15.02.2015 Views

2014-05 Kizilbas 38

2014-05 Kizilbas 38

2014-05 Kizilbas 38

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

kızılbaş - sayfa 37 - sayı <strong>38</strong> - mayıs <strong>2014</strong> - http://www.kizilbas.biz - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53<br />

ana derge ile sayder ve sey qaji’nin rüyası<br />

Munzur CÖMERT<br />

Sey Qaji, <strong>38</strong> öncesi Dersim’de yaşamış,<br />

küçüğünden büyüğüne, kadınından erkeğine<br />

bütün kesimlerce çok sevilen<br />

ve sayılan bir halk aşığıdır. Ünü kendi<br />

köyünün dışına taşmış, namı o daha<br />

hayattayken efsaneleşmiştir. Verdiği<br />

bütün ürünler kendi anadiliyledir. Bir<br />

başka deyişle; Sey Qaji, Zazaca dilinin<br />

Dersimce şivesi şairidir. Hatırlatmak<br />

maksadıyla söylemeliyim ki, o, bugünki<br />

anlamda modern medya olanaklarından<br />

mahrumdur. Eserleri, sözlü<br />

gelenekle nesilden nesile, dilden dile<br />

ve telden tele taşınarak 21. yüzyıla gelmeyi<br />

başarmış bir ustadır.<br />

Ürünlerine gelirsek.. Sey Qaji’nin<br />

ürünleri geniş bir yelpazeyi kapsayan<br />

bir çeşitlilik sergilemekte. Her<br />

şeyden önce o, halkın dertlerine tercüman<br />

olmuş bir halk aşığıdır. Yavuz<br />

Selim’den bu yana, tam beş yüz yıl<br />

dertten yana Dersim’de çok sıkıntı<br />

çekildi. Osmanlı’da seferler yapıldı..<br />

Cumhuriyet’te hareketler düzenlendi..<br />

Kısmen Rus işgali yaşandı.. Ermeni<br />

katliamını ve tehcirini gördü.. Aşiret<br />

kavgaları ve doğal felaketler oldu zaman<br />

zaman.. Bir de <strong>38</strong> Dersim Katliamı..<br />

Halk kültüründe ağıtlar, yaşanan<br />

bu ve benzeri acıları dile getiren<br />

yaratmalardır. Sey Qaji’nin ağıtları,<br />

Dersim’in bu acılarınından doğan ihtiyacını<br />

gidermeye yöneliktir. Ama o<br />

yalnız ağıt söylemedi elbette.. Aşk şarkıları,<br />

maniler, iş şarkıları ve deyişler<br />

söyledi. Bunlardan kimisi bize kadar<br />

ulaştıysa da, maalesef çoğu yitip gitti..<br />

Birçok sebebi var bunun. Sanırım başlıca<br />

sebebi yazılıp kayıt altına alınmamalarıdır.<br />

Kızılbaş kimliğinden ötürü<br />

beş yüz yıldır olağanüstü şartların hüküm<br />

sürdüğü bir bölgedir Dersim. Resmi<br />

İslam, temel referans kaynakları<br />

olan Kuran ve hadisleri öğretmek maksadıyla<br />

medreselerde okuma yazma<br />

öğretmiş; bu, yer yer kimi sözlü halk<br />

kültürü ürünlerinin yazılı olarak kayıt<br />

altına alınmasına da vesile olmuştur.<br />

İnançsal olarak medreselerin geçerliliğinden<br />

Dersim’de söz edilemez.. Kızıl<br />

Deli Seyit Ali Sultan’ın bir beyitinde<br />

söylediği „Biz bir ayet okuruz hiç<br />

Kuran’a benzemez / Bu bizim imanımız<br />

bir imana benzemez“ esasından<br />

hareket eden babalar, Kuran’ı Samiti,<br />

yani yazılı Kuran’ı „Osman’ın Kitabı“<br />

olarak gördüklerinden onu asla öğrenme<br />

gereği duymamış ve dolayısıyla da<br />

inançlarıyla bağdaşmadığından, haklı<br />

olarak bir tek medrese dahi Dersim’de<br />

açılmamıştır. Dersimliler, kuşatılmış<br />

bir coğrafyada olağanüstü şartlarda<br />

hayatlarını zar zor idame ettiklerinden,<br />

inançlarını ve kültürlerini kayıt<br />

altına alabilecek kurumlar yaratmada<br />

maalesef çağın gerisinde kaldılar. Bu<br />

ve benzeri sebepler okur yazar oranını<br />

negatif olarak etkilemiştir. Bundan,<br />

ne yazık ki Sey Qaji de dahil bir bütün<br />

olarak halk kültürü nasibini almıştır.<br />

Sey Qaji, Dersim alevi ocaklarından<br />

Sey Sabun Ocağı’na mensup bir erendir.<br />

Aleviliğin, pratikta şiir ve müzikle<br />

icra edilmesi Sey Qaji’yi etkiliyen<br />

önemli bir faktördür. Gelenek de var<br />

elbette.. Burada, hem bir usta-çırak<br />

ilişkisi temel alınarak nesilden nesile<br />

aktarılan tecrübeler var; hem de başkalarından<br />

