07.02.2015 Views

"Dil gölgesi"nde bir şair - Elazığ İzzetpaşa Vakfı

"Dil gölgesi"nde bir şair - Elazığ İzzetpaşa Vakfı

"Dil gölgesi"nde bir şair - Elazığ İzzetpaşa Vakfı

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Turnadağı Savaşında mağlup ederek, bu ülkeyi sınırları<br />

içine katmıştı. Ancak Mısır Sultanı Gansu<br />

Gavri elçi gö<strong>nde</strong>rerek yapılan işgali protesto ediyordu.<br />

Türk hakanına, “Hutbelerde sultanımızın<br />

adı okunan memleketleri iade ediniz.” dediği<strong>nde</strong><br />

Yavuz da şöyle cevap verdi: “Sultanınıza söyleyin,<br />

hutbe ve sikkede adının muhafazasını bizim memleketimiz<br />

olan Anadolu’da değil, Mısır’da düşünsün.”<br />

Elçi başını yere eğip: “Ben bunları sultanıma<br />

nasıl söylerim, siz <strong>bir</strong> elçi gö<strong>nde</strong>rin de o söylesin.”<br />

deyince Yavuz da, “Elçiye lüzum yok, Mısır’a ben<br />

geliyorum.”dedi.<br />

1.5 Herkesin kendi sürahi ve<br />

sakisini getirmesi caiz değildir<br />

OTUZUNCU FASIL – İçki meclisi tertip edilmesine<br />

dair<br />

Hikâye: IV. Murat, içki yasağı getirmiş ama<br />

kendisi de hatırı sayılır <strong>bir</strong> içici olduğundan yasağı<br />

dinlememiş, yani kendi koyduğu yasayı – diğger<br />

büyüklerimizde görüldüğü gibi -ara sıra delmiştir.<br />

Mesela, şarapla dolu kadehi eline alıp mübarek dudaklarına<br />

götürüp <strong>bir</strong> iki yudumda boğazlarından<br />

midelerine yolcu eyleyip ağzını şapırdatıp kadehi<br />

masaya koyuncaya kadar geçen zaman zarfında<br />

içki yasağı kalkmıştır; bu asla hile-i şeriyeden sayılmaz.<br />

Hüküm: “Neşe ve eğlence olan <strong>bir</strong> hafta içi<strong>nde</strong><br />

1 gün veya 2 gün de umumi kabul vermek lazımdır<br />

ki, her kime âdet olmuş ise gelsin; kimseyi geri<br />

çevirmesinler. Onların huzura geliş günü olduğu<br />

kendilerine bildirilsin... Herkesin kendi sürahi ve<br />

sakisini getirmesi caiz değildir; asla âdet olmamıştır<br />

ve çok beğenilmemiştir. Çünkü, her devirde yiyecek,<br />

meze ve şarabı kendi evleri<strong>nde</strong>n meliklerin<br />

meclisine getirmezler; aksine, meliklerin ve padişahın<br />

sarayından kendi evlerine götürürlerdi. Çünkü,<br />

sultan cihanın aile reisi, cihandakiler de hep<br />

kendisinin çoluk çocuğudur.<br />

“Padişah şarabı sarhoş olmak için içmemeli; ne<br />

daima neşeli ne de <strong>bir</strong>den<strong>bir</strong>e asık suratlı olmalı.”<br />

Yorum: Kethüdanın meclise Fransız ve İtalyan<br />

mamulü şaraplar yerine El-aziz, Şarköy, Ürgüp<br />

mamullerini getirmeleri memleketin istifadesi babındandır.<br />

Ancak haram olduğundan içmek istemeyenlerin<br />

elleri<strong>nde</strong> kadehleri ile dolaşıp <strong>bir</strong> yudumluk<br />

gargarayı en yakın çiçek ya da nebat saksısına<br />

adabı ilen püskürtmeleri<strong>nde</strong> <strong>bir</strong> mahsur yoktur.<br />

1.6 Muaviye’den annesini istemek<br />

OTUZ DÖRDÜNCÜ FASIL- Yüksek makam<br />

sahiplerinin azarlanmalarına dair<br />

Hikâye: “Bir kabul resmi<strong>nde</strong> eski püskü elbiseli<br />

genç <strong>bir</strong> adam içeri girdi, selâm verdi. Muaviye’nin<br />

önü<strong>nde</strong> küstahça oturdu. ‘Muaviye, ben bugün mühim<br />

<strong>bir</strong> iş için huzuruna geldim. Eğer yerine getirirsen<br />

söyleyeyim; eğer yapmazsan bileyim.’ Muaviye,<br />

‘Mümkün olan her şeyi yerine getiririm.’dedi.<br />

Adam, ‘Bil ki ben yabancıyım; karım da yok. Senin<br />

<strong>bir</strong> annen vardır; kocası yoktur; onu bana ver ki, ben<br />

hanımlı o da kocalı olsun; sana bu işten sevap hâsıl<br />

olur.’dedi. Muaviye, ‘Sen genç <strong>bir</strong> adamsın; annem<br />

ise ihtiyar <strong>bir</strong> kadındır; ağzında <strong>bir</strong> tek dişi yoktur.<br />

Bu işe neden rağbet ediyorsun’dedi. Adam, ‘Onun<br />

sevgi konularında büyük hüneri olduğunu işittim;<br />

ben de bunun için istiyorum.’dedi. Muaviye cevap<br />

verdi, ‘Vallahi babam da onunla aynı sebepten evlenmişti<br />

ve kendisinin bundan başka <strong>bir</strong> hüneri de<br />

yoktu. Lakin bu sözü anneme de söyleyeyim; eğer<br />

o rağbet ederse, bu dellalığa be<strong>nde</strong>n daha uygun<br />

başka <strong>bir</strong> kimse yoktur.’dedi. Kızgınlık da göstermedi.<br />

Hüküm: “İnsanın mükemmelliği ve aklı, kızmamasındadır;<br />

sonra eğer kızarsa, kızgınlığının<br />

aklına değil, aklının kızgınlığına galip gelmesi lazımdır.<br />

Onlar <strong>bir</strong> yanlışlık ve hata yaptıkları zaman,<br />

açıktan açığa azarlanırsa haysiyet kırıcılık hâsıl<br />

olur. Bir kimse hata yapınca, ‘Şöyle şöyle yaptın,<br />

biz kendi yükselttiğmizi alçatmamak için seni affettik.<br />

Bundan sonra kendine dikkat et.’ demeleri<br />

daha uygun olur.<br />

Yorum: Hata küçükten af büyüktendir, velâkin<br />

kimi devlet büyükleri, azarlamak için fırsat kollar.<br />

Hz. Ali’nin kızdığı zaman kendisini tutan ve <strong>bir</strong> şey<br />

yapmayan kimseyi daha savaşçı olarak nitelendirmesi<br />

dünyadaki liderin kaçında görülür Muaviye,<br />

sabır ve tahammül göstermiş, neredeyse ‘al validemi<br />

götür!’ demeye getirmiş.<br />

1.7 Dünyanın iki büyüğü: ABD ve<br />

d’si’ düşmüş AB<br />

ELLİNCİ FASIL – Zulme uğrayanların işlerine<br />

cevap vermeye dair<br />

Hikâye: “Derler ki, Yezdgird Şehryâr, Müminlerin<br />

Emiri Ömer b. Hattab’ın katına şöyle<br />

<strong>bir</strong> mektup yazdı: ‘Bugün bütün dünyada bizim<br />

66<br />

eylül-ekim-kasım<br />

2010

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!