"Dil gölgesi"nde bir Åair - ElazÄ±Ä Ä°zzetpaÅa Vakfı
"Dil gölgesi"nde bir Åair - ElazÄ±Ä Ä°zzetpaÅa Vakfı
"Dil gölgesi"nde bir Åair - ElazÄ±Ä Ä°zzetpaÅa Vakfı
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
kısa özgeçmişi<strong>nde</strong>n bahsetmek <strong>bir</strong> yazarın tam<br />
anlamıyla anlaşılması noktasında bazı eksiklikler<br />
kalmasına neden olabilir. Nitekim bu bilinçle<br />
yazılan kitapta İsa Kocakaplan, Dağcı’yı anlatırken<br />
onu tek başına <strong>bir</strong> fert olarak değil Kırım topraklarında<br />
güçlüklere, dayatmalara katlanan <strong>bir</strong>i olarak<br />
tanıtır. Bunu yaparken de onu yaşadığı çevreden ve<br />
ailesi<strong>nde</strong>n soyutlamak yerine onlarla bütünleyerek<br />
anlatır. Böyle <strong>bir</strong> anlatım/tanıtım hiç şüphesiz ki<br />
<strong>bir</strong> yazarın geçmişini, şimdisini okurlara sunarken<br />
eserlerinin yaşamıyla bağlantısını da gözler önüne<br />
serer. Yazar, Cengiz Dağcı’nın portresini de adeta<br />
romanlaştırarak anlatır.<br />
Cengiz Dağcı’yı ailesi, sosyal çevresi, bulunduğu<br />
ülkenin siyasi durumu ve yaşadığı mekânın<br />
özellikleri ile <strong>bir</strong>likte tanıtan araştırmacı, üçüncü<br />
bölümde öncelikle eserlerin kronolojik sırasını<br />
verir. Bir yazarın edebi değişim sürecini takip<br />
edebilmek için onun eserlerinin kronolojik sırasını<br />
bilmek elbette önemlidir. Bu sıralamadan sonra<br />
araştırmacı, Cengiz Dağcı’nın eserlerini özetleme<br />
tekniğiyle tahlil eder. Kırım halkının sadece<br />
sesi değil aynı zamanda çığlığı olan Dağcı’nın<br />
romanlarında savaşın izlerinin ve savaş yıllarının<br />
yer tutması yaşanılan ortamın kaotikliğiyle ilintilidir.<br />
Dağcı’nın romanları hakkında fikir verebilmesi<br />
açısından on yedi romanının özetini veren<br />
İsa Kocakaplan, aynı zamanda bu romanların<br />
doğum tarihleri<strong>nde</strong>n ve kaderleri<strong>nde</strong>n bahsederek<br />
okuru genel olarak bilgilendirmektedir. Cengiz<br />
Dağcı’nın hikâye ve mektuplarının toplandığı<br />
Haluk’un Defteri ve Londra Mektupları’nın<br />
tanıtıldığı bölümde araştırmacı, yine bu eserlerin<br />
içerikleri<strong>nde</strong>n bahseder. Özellikle mektuplar, tür<br />
olarak <strong>bir</strong>eyin yaşam içi<strong>nde</strong>ki konumlanışının<br />
ipuçlarını verir. Cengiz Dağcı’nın mektupları da<br />
onun sürekli sorguladığı yaşamının, eserlerinin<br />
ve kendisinin aynasıdır. Cengiz Dağcı’nın hatıralarının<br />
ve günlüklerinin olduğu bölümde ise<br />
onun günlük yaşantısı ve hayallerinin izlerini süren<br />
İsa Kocakaplan, Cengiz Dağcı’nın özlemlerini<br />
ve onun şahsında Kırım Türklerinin acılarını<br />
ayrıntılarıyla yansıtır.<br />
Kitabın dördüncü bölümü<strong>nde</strong> İsa Kocakaplan,<br />
samimi <strong>bir</strong> üslupla Cengiz Dağcı’yla tanışmasını<br />
anlatır. Önce kitaplarıyla tanışıp hayran olduğu<br />
<strong>bir</strong> yazarla ilgili çalışma yapmanın hazzını yaşayan<br />
Kocakaplan, bu kitabın yazılış serüvenini de<br />
okurlarıyla paylaşır. Özellikle Cengiz Dağcı’yla<br />
tanışmasını, onunla ettiği sohbeti ve Dağcı’nın<br />
samimi söylemlerini aktarması, okurun bu kitabı<br />
doğuran şartları görmesi açısından önem arz<br />
eder. Cengiz Dağcı’yla yapılan söyleşi, <strong>bir</strong> yazarın<br />
dünya görüşünü kendi ağzından yansıtması<br />
bakımından önem taşımaktadır. Dağcı’nın içten<br />
<strong>bir</strong> şekilde kendini/geçmişini anlatması, kırgınlıklarından,<br />
mutluluklarından ve mutsuzluklarından<br />
bahsetmesi, ömrü boyunca hayata meydan<br />
okuyan <strong>bir</strong> yazarın belki de ömrünün sonbaharında<br />
yaptığı en samimi itiraflardır.<br />
İsa Kocakaplan’ın “Kırım’ın Ebedi Sesi Cengiz<br />
Dağcı” kitabı, içeriği ve samimi üslubu ile<br />
Türk kültürünün geniş <strong>bir</strong> coğrafyaya yayılan<br />
edebi mirasını tanıtması açısından <strong>bir</strong> eksikliği<br />
doldurduğu inancındayız.■<br />
76<br />
eylül-ekim-kasım<br />
2010