etkilenme yoluyla bu işe<br />

gönül verme.. Bir diğer esas faktör<br />

de onun görme engelli olmasıdır. Bu<br />

durum, onun diğer duyu organlarını<br />

pozitif olarak daha da geliştirmiştir.<br />

Öyle ki, <strong>38</strong> öncesi Dersim’de gözleri<br />

olanlardan daha iyi, daha net bir biçimde<br />

mertlikleri namertlikleri, acıları<br />

sevinçleri, iyilikleri kötülükleri, sevdaları<br />

kavgaları gönül gözüyle, aklıyla<br />

görmüş, bunları sazına ve sözüne bütün<br />

hisleriyle taşımıştır.<br />

Yeri gelmişken söylüyorum.. Halk kültüründe<br />

halklara düşmanlık, kültürlere<br />

düşmanlık, dillere düşmanlık ve ırkçılk<br />

gibi halkları karşı karşıya getirebilecek<br />

düşüncelere yer verilmez. Hiç bir halkın<br />

kültüründe kötülük yoktur.. Ama<br />

sınıflar vardır, halk kültüründe de sınıfların<br />

varlığı gözardı edilemez.. Sınıflar,<br />

tarihsel olarak işbölümünden doğmuş<br />

ve onlardan da soyut sanat oluşmuştur.<br />

Bunlar, sanata kendi sınıfsal değerlerini<br />

her zaman yansıtırlar. Halk kültürüde<br />

de bu değerler görünür. Halk<br />

ozanlarının yarattığı ürünler mutlaka<br />

bir ihtiyaçtan kaynaklanır ve halkın bir<br />

gereksinmesini karşılamaya yöneliktir.<br />

Ozan, halkın düşünce, değer ve hislerini<br />

en etkileyici bir şekilde eserine yansıtmaya<br />

çalışır. Oturup ticari kaygılarla<br />

ürünler yapmaz. Onu harekete geçiren<br />

önce insan hayatıdır; doğa ve insanın<br />

doğayla ilişkisidir; toplum ve bir bütün<br />

olarak o toplumu oluşturan biraylerin<br />

birbirleriyle kurdukları ilişkilerdir.<br />

Yaratmalarında bunları en iyi biçimde<br />

dile getiren ozanı halk sahiplenir. Sey<br />

Qaji bunlardan biridir.<br />

Dersim, alevi tarihinde çok önemli bir<br />

rol oynar. Ayrıca alevi kurumsallığı<br />

açısındandan da Dersim kendine has<br />

bir özgünlük sergiler. Çok sayıda ocak<br />

olmasına rağmen, Hacı Bektaş’a bağlı<br />

olanlar birkaçı geçmez. Anadolu’da<br />

Hacı Bektaş Dergâhı’ndan sonra adeta<br />

bu dergâhın işlevini yüklenmiş ikinci<br />

merkez Dersim’dir. Onun rakibi değil,<br />

tarhi koşulların bir zorlaması ve şekillendirmesi<br />

olmalı.. Dersim ocaklarının<br />

serçeşmesi yine Dersim ocaklarıdır.<br />

Yani bir misalle bunu somuta indirgersem:<br />

Kureşan Ocağının ekseriyeti<br />

Baba Mansur Ocağına bağlıdır; Baba<br />

Mansur Ocağı ekseriyetle Sey Sabun<br />

Ocağına bağlı.. Burada her ocak neredeyse<br />

kendine has bir sürekle aleviliği<br />

icra etmekte ve sadece Dersim’e değil,<br />

Dersim’i çevreleyen illere de hizmet<br />

vermekteler.. Zazaca bilen ocaklar bu<br />

dili konuşan taliplere, Türkçe ve Kürtçe<br />

konuşan ocaklar da bu dilleri konuşanlara<br />

hizmette kusur etmemişlerdir.<br />

Sey Qaji de bir ocağın mensubudur. O<br />

da yoluna hizmet etmiştir. Talipleriyle<br />

buluşmak maksadıyla kar kış demeden<br />

dağlar dereler aşmış, köy köy, mezra<br />

mezra dolaşmıştır. Bu faliyet onun düşünce<br />

dünyasını beslemiş, daha da zenginleştirmiştir.<br />

Yolunu yolağını bilen,<br />

özüne sadık her alevi gibi, o da kendi<br />

köyünde yaşasa bile evrenselliği yakalamış<br />

bir dünya vatandaşıdır.<br />

Halk ozanları ürünlerinde esas olarak<br />

insanı anlatırlar. Sadece Sey Qaji değil<br />

Homeros da insanı anlatır; Dede<br />

Korkut, Aşık Veysel, Evdale Zeynıke<br />

de.. Dil onun biçimsel yanını teşkil<br />

eder. Bundan ötürüdür ki halk kültürü<br />

içerksel olarak evrenseldir. Sey<br />

Qaji’nin evrensel bir dünya vatandaşı<br />

olduğu tespiti, aynı zamanda simgesel<br />

olarak Dersimlinin kimliğini de oluşturan<br />

öğeleri içinde barındırır. Bu öğeleri<br />

kısaca bazı örneklerle besleyerek<br />

belirliyelim:

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!