıllarda geliştirilmiştir.<br />

TOİ deneyi, numuneyi platinle katalizlenen bir yanma odasında kararlı<br />

son ürünlere çevirmeyi ve bu esnada sarf edilen oksijen miktarını<br />

bulmayı hedef alır.


SU VE ATIKSU <strong>ÖZELLİKLERİ</strong> VE İLGİLİ PARAMETRELER<br />

Biyolojik Parametreler<br />

<br />

İçme ve kullanma sularında bulunan bakterilerin, tek hücreli ve çok hücreli<br />

patojen mikroorganizmaların miktarlarının tespit edilmesi için kullanılan<br />

yöntemler.


Biyolojik Parametreler; İçme ve kullanma sularının güvenilir olup<br />

olmadığını belirlemek amacıyla bakteriyoloji analizler yapılır.<br />

En olası sayı yöntemi<br />

Membran filtrasyon yöntemi

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!