07.02.2015 Views

"Dil gölgesi"nde bir şair - Elazığ İzzetpaşa Vakfı

"Dil gölgesi"nde bir şair - Elazığ İzzetpaşa Vakfı

"Dil gölgesi"nde bir şair - Elazığ İzzetpaşa Vakfı

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

“Sen süt iç dersen, kahve içerim; sen kahve iç dersen,<br />

süt içerim.”<br />

Milletin mukadderatını etkileyecek olan bu<br />

tarihî 12 Eylül günü<strong>nde</strong>(!) memleketimin insanları<br />

sandık kuyruğunda vicdanları tirtir titreken ben ne<br />

süt içeceğim ne de kahve. Televizyonun başına oturup<br />

keyifle sütlü kahve içeceğim. Çünkü tatildeyim.<br />

Hayatımda ilk kez oy vermezlik edeceğim. Ben ki<br />

12 Eylül öncesinin mükerrer seçmenleri<strong>nde</strong>nim...<br />

Tek seçimde, <strong>bir</strong>i Topkapı Suriçi’<strong>nde</strong>ki <strong>bir</strong> kilisede<br />

-zangoç odasının bitişiği<strong>nde</strong>- <strong>bir</strong>i cami avlusunda,<br />

<strong>bir</strong>i mektepte, diğerini hatırlamıyorum, olmak<br />

üzere dört oy kullanmış ideolojik seçim kahramanıyım.<br />

Hâşâ, suçlu ben değilim. Suç, memlekete<br />

Hindistan’dan boya, Yemen’den kahve, Çin’den<br />

ipek, İngiltere’den kumaş, Afganistan’dan haşhaş,<br />

Amerika’dan blucin getirmeyenlerde. Şimdi değiştim;<br />

adam olana tek oy yetiyor... Mükerrer oy<br />

kullanma suçunun ağır, vebalinin büyük olduğunu<br />

<strong>bir</strong>az geç anladık.<br />

12 Eylülde bana “Sen git, bağında bahçe<strong>nde</strong><br />

çalış, se<strong>nde</strong>n memur olmaz.” diyenler, şimdi “Paşa<br />

paşa gel, oyunu kullan.” diyor. Ölçek sağlam: “Her<br />

vatandaştan memur olmaz, ama her vatandaştan<br />

seçmen olur.” Ve bu sayfadan sesleneyim: Doğu<br />

vilayetlerimizin kırsal kesimleri<strong>nde</strong> hâlâ, “Bu annemin,<br />

bu yengemin, bu halamın, bu teyzemin, bu<br />

bacımın yerine...” diyerek başkalarının yerine ‘rey’<br />

kullanan çok oylu seçmenlerimiz; “Ağamızın köyü<strong>nde</strong>n<br />

bu partiye nasıl oy çıkar!” deyü, belki de<br />

sandık başkanının attığı tek oyu yakmaya kalkışan<br />

vatandaşımız var, desem kimse inanmaz.<br />

Niye siyasetten söz ediyoruz Bir esinlemeyle<br />

cevap verelim bu zor suale: Çünkü siyaset, siyasilere<br />

bırakılmayacak kadar ciddi <strong>bir</strong> iştir.<br />

Bu yazının maksad-ı âlisi nedir diye <strong>bir</strong> sual<br />

ile karşılaşacak olursak, “yazımızın maksadı yine<br />

kendisidir, yani yazıdır.” diyerek sıyrılırım işin<br />

içi<strong>nde</strong>n. Şerif Mardin’in Kemal Karpat’tan aktardığı<br />

“Türkiye’de siyasi düşünce ve yazılar inanılmayacak<br />

kadar gelişmiş <strong>bir</strong> tarihçeye sahiptir.” tespiti,<br />

beni hiç mi hiç ırgalamaz.<br />

Bu girişi okuyanlarımız, yukarıdaki iddiaların<br />

‘Güler Yüzlü Yazılar’ tefrikasının form ve mantığına<br />

uysun diye ‘siyaseten’ söylenmiş olduğunu<br />

bilirler.<br />

