07.02.2015 Views

Sohbet n° 009 - Tarih : 14 ekim 2001

Sohbet n° 009 - Tarih : 14 ekim 2001

Sohbet n° 009 - Tarih : 14 ekim 2001

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ZipZapp/10SCE.Miss.CCP.10SCE.Hans Von Aiberg – <strong>Sohbet</strong>ler<br />

<strong>Sohbet</strong> n° <strong>009</strong> - <strong>Tarih</strong> : <strong>14</strong> <strong>ekim</strong> <strong>2001</strong><br />

ile başlayan kesimler Aiberg’e ait değildir.<br />

Selam millet selam.<br />

Berg ve Barik kelimeleri arasında ne gibi benzerlik var<br />

(Berg, Germen dillerinde koni → dağ demek. Barik kelimesinin kökü de Be-Re-Ket → Bereket, tebrik,<br />

mübarek, barik vb diye çoğaltabilirsin. Yani hiç bir ilgisi yok.)<br />

Şu Edeb-ali, Şam’da eğitim görmüş. Acaba orada mı yezidi oldu Yoksa soyunda mı bir şeyler var<br />

Chat'lerimizden birinde sizlere, Ebu Süfyan'ın Kur'an'da üç ayet ile yerin dibine sokulduğunu anlatmıştım.<br />

Abese suresinde yerin dibine sokulan kişi, Mekke Reisi (Emiri, Meliki vb) Ebu Süfyan'dır. Resulullah'ın<br />

çağrısını reddettikten başka, amansız düşmanı olmuştur. Öldürmeye kalkışmıştır. Hem de yatağında. Aynı gece<br />

Resulullah Hicret etmiştir. Hicret sonrası ise Mekke'yi ondan teslim almıştır. Hucurat-<strong>14</strong>'ü hatırladınız değil mi<br />

Bu ayet o şerefsiz için inmiştir. İsterseniz ayeti bir kere yazalım.<br />

Hucurat-<strong>14</strong>: Bedevîler, “İnandık” dediler. De ki: Siz iman etmediniz ama “İslâm olduk” deyin.<br />

Henüz iman kalplerinize yerleşmedi. Eğer Allah'a ve Resulüne itaat ederseniz, Allah işlerinizden hiçbir<br />

şeyi eksiltmez. Çünkü Allah çok bağışlayan, çok merhamet edendir.<br />

“(Mekkeli) Araplar inandık dediler. Onlara iman falan etmediniz. Sadece (eller yukarı) TESLİM oldunuz.<br />

(Savaş esiri oldunuz.) İman kalplerinize inmedi. (Ağzınızda kaldı, lafta kaldı.) “Eğer Allah ve Resulüne muti<br />

olursanız, Allah (Mekke’deki servetlerinizi, mal güvenliğinizi) size geri verecektir. Hem de eksiksiz olarak<br />

verilecektir. Allah bağışlayıp, acıyandır.”<br />

İşte bu ayette söylenen bu...<br />

Bedeviler → Araplar!<br />

Orada, ayetin Arapça’sında şöyle yazılı: Kalaatün → Dediler ki, A'rabün → ARAPLAR... Orada<br />

bedeviler lafı yok. Bedevi Arapça’dır zaten, çoğulu da BADİYE'dir. Allah Arablar diyor. Bizim de Araplar<br />

dememiz gerekiyor. Bu tamam mı<br />

Şimdi, Ebu Süfyan olayını ilerletelim. Bu gerekli çünkü. Süfyanilerin babası → Ebu Süfyan'dır. Bunun<br />

için çok önemli. 3 asır sonra Süfyaniler ile Mehdistler (Hanifler) birbirine düşecektir. Bunları bilmemiz<br />

gerekiyor.<br />

Şimdi söyleyeceklerime şaşıracaksınız. Ebu Süfyan görevini Resulullah'a bıraktı. Ama Mekke'nin en<br />

zengini olarak tüm servetiyle birlikte orada yaşadı. Hiç dokunulmadığı gibi, üstelik de “Şura”da<br />

(Cumhuriyet’te) yer aldı. Çünkü ilke olarak “La ilahe illallah, Muhammeden Resulullah” diyen herkes, istisnasız<br />

herkes, ANADAN DOĞMA GÜNAHSIZ sayılır ve tevbesi öncesinden asla sorgulanmaz. Örneğin Ömer, sert<br />

mizaçlıdır. Kendi kız çocuğu dahil, başka ana babaların kıyamağıdığı kız bebekleri alıp diri diri gömmüştür. Ama<br />

müslüman olunca, herkes sütten çıkmış akkaşık gibi beraat ettiğinden, asla sorgulanamaz.<br />

Onu sorgulayacak olan sistemin / esmanın adı “Seriul Hısab”dır. Yani bireysel ve birebir seri hesap görücü<br />

Allah'ın yargısıdır. Bu Allah'ın ismidir ve maalesef, Esma ül Hüsna içine konmamıştır. Seriul Hısab Allah'ın<br />

adıdır. 99 diğer isimler gibi... Bir hadis, “Allah'ın 100'den bir eksik GÜZEL (Hüsn) ADI vardır” dediği için,<br />

kitabına uydurularak, Allah'ın 15 Kur'an'da geçen adı maalesef çıkarılmıştır. Biri yazdığım, diğeri Settar ismi,<br />

Rabb ismi, İlahinnas ismi...<br />

99 isim var, diğer 15 isim ise alınmamış. O zaman 1<strong>14</strong> tane isim mi oluyor<br />

Evet 1<strong>14</strong>!<br />

“Ya Settar, Ya Rezzak” demiyor muyuz Ama SETTAR ismi 99 ismin içinde YOK ! (Settar → Örten,<br />

