15.02.2015 Views

2014-05 Kizilbas 38

2014-05 Kizilbas 38

2014-05 Kizilbas 38

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

kızılbaş - sayfa 58 - sayı <strong>38</strong> - mayıs <strong>2014</strong> - http://www.kizilbas.biz - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53<br />

HATAY’DA HOŞ GÖRÜNÜN KAYNAĞI<br />

NUSAYRİLER<br />

Yemenden kalkıp kaç göç dalgaları halinde<br />

Anadolu’ya geldiler. İnanışlarından<br />

dolayı karşılaştıkları baskı ve aşağılama<br />

her yerde izledi onları büyük kırılmalara<br />

tabi tutuldular ama “ehlibeyt yolundan<br />

dönmediler”. (Bulut,2001:95)<br />

“Osmanlı belgelerinde, Fellahlar “Çukurovanın,<br />

Amik’in, daha doğrusu Akdeniz<br />

Bölgesinin en eski sakinleri” (Yeğenoğlu,<br />

2001) olarak geçer. İlber Ortaylı’ya göre<br />

onlar, bir zamanlar Türkmenlerle çevrili<br />

bir denizde Arapça konuşan etnik bir<br />

gruptu. Kendi aralarında iletişim kuvvetliydi.<br />

Lazkiye ile Mersin’deki Nusayriler<br />

(Fellahlar) kendi aralarında haberleşiyorlardı.<br />

Kız alıp veriyorlar, ortaklık kurup<br />

ticaret yapıyorlardı.” (Ortaylı, 1999: 42)“<br />

(Aslan,20<strong>05</strong>:27)<br />

“Fellahların Varlığına ilişkin ilk kayıtlarda<br />

Kanuni Sultan Süleyman devrinde,<br />

1528’de Adana sancağındaki vergi defterlerinde<br />

Karşılaşılmaktadır. O devirde<br />

Fellahların ismi Garipler Cemaati olarak<br />

geçmektedir. (Serin, 1995: 146). O dönemlerde<br />

Çukurova’da, Bahçeciler olarak<br />

tanımlanmakta idi. Gerçekte de Fellahlar<br />

1970’lere kadar yoğun olarak çiftçilikle<br />

uğraştılar ve hala uğraşmaktadırlar.<br />

“(Gökçeli, 2001) O yüzden Antakya yöresinde<br />

dinsel inanışlarından dolayı “Aleviler”<br />

olarak anılmalarına karşılık, Adana<br />

ve Mersin yöresinde, kendilerini kızdıran<br />

zaman zaman kendilerinde aşağılandıkları<br />

fikrini uyandıran, Arapça çiftçi anlamına<br />

gelen “Fellah” yada “Arapuşağı”<br />

kavramlarıyla anılmaktadırlar ”(Ünlüer,<br />

2001)“ (Aslan,20<strong>05</strong>:28)<br />

Yaklaşık 1200 yıllık tarih boyunca altı büyük<br />

göç, sayısız felaket yaşayan; bu arada<br />

Halep’teki büyük yerleşimleri sırasında<br />

Hamdani devletini kuran, Yavuz Sultan<br />

Selim binlerce Nusayri’yi kırmasıyla Lazkiye<br />

dağları’nın doruklarına çıkan Nusayriler,<br />

bir anlamda göçebelik ,tehcir,tecrit<br />

ve yoksulluğa mahkum edildiler.Nusayri<br />

adını, 11.İmam Hasan el askeri’nin müridi<br />

Muhammed bin nusayr’dan aldıkları<br />

yolundaki rivayetin akla yatkın olduğunu<br />

yazar Faik bulut makalesinde belirtir.<br />

Fakat yazar-eğitimci Mehmet Karasu’ya<br />

göre bu adlandırmanın tarihi gerçekliği<br />

yoktur: “Zira Alevilik Muhammed ibn<br />

Nusayr tarafından değil,bizzat imam ali<br />

tarafından kurulduğunu iddia eden bilim<br />

adamaları vardır. Aşağıda izah edileceği<br />

gibi ilk ayrışmalar Gadir Hum biatına dayanmaktadır.<br />

(Karasu,2006:117)<br />

Mehmet Karasu makalesinde bu iddialara<br />

Şöyle karşılık verir: “İkincisi, Muhammed<br />

ibn Nusayr peygamber değildir.<br />

Ehlibeyt’in sevgisini ilmini ahlakını,<br />

edep ve dürüstlüğünü bize aktaran bir<br />

ehlibeyt bilginidir. O ve kendisinden<br />

sonra gelenler; Muhammed Bin Cündüp,<br />

Abdullah Cennan Cembalani, Hüsey Bin<br />

Hamdan El Hasibi, Muhammed Bin Ali El<br />

Cilli, Mekzun el Sincari….Alevileri içine<br />

düştüğü zillet, sefalet, umutsuzluk, ve<br />

esaretten kurtulmak için çalıştılar.Bunlar<br />

her şeyden önce din tasavvuf ozanıdırlar.<br />

Görüş ve inançları tasavvuf felsefesi ve<br />

“Vahdet-i vucud “kuramı dediğimiz, eski<br />

Grek Latin filozoflarından esinlenen “islami<br />

felsefeyi benimsemişlerdir. Bu gün<br />

mevcut olan elyazması yapıtlardan bunu<br />

anlamak mümkündür. Alevilerin Tanrı<br />

anlayışı anlatılırken bu özellikler hep göz<br />

ardı edilmişlerdir.” (Karasu, 2006: 117)<br />

Başka bir rivayete göre ise, ikinci halife<br />

döneminde bölgeye gönderilen 450 kişilik<br />