Şimdi sizlere Nizamü’l-mülk Hasan be<strong>nde</strong>lerinin<br />

1077-1080 yıllarında ‘tertib ettiği’ Siyâset-<br />

Nâme’ adlı eserden ilginç bulduğumuz hikâye,<br />

yorum ve hükme dair fasıllar aktaracağız ki onca<br />

sözümüz havada asılı kalmasın. Niye Nizamü’lmülk’ün<br />

‘Siyâset-Nâmesi’ derseniz, cevaben, okuyunca<br />

anlarsınız efendim, derim. Lakin kitabın<br />

muhtevası hakkında müellifin ettiği kelamı da vebal<br />

altında kalmayalım diye olduğu gibi aktaralım:<br />

“...bu kitapta hem nasihat, hem hikmet, hem<br />

atasözü, hem peygamberlerin hikâyeleri, hem<br />

velîlerin faaliyetleri, hem âdil padişahlarla ilgili<br />

hikâyeler vardır. Bütün uzunluğuna rağmen kısadır<br />

ve adil padişahın siyasetini söz konusu eder.”<br />

Eminim ki bu kitap Millî Maarifimizin anlı şanlı<br />

Tebliğler Dergisi’<strong>nde</strong> “Okunmasında <strong>bir</strong> sakınca<br />

yoktur” listesi dâhili<strong>nde</strong>dir.<br />

1.1.Arapça bilmeyenler de âlim olur<br />

SEKİZİNCİ FASIL – Din işlerinin nasıl olduğunun<br />

arayıp sorulmasına dair<br />

Hikmet: Lokman Hekim; “Dünyada bana ilimden<br />

daha iyi yardımcı yoktur. İlim hazineden (daha)<br />

iyidir. Çünkü, sen hazineyi korumak zorundasın;<br />

ilim ise seni korur.” diyor.<br />

Hasan Basri, “ Âlim Arapçayı daha çok konuşan<br />

ve bilen, Arap sözlerine ve diline hâkim olan<br />

değildir. Âlim bütün bilgiye vakıf olan kimsedir.<br />

Sahip olduğu her dil yeri<strong>nde</strong>dir. Eğer <strong>bir</strong> kimse<br />

Türk ve Fars ve Rum dili<strong>nde</strong> (yazılmış) bütün<br />

Kur’an ve şeriat ahkâmını ve tefsiri bilip de Arapça<br />

bilmezse âlim olur. Fakat Arap dilini bilirse daha<br />

iyi olur.”diyor.<br />

Hüküm : “...din ve padişahlık kardeş gibidirler:<br />

Memleketi<strong>nde</strong> her ne zaman <strong>bir</strong> karışıklık olsa,<br />

di<strong>nde</strong> de bozukluk olur; kötü din sahipleri ve müfsidler<br />

baş gösterirler. Her ne zaman ki din bozulur,<br />

memleket karışır; müfsidler, kuvvetlenirler; padişahı<br />

güçsüz kılarlar. Gönüllerde ıstırap husule gelir.”<br />

Yorum: Hasan Basri’nin sözlerini <strong>bir</strong> daha, <strong>bir</strong><br />

daha, olmadı <strong>bir</strong> daha okumak lazım gelir diye düşünüyorum.<br />

Zira ülkemizde ‘Cennet dili Arapçadır.’<br />

diyen onlarca din âlimi var... “Ben Arabım, dilim<br />

Arapça, cennet dili de Arapçadır.” hadisini –ki sahih<br />

olup olmadığı bilinmiyor- söylemek için fırsat<br />

kollayan, Divanü Lügati’-t-Türk’te geçen “Türk diliniz<br />

öğreniniz; zira bu millet için uzun <strong>bir</strong> saltanat<br />

mevcuttur.”hadisinin mevzu hadis olduğunda ısrar<br />

eden din adamlarımız, dünyanın bilmem hangi ülkesi<strong>nde</strong><br />

-Arap ülkeleri değil- üç beş aylık çocuğun<br />

64<br />

eylül-ekim-kasım<br />

2010

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!