örtücü demek.)<br />

1. Seriul Hısab içinde yok!<br />

2. Settar içinde yok!<br />

3. Rabb de yok! (Ya Rabbi diyoruz, Rabb adı 99 içinde yok, tuhaf değil mi)<br />

1


ZipZapp/10SCE.Miss.CCP.10SCE.Hans Von Aiberg – <strong>Sohbet</strong>ler<br />

Allah'a Tanrı → İlah denmez diyorlar. Ya Nas suresindeki “İlahinnas” Allah'ın adı değil mi Değil<br />

mi<br />

İlah, uluhiyet’ten geliyor.<br />

(Türkçe’si ULUĞ = Ulu.)<br />

bi rabbinnas, melikinnas, ilahinnas<br />

Evet, Rab ve İlah 99 içinde yok. El Melik ve El Malik ise var<br />

Bunları nasıl görmezlikten geldiler Bir tür fitne arayabilir miyiz, yoksa cehaletten ibaret mi<br />

Yani bir tuhaflıklar var: Fitne ve cehalet hepsi birlikte. Bunlara Sofilik → Süfyanilik → Softa takımı<br />

deniyor. Eşittir → Taliban → Vahhabi vehbi kerrakesi. Eşittir → İblislik... Ladin Vahhabi'dir. Görevi, Asya<br />

müslümanlarını da bu doğrultuya sokmaktır. (İran sünnileri, Afgan sünnileri, Pakistan Paktu-Peştu-<br />

Pathan'ları vb.) Tamamını “Vahhabi” yapmaktır. Çeçenistan, son döneminde “Vahhabiliği” kabul etmişti. Bu<br />

Kureyş + Kurayza kabile dinidir. Çok daha eskidir.<br />

Şimdi bir iki not daha: Allah'ın adı NUR'dur, öyle biliriz değil mi Ya Nur deriz, El-Nur deriz. Oysa Nur-<br />

35. ayeti bir yazalım.<br />

24(Nur)/35- Allah, göklerin ve yerin nurudur (aydınlatıcısıdır). O'nun nurunun temsili, içinde lamba<br />

bulunan bir kandil gibidir. O lamba bir billur içindedir; o billur da sanki inciye benzer bir yıldız gibidir ki,<br />

doğuya da batıya da nisbet edilemeyen mübarek bir ağaçtan çıkan yağdan tutuşturulur. (Bu öyle bir ağaç<br />

ki) yağı, nerdeyse, kendisine ateş değmese bile ışık verir. (Bu ışık) nur üstüne nurdur. Allah dilediği kimseyi<br />

nuruna eriştirir. Allah insanlara (işte böyle) temsiller getirir. Allah her şeyi bilir.<br />

“Allah, göklerin ve yerin nurudur.” >>> Bu ifade yanlıştır, bunu hemen izleyen ayetten anlayabilirsiniz:<br />

“O'nun nurunun temsili” diyor. Yani Allah NUR değildir, Allah'ın nurundan söz ediliyor. Bu nüansa dikkat<br />

ettiniz mi Allah'ın adını ise “O nur üstüne nurdur” ayeti biraz aşağıda tanımlıyor. Gördünüz mü<br />

Nur un ala nur<br />

Evet, Allah'ın adı “El-Nurün ala Nur”dur. NUR değildir. Çünkü melekler de nurdur (Allah değildir)! Ay<br />

da nurdur (Münir = Nurlu)! Ay da Allah değildir, haşa! Bu nur'u artık ayırt edelim mi<br />

Allah’ın isimlerinden biri an-Nur bu nasıl oluyor<br />

Artık olmuyor, gözümüzü açalım Allah'ın adı En-Nurün ala Nur'dur.<br />

El nur ül ala nur artık<br />

Evet “el”, liyazon olduğunda, ulama olarak “en” biçiminde telaffuz edilecek. “Ennurünalanur” biçiminde.<br />

Ağzımızı alıştırmamız gerekiyor. “İlahinnas” → İnsanların Tanrısı, buna da ağzımız alışmalı.<br />

an-Nûrun ala Nûr<br />

Evet bu böyle... Sadece Nur → Ay demektir. Yani Kamer kelimesi, “Misal” edildiğinde NUR → AY<br />

olmaktadır. Münire → Nuray → Aynur vb, bu tür kadın isimleridir.<br />

Ziya ile bağlantısı nasıl oluyor Kelime manası olarak<br />

Ziya (Günışığı) → Güneşten çıkar, fotondur. Ama Ay yüzeyinden bize “elektron koparıp” yayındığı için,<br />

endirekt olarak onun ışımasını görürüz.<br />

Şimdi bir HANİFLİK daha İbrahim, Güneş’e, Ay’a ve yıldızlara taptı ve “Bunların hiçbiri benim<br />

Rabbim değil” dedi, hatırlıyor musunuz Bu üçünü DİNSEL SEMBOL OLARAK KULLANMAK<br />

haramdır!!!!!<br />

2


ZipZapp/10SCE.Miss.CCP.10SCE.Hans Von Aiberg – <strong>Sohbet</strong>ler<br />

İslamın sembolü ne → HİLAL... Analiz edelim: Ay'ın karanlık yüzü, gezegeni (Ay’ın kendisini) temsil<br />

ediyor, haramdır. Ay'ın aydınlık yüzü, Güneş'i temsil ediyor, haramdır. (Güneş → Yıldızdır.) Bunların üçüne<br />

tapmak da, dini simge yapmak da, dinden çıkmaktır. Ay, Güneş ve yıldız, üçü de Hilal sembolünde var. Türk<br />

bayrağı olabilir ama, DİN'i bir logo-bayrak olamaz <br />

Yorum bekliyorum Karşı çıkanlar da olmalı, mutlaka tartışılmalı. Ayet bayrağa yazılamaz ve taşınamaz.<br />

Rumlar, müslümanlara galip geldiğinde, o bayraklarımızı tuvalet bezi yaptılar, savaş ganimeti olarak...<br />

Kur'an'ı her bir mızrağın başına bayrak yapıp astılar. Ali taraftarları buna kılıç çekmedi. Ve savaşı<br />

Muaviye kazandı. Orada silah bıraktıkları için yüzlerce Ali taraftarı “koyun gibi” kılıçtan geçirildi. Kur'an<br />

sayfalarını MUSKA zannederseniz, canınızdan da olursunuz. Dr. size reçete yazıyor. Siz reçetenin suyunu<br />

kaynatıp muska gibi içer de eczaneye gitmezseniz, böyle olur bu işler.<br />

Reçeteyi okumak şifa vermiyor, yazılanı yapmalı!<br />

Evet onu diyorum. Reçeteyi muska yapmakla, Kur'an sayfalarını bayrak yapmak, aynı rezalet ve skandal.<br />