takviye kuvvet burada düşmanı yendikten<br />

sonra bu bölgede ikamet etmiş,Hz.Ali<br />

yandaşı olan bu kuvvete ‘nasara /nüsra ‘<br />

(yandaş,zafer kazanan )adı verildiğinden,<br />

yörenin sarp dağlarına yerleşen herkes<br />

aynı isimle anılmış. (Bulut, 2001, 96),<br />

Kaç göç dalgaları Nusayrileri açlığa<br />

ve yoksulluğa mecbur etmenin yanı<br />

sıra,sürek surak,suvarık (sürgün sözcüğünden<br />

bozma) sıfatıyla horlanmalarına<br />

neden oldu. Yoksul halk,açlıktan ölmemek<br />

için sarp dağların verimsiz topraklarını<br />

işleyerek,ağaçları kesip tarla haline<br />

getirerek ayakta durmaya çalıştı ;<br />

Arapça ‘felahül-ard’ (toprağı işleyenler)<br />

İbaresinden kendilerine ‘fellah’ adı verildi<br />

bu yüzden.Uzun süre Hristiyan ve<br />

Müslüman ağaların yanında marabalık<br />

yaptılar.Zamanla toprak sahibi olup rançberlik<br />

,bağcılık ,bostancılığı bir meslek<br />

haline getirince, bu kez,Arapça ‘fellah’<br />

(rençber,köylü, çiftçi) deyimi iyice yerleşti.<br />

‘Arap uşağı’ yakıştırması,Atatürk<br />

zamanındaki kimi siyasetçiler tarafından,<br />

üstün bir ünvanmış gibi sunulmuş olmasına<br />

rağmen, aslında Osmanlının son<br />

demlerinde bu toplumu aşağılamanın ifadesi<br />

olarak kullanılmıştı. Osmanlı tahrir<br />

defterlerine ise garipler cemaati olarak<br />

kayda geçmişlerdi. (Bulut,2001:96)<br />

Etnik Köken<br />

Etnik bakımından söz konusu Alevilerin<br />

tümü Arap kökenlidir. Abdurrahman<br />

Khair’e göre:” daha önceki isimleriyle<br />

onlar Nusayrilerdir ve Fransız mandası<br />

zamanında Aleviler olarak anıldılar.Fakat<br />

onlar gerçek Araptırlar ve imamların<br />

yanılmazlığına inanan Müslümanlardır.<br />

(Karasu,2006:118)<br />

Muhammet Emin Galip et Tavil,” Nusayriler<br />

adlı yapıtında tufandan sonra insanlığın<br />

Nuh’un üç oğlunun soyundan,Sam<br />

Ham ve Yafes’ten geldiğini anlatır. Söz<br />

konusu Alevilerin atalarının Samiler olduğunu<br />

ve bunların Ortadoğu’ya yerleştiklerini<br />

ileri sürer.Sami kavimlerinin kendilerine<br />

özgü bir geleneği,uygarlığı,dili<br />

ve meziyetleri olduğunu ve onların saf<br />

arap pınarından süzülen on ikinciler olduğunu<br />

belirtir. (Karasu,2006: 118)<br />

Nusayriler örf,adet,kimlik ve kökenlerini<br />

araştırma döneminin henüz başında.<br />

19<strong>38</strong>’de Hatay’ın Türkiye’ye katılması<br />

sürecinde Güneş Dil tezi savunucuları,’<br />

Yöre halkının Eti Türklerinden Olduğunu‘<br />

döne döne tekrarlayıp durmuştu.<br />

Nusayrilerin inançlarını da dikkate alan<br />

kimi siyasetçiler,‘ Hz.Ali’nin orduları<br />

Arap değil, Türklerdendi. Horasan erenleri<br />

de Ali askerleri arasında bu bölgeye<br />

gelip yerleştiler’ yolunda yazılar yazmışlardır.<br />

Günümüz Nusayrilerinin bir kısmı<br />

bu propagandaya inanmış görünüyor.<br />

Ama çoğunluk kökenlerinin Yemen’den<br />

Kalkıp Irak, Suriye Halep üzerinden<br />

Lazkiye yöresine göçen, Yaklaşık 700 ila<br />

300 yıllık süreçte Süveydiye (Samandağ),<br />

Adana, İskenderun, Tarsus, Mersine yerleşen<br />

büyük aile afradına dayandığına<br />

inanıyor. Şunu Diyorlar: ‘Ezilmişliğin<br />

verdiği hırsla, herkes eğitime sarıldı.<br />

Diyeti ise Arapça’dan, asıl kültürümüzden<br />

vazgeçmek oldu. Türkçe, Giderek<br />

Arapça’nın yerini alıyor; iki kuşak sonra<br />

evimizde Arapça konuşulmaz olacak.<br />

Ama Araplık, siyasi ve milli bir dava değil<br />

bizim için. Etnik köken ve Arap kültürü<br />

ile eşanlamlı, o kadar. Bu kimliğimizle<br />

varız, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir rengiyiz.<br />

Bu yeterliyidir. Yoksa, bizi Eti Türkü<br />

sayıp asimile etmenin bir alemi yok.<br />

Dışlanmadan, horlanmadan, iftiraya uğramadan<br />

bu toplumun bir parçası olmak<br />

esastır.‘ (Bulut: 2001: 96)<br />

Dil<br />

Bilindiği üzere dil, evreni ve doğa olaylarını,<br />

duygu ve düşünceleri, insanlar<br />

arasındaki ilişkileri kendi işleyişi, ruhu,<br />

mantığı ve dünya görüşüyle yoğuran ses-

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!