Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
kızılbaş - sayfa 52 - sayı <strong>38</strong> - mayıs <strong>2014</strong> - http://www.kizilbas.biz - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53<br />
Dersim Özelinde Soykırımın Siyasal ve Kültürel<br />
İzleri Üzerine Kişisel Gözlemlerim<br />
Gelawej/ 10 Mayıs <strong>2014</strong> günü Berlin'de yapılan "1915 soykırımı, Toplumsal<br />
Sorumluluklar ve Roller; Kürt, Armeni, Asuri-Süryani İlişkileri"<br />
konferansına Erdem Özgül'ün sunduğu tebliğin tam metni:<br />
Arkadaşlar Merhaba,<br />
soykırımın 99. yılını geride bıraktığımız<br />
bu günlerde, bu toplantıda hep bir<br />
arada olmamız, beni gururlandırıyor.<br />
Geldiğiniz için hepinize çok teşekkür<br />
ediyorum.<br />
Bu toplantıyı düzenleyen, bizi bir araya<br />
getiren Kürdistani kurumlara da ayrıca<br />
teşekkür etmek istiyorum.<br />
Arkadaşlar, bildiğiniz üzere önce Ermeni<br />
soykırımıyla tanıştık. Ermeni<br />
diasporasından aydınlar, devrimciler,<br />
kalemleri ve silahlarıyla canla başla çalıştılar,<br />
yüzyılın suçuyla bizi baş başa<br />
bırakmayı da başardılar. Sonrasında<br />
Yunanistan’dan bağımsız olmak üzere<br />
kimi Rum kurumları ve entelektüelleri<br />
de soykırımı dillendirmeye çalıştılar<br />
ama canlanan Türkiye ve Yunanistan<br />
ilişkileri, devletlerin dostları yoktur,<br />
ama çıkarları vardır deyiminin de bir<br />
gereği olarak Rum aktivistlerin sesinin<br />
gereğince çıkmasına engel oldu,<br />
biz onları yeterince duyamadık. Şimdi<br />
soykırımın bir boyutuna daha tanık<br />
oluyoruz, Asuri-Süryaniler bizlere<br />
Seyfo’yu anlatıyorlar. Bildiğiniz üzere<br />
seyfo kılıç anlamına gelmektedir, ilk<br />
hedefi Cizre-Botan Beyi Bedirhan tarafından<br />
katledilen Nasturilerden, son<br />
hedefi Maraşlı Kızılbaş Kürtlere kadar<br />
Seyfonun üzerinde yaşayageldiğimiz<br />
topraklarda uzunca bir tarihi var.<br />
Arkadaşlar seyfonun bir boyutu daha<br />
var, Ezidilerin neredeyse tarih sahnesinden<br />
silinmesidir bu. Yok edildiler,<br />
dertlerini anlatacak kurumları, kuruluşları,<br />
eğitimli çocukları yok henüz,<br />
onlar hakkında gereğince bilgiye sahip<br />
değiliz ve çok ilgili de değiliz eğer iğneyi<br />
kendimize batırmamız gerekirse.<br />
Bir büyük ulus daha var bu soykırımların<br />
hem uygulayanı hem de kurbanı<br />
olan, ben de bu ulusun çocuğuyum,<br />
Kürtlerden bahsediyorum, kah yok<br />
etme operasyonlarına katılan, kah<br />
yok edilen halkımdan bahsediyorum,<br />
bizleri birbirimizden ayırdılar, henüz<br />
birleşemedik arkadaşlar, bu ayrışma<br />
aynı zamanda bin yılların birlikteliğinin<br />
ayrışmasıdır, saydığım grupların<br />
hemen tamamı, kadim zamanlardan<br />
bu yana bir aradaydılar, Gılgamış destanı,<br />
Heredot tarihi ve Auskhülios’un<br />
Persler’i bizi doğrulayan en erişilebilir<br />
edebi kaynaklardır.<br />
Arkadaşlar ne yapacağız<br />
Bir büyük lanet var, Ermenice anlamıyla<br />
bir Ağed bu, Batı Ermenistan’ın,<br />
Tur Abdin’in, üzerinde dolaşıyor, milyonlarca<br />
insan topraklarından uzakta,<br />
işgalcilerin işlediği suçun cezasını<br />
ödemeye mahkum edildiler. Anadillerinden<br />
yoksunlar, milyonlarca Ermeni<br />
Batı Avrupa’da Ermenice’nin Batı dialektini<br />
unutmuş durumda, yüzbinlerce<br />
Süryani var, bütün bu Avrupa ülkelerinde,<br />
belli bir yaşın üzerinde olan bu<br />
insanlar Süryaniceyi sular seller gibi<br />
konuşuyorlar, yaşları 50 ile 80 arasında<br />
değişiyor bu insanların, Tur Abdin’de<br />
doğmuş, büyümüşler, Lozan hukukuna<br />
göre azınlık sayılmamalarına, Süryanice<br />
okullar kuramamalarına rağmen<br />
kendi aralarında dillerini yaşatmışlar,<br />
ama sürgün bunu da fazla görüyor<br />
onlara, dillerini çocuklarına bırakamıyorlar,<br />
maalesef günümüz dünyası<br />
acımasız, pazarı olmayan bir kültürü<br />
ayakta tutamayacak kadar da hesapçı<br />
üstelik.<br />
Buna nasıl itiraz edeceğiz arkadaşlar<br />
Bir çok yolu, yöntemi var buna itiraz<br />
etmenin.<br />
Der Zor çölüne yürüyelim arkadaşlar,<br />
ama Mezepotamya karşılayacak öncesinde<br />
bizi, bütün canlılığıyla dağları,<br />
ovaları aşacak çöle gideceğiz. Çöl bir<br />
metafordan daha fazlası değil bazen,<br />
bugün hala çölde Ermenilerin kemikleri<br />
var, biliyorsunuz Robert Fisk Deyr<br />
Zor’a gitti, toprağı azıcık eşelediğinde<br />
kemiklerle karşılaştı. Sait Çetinoğlu<br />
gitti, bulduğu insan kemiklerini çölde<br />
bir başına bırakamadı, aldı barbarlığın<br />
bugünkü başkentine, Ankara’ya getirdi<br />
bu kemikleri, evinde sakladı bu<br />
insanları, konuk etti bir zaman, sonra<br />
yapılması gerekeni yapıp defnetti bu<br />
insanları.<br />
Onlar çöle gittiler, gelin biz de kendi<br />
çölümüze gidelim arkadaşlar. Bugün