Bir soru: Sizce İslamın sembolü nedir<br />

Barış.<br />

Elbette, ama ben logo / rozet anlamında söylüyorum. Nedir, hiç düşündünüz mü (Hristiyanınki Salib →<br />

Haç → İstavroz. Hilal de bizim istavrozumuz gibi.)<br />

Resulullah, Medine'de ilk mescide bir amblem bırakmıştı. Onu ilk minarenin tepesine koydular. (Kule<br />

gibiydi, minare denmiyordu.) O sembolü İstanbul camilerinin kubbelerinde ve şerefelerde göreceksiniz. Yukarı<br />

dönük bir ay gibi, ama AY değil, sanki Lir çalgısının gövdesi gibi... Eğer bunun resmini linklerden bulursanız,<br />

Resulullah'ın koyduğu sembol ortaya çıkacaktır. (Bkz Şekil-1) Ama AY değil! Ne<br />

Çanak antenin yandan görünüşü gibi bir şey mi<br />

Değil, LİR çalgısı var ya, onun gibi...<br />

Şekil-1 : Solda Mescidi Nebevi (Medine) kubbesindeki alem. Sağda: Lyre çalgısı<br />

Lyre çalgısı, lirizmin simgesi. (Şimdi adıyla Rap müzik tekstleri oldu.) Tamamen kapalı u harfi gibi. Ay ile<br />

ilgisi yok. Tam anlamıyla bir Y harfi benzerinde, yuvarlatılmış bir ye harfi, bunun uçları da dışa kıvrılmış. Bütün<br />

büyük camilerimizde o var. Phi'den daha dar, lale gibi, ama kesit olarak.<br />

Zülkarneyn, yani çift boynuz misali mi<br />

Zülkarneyn doğru yanıttı. Bunu Resulullah Medine'de elleriyle tarif etti.<br />

O zaman yarım Zülkarneyn, yani Zülkarn<br />

Hayır, iki boynuz zaten var. Boynuz, Kehf suresinde kutsanmıştır. Aynı surede köpek de kutsanmıştır.<br />

Aynı surede, iki denizin birleştiği çatal, Hızır - Yuşa - Musa'da bir ÇATAL'dan söz ediliyordu. Hani Balık<br />

canlanmıştı ve bir kayanın çatalından yol bulmuştu Kehf suresinde bunlar “kutsanmış”tır.<br />

3


ZipZapp/10SCE.Miss.CCP.10SCE.Hans Von Aiberg – <strong>Sohbet</strong>ler<br />

Hristiyanlarda Cuma günü uğursuzdur, Yahudilerden geçme bir adettir. Cuma günleri diken üzerinde<br />

yaşarlar, onların inananları. Hele bir de Cuma ayın 13’üne rastlarsa, evinden çıkmayan, evine kapanan bin manyak<br />

tanıyorum.<br />

O KARNEYN sembolünü bir de Şeytanın resminin eline (aslında Neptün) tutuşturmuşlar ve şeytan<br />

güya dürtüyor. İslam'ın kutsandığı Cuma günü ve Çatal sembolü, onlarda şeytani semboller haline<br />

getirilmiştir.<br />

Resulullah, Medine'de ilk “düzgün” mescide, bir haç sembolünü, iki ucunu yukarı, at nalı gibi kıvırmış,<br />

ortadakini de aşağı eğerek, bunu şerefe olarak, soğuk demir işçiliğiyle yapmıştır. Ağzını yukarı çevirmiştir.<br />

Kılıç kabzaları “Haçlıları” anımsattığından, kılıcını da çatal (Karneyn) biçiminde yaptırtmıştır. Bunu da<br />

Ali'ye bilahare hediye etmiştir. Zül- fi Kar(n)... Bu gelenek o kadar yer etmiştir ki, Suudi bayrağında bile kılıç<br />

vardır. (Kılıç çok çok eski bir semboldür. Tam adıyla “ZÜL-Fi-KÂR”. Burada kılıcı toprağa saplıyorsunuz ve<br />

kabza kalıyor. Kılıç yok ediliyor, geriye kabzası bırakılıyor. Savaş değil, BARIŞ sembolü gibi. Her neyse, biz<br />

bunu ileride açabiliriz.)<br />

***<br />

http://www.exploreistanbul.com/images/120500/120500139.jpg<br />

Kur'an'da bana kim “Tabutüssekine” kelimesini bulabilir Tabut ül sekine Tabut-üs Sekine O kelime<br />

Kur'an'da var.<br />

Bakara-246: Baksana, İsrail oğullarının Musa'dan sonra ileri gelenlerine! Hani onlar<br />

peygamberlerine, “Bize bir kumandan gönder de Allah yolunda savaşalım” dediler. O da, “Size savaş farz<br />

kılınırsa, acaba yapmamazlık eder misiniz” dedi. Onlar, “Bize ne oldu da yurtlarımızdan çıkarıldığımız ve<br />

çocuklarımızdan ayrıldığımız halde Allah yolunda savaşmayalım” dediler. Bunun üzerine savaş<br />

kendilerine farz kılınınca da onlardan pek azı hariç, yüz çevirdiler. Ama Allah, o zalimleri bilir.<br />

Bakara-247: Peygamberleri onlara, “Allah, size hükümdar olmak üzere Talût'u gönderdi” demişti.<br />

Onlar, “Ona bizim üzerimize hükümdar olmak nereden geldi Oysa hükümdarlığa biz ondan daha lâyığız,<br />

ona maldan bir genişlik, bir bolluk da verilmemiştir” dediler. Peygamberleri de, “Onu sizin başınıza Allah<br />

seçmiş ve ona bilgi ve vücut bakımından bir güç, bir genişlik vermiştir” dedi. Hem Allah, mülkünü<br />

dilediğine verir. Allah'ın rahmeti geniştir, o her şeyi bilir.<br />

Bakara-248: Peygamberleri, onlara (söyle) dedi: “Onun (Talut'un) hükümdarlığının belgesi, size<br />

