07.02.2015 Views

"Dil gölgesi"nde bir şair - Elazığ İzzetpaşa Vakfı

"Dil gölgesi"nde bir şair - Elazığ İzzetpaşa Vakfı

"Dil gölgesi"nde bir şair - Elazığ İzzetpaşa Vakfı

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

<strong>Dil</strong> Gölgesi’<strong>nde</strong>ki “semah II” şiiri<strong>nde</strong>; insanın<br />

bu dünyadaki yalnızlığını anlatmaya çalışıyor.<br />

Hayatın anlamını sorgulayan <strong>bir</strong> zihin ve<br />

yürekle yola çıkıyor. İnsanın dünya macerasındaki<br />

yalnızlığını, gerçeğin aldatıcı görüntüler<br />

altında kayboluşunun uyandırdığı arayışlarını<br />

paylaşıyor ve anlatmaya çalışıyor.<br />

“herkes kendine döner, yalnızlık dediğimiz<br />

ne acıdan giysiler, ne bilinmeyen ada<br />

susayınca varlığın kıyısına ineriz<br />

adımız taş atımı <strong>bir</strong> anlık dalga suda”<br />

Yakı’daki “”bunlar yazmaz kitapta…” başlıklı<br />

şiiri<strong>nde</strong>; Aycı belki bütün hatırladıklarını,<br />

yaşadıklarını, şahit olduklarını imge imge<br />

şiirine yerleştiriyor. Fakat şunun hep farkında<br />

olarak; her şeyi anlatmaya kalemin<br />

gücü yetmiyor ve her şey kitaptan öğrenilemiyor,<br />

öğretilemiyor. Aycı için çocukluğun insan<br />

hafızasında bıraktığı anılar ve hayaller kadar<br />

zengin <strong>bir</strong> hayal sığınağı olamaz. Şair, hayatın<br />

en onulmaz çıkışlarına karşı çocukluğundan<br />

hep güç almaya çalışıyor.<br />

“tahta silahım vardı, ah ne güzel oyuncak,<br />

Bilmezdi kimsecikler ateşten ve baruttan<br />

Korktuğumu usulca/şeytandan korkar gibi<br />

Kömürlük cadılarından kuyu analarından<br />

Karanlıkta geçilen mezarlık kenarından<br />

Kırk haramiden ya da /<br />

-<strong>bir</strong>az da ondan sarıldım tahta oyuncağıma-<br />

Büyüdüm, işe yaradı silahım<br />

Namlusu toprak saksıda <strong>bir</strong> çocukluk anısı<br />

Sanki dünyayı sarıyor odamdaki sarmaşık<br />

o yeşermez ağacın minick kabzasında<br />

-bu yazmıyor kitapta!-<br />

rüya<br />

gün gider hüzün gider ben hep aynı yerdeyim<br />

ne camda arap kızı kafdağı’nda hüzün<br />

giden günle beraber eskir elbiselerim<br />

giden günle beraber yağmura çalar yüzüm<br />

bütün esrik kızların gül koydum avucuna<br />

sonra şiir söyledim <strong>bir</strong> güle yaslanarak<br />

ondan bağlıdır dilim bulutların ucuna<br />

ondan ayaklarımı aşina bulur toprak<br />

şair hep aynı yerde <strong>bir</strong> yangın avaresi<br />

ellerim ateş sunar çeşmelerin diline<br />

ben kimim çeşme nerde ellerim neyin nesi<br />

bilmeden süzülürüz ölümün kandiline!<br />

MEHMET AYCI<br />

Aycı’nın kullandığı dil, okuyucuyu çok<br />

yoran dil oyunlarından çok uzak. Sezdiren<br />

<strong>bir</strong> üslupla geniş ve zengin <strong>bir</strong> hayal dünyası<br />

sunuyor okuruna. Geleneğin ve İslam yaşayış<br />

hafızasının insana dokunan en ince bağlantı<br />

noktalarını keşfediyor ve kaydediyor. Aycı’nın,<br />

modern Türk şiirinin usta <strong>bir</strong> sesi olarak uzun<br />

yıllar ürün vermesini ve şiirlerini zevkle okumayı<br />

diliyoruz. ■<br />

71<br />

eylül-ekim-kasım<br />

2010

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!