Tabut'un gelmesi (olacaktır ki) onda Rabbinizden bir güven duygusu ve huzur ile Musa ailesinden ve Harun<br />

ailesinden artakalanlar var; onu melekler taşır. Eğer inanmışlarsanız, bunda şüphesiz sizin için bir delil<br />

vardır.”<br />

Talut → Kurayza kabilesinin “atası”dır. Çünkü Levililerdendir. O ahit sandığı → Tabutüs Sekine →<br />

Nükleer sandık, ama SUSKUN, Sakin duruyor. Enerji de madde içinde sakin durmuyor mu Bir gram<br />

uranyum içinde sakin duran o enerjiyi, buuuum diye mantar gibi patlatmıyor muyuz<br />

“Onun (Talut'un) hükümdarlığının belgesi, size Tabut'un gelmesi (olacaktır ki) onda Rabbinizden bir güven<br />

duygusu ve huzur ile Musa ailesinden ve Harun ailesinden artakalanlar var; onu melekler taşır. Eğer<br />

inanmışlarsanız, bunda şüphesiz sizin için bir delil vardır.” Musa ve Harun, iki kardeşler ve kabile düzeninde de<br />

iki kabilenin başkanlarıdırlar. Yani atalarıdırlar.<br />

Ahit sandığı ile ilgili web search ederseniz, göreceksiniz ki, ahit sandığını sadece Levililer ve<br />

Kurayzalılar taşıyabiliyor. Başka kim dokunuyorsa ÖLÜYOR (Radyasyon). Üstelik o nükleer reaktörün (ki<br />

seyyar) MELEKLERCE (koruma kalkanı) taşındığı da bildirilmiştir. Bu ifadeler üç kitapta birden var ve aynıdır.<br />

Ahit Sandığını bir search ederseniz söylediklerimi göreceksiniz.<br />

Indiana Jones serilerinden birinde işlendi.<br />

Evet, içinden MELEKLER çıktı ve cezalandırdılar. Final sahnesiydi. Leviat ve Kurazath'lardan başkası<br />

ona dokunamazdı da ondan.<br />

4


ZipZapp/10SCE.Miss.CCP.10SCE.Hans Von Aiberg – <strong>Sohbet</strong>ler<br />

Gözleri açık olanlar ölmüştü filmde.<br />

Gözleri açık olanlar atomik şerrareyi gördüler, geçici körlük hali. Bilirsiniz, bazı insanlar elektrikten çok<br />

etkilenmezler. Yıldırım yiyip de sersemleyen var. Bazı ayaklar “iyi topraklama” yapıyor. Falan filan... Genetik<br />

dayanıklılık ise çok tuhaf bir şey. Karafatmalar, akrepler vb, radyasyona son derece dayanıklıdırlar. 2000 doz rem<br />

yiyip de ölmeyen akrepler var.<br />

İsrailoğulları çok ÜSTÜN kılınmış bir ırktır. Soykütüklerini de çok iyi bilirler ve binlerce yıldır nakil<br />

yoluyla getirmişlerdir. Mesela Uri Geller, iki parmağıyla kaşık, anahtar vb’ni, naklen yayında ve noter huzurunda,<br />

dondurma erimişliğinde bükebiliyor. Soyadına dikkat ediniz: Geller → Davut'un soyu, kabile işareti.<br />

Sonra şu ayeti anımsayınız: “Davut'a da Demir'i eritip akıttık, onunla zırh yapardı.” Bu ayeti<br />

anımsadınız mı Geller → Davut'un soyundan gelenlerin TAMGA → Damgası. (Bizdeki Üçoklar, Bozoklar gibi.)<br />

Ayeti anımsadınız mı Davut'un, eliyle demiri hamur gibi eğip-büküp elbise yaptığını da anımsadınız mı (Bazı<br />

genetik-psişik üstünlükler sayesinde, o kişilerin paranormal gösterileri olması çok doğaldır, yadırgamayınız.)<br />

Bu özellik şu: Elektronları çekip alıyorsunuz. Atomları iyonize edince, yani elektronsuz bırakınca,<br />

parmaklarınızın arasında bükülüveriyor. Quantumcular bunu bilirler. Magnetik aşırı bir alanda elektronlar,<br />

uzay kafesini (raumgitter) terk ederler, kalan da -Fil suresindeki gibi- “yenik ekine benzeyen delik deşik” bir<br />

metaldir.<br />

Ahit Sandığı, atom bombasının teknolojisi mi oluyor<br />

Atom ve H bombası (Fission ve Fusion)...<br />

Ahit Sandığı hala onların elinde mi<br />

Hayır, o saklı. Onun, Fırat ırmağı yatağında olduğu ve Mehdi döneminde bulunacağı söylenegelmiştir.<br />

Uri Geller → Davut’un GENETİĞİNİ TAŞIMAKTADIR. Tabutüssekine’yi ise Levililer ile Kuraitza<br />

kabileleri taşımaktadır. İsrail'in 12 oğlu vardır. Levi bunlardan biridir, diğeri Yusuf → Kuraytza klanıdır.<br />

Daha Süleyman hazineleri bile bulunamadı. Hepsinin bir zamanı var. Ahit tabutu şimdilik sakin. Onun<br />

dört ucunda kartal - aslan - insan yüzleri var. Yani Arş'ın dört direğini taşıyan, dört yüzü olan dört melek. (Hamalei<br />

Arş → Kerrubi melekleri.) Ayete dikkat ediniz: “Tabutüssekine’yi MELEKLER TAŞIRDI” diyor. Öyle değil<br />

mi Melekler burada bir uranyum çubuğunun tepkime başlatmaması için “ayar” çubuğu rolünü üstleniyorlar.<br />

İçinde ise Tevrat Levhası var. O levha, Tur dağında ALLAH tarafından yıldırım ile harf harf (runik)<br />

yazılarak Musa’ya verildi. Musa'ya bunu taşırken ölmemesi için, “Burası Tuwa vadisidir, kutsaldır, ayakkabını<br />

çıkar ve öyle gel” dedi Allah... Elektriği bilirsiniz, ıslak bir lastik sizi öldürür. Ama ayakkabınız keçeden<br />

yapılmışsa size yalıtkanlık görevi yapar.<br />

Phoenix-Aquila, sandığı koruyan meleklerin Tevratçası mı<br />

Onun anlamı “Zümrüdü Anka Kuşu” (Fönix = Anka). Aquillas → Kartal ve hem de akrep demektir.<br />

Aquilla → Kartal (Eagle). Aquilas → Scorpion → Akreb. Aynı zamanda akrep burcunun simgesidir. İyi<br />

akrep burçlulara kartal, kötülerine de akrep oğlu akrep derler. Bu bir espri değildir. Akrep burcunun iyisi<br />

çok iyi, kötüsü çok kötüdür, arası ortası yoktur. Ya “Kartal - Akrep”sinizdir ya da “Akrep - Akrep”...<br />

Şimdi candaşın beklediği yerlere dönmem için, şu Ahit Sandığını bitirelim. Bugün konu Ebu Süfyan ama...<br />

Tuwa vadisine yalınayak girme olayını da anladık mı Ahit sandığı → Sakin duran sandık. (Tabut,<br />

sandık demektir, ne yapalım Arapçası böyle.)<br />

Bunu işlememizin nedeni vardı: nedeni, İbrahim babamızın iki kolunun / dalının, Mekke'ye GÖZCÜ<br />

BEKÇİ OLMASI olayı ile ilgiliydi. Bu bir vasiyetti. Beni Kureyş → Beni İsmail soyundan. Beni Kurayza →<br />

Beni İsrail soyundan. İbrahim'in iki dalı, iki vasiyeti.<br />

İsmail, 200. göbekten çocukları KUREYŞ. İsrail, 200. göbekten çocukları ise Kurayza. Bu iki kabile, 200<br />

kuşak boyunca her şeyi değiştirdiler. Mekke, Kureyş namussuzları elinde PUTHANE oldu. 360 put<br />

Kureyşliler’indi. Ancak Kurayzalılar’ın ise bir tek PUT'u vardı. Çünkü Kurayza Ehli Kitab idi. Put'un adı ise<br />

Minat idi. Yani Allah'ın sembolüydü. Kurayzalılar, Kureyşliler gibi puta değil, vasiyet gereği Kabe’yi sembolize<br />

eden bir tek SİMGEYE tapıyorlardı.<br />

5


ZipZapp/10SCE.Miss.CCP.10SCE.Hans Von Aiberg – <strong>Sohbet</strong>ler<br />

360 put vardı. 180 (Sağ grup) olanına (Aziz, büyük muAZZAM anlamında) Uzza, diğer 180'e ise Lat<br />

bakıyordu. Şimdi bu putlarla ilgili ayeti bulabilir misiniz<br />

Mekke’nin kuğuları diye bahsi geçenler mi<br />

Evet Ğaraniyk, üç ak kuğu...<br />

53(Necm)/19; Gördünüz mü o Lat ve Uzza'yı<br />

53(Necm)/20; Ve üçüncü olarak da Menat'ı<br />

İşte Menat, ÜÇÜNCÜ olan, “Tek tanrılıların, yani Yahudi Kurayza kabilesinin” övülmüş anlamındaki<br />

ayrıcalıklı sembolüydü.<br />

180 x 2 = 360 >>> Kureyşliler’in putlarıydı. Ama 361’incisi ise Menat >>> Yahudi Kurayzalılar’ın<br />

simgesiydi. (19 x 19 = 361) Kurayzalılar Tevrat gereği çok şey biliyorlardı. “Onda 19 vardır”ın sırrını... “Sana<br />

Zülkarneyn'i sorarlar.” (Soranlar Kurayzalılardı, çünkü Tevrat'ta Zülkarneyn vardır.) Yahudiler böylece kitabın<br />

(Kur'an'ın) semavi olup olmadığını anlamaya çalışıyorlardı. Ama dinleri bozulmuş olduğu için onlar da “kafir”<br />

kategorisindendiler. Muğiyre de Kurayza'lı bir Cohen (Kahin)dir.<br />

Arapça ve İbranice kardeştir, diller ilk zaman çok benziyorlardı. Örneğin “Minaat al Haaretz” derlerdi.<br />

Naat → Övgü kelimesinden türemedir. Haaretz → Haric okunur. Yani “Menat Hariç kalan put” demek...<br />

Kur'an bunun için ayrı bir ayette “Ve üçüncüleri olan Menat” diye bildiriyor bize. Bir çırpıda üçünü saymıyor...<br />

Kurayza kabilesinin safkan Yahudi olduğunu bilen var mı<br />

Menat’ın sırrı<br />

Menat'ın sırrı, göksel ve tek bir Allah'ın simgesi. Yani “360 put bir tarafa, BİZİMKİ ondan HARİÇ”<br />

diyorlardı. Naat → Övmek. Menaat → Övülmüş. Uzza → Muazzam. Lat → Melat (Başlangıç). Menat put<br />

değildi, vasiyet idi, bir sembol idi, bir levha idi, İbranice idi. Şekil biçim yoktu, sadece tek bir ufak resim vardı,<br />

bir kuğu. Kalanı, on emir benzerinde İbranice yazılardı.<br />

< > evet hocam bende vasiyet acaba ebu süfyandan muaviye ye mi devretti merakındayım<br />

Ama Kurayza'nın Yahudi kabilesi olduğunu lütfen bir eli çabuk web search etsin. Ondan sonra devam<br />

edeceğim. Mekke'deki, vasiyet gereği tek Yahudi kabilesi...<br />

http://debate.org.uk/topics/coolcalm/muha_jews.html<br />

Once the frustrated Meccans finally left, Muhammad declared war on the last Jewish tribe in Medina,<br />

the Kurayza. Unlike the other Jewish families before them, they were given no clemency.<br />

Ne var ki, Peygamber döneminde, arada saldırmazlık antlaşması bulunan kimi kitap ehline “Antlaşma<br />

hükümlerini bozuyorsunuz, kimileriniz gidip şurada burada aleyhimize bulunuyor” denilerek saldırılmış ve<br />

çoğunlukla öldürülmüşlerdir. “Benu Kurayza” (Kurayza Oğulları - Yahudiler) bunlardandır... (Bkz.<br />

Buhari, Kitabu'l-Megazi/30, Tecri...)<br />

Önemli olan böyle bir Yahudi Kabilenin olduğudur, bunu tescil ettik mi Kureyş ve Kurayza, ikisi de<br />

fitnenin en büyüğüydü. Birbirlerinden kız alıp verirlerdi. (Tabii zenginleri kastediyorum.) Büyük bir ihtişam<br />

vardı.<br />

Etnik yapı: Hicretten önce Yesrib'de Kurayza, Kaynukâ ve Nadîr kabilelerinden oluşan Yahudiler,<br />

Güney Arabistan kökenli Evs ve Hazrec Arap kabileleri, Kudâa kabilelerinin ve hatta Amâlika'nın<br />

bakiyelerinden oluşan kabileler ve bunların yanında sayıları az da olsa, daha ziyade köle olan, başka etnik<br />

kökenli, meselâ İranlı insanlar bulunuyordu. Yesrib'in, İslâm’ın doğuşuna kadar nesilleri gelen<br />

Yahudilerden ve Arap kabilelerinden önceki... (Diyanet İşleri Bşk.)<br />

Nasıl ki Yom → Yewm, Haritz → Hariç, Kohen → Kâhin ise, Kureyşi → Kurayzi idi. (Amalikalılar da<br />

Yahudiydi.) İsrail ve İsmail birbirine ne kadar çok benziyor. YA HU → Ya Hüwe → Yahowa, ne kadar çok<br />

benziyor. Çünkü KARDEŞ çocukları. Birisi Samice (Sara), ötekisi Hamice (Hacer) konuşuyorlardı. Baba bir,<br />

anne ayrı, iki kardeş, İsmail ve İsrail.<br />

6


ZipZapp/10SCE.Miss.CCP.10SCE.Hans Von Aiberg – <strong>Sohbet</strong>ler<br />

Ishak ne oluyor<br />

(İsrail burada Yakub İshak anlamında değil, soy sop anlamında.)<br />

İsmail'in 200. göbekten kabilesi Kureyş, İsrail'in de Kurayz idi. Atalarının da BİR HARFİ oynuyordu.<br />

Kendilerinin de bir harfi Ş yerine Z olarak oynuyor. (Harf farkı anlamında oynuyor diyorum.)<br />

İşte bu iki kabilenin, iki korucunun, iki zengin kabilenin veliliklerinden çıkan kişi, yani melez olanlar<br />

MEKKE EMİRİ OLURDU. Mesela Ebu Talib ya da Muttalib olamazdı. Olması gereken kişi İKİ<br />

KABİLENİN BİRDEN ÇOCUĞU OLMASI GEREKEN KİŞİDİR. Yani Süfyan'dır.<br />

Resulullah da mı<br />

Hayır, Resulullah'da ya da babasında, amcasında, dedesinde Yahudi kanı olsaydı, onlar Ebu<br />

Süfyan'dan önce Mekke Emiri olurlardı. Kureyş - Kurayz ortak “Emir” adeti, Resulullah'ın Mekke'yi Ebu<br />

Süfyan'dan kansız biçimde almasıyla bitti, tarihe karıştı. Ebu Süfyana malı mülkü bırakıldı, Mekke'nin dörtte üçü<br />

bu iki kabilenin özel mülküydü. Tabii ki holdingler patronu da “Ebu Süfyan” idi.<br />

Kureyş en aşağılık kabiledir. Yıllarca Resulullah'a direndiler ve onunla savaştılar. İğrenç bir kanları<br />

vardır. Kureyşli kadar iğrenç bir kan daha yoktur. Bakınız Ebi Cehil'e, Ebi Leheb'e, özbeöz amcaları<br />

Resulullah'ın. Cehenneme odun onlar... Ali dışında beş Kureyşli bile çıkmadı Resulullah'a biat eden, inanan.<br />

Mısırlısı, Farisisi, Habeşlisi müslüman oldu, Kureyşliler olmadı. Ta ki “eslemna” diyene kadar direndiler.<br />

kız çocuklarını diri diri başka bir kavim gömmüyordu arkadaşlar toprağa<br />

ikiz kuleleri sivil uçaklarla vurmakta başka bir kavimden insanın aklına gelmezdi sanırım<br />

Biraz ırkçılık yapıyorsunuz gibi<br />

Irkçılığı Allah yapıyor. Şöyle ki, ceza olarak Tevbe 97. ayeti bul ve bize yaz bakalım.<br />

Tevbe-97: Bedeviler, kafirlik ve münafıklık bakımından hem daha beter, hem de Allah’ın Resulüne<br />

indirdiği kanunları tanımamaya daha yatkındır. Allah çok iyi bilendir, hikmet sahibidir.<br />

El Arabün → Araplar, (tüm milletler içinde) en şiddetli Kafir ve Münafıklardır. Allah'ın Resulüne<br />

indirdiği ARAPÇA Kur'an'ı bile (özdilleri olduğu halde) anlamaMAya en layık kavimdirler. Orada “El<br />

Arabü eşşedid Küfran ve Nifaken” diye yazıyor, aynen böyle. Hepsi bir Usame'dir. Bana Kureyş suresinin<br />

Türkçesini yazar mısınız<br />

Zaten en şirk içindeki kavimden başlamak gerekiyordu düzeltmeye. Şimdi de Vahabilik yapmıyorlar mı<br />

Evet en kötü ve en cahil bir kavime indirilmiştir Kur'an. (Kureyş suresini yazan yok mu)<br />

Kureyş-1; Kureyş'e kolaylaştırıldığı,<br />

Kureyş-2; Evet, kış ve yaz seyahatleri onlara kolaylaştırıldığı için,<br />

Kureyş-3; Onlar, şu evin Rabbine kulluk etsinler, ki,<br />

Kureyş-4; Kendilerini açlıktan doyuran ve her çeşit korkudan emin kıldı.<br />

Allah şöyle diyor: Yüzyıllar boyunca putlar için Kâbe’ye baktınız, turizminden, put (icon, idol) gift'lerden<br />

souvenir'lerden yediniz içtiniz. Şimdi de ALLAH'IN EVİ OLDUĞU İÇİN BAKACAKSINIZ. Yani cezalılar.<br />

Yani Rehabilite ediliyorlar. Yani ıslahhanede ıslah edilmeye çalışılıyorlar. Allah, Kurayza gibi onları da çöle<br />

sürdürür ya da mal ve can güvenliğini sıfırlardı. Kureyşliler “eslemna” denen beyaz bayrak ile bu işi yırttılar.<br />

BARIŞ dini onlara geldi. Beyaz bayrağı çeken BEN SOPHİAN idi (Ebu Süfyan).<br />

Bulgarlar neden Sofya demişler başkentlerine<br />

St. Sophie → Bir Azizenin adıdır. Anlamı “dişi softa” ya da “dişi sofu” demektir. Sofu ve taSAVVUF<br />

kelimesi de buradan geliyor. Kelime kökü SVF → SOFU. TaSaVvuF içinde bu üç harfi görebilirsiniz.<br />

Ladin Taliban<br />

(Bin Ladin Araptır. Özbeöz Araptır. El Kaide örgütünün tamamı ARAP'tır. Taliban ise Peştudur.)<br />

Gelelim Ebu Süfyan'dan sonrasına. Oğlu Muaviye de “eslemna” müslüman olanlardandı. Resulullah onu<br />

büyük yerlere getirdi. İkinci ve üçüncü, hatta dördüncü halife döneminde hep valilik yaptı.<br />

7


ZipZapp/10SCE.Miss.CCP.10SCE.Hans Von Aiberg – <strong>Sohbet</strong>ler<br />

Koskoca Suriye eyaletinin valisi idi. Şeytanın Cennete alınması gibiydi. Daha çok istiyordu. Babasının o<br />

tek başına emir - melik olduğu günleri istiyordu. Babasının yerine “emir” olacağı ve veliahtlık masallarıyla<br />

büyümüştü. Ona Şam (Suriye) valiliği yetmezdi. Daha çok gerekirdi, daha, dana, daha. Mesela İslam İmparatoru<br />

olmak gibi! “Mutlakiyetçi, saltanatçı” idi.<br />

Önündeki rakipleri (öyle sanıyordu) Ali ve çocuklarıydı. Öyle sanıyordu: Resulullah'tan sonra Ali'nin ve<br />

daha sonra Hasan ve Hüseyin'in, babadan oğla imparator olacaklarını sanıyordu. Öyle sanıyordu. Ebubekir<br />

döneminde çok gençti. Ömer döneminde Ömer'in sertliğinden dolayı pıstmıştı, sinmişti. Osman çok yumuşaktı,<br />

adeta bir kekti. Ama Haccacı Zalim denen Kurayza dönmesi bir sert adam vardı ki, Osman'ı elinde oynatıyordu.<br />

Ondan da tırsmıştı. Haccacı Zalim ölünce, işte beklediği fırsat doğmuştu.<br />

Ali dişine göreydi ve beklenen haber geldi: Aişe Anamız, Ali'ye oldum olası düşman olduğu için,<br />

Kur'an'ı ve emanetleri kendisi koruduğu için (ayrıca kendisi dişi halife falan olamayacağı için) haber gönderdi:<br />

“Muaviye Şamdan gelsin, Halife olsun.” Muaviye'ye elindeki dört Kur'an'dan birini verdi. Kur'an verildi,<br />

sayfalar tek tek yırtılıp mızrakların ucuna takıldı.<br />

Kanlı bir iç savaş çıktı. Sahte bir barış yapıldı. Hakem tayin edildi. Hakeme Aişe ve Muaviye şöyle<br />

dediler: “Muaviye Halife olunca, Şam eyaleti boş kalıyor, oranın valisi olacaksın.” Amr ibn ül As denen<br />

hakem, buna kanarak hile ile hakemlik kurumunun yüzkarası oldu.<br />

Ali aldatıldı. Muaviye işbaşına geçti. Geçer geçmez, cumhuriyet kaldırıldı ve saltanat kondu. Artık<br />

babadan oğula bir yönetime merhaba dedi. Yezid denen veliaht oğlu da üç kuşaktır “Emir, Melik, Kral”, hele<br />

hele Emeviler (kendi soyadları) yani imparatorlar oldular mı, işte böyle olurlar.<br />

Ali, Hasan, Hüseyin, Cafer, Zeynel Abidin, hepsi öldürüldü. Ehlibeyt öldürüldü. Kerbela'da, şurada,<br />

burada. İşte bunlar oldu...<br />

Muaviye, kral olur olmaz, ilk işi, babasının kötü şöhretini gidermek oldu. Kur'an tefsirlerinden ve<br />

söylemlerden, “Abese suresinde azarlanan hergelenin babası olduğunu söylemek” yasaklandı. Ebu Süfyan,<br />

Resulullah’ın arkasında (zoraki mi Allah bilir) namaz kılarken, Resulullah rükundan doğrulurken “Allahüekber”<br />

dediğinde, dalkavukluk olsun diye “Semiallahü limen Hamideh” diye cezbe tutmuş mecnunlar gibi bağırıyordu.<br />

Resulullah onu azarladı. Ama Muaviye babasının bu azarlanmalarını da kaldırttı. Sözde Resulullah “Semiallahü<br />

limen Hamideh” demesine çok beğenmişmiş de, “Allahüekber” yerine bu cümleyi koymayı vasiyet etmişmiş...<br />

Muaviye de, babasının arkasında namaz kılarken, “Semiallahü limen hamiden” diyen babasına “Rabbena Lekel<br />

Hamd” diye bağırmaz mı Bunu da ekleyivermişler namazımıza.<br />

Adı olmuş Resulullah Sünneti! Yoksa Muaviyecilik mi, Yezidilik mi Biz Sünniyiz!!! Ötekiler Alevi!!!<br />

Nasıl bir tufaya geldik Ne Muhammed Sünni ve Hanbeli idi, ne Ali Şii idi. Şiilerde üç vakit olarak giden<br />

namaz, (Hac dışında) beşe çıkarıldı. Hadisleri patlattılar: Mirac'da 55 vakitmiş, 40 rekattan 2200 rekat<br />

namaz varmışmış. Resulullah “Benim ümmetim buna dayanamaz” demiş de, Allah da şöyle bir hesaplamış ve<br />

Resulullah'tan neredeyse özür dilemiş! “Haklısın ey habibim” demiş, “o zaman sen 5 vakit kıldır, 55 vakit<br />

sevabı vereyim” demiş. Bunların kaynağı YEZİD! Şiiler o zaman henüz hiçbir itikadi konuda ayrı değillerdi. O<br />

günden beri üç vakit kılınıyor namaz, Yezid'den beri de 5 vakit... Kim uydurdu bu hadisleri, “Miracda 55 vakit<br />

2200 rekat” diye<br />

Ah Yezid ah, katiller katili! Kur'an'ı Arapça yerine KUREYŞÇE YAPAN, bu lehçe ile yazan ve yazdıran<br />

HACCACI ZALİM, ah zalim ah! Ve HAKEM AMR İBNÜL AS! İki mezheb çıkarttı bir daleverayla. Ah Hakem<br />

ah! Ah Zalim ah! Ah Yezid ah! Ah... Hz. Zalim Haccac, Hz. Amr İbnül As, Hz. Yezid bin Muaviye, ruhuna el<br />

faaaaaatiha... Resulullah efendimizin sevgili amcaları Leheb ve Cehil için de el faaaaaatiha...<br />

Bu bir maskaralıktır, uyanın Hanifler! Bu bir maskaralıktır! Bunları, kendilerini sahabe diye<br />

yutturdular ve kendi kraliyat adetlerini bize getirdiler. Bakara 170. ayeti açıp bakınız ne diyor<br />

Bakara-170: Onlara (müşriklere): Allah'ın indirdiğine uyun, denildiği zaman onlar, “Hayır! Biz<br />

atalarımızı üzerinde bulduğumuz yola uyarız” dediler. Ya ataları bir şey anlamamış, doğruyu da<br />

bulamamış idiyseler<br />

“Müşrik” kelimesini kendileri eklemişler, “Onlara” olacak... Onlara “Allah'ın indirdiği Kur'an'a uyun”<br />

dendiğinde, onlar “HAYIRRRR, biz atamızdan, ana-babamızdan gördüğümüze uyarız” derler. Ataları<br />

ahmak, kendileri iki kere ahmak.<br />

8


ZipZapp/10SCE.Miss.CCP.10SCE.Hans Von Aiberg – <strong>Sohbet</strong>ler<br />

Biz 11 kardeşiz. Hepimiz ailemizden Hristiyanlığı gördük. Hepimiz atalarımızın dinindeydik. Ama ben bir<br />

döneklik yaptım, Hanif oldum. On kardeşim “ata dini olan protestantlıkta”, bir ben bunun dışında kaldım. (Bu<br />

bir reklam değildir.)<br />

Edeb-ali Şam’da mı bozuldu, yoksa Şam’a okumaya özellikle mi gönderildi<br />

Ebu Süfyan, Muaviye ve Yezid. Bunlar doğuştan “EDEB” bir aileydiler. “Araplar” diye geçen kelimeleri<br />

de “Bedevi” diye çeviren ve bunu kılıç zoruyla yapan da bu üç kuşak muzırdır. Onun için Araplar → Bedeviler<br />

yazdırdılar. Sanki Arap değillermiş gibi. Bunlar “Şehirli, muaşeretli, edepli” anlamında, kendi soylarını “Edeb<br />

ALİ” yani “Edepli Aile” olarak sundular. Bu makarna daha çok ketçap kaldırır.<br />

Geldiler dayandılar Osmanlı'ya, Bayezid → Yezid'in babalarına. Kayın pederimiz vefaiyyeli Edeb Ali'ye<br />

kadar bu Süfyanilik gitti ve gider. Üç asır daha gidecek...<br />

İşte yazılmamış bir tarihti bu. Taraflı tarih değildi bu. İblis Cennetten, Yezidiler (Süfyaniler de deniyor)<br />

İslamdan kovulana kadar kan dökülecek.<br />

müslümanlar <strong>14</strong> asır sonra yeniden 1923 de cumhuriyet rejimini kurduklarına göre hocam bu<br />

bozulmuşluklara bir dur diyecek nesillerin yetişmesininde önü açılmış oldu<br />

En azından bu coğrafyada tokat yiyorlar, Cumhuriyet kurulalı. “Dini cehlin elinden alıp ehlin eline<br />

verme zamanı gelmiştir.” (Atatürk)<br />

Evet, Atatürk'üme çok şey borçluyum. Babadan oğula geçen şu saltanat tarihe karıştı ya, buna şükür.<br />

Peki, Kur’an okunması yasağı, ezanın Türkçeleşmesi, tekkelerin kapatılması, bunlara ne deniyor<br />

Bunları da İNÖNÜ yaptı. Onun döneminde oldu bunlar. Atatürk vefat etmişti ve savaş ekonomisinde<br />

bunları yapan tek kişi İnönü'dür. Atatürk'e düşmandı. Para ve pul üzerinden resimlerini kaldırdı. Heykellerini<br />

yıktırıp, kendi heykellerini diktirdi. Matbu ne varsa, üzerine kendi resmini ve ismini yazdırdı. Atatürk ve İnönü’yü<br />

karıştırmayalım. Atatürk, Mason localarını kapattığı için, Moskova’dan getirtilen ilaçlarla ve Yahudi<br />

doktorlarla öldürüldü. Son sözlerinden biri, “Beni Türk h<strong>ekim</strong>lerine emanet ediniz” idi. Bu bir nutuk değildi,<br />

“İMDAT” idi. Selanik locasının birinci üstadlarından İsmet İnönü, hemen sazan balığı gibi TEK ADAM,<br />

yani bir tür padişah gibi işbaşına geçti. Atatürk ise ÖLDÜRÜLDÜ. Cevat Rıfat Atılhan ve Ziya Uygur'un<br />

kitaplarını okuyunuz. Orada nasıl öldüğü anlatılıyor ve bu kitaplar yalanlanamıyor.<br />

Artık demir almak günü gelmişse zamandan, diyerek “borsayı” kapatalım mı ;-)) Selam ve selam.<br />

9

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!